|
Dünya’ya mağrur kişi
Tövbeye gel tövbeye
Uçmadan ömrün kuşu
Tövbeye gel tövbeye
Ey halk içinde ulu
Olmuş nefsinin kulu
İşit hey yaman havli
Tövbeye gel tövbeye
Sakalına baka bak
Kara iken oldu ak
Dünya sana kurdu fak
Tövbeye gel tövbeye
Ulu kıyamet kopa
Düz ola dere tepe
Niceler yoldan sapa
Tövbeye gel tövbeye
Kaça gide can kuşu
Kuru kala ten dahi
Yunus Emre sen dahi
Tövbeye gel tövbeye
* * *
Hep fesad işlerime,
Estağfirullah tövbe
Yaman teşvişlerime,
Estağfirullah tövbe
Gözümün baktığına,
Gönlümün aktığına
Kulağım duyduğuna,
Estağfirullah tövbe
Dilimin gıybetine,
Nefsimin lezzetine
Hep azam lezzetine,
Estağfirullah tövbe
Bildim suçumu bildim,
Döndüm Çalabım tuttum
Geldim kapına geldim,
Estağfirullah tövbe
Benden suçumu sorma,
Ayıbım yüzüme vurma
Mahrum beni döndürme,
Estağfirullah tövbe
Settarul Uyup sensin,
Gaffaruz Zunup sensin
Fettahul Gulup sensin,
Estağfirullah tövbe
Gerçi kim günahım çok,
Rahmetin dahi artık
Asına kapım açık,
Estağfirullah tövbe
Nefs bendine tutuldum,
Şeytana esir oldum
Her hata ki ben kıldım,
Estağfirullah tövbe
Eşrefoğlu Rumi’nin,
Şol çok günahlarının
Kefaretidir anın,
Estağfirullah tövbe
Tövbeyi Tacil edin,
Gelin cennete gidin
Ey müminler siz idin,
Estağfirullah tövbe
Arzu yılanlarının,
Canları soktuğunun
Tiryaki ol avunun,
Estağfirullah tövbe
İlacı ol avunun,
Estağfirullah tövbe
* * *
Ey hevasına tapan,
Tövbeye gel tövbeye
Hak’ka tap Hak’tan utan,
Tövbeye gel tövbeye
Nice nefse uyasın,
Nice dünya kovasın
Vakt ola usanasın,
Tövbeye gel tövbeye
Nice beslersin teni,
Yılan çiyan yer anı
Ko teni besle canı,
Tövbeye gel tövbeye
Sen teni sandın seni,
Bilmedin senden teni
Odlara yaktın canı,
Tövbeye gel tövbeye
Sen dünya-perest oldun,
Nefsin ile dost oldun
Sanma dirisin öldün,
Tövbeye gel tövbeye
Gör bu müekkilleri,
Yazarlar hayr-u şerri
Günahdan olgıl beri,
Tövbeye gel tövbeye
Ey miskin âdemoğlu,
Usan tutma âlemi
Esmeden ölüm yeli,
Tövbeye gel tövbeye
Ölüm gelecek naçar,
Dilin tanını şaşar
Erken işini başar,
Tövbeye gel tövbeye
Göçer bu dünya kalmaz,
Ömür payidar olmaz
Son pişmaz assı kılmaz,
Tövbeye gel tövbeye
Tövbe suyuyla arın,
Dimegil bugün yarın
Göresin Hak didarın,
Tövbeye gel tövbeye
Eşrefoğlu Rumi sen,
Tövbe kıl erken uyan
Olma yolunda yalan,
Tövbeye gel tövbeye
* * *
Eylemişiz bîhad günâh yâ Rabbi estağfîrullah
Derdime derman yâ İlâh yâ Rabbi estağfîrullah
Ey kâinâtı yaratan diriğ etme avaradan
Kaldır perdeyi aradan yâ Rabbi estağfîrullah
Aşkın şarabın içmişem ben mâsivâdan geçmişem
Gülşen-i aşka göçmüşem yâ Rabbi estağfîrullah
Lütf-u keremle ihsân et zâkirler iyle hemdem et
Dîdârınla müşerref et yâ Rabbi estağfîrullah
İsyân içinde kalmışam bahr-i gaflete dalmışam
Hüdâyî der "bunalmışam" yâ Rabbi estağfîrullah
* * *
Seherde açılan güller hürmetine
Zikrinle dönen diller hürmetine
Rükuya bükülen beller hürmetine
Hacalet narına yakma ya Rabbi!
Yolunda kaim kullara bağışla
Rızana giden yollara bağışla
Arşına açılan ellere bağışla
Cahimin içine sokma ya Rabbi!
Secdeye kapanan başlar hürmetine
Aşkınla sızlayan döşler hürmetine
Gecelerde dökülen yaşlar hürmetine
Gazabınla bize bakma ya Rabbi!
Uhud’da yarılan yüze bağışla
Miraç’ta gören göze bağışla
O anda geçen söze bağışla
Sırat’tan aşağı dökme ya Rabbi!
Cemi peygamberlerin canı hürmetine
Ciharı yar-ı Güzin’in dini hürmetine
Uhud şehitlerinin kanı hürmetine
Suçlarımızı başa kakma ya Rabbi!
Muhammed Mustafa’nın (SAV) özüne bağışla
Fatımatüz Zehra adlı kızına bağışla
Yetim yetemanın yüzüne bağışla
Huzurunda boynumuzu bükme ya Rabbi!
Kur-an’ı kerimde geçen kelam hürmetine
Mekke Medine’deki âlem hürmetine
Arş kürs levhü kalem hürmetine
Sualde fazla sıkma ya Rabbi!
İsmi isminle bir yazılana bağışla
Din uğrunda kan döken gazilere bağışla
Kerbelada can veren kuzulara bağışla
Dinsizlerle nara sokma ya Rabbi!
* * *
Ey rahmeti bol pâdişâh
Cürmüm ile geldim sana
Ben eyledim hadsiz günah
Cürmüm ile geldim sana
Hadden tecâvüz eyledim
Deryâ-yı zenbi boyladım
Ma’lûm sana ben neyledim
Cürmüm ile geldim sana
Senden utanmadım hemân
Ettim hatâ gizli a’yân
Vurma yüzüme el-amân
Cürmüm ile geldim sana
Aslım çün bir katre meni
Halk eyledin andan beni
Aslım deni, fer’im deni
Cürmüm ile geldim sana
Gerçi kesen fıskü fücur
Aybü zelel çok her kusur
Lakin senin adın Gafur
Cürmüm ile geldim sana
Zenbim ile doldu cihan
Sana ayan zahir nihan
Ey lütfu bihat müsteban
Cürmüm ile geldim sana
Adın senin Gaffâr iken
Ayb örtücü Settâr iken
Kime gidem sen var iken
Cürmüm ile geldim sana
Hiç sana kulluk etmedim
Rah-ı rızana gitmedim
Hem buyruğunu tutmadım,
Cürmüm ile geldim sana
Bin kere bin ey Padişah
Etsem dahi böyle günah
La taknatu bana Penah
Cürmüm ile geldim sana
İsyanda Kuddûsî şedîd
Kullukta bir battal pelîd
Der kesmezem senden ümîd
Cürmüm ile geldim sana
* * *
Salihlerin yoldaşı,
La ilahe illallah
Âşıkların haldaşı,
La ilahe illallah
Mü’mine veren iman,
İmanda sabit kılan
Günahlarını yuyan,
La ilahe illallah
Belaları def eden,
Masivadan kad eden
Hicapları ref eden,
La ilahe illallah
Cehennemden kurtaran,
Cennette sefa süren
Hak cemalini gören,
La ilahe illallah
Endişesi Hak ola,
Gönlü nur ile dola
Mahşerde diye gele,
La ilahe illallah
Şol demki göçe canı,
Lagaf durur nişanı
Çürümeye hiç teni,
La ilahe illallah
Abdulkadir sultana,
Yapış inan Kur-an’a
Yetiştirir yezdana,
La ilahe illallah
Ey Fuadı fikreyle,
Bu niğmete şükreyle
Daim Hak’kı zikreyle,
La ilahe illallah
* * *
Taştı rahmet deryası
Gark oldu cümle ası
Dört kitabın manası
La ilahe illallah
Kitaplarda yazılıdır
Gönüllerde gizlidir
Söylenecek söz budur
La ilahe illallah
Cennet’ten çıktı Adem
Dünyaya bastı kadem
Bunu der idi her dem
La ilahe illallah
Erenlerin kılıcı
Arşa çıkar bir ucu
Her dertlerin ilacı
La ilahe illallah
Budur esmanın hası
Siler kalplerden pası
İsmi azam duası
La ilahe illallah
Gönüllere yol eder
Dağı taşı kül eder
Sultanları kul eder
La ilahe illallah
Güneş burcundan doğar
Aleme rahmet yağar
Hak’kın birliğin över
La ilahe illallah
Yunus da bunu dedi
Yanar yürek aşk odu
Mevlanın güzel adı
La ilahe illallah
* * *
Ey derde derman isteyen
Gel halkayı tevhide gir
Sıdkıyle canan isteyen
Gel halkayı tevhide gir
Bu halkada hazır olan
Mağfir oliser bi güman
Hak dostlarıdır zakiran
Gel halkayı tevhide gir
Zikir ile sen hemdem ol
Dahletme bize matesem ol
Esrarı Zikre mahrem ol
Gel halkayı tevhide gir
Yâd eyle dostun adını
Bulasın aşkın tadını
Kesbeyle gel bul tadını
Gel halkayı tevhide gir
Dahletme bize vaiza
Çün ederiz Zikri Huda
Maksut ise ancak rıza
Gel halkayı tevhide gir
Ko gafleti Kuddusiya
Zikri Huda et daima
İster isen vaslı lika
Gel halkayı tevhide gir
Hak’kın Habibi Mustafa
Der Ravzayı Cennet Ana
İblise uyma ey hüma
Gel halkayı tevhide gir
İnkârı ko ikrara gel
Ağyarı terket yâre gel
Bülbül gibi gülzara gel
Gel halkayı tevhide gir
Aşıkta ar olmaz şaha
Zahit eder kibri riya
Talibi Hak isen beya
Gel halkayı tevhide gir
Bu halkada iş tez biter
Giren murada tez yeter
Bu pendimi tut ey püser
Gel halkayı tevhide gir
Dur olmagıl bu halkadan
Dersem bulayım dostu ben
Guş eyle bu sözüme sen
Gel halkayı tevhide gir
Bulur alil bunda şifa
Bunda celis olur Huda
Zakirlere eyler ata
Gel halkayı tevhide gir
Mümin olan tevhid eder
İmanını tecdit eder
Gönüldeki teşviş gider
Gel halkayı tevhide gir
* * *
Semadan sırrı tevhidi
Duyan gelsin bu meydane
Derun içre bu gün Allah
Diyen gelsin bu meydane
Görenler Nûr-u Gaffârı
Duyanlar sırrı Settarı
Cihanda şişeyi arı
Kıran gelsin bu meydane
Seladır ehli irfana
Getirsin canı kurbana
Başı canı Hak yoluna
Koyan gelsin bu meydane
Cümlenin Halıkı birdir
Niçin bazısı gafildir
Bu ne hikmet bu ne sırdır
Bilen gelsin bu meydane
Geçip bu ab ile gülden
Dahi cümle kal-u kıldan
Bu dünya nakşini dilden
Yuyan (silen) gelsin bu meydane
Gönül maksudunu buldu
Cihan envar ile doldu
Bugün Nuri imam oldu
Uyan gelsin bu meydane
Bu gün şeyhim imam oldu
Uyan gelsin bu meydane
* * *
Her kim der ise daim
La ilahe illallah
Gönlünde dura kaim
La ilahe illallah
Endişesi Hak ola
Gönlü Nur ile dola
Mahşerde diye gele
La ilahe illallah
Şol demki göçe canı
La Havfun ola şanı
Çürümeye hiç teni
La ilahe illallah
Aldatmaya şeytan
Munisi ola Rahman
Hem kurtariser iman
La ilahe illallah
Ol gün ki kara yüzler
Hem söylemeye sözler
Hoş hüccet olup söyler
La ilahe illallah
Var Eşrefoğlu Rumi
Tarh edegör gönülden
Tevhide canu dilden
La ilahe illallah
Cehd eyle masivayı
Tarh edegör gönülden
Tevhide canu dilden
La ilahe illallah
* * *
Her imkânda bu kelam
Devam et sabah akşam
Eder sana da selam
La ilahe illallah
Elbet lütfeder Çalap
Günahlar olur sevap
Durma ihvan tevhid yap
La ilahe illallah
Gönülleri pak eden
Her müşkili halleden
Kulu Hak’ka er gören
La ilahe illallah
Hz. Muhammed’in
Cümle Nebi Mürselin
Ettiler bunu telkin
La ilahe illallah
Bütün Ashab-ı Resul
Bununla etti vüsul
Rahman’a en yakın yol
La ilahe illallah
İster isen halasın
Dâhil ol kurtar canın
Kalasıdır Huda’nın
La ilahe illallah
Her aşıkın Matlubu
Her sadıkın arzusu
Hak dostlarının yolu
La ilahe illallah
Abdulkadir sultanım
Hayri Baba’dır Şahım
Affet beni Allah’ım
La ilahe illallah
Mehmet Albayrak söyler
Halikını zikreyler
Aşk ile bunu derler
La ilahe illallah
* * *
Hak’ka aşık olanların
Daim işi tevhid olur
Terki siva kılanların
Daim işi tevhid olur
Mevlasına eyler firar
Zikrin eder leylü nehar
Hep kari edip ihtiyar
Daim işi tevhid olur
Cismi olur insan ile
Kalbi olur yezdan ile
Kah gizli kah ihvan ile
Daim işi tevhid olur
Aşkı eder ruha gıda
Zikir eder kalbi cila
Tevhide buluben safa
Daim işi tevhid olur
Vahşi olup uzlet eden
Halktan hemen nefret eden
Mevlası ile sohpet eden
Daim işi tevhid olur
Fakriyle eder iftihar
Aşk oduna daim yanar
Bilmez nedir namusu ar
Daim işi tevhid olur
Kuddusinin getti sana
Zikri Huda’dır daima
Âşıkların subhu mesa
Daim işi tevhid olur
* * *
Görerek dost cemalini,
Göçer illallah diyenler
Kalbine tevhid nuru
Saçar illallah diyenler
Hak kulların hepisini
Fazl ile yapmış yapısını
Sekiz cennetin kapısını
Açar illallah diyenler
Günahı çirkinden yuyup
Yüzü bedir aya dönüp
Kanatlı burağa binip
Uçar illallah diyenler
Gündüzü döndürür şebi
Ümmetim der ona nebi
Sıratı yıldırım gibi
Geçer illallah diyenler
Düzelt gönül harabını
Ko bu dünyanın şarabını
Dosttan aşkın şarabını
İçer illallah diyenler
Yunus cihan değil baki
Mağrur olup olma şaki
Batılın içinden Hak’kı
Seçer illallah diyenler
* * *
Allah’ımın adıdır illallah
Sancağında asılıdır illallah
O Rab’bimin adıdır illallah
Mühüründe basılıdır illallah
Okuyalım kur-an’ı illallah
Bir olan adını illallah
Kıymetini bilelim illallah
Yüce Resulullahı HAY
Alim olsun haberim illallah
Kur’an olsun rehberim illallah
Ne büyük bir mucize illallah
Bu Kur’an peygamberim HAY
Daim durma zikreyle illallah
Kur-an ile gir kabre illallah
Herkes cevap verecek illallah
Münkir ile Nekir’e HAY
Her an düşünüyorum illallah
Sırat’ın korkusunu illallah
Kur-an’dan alıyorum illallah
Cennet’in kokusunu HAY
* * *
Aşkınla çak olsa bu ten
Yine ben illallah direm
Yansa kül olsa bu beden
Yine ben illallah direm
Eğer beni yandırsalar
Külüm göğe savursalar
Her azamı ayırsalar
Yine ben illallah direm
Bağrımda bitse başlarım
Çeşmimde aksa yaşlarım
Ahü zar olsa işlerim
Yine ben illallah direm
Seyyid Nizam oğlu bile
Ceddiyle haşrolsa bile
Mümin muvahhidler ile
Yine ben illallah direm
* * *
Allah diye diye deryaya daldım
Aradım deryayı kalbimde buldum
Çok günah işledim ben pişman oldum
Gel Allah’a yürü yol kapanmadan
Gel Allah’a yalvar göz kapanmadan
Zikreyle Mevla’yı dilin durmadan
Allah diye diye kalbini coştur
Allah demek kardeş ne güzel, hoştur
Aldanma dünyaya hepsi de boştur
Gel Allah’a yürü yol kapanmadan
Gel Allah’a yalvar göz kapanmadan
Zikreyle Mevla’yı dilin durmadan
Allah diye diye yanıyor içim
Gençlik elden gitti ağardı saçım
Çok günah işledim bağışla suçum
Gel Allah’a yürü yol kapanmadan
Gel Allah’a yalvar göz kapanmadan
Zikreyle Mevla’yı dilin durmadan
Neyi aldın neye güvendin?
Şeytana uydun geride kaldın
Güzel Allah’tan ne tez usandın?
Gel Allah’a yürü yol kapanmadan
Gel Allah’a yalvar göz kapanmadan
Zikreyle Mevla’yı dilin durmadan
Yüce Hak’ka karşı olur mu böyle?
Geride kalmışsın doğruyu söyle
Gel mü’min kardeşim tövbeler eyle
Gel Allah’a yürü yol kapanmadan
Gel Allah’a yalvar göz kapanmadan
Zikreyle Mevla’yı dilin durmadan
* * *
Mevlam bana ver aşkını
Hayranın olayım senin
Bülbül gibi gülşeninde
Nalanın olayım senin
Yandır beni yandır beni
Aşk meyinden kandır beni
Sarhoş edip döndür beni
Mestanın olayım senin
Yar eyle beni yarına
Koyma bugünü yarına
Yak beni aşkın narına
Pervanen olayım senin
(Suzanın olayım senin)
Gönül kuşun sana uçur
Aşk meyinden daim içir
Bu tacı hırkadan geçir
Üryanın olayım senin
Seyyid Nizamoğlu Hoca
Ayırma kendinden yüce
Gerek gündüz gerek gece
Mihmanın olayım senin
* * *
Gel Hakkı çok zikredelim isimini hem vird edelim
Leyl-ü nehâr halvet edip aşkiyle tevhîd edelim
Gel derme bu sîm-ü zeri böyle cifeden ol berî
Kamuya ol Hak Rehberi aşkiyle tevhîd edelim
Gel tevhide çalış heman bülbül gibi eyle figân
Maksudunu verir inan aşkiyle tevhîd edelim
Döndür Hudâ'ya yüzünü, sevdir O'na kendüzünü
Zikr eyle pâk et özünü aşkiyle tevhîd edelim
Zikre çalış olma kesel, çek mâsivâ şuğlünden el
Hak meydanı açıldı gel aşkiyle tevhîd edelim
Çoktur velîm Hak’kın yolu Tevhîd kamunun efdali
Ol bu gülzârın bülbülî aşkiyle tevhîd edelim
Cümle ezkârın efdali tevhîd buyurmuştur nebi
Budur ekmelin mezhebi aşkiyle tevhîd edelim
Zikr-i Hudâ'ya et devam, çünkü zikr eder hâs-u âm
Bulur gönül aşkta makam aşkiyle tevhîd edelim
Gel azm et Hüdâyî Baba düşme bu dâr-i girdâba
Olur bütün ömrün hebâ aşkiyle tevhîd edelim
* * *
Aşkınla yak kül et beni
Tek bulayım Mevlam seni
Çiğnet yüzüm yol et beni
Tek bulayım Mevlam seni
Nuh gibi dövdür ellere
Emreyle sövdür dillere
Düşürüp uzak yollara
Tek bulayım Mevlam seni
İbrahim’im nar et yerim
Musa gibi Tur et yerim
İsa gibi dar et yerim
Tek bulayım Mevlam seni
Yusuf gibi caha düşür
Yakup gibi ağlat taşır
Aşkını başımdan aşır
Tek bulayım Mevlam seni
Biçtir beni Çerciş gibi
Yutsun balık Yunus gibi
Ahınla yak Koknus gibi
Tek bulayım Mevlam seni
İki cihanın güneşi
Bağladı bağrına taşı
Akıtıp gözünden yaşı
Tek bulayım Mevlam seni
Seyyid Nizamoğlu medet
Lütfuna hiç yoktur adet
Dile şifa ver dile dert
Tek bulayım mevlam seni
* * *
Affet isyanım benim,
Halim yaman Allah’ım
Ref et nisyanım benim
Medet aman Allah’ım
Halim yaman Sultanım
Defterim dolu siyah
Amelim tekmil günah
Sensin kuluna penah
Medet aman Allah’ım
Halim yaman Sultanım
Affına güvenirim
Kapında dilenirim
Kovsan yine gitmezem
Medet aman Allah’ım
Halim yaman Sultanım
Ben bir yüzü karayım
Sana nasıl varayım
Ya kime yalvarayım
Medet aman Allah’ım
Halim yaman Sultanım
Ömrümü ettim heder
Mücrimim halim beter
Bana kulum de yeter
Medet aman Allah’ım
Halim yaman Sultanım
Ümmet et Habibine
Gönüller tabibine
Rahmeyle garîbine
Medet aman Allah’ım
Halim yaman Sultanım
LA TAKNATU buyurdun
Rahmetinle doyurdun
Kullarına duyurdun
Medet aman Allah’ım
Halim yaman Sultanım
Aşki’yi azad eyle
Cemalinle şad eyle
Kulum diye yad eyle
Medet aman Allah’ım
Halim yaman Sultanım
* * *
Aşıkı yezdan, der Allah Allah
Talibi irfan der Allah Allah
İnsi Cin daim, kullukta kaim
Vahşi behayim, der Allah Allah
Nemlu Tüyur hem, zikreder Hudem
Natıkı ebsem, der Allah Allah
Yerler felekler, cümle melekler
Suda samekler, der Allah Allah
Ziruh cemadat, eyler ibadat
Cümle mâhlukat, der Allah Allah
Allah di ey yar, her zaman her yar
Müştaki didar, der Allah Allah
Her derde derman, zikri hak ey can
İsteyen Rıdvan, der Allah Allah
İt hemen tekrar, bu ismi ey yar
Saliki Cabbar, der Allah Allah
Zikreyle Aşık, ol vasla layık
Talibi sadık, der Allah Allah
Gel yan bu nara, git gir digare
Arayan çare, der Allah Allah
Olma Kuddusi, bu ismi nasi
Hak aşinası der Allah Allah.
* * *
Aşıkı didar,
Allah Allah de
Dağılsın keder,
Allah Allah de
Dünyaya dalma,
Ölmüyom sanma
Gece uyuma,
Allah Allah de
Dağ ile taşta,
Kuru ile yaşta
Çağır her işte,
Hemen Allah de
Artır vermeni,
Söyle derdini
Terket yurdunu,
Güven Allah de
Haksızlık etme,
Kem yola gitme
Allah’ı unutma,
Güven Allah de
Dilin durmadan,
Rab’bin sormadan
Kabre girmeden,
İnan, Allah de.
* * *
Bihamdilillah derim Allah
Alup aklımı fikrullah
Hamdilillah derem Allah
Alup aklımı fikrullah
Salâtullah, selâmullah
Aleyke ya Resulullah
Dilimde zatın esması
Bana üns oldu zikrullah
Salâtullah, selâmullah
Aleyke ya Resulullah
Ben ol pervaneyim
Cemalin şem’ine yandım
Yanuben küllü kül oldum
Beni mahvetti aşkullah
Salâtullah, selâmullah
Aleyke ya Resulullah
Bu tevhidden murad ancak
Cemali zata ermektir
Görünen kendi zatıdır
Değildir sanmaki gayrullah
Salâtullah, selâmullah
Aleyke ya Resulullah
Gönül ayinesin sofi
Eğer kılar isen safi
Açılır sana bir kapı
Ayan olur cemalullah
Salâtullah, selâmullah
Aleyke ya Resulullah
Şems-i Tebriz bunu bilir
Ehad kalmaz fena bulur
Bu alem küllü mahvolur
Hemen baki kalır Allah
Salâtullah, selâmullah
Aleyke ya Resulullah
Şol Cennetin ırmakları
Akar Allah deyu deyu
Çıkmış İslam bülbülleri
Öter Allah deyu deyu
Salınır Tuba dalları
Kur-an okur hem dilleri
Cennet bağının gülleri
Kokar Allah deyu deyu
Kimler yiyip kimler içer
Hep melekler rahmet saçar
İdris nebi hulle biçer
Subhan Allah deyu deyu
Ol Allahın melekleri
Daim tesbihte dilleri
Cennet bağı çiçekleri
Kokar Allah deyu deyu
Altındandır direkleri
Gümüştendir yaprakları
Uzandıkça budakları
Biter Allah deyu deyu
Aydan aydındır yüzleri
Şekerden tatlı sözleri
Cennet’te huri kızları
Gezer Allah deyu deyu
Hak’ka aşık olan kişi
Akar gözlerinin yaşı
Pür nur olur içi dışı
Söyler Allah deyu deyu
Ne dilersen Hak’tan dile
Kılavuzla gir bu yola
Bülbül aşık olmuş güle
Öter Allah deyu deyu
Açıldı gökler kapısı
Rahmetle dolu hepisi
Sekiz Cennet’in kapısı
Açar Allah deyu deyu
Yunus Emre var yarına
Koma bu günü yarına
Yarın Hak’kın divanına
Varam Allah deyu deyu
* * *
Ey Allah’ım beni senden ayırma
Beni senin didarından ayırma
Seni sevmek benim dinim imanım
İlahi dini imandan ayırma
Sararıben solup döndüm hazana
İlahi hazanımı daldan ayırma
Şeyhim güldür ben anın yaprağıyam
İlahi yaprağı gülden ayırma
Ben ol dost bahçesinin bülbülüyem
İlahi bülbülü gülden ayırma
Balığın canı suda dediler
İlahi balığı gölden ayırma
Eşrefoğlu senin kemter kulundur
İlahi kulunu Sen’den ayırma
* * *
Ezelden aşkınla Allah
Ben yane geldim
Cemalin şem’ine Allah
Pervane geldim
Koy beni yatayım Allah
Şeyh eşiğinde
Şu tatlı canımı Allah
Kurbane geldim
Nefsin kal’asını Allah
Tevhiddir yıkan
Esma kuvveti ile Allah
Meydane geldim
Aşıkların didarın Allah
Gördüm düşümde
Kalmadı takadım Allah
Divane geldim
Şems-i Tebrizi’nin Allah
Tablın kurmuşlar
Şeyhim himmetiyle Allah
Meydane geldim
* * *
Allah diyelim daim
Mevlam görelim neyler
Yolda duralım daim
Mevlam görelim neyler
Sen sanmadığın yerde
Şayet açıla perde
Derman erişe derde
Mevlam görelim neyler
Gündüz olalım saim
Gece olalım kaim
Allah diyelim daim
Mevlam görelim neyler
Netti bu Yunus netti
Bir doğru yola gitti
Bir şeyh eteğin tuttu
Mevlam görelim neyler
* * *
Ne zaman anarsam seni
Kararım kalmaz Allah’ım.
Senden gayrı gözüm yaşın
Kimseler silmez Allah’ım.
Sen yarattın cismü canı
Sen yarattın bu cihanı
Mülk senindir kerem kânı
Kimsenin olmaz Allah’ım
Açılır bağı bostanın
Okunur dilden destanın
Senin baktığın gülistanın
Gülleri solmaz Allah’ım
Sensin ismi Bâkî olan
Sensin dillerde okunan
Senin aşkına dokunan
Kendini bilmez Allah’ım.
Aşkın bahrına dalmayan
Canını feda kılmayan
Senin cemalin görmeyen
Ebedi gülmez Allah’ım
Zar olur aşıkın işi
Durmaz akar gözü yaşı
Senden ayrı düşen kişi
Didarı görmez Allah’ım
Âşık Yunus seni ister
Lutfeyle cemalin göster
Cemalin gören âşıklar
Ebedi ölmez Allah’ım.
* * *
Cana cefa kıl ya vefa,
Kahrın da hoş, lutfun da hoş
Ya dert gönder ya deva,
Kahrında hoş, lutfun da hoş.
Hoştur bana senden gelen
Ya gonca gül yahut diken
Ya bir hilal yahut kefen
Lutfun da hoş, kahrın da hoş!
Gelse cemalinden vefa
Yahut celalinden cefa
İkisi de cana safa
Lutfun da hoş, kahrın da hoş!
Ger bağ-u ger bostan ola.
Ger bendü ger zindan ola,
Ger vasl-ü ger hicran ola,
Kahrın da hoş, lutfun da hoş.
Gerek ağlat gerek güldür
Gerek yaşat gerek öldür
Aşık Yunus sana kuldur
Lutfun da hoş, kahrın da hoş!
Ey padişah-ı lemyezel
Ey kadir ü Hayyü ezel
Ey lutfu çok, kahrı güzel
Lutfun da hoş, kahrın da hoş!
Ağlatırsın zarı zarı
Eğer göstermezsen yarı
Layık görür isen narı
Narın da hoş, nurun da hoş!
* * *
Alma tenden canımı
Aman Allah’ım aman
Görmeden cananımı
Aman Allah’ım aman
Bir kez yüzün göreyim
Payine yüz süreyim
Canım anda vereyim
Aman Allah’ım aman
Ahım göğe çıkmasın
Felekleri yıkmasın
Melekleri yakmasın
Aman Allah’ım aman
Zar eyleme işimi
Zehreyleme aşımı
Dökme kanlı yaşımı
Aman Allah’ım aman
Aşıkım Muhammed’e
Ol Râsûl-i emcede
Koyma beni hasrete
Aman Allah’ım aman
Yunus canın şükrane
Kurban etsin canane
Atma daim hicrane
Aman Allah’ım aman
* * *
Yandım Yakıldım ben nar-ı aşka,
Andelib oldum gülzarı aşka
Allah-u Allah Allah-u Allah
Allah-u Allah Allah-u Allah
Bezm-i elestten mest olup geldim
Ben bende doldum hünkara geldim.
Hizmeti şeyhe kulluk edegör
Mahrem olursun esrarı aşka
Evvel aldandım pek kolay sandım
Yandıkça yandım men narı aşka
Enel hak sırrın çün bildim ayan
Mansur olursun perdarı aşka
Nice Süleyman geldi cihane
Ben Süleymanım serdarı aşka.
* * *
Hannan Allah Mennan Allah,
Her dertlere derman Allah
Salatullah Selamullah
Aleyke Ya Rasulallah
Ey Allah’ım sana sundum elimi
Bizi ol dost Muhammed’den ayırma
Gayrı kime arz edeyim halimi
Bizi ol dost Muhammed’den ayırma
Evliya Enbiya çıkar köşküne
Mest olurlar amberine miskine
İmam-ı Hüseyn’in dem-i aşkına
Bizi ol dost Muhammed’den ayırma
Hannan Allah Mennan Allah
Her dertlere derman Allah
Salatullah selamullah
Aleyke Ya Rasulallah
* * *
Can-ı gönülden seversen,
Yalvar kul Allah’a yalvar.
Maksuda ermek istersen,
Yalvar kul Allah’a yalvar
Yalvara gör hep yalvara,
Varmayasın yüzü kara,
Ümmet isen Peygamber’e,
Yalvar kul Allah’a yalvar.
Geceler uykudan uyan,
Gizli sırlar olsun ayan.
Mahrum olmaz Allah diyen,
Yalvar kul Allah’a yalvar.
Tanı sen kendini tanı,
Niçün yarattı Hak seni,
Düşünüben hatimeni,
Yalvar kul Allah’a yalvar.
Yunus zikredip Hak deyü
Yürü maksudun dileyu,
İnileyu, hem ağlayu,
Yalvar kul Allah’a yalvar
* * *
Bunca yıldır bir hiçliğe
Gittim sana geliyorum
Yeter artık döne döne
Bıktım sana geliyorum
Durdum ve düşündüm hemin
Baktım bu yol daha emin
Ayrılmamaya bin yemin
Ettim sana geliyorum
Gözüm yaşlı gönlüm garip
Yalvarayım dedim varıp
Benliği benden çıkarıp
Attım sana geliyorum
Aşk tokmağı değdi örse
Durmam gayri dünya dursa
Dünden kalma neyim varsa
Sattım sana geliyorum
Bıraktım öfkeyi kini
Oldum bir rahmet ekini
Seni sevmenin zevkini
Tattım sana geliyorum
* * *
Mevlam sana ersem diye,
Aşka düşen pervaneyim
Cemalini görsem diye
Aşka düşen pervaneyim
Derdinle ağlar inlerim
Aşka düşer hep inlerim
Bülbül şakır ben dinlerim
Aşka düşen pervaneyim
Gözyaşlarım durmaz akar
Seller gibi ağlar coşar
Vuslat ümidiyle yaşar
Aşka düşen pervaneyim
Kevni temaşa eylerim
Nevayı aşkı söylerim
Sensiz cihanı neylerim
Aşka düşen pervaneyim
* * *
Durmaz yanar vücudum Allah,
Bizleri de mahrum eyleme Allah
Sensin benim maksudum Allah
Bizleri de mahrum eyleme Allah
Gül bülbülün ormanı Allah
Ver derdime dermanı Allah
Şükür erdik bugüne Allah
Bizleri de mahrum eyleme Allah
Halas eyle narından Allah
Ayırma didarından Allah
Cennet’te cemalinden Allah
Bizleri de mahrum eyleme Allah
Kandiller yana yana Allah
Dervişler döne döne Allah
Son nefeste imandan Allah
Bizleri de mahrum eyleme Allah
* * *
Gelin Allah Diyelim,
Kalpten pası silelim
Alemler seyredelim
Allah Allah dedikçe
Nerde tehvid çekilir
Melekler saf saf gelir
Hepsi tekbir getirir
Allah Allah dedikçe
Zikr-i Hak’ka başlandı
İsm-i Celal hızlandı
Arş-ı ala sallandı
Allah Allah dedikçe
Gönüller şadan olur
Kaygudan azad olur
Can mülke abad olur
Allah Allah dedikçe
Bağlı kapı açılır
Hak batıldan seçilir
Gizli sırlar açılır
Allah Allah dedikçe.
Gafil olma Naciya
Hak’kı zikret daima,
Seni zikreder Huda,
Allah Allah dedikçe.
* * *
Bilirim bende sensin Allah’ım,
Can ile tende sensin Allah’ım
Ey dertlere derman, Ey Gani Sübhan
Geç günahımdan aman Allah’ım
Bulmuşum Canan, olmuşum şâdan
Ben derim her an, sensin Allah’ım
Ey dertlere derman, Ey Gani Sübhan
Geç günahımdan aman Allah’ım
Mahvedip teni, bulmuşum seni
Demezem kani, Ey Gani Sübhan
Ey dertlere derman, Ey Gani Sübhan
Geç günahımdan aman Allah’ım
Terk edip varı buldum didarı
Bes budur kârı, sensin Allah’ım
Ey dertlere derman, Ey Gani Sübhan
Geç günahımdan aman Allah’ım
Sezai’den bak, zahir oldu Hak
Söz budur el Hak, sensin Allah’ım
Ey dertlere derman, Ey Gani Sübhan
Geç günahımdan aman Allah’ım
* * *
Sarıçiçek hazan olur,
Allah! diyen güzel olur
Aşk ile Allah! diyenin
Günahları gazel olur.
Aman Hay! demeye geldim
Hu! deyip dönmeye geldim
Meramımda Hu! demek var
Cemalin görmeye geldim.
Meramımda Hu! demek var
Şeyhimi görmeye geldim.
Sular Allah! diye akar
Aşık olan ona bakar
Melekler hep yıkar yapar
Sabahın seher vaktinde.
Odasında nurdan divan
O divana olsam revan
Üstündeki şeyhim sultan
Allah Hu! demeye geldim
Sofraları ıldır ışık
Ellerinde nurdan kaşık
Ben olmuşum Hak’ka aşık
Allah Hu! demeye geldim
Akan sular durulur mu?
Allah! diyen yorulur mu?
Yara Muhammed yarası
Buna merhem vurulur mu?
* * *
Dağlar ile taşlar ile
Çağırayım Mevlam seni
Seherlerde kuşlar ile
Çağırayım Mevlam seni
Su dibinde mahi ile
Sahralarda ahu ile
Abdal olup Ya Hu! ile
Çağırayım Mevlam seni
Gökyüzünde İsa ile
Tur Dağı’nda Musa ile
Elindeki asa ile
Çağırayım Mevlam seni
Derdi büyük Eyyüb ile
Gözü yaşlı Yakub ile
Ol Muhammed mahbub ile
Çağırayım Mevlam seni
Bilmişim dünya halini
Terk ettim kıylü kalini
Baş açık ayak yalını
Çağırayım Mevlam seni
Yunus okur diller ile
Kumrular bülbüller ile
Hak’kı seven kullar ile
Çağırayım Mevlam seni
* * *
Ömrün bitirmiş viranemiyem
Aklın yitirmiş divanemiyem
Allahu Allah Allahu Allah
Allahu Allah Allahu Allah
Kanat vururum, döner dururum
Yanar kururum, pervanemiyem
Yaşlı gözlerim, tutmaz dizlerim
Yolun izlerim, mestanemiyem
Aşkınla yanan, kalbi tutuşan
Yoluna koşan Geylanemiyem
Fırında pişen, piştikçe coşan
Aşka kavuşan, Mevlanemiyem
Aşkî can feda, olsa ne fayda
Aşk oku yayda, kemanemiyem
* * *
Aşık oldum ben Allah’ın adına
Doyamadım lezzetine tadına
Şimdi girdim erenler meydanına
Bana Allah gerek cihan kâretmez
Benim gönlüm didar ister, eylenmez
Derviş oldum gezdim dağ ile taşı
Irmak oldu aktı gözümün yaşı
Terk eyledim anne, baba, kardaşı,
Bana Allah gerek cihan kâretmez
Benim gönlüm didar ister, eylenmez
Allah Allah deyup her dem yanarım
Allah’ı andıkça kalmaz kararım
Bir oda düşmüşüm daim yanarım
Bana Allah gerek cihan kâretmez
Benim gönlüm didar ister, eylenmez
Bilmez misin Yunus Emre halini
Gece gündüz zikreyler cemalini
Görebilsem Allah’ın didarını
Bana Allah gerek cihan kâretmez
Benim gönlüm didar ister, eylenmez
* * *
Cümle âlemi Yaradan
Kaldır perdeyi aradan
Binbir ismin hürmetine
Göster cemalin Yaradan
İzin ver biz de uçalım
Fani dünyadan göçelim
Cennet’te cemal görelim
Göster cemalin Yaradan
Kaldır perdeyi aradan
Estir bizi yeller gibi
Coştur akan seller gibi
Azat olmuş kullar gibi
Göster didarın Yaradan
Kaldır perdeyi aradan
Sensin evvel sensin ahir
Aşkın bize oldu zahir
Ya lütfeyle ya da öldür
Kaldır perdeyi aradan
Ya lûtfeyle ya da öldür
Göster cemalin Yaradan
* * *
Ya Rab haberin nerden alayım,
Bir kamil mürşide varayım
Hak’kın yoluna kurban olayım
Bir anda sabah olmaz ebeda
Gözüme uyku girmez ebeda
Gönlüm teselli bulmaz ebeda
Gönül kuşunu eyleyemedim
Dünyaya mesken bağlayamadım
Yandı yüreğim ağlayamadım
Bir anda sabah olmaz ebeda
Gözüme uyku girmez ebeda
Gönlüm teselli bulmaz ebeda
Tazedir solmaz Hak’kın gülleri
Mestane gezer saadet kulları
Gayet incedir Hak’kın yolları
Bir anda sabah olmaz ebeda
Gözüme uyku girmez ebeda
Gönlüm teselli bulmaz ebeda
Ya Rab Errahim Ey lûtfu Kerim
Yoluna kurban canım var benim
Ya Rab sen varken kime gideyim
Bir anda sabah olmaz ebeda
Gözüme uyku girmez ebeda
Gönlüm teselli bulmaz ebeda
* * *
Tecelli-i cemal ister,
Gönül eğlenmez aldanmaz,
Teselli-i visal ister,
Gönül eğlenmez aldanmaz.
Siva savmunu kim tuttu,
Visalin aydına yetti,
Cemalin vasfını eşitti,
Gönül eğlenmez aldanmaz.
Cihanı gezsem sert eser,
Görünmez anda bahr ü ber,
Meğer ya Rab seni özler
Gönül eğlenmez aldanmaz.
Ne dünyada, ne ukbada,
Gönül bir özge sevdada,
Dem be dem fikri Mevla’da,
Gönül eğlenmez aldanmaz.
* * *
Sabahtan yüzümü yere,
Sürem Allah Allah deyu
El bağlayıp divanına
Duram Allah Allah deyu
Aksın gözlerimin yaşı
Çalayım bağrıma taşı
Postumu kıbleye karşı
Serem Allah Allah deyu
Yine dilim bülbül olmuş
Yine dağlar sümbül olmuş
Aşk ile yanıp kül olmuş
Kerem Allah Allah deyu
Sakla Ya Rab imanımı
Okusunlar divanımı
Son nefeste bu canımı
Verem Allah Allah deyu
Aşıkların yollarını
Severem hep dillerini
Aşk bağının güllerini
Derem Allah Allah deyu
Nazarımız Yusuf ola
Ey ruhsati gir bu yola
İnşaallah kendini bile
Görem Allah Allah deyu
* * *
Hemen Allah diyor âşık kulların,
Gayet ince gider senin yolların
Kırıldı kanadım kaldı kollarım
İlle cemalini göster ya Rabbi
Aman cemalini göster Allah’ım
Bülbüle baktım da dertlice öter
Bu aşkın tütünü tepemde tüter
Coşkun sular gibi çağlattın yeter
Günahıma baktım da ben de yoruldum
Coşkun sular gibi aktım duruldum
Rahat döşeğime ben de koyuldum
Günahıma baktım da yüceden yüce
Ne gündüzüm belli ne gecem gece
Binbir ayak bir araya gelince
Teneşirde yıkanıyor bu tenim
Yakasız gömleği giydi bedenim
Tükendi kuvvetim bu çarelerim
Tabutum giderken dostlarım ağlar
Ayrılık hasreti ciğerim dağlar
Sana âşık olan dünyayı neyler
Allah Allah diye diye ağlarım
Aşk ateşiyle ciğerim dağlarım
Cennet bir boş evdir anı neylerim
Üzerime sapmaları dizerler
Başucuma baş taşımı dikerler
Kabrimin üstüne suyu serperler
İlle cemalini göster Ya Rabbi
Aman cemalini göster Allah’ım
* * *
Güller sünbüller
Yanık gönüller
Divane diller
Mevlayı özler
Hu diyen canlar
Canda cananlar
Aşkla yananlar
Mevlayı özler.
Pervane nare
Deme ağyare
Mest olan yare
Mevlayı özler
Emin ver bana
Niyazım sana
Yüreğim yana
Mevlayı özler
Zikreden zakir
Şükreden şakir
Aşkı bu fakir
Mevlayı özler
* * *
Deyyan Allah!, Mennan Allah!
Settar Allah!, Gaffar Allah!
Allah Allah!, Halim Allah!
Affeyle Ya Kerim Allah!
El açanlar mahrum kalmaz
Kerem eyle Kerim Allah!
Sığınanlar mahzun olmaz
Rahmeyle Ya Rahim Allah!
Anmayan günahkârım
Cürmü hata oldu kârım
Bağışlar elbet hünkârım
Affıyla Ya Halim Allah!
Kum dayanmaz gazabına
Sabredemez azabına
Dehanet eyler bağıma
Affeyle Ya Halim Allah!
Zatındadır bütün kemal
Hüküm senin Ya Zel Celal!
Tüm tecelli göster cemal
Vasfeyle Ya Hâkim Allah!
Âşık kulun boynun büker
Huzurunda yaşlar döker
Dergâhına gözün döker
Rahmeyle Ya Kerim Allah!
* * *
Bu aklı fikriyle Mevla bulunmaz
Bu ne yâredir ki merhem bulunmaz
Kamunun derdine derman bulunur
Şu benim derdime derman bulunmaz
Aşkın pazarında canlar satılır
Satarım canımı alan bulunmaz
Deryalar içinde susuz gezerim
Beni kandıracak umman bulunmaz
Yusuf’um kayboldu Kenan ilinde
Yusuf’um bulundu Kenan bulunmaz
Yunus öldü deyu sala verirler
Ölen hayvan imiş, âşıklar ölmez
* * *
Kulların oda yakma,
Kerem eyle Ya Mevla!
Noksanımıza bakma,
Kerem eyle Ya Mevla!
Bizler taksirli kuldur,
İhsanın ile doldur
Senin rahmetin boldur,
Kerem eyle Ya Mevla!
Yoluna tevfik eyle,
Fazlını refik eyle
Rahmete garkeyle,
Kerem eyle Ya Mevla!
Çünkü insan eyledin,
Ehli iman eyledin
Bunca ihsan eyledin,
Kerem eyle Ya Mevla!
Dertli aşıklar için,
Yolda sadıklar için
Bağrı yanıklar için,
Kerem eyle Ya Mevla!
Kutbu evliya için,
Sadrı asfiya için
Fahri enbiya için,
Kerem eyle Ya Mevla!
Daim sebatın için,
Bunca sıfatın için
Şol güzel zatın için,
Kerem eyle Ya Mevla!
Hâlimize alimsin,
Afv edersin ekremsin
Anamızdan erhamsın,
Kerem eyle yâ Mevlâ
Tutalım kul leîmdir
Efendisi kerimdir
Adın rahmân rahimdir
Kerem eyle yâ Mevlâ
İhsânını tesnîm et
Gufranını ta'mîm et
Yollarını ta'lim et
Kerem eyle yâ Mevlâ
Hudai’ye ihsan et,
Rahmet ile gufran et
Her işini asan et,
Kerem eyle Ya Mevla!
* * *
İlahi cennet evine
Girenlerden eyle bizi
Yarın anda cemalini
Görenlerden eyle bizi
Mahşerde halk ola hayran,
Çok yürekler ola püryan,
Arşın gölgesinde seyran,
Edenlerden eyle bizi.
Bu dünyanın bekası yok
Ya aç olmuş, ya da tok;
Terazide sevabı çok,
Gelenlerden eyle bizi.
Bakma dünyanın varına,
Sarfet varın Hak yoluna,
Beratını sağ eline
Alanlardan eyle bizi.
Ya Vahidü ferd-üs Samed,
İhsanına yoktur aded
Firedevs bahçesinde ebed
Kalanlardan eyle bizi
Emanetler aman ile
Kalır gider zaman ile
Ahir demde iman ile
Gidenlerden eyle bizi.
Şu dünyanın cefası çok,
Kimi aç gezer, kimi tok
Ol mizanda sevabı çok
Gelenlerden eyle bizi
Müminlere rahmet ola,
Münafıklar mahrum kala
Yunus der ki doğru yola
Gidenlerden eyle bizi
* * *
Al bak sana bir dua
Oku soluk soluğa
Doysun kalbin huzura
Daim Allah de Allah
Okurken ve yazarken
Sağa sola bakarken
Güzel ömür akarken
Daim Allah de Allah
Bu dünyanın sonu yok
Şu kafana iyi sok
Sabah akşam hem de çok
Daim Allah de Allah
Ağla hergün zari zar
Sanki başka neyin var
Edeceksin küllü kâr
Daim Allah de Allah
Gönüllere bir ışık
Gece gündüz karışık
Dilin olsun alışık
Daim Allah de Allah
Allah diyen yorulmaz
Çürüyüp toprak olmaz
Bu iş ihmale gelmez
Daim Allah de Allah
Ahmetsani Allah de
Gecede ve gündüzde
Kış, bahar, yaz ve güzde
Daim Allah de Allah
* * *
Mâsivâdan el çeküp
Sana gelmişem Ya Rab
Terk-i dünya eyleyüp
Sana gelmişem Ya Rab
Diler bu kalbim seni
Etme mahrum Ya Gani
Feyzinle şâd et beni
Sana gelmişem Ya Rab
Aşkın ile dolmuşam
Mest-ü müdâm olmuşam
Doğru yolu bulmuşam
Sana gelmişem Ya Rab
Abd-i âciz hakîrem
Günahkârem fakîrem
Cürmümle müştehirem
Sana gelmişem Ya Rab
Gayrıya hiç gitmezem
Kapını terk etmezem
Ümidimi kesmezem
Sana gelmişem Ya Rab
Lütfunla mağfiret et
Cürm-ü isyanım affet
Settâr isminle setr et
Sana gelmişem Ya Rab
* * *
Seher vakti bülbüller
Ne de güzel öterler
Açınca tüm çiçekler
Birlikte zikrederler
Aman Allah illallah
Dertlere derman Allah
Gönüle şifa veren
Lâ ilâhe illallah
Akşam olur giderler
Boyun büker çiçekler
Kim bilir ne söylerler
Feryat eder bülbüller
Onlarda bütün dertler
Yine de şükrederler
Salât selâm söylerler
Hep menzile ererler
Sen Allah'ı seversen
Allah seni sevmez mi
Emrince hizmet etsen
Hak ecrini vermez mi
Sen rıza kapısında
Aman Allah’ım dersen
O âlemler sultanı
Lebbeyk kulum demez mi
Âşık Yûnus ne söyler
Söyler de kim dinler
Bu yollar Hak’ka gider
Gidenler rahat eder
* * *
Ey âşık-ı sadıklar
Gelin Allah diyelim
Bezm-i Hak’ka layıklar
Gelin Allah diyelim.
Subhanallah, sultân Allah
Her dertlere derman Allah
Varalım doğru râha
Yüz sürelim dergâha
Yalvaralım Allah'a
Gelin Allah diyelim
Subhanallah, sultân Allah
Her dertlere derman Allah
Yolunda can verelim
Lûtfü Hak’ka erelim
Cemâlini görelim
Gelin Allah diyelim
Subhanallah, sultân Allah
Her dertlere derman Allah
Bu gözlere nur verir
Gönüle sürûr verir
Ne dilersen er görür
Gelin Allah diyelim
Subhanallah, sultân Allah
Her dertlere derman Allah
Dinle derviş hikmeti
Tutun farzı sünneti
Ey Muhammed ümmeti
Gelin Allah diyelim.
* * *
Ey aşıkı dildare
Gel nuş edelim bade
Bir bade gerek amma
Kim içile me' vade
Can Allah Canan Allah
Canlar sana kurban Allah
Hay kalbim zikrullah
La ilahe illallah
Muhammedur-Resulullah
Sakisi ola Mevla
Ak dahi anın esma
Bir kez nuş eden kat-a
Gam görmeye dünyada
Bir kez içen aşıktır
Aşkında ol sadıktır
Aşk ona hem layıktır
Mecnun ile Ferhad’a
Ol came olan talip
Can ile ola ragıp
Nefsine ola galip
Dil bağlaya üstade
Nuş eyleyen ol camdan
Subhu ne bile şamdan
Talimi cünün eyler
Mecnun ile Ferhad’a
İşit bu Sezai’den
Ne gördü fenaiden
Dost vechini gösterdi
Mir’at-ı mücellada
* * *
Maksut cihana gelmekten
Kişi Rab’bin bilmek imiş
Rabbini bilmekten murat
Evliyasın bulmak imiş
Onun ile olur devlet
Onu beyan kılar ayet
Hak’ka yalvarmaktan murat
Gerçeğe yol varmak imiş
Bulmak değil imiş bilmek,
Bilmek değil imiş, bulmak
Evliyaya gönül vermek
Rengine boyanmak imiş
Bunlardır Hak’kı bilen
Gayrısı yalandır yalan
Dervişlikten murat olan
Külliyen yok olmak imiş
Kaygusuz aşk pervanesi
Oldu Hak’kın divanesi
Ehl’i aşkın sermayesi
Aşk od-una yanmak imiş
* * *
Neyleyeyim dünyayı,
Bana Allah’ım gerek,
Gerekmez masivayı,
Bana Allah’ım gerek,
Ehli dünya dünyada,
Ehl-i ukba ukbada,
Her biri bir sevdada,
Bana Allah’ım gerek,
Dertli dermanın ister,
Kullar, sultanın ister,
Aşık cananın ister,
Bana Allah’ım gerek,
Fani devlet gerekmez
Dürr ü ziynet gerekmez
Haksız cennet gerekmez
Bana Allah’ım gerek,
Mecnun ister Leyla’yı
Vamık özler Azra’yı
Nidem gayrı sevdayı
Bana Allah’ım gerek,
Bülbül güle karşı zar,
Pervaneyi yakmış nar,
Her kulun bir derdi var,
Bana Allah’ım gerek,
Beyhude hevayı ko,
Hak’kı bulagör Ya Hu!
Hudai’nin sözü bu,
Bana Allah’ım gerek.
* * *
Gönül birden karar etmez,
Mevlamı arar gezerim
Ona teselli kar etmez
Mevlamı arar gezerim
Yeni düştüm ben bu derde
Sevda yeli eser serde
Gezip oturduğum yerde
Mevlamı arar gezerim
Seherlerde esen yelde
Hem sahrada hem çölde
İhvanda şeyhimde pirimde
Mevlamı arar gezerim
Seherlerde esen yelde
Zar eden şol bülbüllerde
Elvan çeşit açan gülde
Mevlamı arar gezerim
Hem yazlarda hem kışlarda
Hem dağlarda hem taşlarda
Zikredip öten kuşlarda
Mevlamı arar gezerim
Poyrazoğlu acı esme
Hüsrandasın bu gidişte
Rahmetinden ümit kesme
Mevlamı arar gezerim
* * *
Âdem'i topraktan icadeyleyen Allah’ım meded
Nârı İbrahim'e gülzâr eyleyen Allah’ım meded
Eyle hidâyet koma hiç zulmet içre bu gönlümü
Hazret-i Musa'yı galip eyleyen Allah’ım meded
Dergâhına yüzüm sürüp boynumu büküp ağlarım
Îsâ'yı ruhundan icadeyleyen Allah’ım meded
Şerm ile hicâbeylerim arz etmeğe ahvâlimi
İsmail'e koçu kurban eyleyen Allah’ım meded
Gitmezem çoktur deyu ben zenb-ü isyanım ey
Huda İdrîs'i sağ Adn'e idhal eyleyen Allah’ım meded
Nefs ile şeytâna uyup eylemişem bîhad günah
Yusuf u Ya'kub'a irsal eyleyen Allah’ım meded
Cismimde kuvvet kalmadı sana ibadet etmeğe
Eyyûb'u derdinden halâs eyleyen Allah’ım meded
Aç basiret gözlerimi müşerref kıl cemalinle
Ahmed'i nurundan icadeyleyen Allah’ım meded
Rûz-ü şeb ağla Hüdâyî yalvar Huda'ya durma hiç
Yoktan bu kâinatı var eyleyen Allah’ım meded
* * *
Koma bu zulmet içinde gönlümü Mevlâ meded
Lütf-u fazlınla küşâdet gönlümü Mevlâ meded
Gelmişem kapına yâ Rab sana boynumu eğip
Topraktan Âdem'i icâd eyleyen Mevlâ meded
Eylerim zikre devam et bâb-ı fazlını küşâd
İçir aşkından bir cür'a tab'ıma Mevlâ meded
Nefs-ü İblîs'e uyup çok işledim cürm-ü günâh
İbrahim'e nârı gülzâr eyleyen Mevlâ meded
Zenb-ü isyan eyledim hasbe'l-beşer affet aman"
Sihr-i a'dâdan Musa'yı kurtaran Mevlâ meded
Çok tefekkür eyledim hiç benden ednâ kimse yok
Hz. îsâ'yı ruhtan halk eden Mevlâ meded
Eylerim senden haya arz etmeğe ahvâlimi
Zebh-i İsmâîl için koç indiren Mevlâ meded
Zenb-i kesretle kapına eyledim iltica ben
İdris'e cennette hülle biçtiren Mevlâ meded
Kalmadı cismimde takat eyleyem tâat sana
Ya'kub'a Yusuf kokusun ileten Mevlâ meded
Geç günahımdan Gafur bakma benim isyanıma
Renciden Eyyûb'u halâs eyleyen Mevlâ meded
Lütf-u fazlınla kerem kıl aç basiret gözümü
Ahmed'i nûr-i zâtından halk eden Mevlâ meded
Kıl cemâlinle müşerref bu Hüdâyî bendeni
Cümle kâniâtı yoktan var eden Mevlâ meded
* * *
İlâhî dîdârınla eyle irşâd
Ya Rabbi kıl cemâlinle beni şâd
Ederse her ne matlûb sen verirsin
Zikrini kim ki eyler ise mu'tâd
Recâ kuldan atâ senden İlâhî
Hidâyet kıl olam ben sana abbâd
Yine fazlınla sana oldum uşşak
Anınçün eylerim ismin senin yâd
Bu mihnet-hânede zulmet içinde
İnayet et kalmışam ya Rab bîdâd
Hüdâyî sâile terahhüm eyle
Feyzinle et ana tevfîkın imdâd
* * *
Bir muradım var sana ey Girdigâr
Kıl anı nasip bana Perverdigâr
Daima aşkın şarabını içip
Olayım mest-ü müdâm leyl-ü Nehâr
Durmayıp senden dilerim ey Hudâ
Dilde şavkın beni ede bî karar
Setr-i ayb et eyleme rüsvây-i halk
Mağfiret et kılma bizi ehl-i nâr
Hz. Muhammad'i, bîçâreden hoşnudedip
Âhirette kıl şefi' o sultânı et bize yar
Ak sakallı pîr-i fâni olmuşam
Evliya defterine yaz eyle beni bahtiyar
Bu Hüdâyî âh-ü efğân eyleyüp
Der ki: Ver muradımı Perverdigâr
* * *
Lütfuna çok ümidim var
Senin gibi Müridim var
Dünya kederinden ne gam
Benim bir şehr-i yârim var
Sana çok ümidetmişem
Hidâyet yolun tutmuşam
Aşkın bahrine düşmüşem
Dalmağa iftiharım var
Lütfü çoktur etmez sitem
Ana ne vakt gider isem
Verir çok her ne istersem
Benim bir perverdigârım var
Zikrin edip durmam geru
Etmişem sana serfürû
Hemîşe eylerem arzu
Affına intizarım var
Vücutta hiç takatim yok
Elimde bir tutarım yok
Benim bir itibarım yok
Seninle bir pazarım var
Ettim bî-had cürm-ü günâh
Destim tehî yüzüm siyah
Geldim sana ey Pâdişâh
Bu kadar ihtiyarım var
Bîçâre Hüdâyî senden
Diler lütfûnu fazlından
Der ümidim yok kimseden
Benim bir girdigârım var
* * *
İhtilât-ı nâsla çok oldu bizim noksanımız
Gün begün artmaktadır hem cürm ile isyanımız
Nevm-i gafletle geçirdik ömrümüz buldu hitâm
Şimdi nedâmet edip geldik sana Sultânımız
Lütfunla eyle kerem bu bîçâre âcizlere
Var iken sen biz kime yalvaralım Subhânımız
Bizden ednâ dünyâda hiç kimse yok
İtirâf-ı cürm edip geldik sana Ğufranımız
Son nefeste nûr-i îmân ile hatmeyle bizi
Rûz-i cezada yüzümüz eyle ak Yezdânımız
Rû siyah geldik sana reddetme mücrim kulları
Rahmetinle kıl inayet Ğâfir-ü Rahmanımız
Bu vefasız dünyanın aldanma rengine aman
Bir cifedir dedi dünyâ Nebiyy-i zîşânımız
Ey Hüdâyî el açıp yalvar Hudâya her zaman
Korkma reddetmez kulunu Hâlik-ı ekvânımız
* * *
Kapuna gelmişem lütfet ya Latif
Durmuşam tapuna affet ya Latîf
Var iken sen ben kime yalvarayım
Fazl-ü kereminle lütfet ya Latîf
Günâhıma tevbe estağfırullah
Rahmetinle mağfiret et ya Latîf
Hiç muvâfık bir amel işlemedim
Keremler kânısın rahm et ya Latîf
Affeylemek senin şânın değil mi?
Benim nem var hidâyet et ya Latif
Dertliyem dermana geldim İlâhî
Bu alîle devalar et ya Latif
Hüdâyî kulun da lütfunu diler
Anın derdine derman et ya Latif
* * *
Dû cihanda her kazadan sakla bizi yâ Kerîm
Her belâdan hem sıyânet eyle bizi yâ Kerîm
Ahmed'e bizi civar et cennet içre yâ Mücîb
Rü'yet-i dîdârla handân eyle bizi yâ Kerîm
Cürm-ü isyânımızı ta'dâd edip rûz-i haşr
Yüzümüze vurma hiç setr eyle bizi yâ Kerîm
Cümle mü'min-u muvahhid hürmetine yâ İlâh
Lütfedip gel ukbâda şâd eyle bizi yâ Kerîm
Gam değildir ağlamak bu dünyada mü'minlere
Nâr-i cehennemden âzâd eyle bizi yâ Kerîm
Dû cihanda ağlatıp hem güldüren sensin Hudâ
Her iki cihanda sen hıfz eyle bizi yâ Kerîm
Ne yüz ile varayız dergâhına ya Rab senin
Mağfiretinle vikaye eyle bizi yâ Kerîm
Cümle iman ehline eyle hidâyet fazl ile
Rûz-ü şeb zikrinle zâkir eyle bizi yâ Kerîm
Senden olmazsa inâyet ben kime yalvarayım
Gelmişizdir dergâhına affeyle bizi yâ Kerîm
Dört kitabın hürmetîçün yâ İlâhelâlemîn
Gaffâr isminle dâim şâd eyle bizi yâ Kerîm
İsm-i Celâldir Hüdâyî'nin virdi daim
Cemâl-i pâkin ile mest eyle bizi yâ Kerîm
* * *
Bir günahkâr mücrimem ey sâhib-i fazl-ü kerem
Destimi açıp daima lütfü fazlın isterem
Sû-i akrâna uyup işlemişem cürm-ü hatâ
Nâdim olup ağlarım hem de recâmı kesmezem
Sâilem kapına geldim etme red bu bendeni
Pür kusur cürmüm azîm yine kapından gitmezem
Her ne isterler ise i'tâ edersin ey Kerîm
Neyleyem ağyarını ben seyr-i dîdâr isterem
Bir cür'a aşkın şarabın rahm edip eyle i'tâ
Aşk kılavuz olmaz ise bitmez işim lâ cerem
Hırka-i aşkı giyenler yâr ile sohbet eder
Bende-i mukbil olur hem sâhib-i feyz-i a'zam
Elğiyâs ey çâresizler nâsırı tut destimi
Sen ki Ğaffâruzzunûbsun kapını terk etmezem
Kesme ümidin Hüdâyî et huzur durma sakın
Câm-ı aşkı nûş edip mest-ü müdâm ol muhterem
* * *
Et terahhüm yâ Gafur bakma benim isyanıma
İtirâf-ı cürm ile ben gelmişem Subhânıma
Sânına lâyık olan ihsanı i'ta eyleyip
Lütfile yazdırma benim defter-i dîvânıma
Ağlayu kapına geldim bir âciz-i bîçâreyim
Vaslını eyle müyesser bana hem ihvânıma
Kime gidip yalvarayım ey Hudây-i lem yezel
Senden özge kimsenin yetmez gücü dermanıma
Sûre-i İhlâs içinde okuram ism-i Ehad
Dûzahın hevlini hiç gösterme cism-ü canıma
Ol Habîbin hürmetine geç günahımdan kamu
Rahm kıl Perverdigârım âh ile efgânıma
Perde çektin aybımıza etmedin rüsvây-i halk
Anın içün rû siyah ben gelmişem Rahmânıma
Etti tevessül Hüdâyî ol Habîbinle sana
Çün vesîlemdir Muhammed varmağa Sultânıma
* * *
Günlerim gafletle geçti sana ma'lûm yâ İlâh
Nevm-i gafletten ikaz et gönlümü ey Pâdişâh
Et terahhüm hâl-i perişanıma fazlın ile
Bâb-ı vaslını küşâd et eylerim daima ah
Zât-i pâkindir murâdım dilerim vuslatını
İstemem bu âlemin sırrına kılasın agâh
Olmuşam âşık Habîbin Mustafâ'ya ya Rahîm
Dilerim ede şefaat rûz-i cezâda o mâh
Matlabı sensin Hüdâyî sâilin ey Zülcelâl
Meyli yoktur dünyada hiç istemez mansıb-ü câh
* * *
Allah emrin tutalım
Rahmetine batalım
Bülbül gibi ötelim
Allah Allah Kerim Allah
Rahim Allah Aman Allah
Diyelim Ya Hu
Allah adın uludur
Emrin tutan kuludur
Müminlerin yoludur
Allah Allah Kerim Allah
Rahim Allah Aman Allah
Diyelim Ya Hu
Allah adı dillerde
Sevgisi gönüllerde
Şol korkulu yerlerde
Allah Allah Kerim Allah
Rahim Allah Aman Allah
Diyelim Ya Hu
Ölüp kabre varınca
Münkir Nekir gelince
Rabbin kimdir diyince
Allah Allah Kerim Allah
Rahim Allah Aman Allah
Diyelim Ya Hu
Yunus söyler sözünü
Hak’ka bağlar özünü
Görmek ister yüzünü
Allah Allah Kerim Allah
Rahim Allah Aman Allah
Diyelim Ya Hu
* * *
Hu diye Hu diye içtim şerbeti,
Hiç bir tatta bilmem böyle lezzeti
Hu diyen kullara verir cenneti
Ne güzel makamdır HU’nun makamı
Ne güzel safadır HU’nun safası.
Hu diye Hu diye döner dervişler
Varalım bakalım neye ermişler
Cenneti âlâya bir köşk yapmışlar
Ne güzel makamdır HU’nun makamı
Ne güzel safadır HU’nun safası.
Hu diye Hu diye dönesim geldi
Hu’nun yollarında ölesim geldi
Cenneti âlâya giresim geldi
Ne güzel makamdır HU’nun makamı
Ne güzel safadır HU’nun safası.
Hu diye Hu diye şeyhim geliyor
Şeyhimin yolları nura batıyor
Cenneti âlâda bir gül kokuyor
Ne güzel makamdır HU’nun makamı
Ne güzel safadır HU’nun safası.
Hu diye Hu diye şeyhim bakıyor
Şeyhim dervişlere nazar ediyor
Alemi Lâhuttan rahmet yağıyor
Ne güzel makamdır HU’nun makamı
Ne güzel safadır HU’nun safası.
* * *
Mesti hayranım,
Zâri giryanım
Her dem lisanım,
Hu demek ister
Gözümden yaşlar,
Akmaya başlar
Cümle kurt kuşlar,
Hu demek ister
Pendimi tut gel,
Bir ere ver el
Ölmezden evvel,
Hu demek ister
Gece ol kaim,
Gündüz ol saim
Ehli Hak daim,
Hu demek ister
Gezme yabanda,
Böyle zamanda
Olmaya ben de,
Hu demek ister
İrfan isteyen,
İhsan isteyen
Canan isteyen,
Hu demek ister
İnsu melekler,
Yerler felekler
Suda samekler,
Hu demek ister
Gayriyi koyan,
Kalbini yuyan
Aşıkım diyen,
Hu demek ister
Terket sivayı,
Olma mürayi
Seven Huda’yı,
Hu demek ister
Ol nefse malik,
Olma gıl halık
Sıdkıyla salik,
Hu demek ister.
Hu ismi azam,
Hu Hu de hocam
Kuddusî her dem,
Hu demek ister
* * *
Gelin ey âşıklar gelin, Hu Mevlam Hu!
Bu menzil bir uzağa benzer, Hu Mevlam Hu!
Nazar kıldım şu dünyaya, Hu Mevlam Hu!
Sanki bir tuzağa benzer, Hu Mevlam Hu!
Bir Pirin eteğin tuttum, Hu Mevlam Hu!
Ana beli deyu gittim, Hu Mevlam Hu!
Nice yüzbin günah ettim, Hu Mevlam Hu!
Her biri bir dağa benzer, Hu Mevlam Hu!
Pirim diyemedim hele, Hu Mevlam Hu!
Varamadım doğru yola, Hu Mevlam Hu!
Günahım çok yüzüm kara, Hu Mevlam Hu!
Eller yüzü ağa benzer, Hu Mevlam Hu!
Günahım çok başum kaygu, Hu Mevlam Hu!
Terkedemem fena huyu, Hu Mevlam Hu!
Cümle âlem benden eyu, Hu Mevlam Hu!
Benden kemter yoğa benzer, Hu Mevlam Hu!
Ağlarsan kendine ağla, Hu Mevlam Hu!
Elden fayda yoğa benzer, Hu Mevlam Hu!
Çağla derviş Yunus çağla, Hu Mevlam Hu!
Sen özünü Hak’ka bağla, Hu Mevlam Hu!
* * *
Gir sema’a zikr ile gel
Yana yane Hu deyu
Er safaya aşka Hak’la
Yana yane Hu deyu
Hep erenler öyle
Kaldırdılar can perdesin
Açtılar gözlerin andan
Yana yane Hu deyu
Gördüler Hu kaplamış
Hep onsekiz bin âlemi
Feyz alırlar cümle Hu’dan
Yana yane Hu deyu
Zatı Hak’kı buldular
Buluştular Hu ile
Dost göründü her tarafta
Yana yane Hu deyu
Ey Niyazı gönlüne
Aşıkların hikmet dolar
Küntü Kenzin haznesinden
Yana yane Hu deyu
* * *
Göster cemalin şem-ini
Yansın od-a pervaneler
Devlet değil mi aşığa
Şem-ine karşı yaneler
(Hu Can Allah, Hu Can Allah
Canlar sana kurban Allah)
Mescid ile medreseyi
Ismarladık zahidlere
Hak’ka ibadet etmeye
Yeter bize viraneler
Ey hali pek Rana güzel
Yağmaladın dil mülkini
Pek bağla aşk zincirini
Boşalmasın divaneler
Biz meye tövbe etmişiz
Ağyar elinden içmeye
Kudret yedinle sun bize
Dolu dolu peymaneler
Cevri cefa etmeğile
Şemsi seni terkeylemez
Seni seven aşıkların
Haşa senden usaneler
Derviş olan neyler silah
Hemen daim der zikrullah
Nerde akşam orda sabah
Ya Hay! Ya Hu! der gezerim
Daldı gönül bahri gamım
Dembe dem artar kederim
Elde teber başta külah
Nefsim ile cenk ederim
* * *
Ben bu meclislerde hayretler gördüm,
Uyudum uyandım hep ayan gördüm
Habib’in nurunu yanarken gördüm
Ben Hu! demeyince, eylenemem Hu Hu
Allah! demeyince, sabredemem Hu
Semada melekler Hu diye döner
El ele vermişler Hak’ka giderler
Habibin nurunu tavaf ederler
Ben Hu! demeyince, eylenemem Hu Hu
Allah! demeyince, sabredemem Hu
Bir çeşme yaptırdım mermer taşından
Suyunu akıttım gözüm yaşından
Hiç fayda görmedim dünya işinden
Ben Hu! demeyince, eylenemem Hu Hu
Allah! demeyince, sabredemem Hu
Erenlerin piri Veysel Karani
Ebubekir Ömer Osman Ali
Onlar peygamberin sevgilileri
Ben Hu demeyince, eylenemem Hu Hu
Allah! demeyince, sabredemem Hu
* * *
Bağı cemale çün erem
Vuslat gülün anda derem
Hak’kın tecellisin görem
Ben Hu derim Ya Hu derim
Gecede de gündüzde de
Kasrette de vahdette de
Mahşerde de cennette de
Ben Hu derim Ya Hu derim
Cümle vücudun bu mu
Hu ile dolmuştur kamu
Mülk oldu bize çünkü Hu
Ben Hu derim Ya Hu derim
Ayrılsa bu cismimden can
Yıkılsa bu kevni mekan
Münkir olursa cihan
Ben Hu derim Ya Hu derim
Aşıklar içre olsa sûr
Bu Nuri’ye olsa sürur
Hak’tan tecelli etse nur
Ben Hu derim Ya Hu derim
* * *
Tende canım Canda cananımdır, Allah Hu diyen
Dilde sırrım serde subhanımdır, Allah Hu diyen
Desti kudretle yazılmış yüzüne, Ayatı Hak
Gönlümün tahtında sultanımdır, Allah Hu diyen
Cümle azadan gelir zikri, Enel Hak narası
Cismiçinde zari efkanımdır, Allah Hu diyen
Geceler ta subh olunca inletir, bu dert beni
Derdimin içinde dermanımdır, Allah Hu diyen
Yere göğe sığmayan bir mü’minin, kalbindedir
Katremin içinde ummanımdır, Allah Hu diyen
Kisveyi tenden muarra seyreder, bu gökleri
Çark uran abdalı üryanımdır, Allah Hu diyen
Her kişeye kendinden akrep, olan dost zatıdır
Ey niyazi dilde mihmanımdır, Allah Hu diyen
* * *
Gece gündüz döne döne
İstediğim Hak’tır benim
Allah deyup yane yane
İstediğim Hak’tır benim
Yoluna terk edip canı
Akıtıp gözümden kanı
Ah eyleyip dünü günü
İstediğim Hak’tır benim
Münkirler aşk halin bilmez
Münafıklar yola gelmez
Ağlar bu gözlerim gülmez
İstediğim Hak’tır benim
Ko yanayım kül olayım
Taşkın akan sel olayım
Çiğneneyim yol olayım
İstediğim Hak’tır benim
Seyyid Nizamoğlu yürü
Bulagör kendinde yari
İnleyi ben zari zari
İstediğim Hak’tır benim
* * *
Be hey kardaş Hak’kı bulam mı dersin,
Hak’ka yarar amel işlemeyince
Tarikat sırrına erem mi dersin,
Kamil mürşid sana söylemeyince.
Özenirsen gardaş, tevhide özen.
Tevhiddir nefsinin kal’asın bozan
Hiç kendi kendine kaynar mı kazan
Çevre yanın ateş eylemeyince.
Değme kişi gönül evin düzemez
Hak’kın takdirini kimse bozamaz.
Tarikat ummandır dalıp yüzemez,
Aşkın deryasını boylamayınca.
Gönül kuşun uçar gider dolunmaz
Başlı suların ayağı bulunmaz
Elekten eleğe konup elenmez
Değirmene varıp un olmayınca
Aşkım galip geldi yüreğim harlar
Aşık olan arı namusu neyler
Be hey Yunus sana söyleme derler
Ya ben öleyim mi söylemeyince
* * *
Bilmem nideyim, Allah! Allah!
Aşkın elinden, Hay! Hay!
Kande gideyim, aşkın elinden.
Sallallahu alâ Muhammed!
Sallallahu aleyke Ahmed!
Dinle zarımı, Allah! Allah!
Koydum arımı, Hay! Hay!
Verdim serimi, aşkın elinden
Sallallahu alâ Muhammed!
Sallallahu aleyke Ahmed!
Meskenim dağlar, Allah! Allah!
Gözyaşım çağlar, Hay! Hay!
Durmaz kan ağlar, aşkın elinden.
Sallallahu alâ Muhammed!
Sallallahu aleyke Ahmed!
Varım vereyim, Allah! Allah!
Kadre ereyim, Hay! Hay!
Üryan olayım, aşkın elinden.
Sallallahu alâ Muhammed!
Sallallahu aleyke Ahmed!
Kaddim yay oldu, Allah! Allah!
Bağrım nay oldu, Hay! Hay!
İşim zar oldu, aşkın elinden
Sallallahu alâ Muhammed!
Sallallahu aleyke Ahmed!
Yunus’un sözü, Allah! Allah!
Kül olmuş özü, Hay! Hay!
Kan ağlar gözü, aşkın elinden.
Sallallahu alâ Muhammed!
Sallallahu aleyke Ahmed!
* * *
Bağrımdaki biten başlar
Muhammed’in aşkındandır
Bu gözümden akan yaşlar
Muhammed’in aşkındandır
Her şamu seher yandığım
Alemlerden usandığım
Çark orup sema döndüğüm
Muhammed’in aşkındandır
Ciğerim dağladıklarım
Su gibi çağladıklarım
Her seher ağladıklarım
Muhammed’in aşkındandır
Dahledenler devranıma
Ermediler seyranıma
Kıydığım kendi canıma
Muhammed’in aşkındandır
Çün oldum ol şahin kulu
Neylerim bu mülkü malı
Halk bana dedi deli
Muhammed’in aşkındandır
Aşkın narıyla piştiğim
Deryalar gibi coştuğum
Bir şeyh elin yapıştığım
Muhammed’in aşkındandır
Görün Seyfullah’ın kastın
Sever ol Allah’ın dostun
Sorarlarsa niçin mestsin
Muhammed’in aşkındandır
* * *
Ey benim fahri cihanım
Kıblegahım Mustafa
Alem içre pek güzelsin
Padişahım Mustafa
Ol yüzü kara rakipler
Sana neler dediler
Vallahi yoktu haberim
İftiradır Mustafa
Vardım Halil’in köyüne
Hacılar tavaf eder
Kabeye kurban dediler
İşte canım Mustafa
Vardım Lokman hekime
O da derman vermedi
Ben bu derdi senden aldım
Hani derman Mustafa
O biçare Aşık Ömer
Gülmeyü hep ağladı
Senden şefaat bekleriz
Huzurdayız Mustafa.
* * *
Ey enbiyalar serveri
Ey evliyalar rehberi
Ey ins ü can peygamberi
Ehlen ve sehlen merhaba
Ya Mustafa! Ya Mücteba!
Ehlen ve Sehlen merhaba
Ahmet Muhammed Mustafa
Ehlen ve Sehlen Merhaba
Sen canların cananısın
Dertlilerin dermanısın
Alemlerin sultanısın
Ehlen ve sehlen merhaba
Allahü Ekber şanehu
Sultanehu Subhanehu
Kad caena burhanehu
Ehlen ve sehlen merhaba
Sensin ol mahbubu Huda
Kılma şefaatten cüda
Ahmet Muhammed Mustafa
Ehlen ve sehlen merhaba
Cümle nebiler geldiler
Payine yüzler sürdüler
Yoluna canlar verdiler
Ehlen ve sehlen merhaba
Derviş Yunus söyler sözü
Dergâhına tutar özü
Severler mahşerde bizi
Ehlen ve sehlen merhaba
* * *
Gül yüzünü rüyamızda
Görelim Ya Resulallah
Gül bahçene dünyamızda
Girelim Ya Resulallah
Sensin gönüller sultanı
Getirdin yüce Kur’anı
Uğruna tendeki canı
Verelim Ya Resulallah
Aşkınla yaşarır gözler
Hasretinle yanar özler
Mübarek ravzana yüzler
Sürelim Ya Resulallah
Veda edip masivaya
Yalvarıp yüce Mevlaya
Şefaat ı Mustafa’ya
Erelim Ya Resulallah
Levlâke dedi sana Hak
Bağışla yüzümüze bak
Huzurullaha yüzü ak
Varalım Ya Resulallah
Hacı derki kardeşlere
Çok selavat ver Resule
Gül yüzünü göre göre
Ölelim Ya Resulallah
* * *
Ey Huda’dan lûtfu ihsan isteyen
Mevlid-i pâki Resulullah’a gel
Cennet içre Huri Gılman isteyen
Mevlid-i pâki Resulullah’a gel
Ol Resulun doğduğu Şebbi-güman
Leyle-i kadre müşabihtir heman
Bulmak istersen Cehennem’den aman
Mevlid-i pâki Resulullah’a gel
Zatı paki canı dilden dinlesen
Mahzı nuri Hak’tır ol zatı hasen
Olduğunca dünya sağu esen
Mevlid-i pâki Resulullah’a gel
Meclisi mevlidde ey vali müdan
Ol resule kıl salât ile selam
Cenneti alada istersen makam
Mevlid-i pâki Resulullah’a gel
Fikredip dünyadan elbet göçmeyi
Cennete ahir sırattan geçmeyi
Havzı kevserden dilersen içmeyi
Mevlid-i pâki Resulullah’a gel
* * *
Ezelden aşkına canım
Yanıp büryana gelmiştir
Nebiler şahı sultanım
Sana kurbana gelmiştir
Cemalin arzular her can
Bu canım yoluna kurban
Cemalin şemine pervan
Edip cevlana gelmiştir
Nazirin var mı alemde
Kamu alem sana bende
Senin zatın bu alemde
Hemen bir tana gelmiştir
Bi Hak’kı Sureyi TaHa
Erişti ulu dergaha
Nebiler şahı ol şaha
Ulu sultana gelmiştir
Senin vasfında bütün insan
Oldular cümle sergerdan
Meğer senden ola derman
Bugün lokmana gelmiştir
Davet etti seni Allah
Ayan oldu cemalullah
Şefaat Ya Resulallah
Sana dermana gelmiştir
* * *
Babu Selam’dan gireyim
Ravzana yüzüm süreyim
İste canımı vereyim
Ben Muhammed’i arıyom
Ebubekir var sağ yanında
Bülbüller öter bağında
Güzel Arafat dağında
Ben Muhammed’i arıyom
Ebubekir aslan Ali
Hep gittiler dünya fani
Şanı yüce Sevir dağı
Ben Muhammed’i arıyom
Cariyâri Ömer Osman
Gönül ayrılmıyor dosttan
Ne güzeldir Arabistan
Ben Muhammed’i arıyom
Aciz kulun düştü derde
Kalksın ara yerden perde
Kur-an’ın indiği yerde
Ben Muhammed’i arıyom
Her dağlarda vardır izi
Anadan sürmeli gözü
Baldan tatlı anın sözü
Ben Muhammed’i arıyom
Ne yorganım ne hasırım
Nefs elinde ben esirim
Sekiz on gün misafirim
Ben Muhammed’i arıyom
Doğduğu evine vardım
Eşiğine yüzüm sürdüm
Çok şükür nurunu gördüm
Sonsuz selam Hazretine
* * *
Varıp dergâhına selam vereyim
Kabul eder ise ben de gireyim
Manevi murada anda ereyim
Varıp dergâhına olayım direk
Aşk-ı peyman edip ikrarın verek
Şu benim derdime sultanım gerek
Varıp dergâhına olayım maşa
Dilerim mevladan uzunca yaşa
Himmetini kesme ihvan kardaşa
Varıp dergâhına edeyim hizmet
Sohbeti himmettir, himmeti izzet
Cümle alemlere ola kim rahmet
Varıp dergâhına yüzler süreyim
Perdesin kaldırsa nurun göreyim
Şehadet şerbetin anda içeyim
Varıp dergâhına dönsem pervane
Pervane gibi ben de yansam yare
Ya Rab koma bizi dareynde nare
Varıp dergâhına olayım türab
Ayrı düşenlerin halleri harab
Ayırma bizleri o dosttan Ya Rab
Varıp dergâhına olsam bülbülü
Gönüller bağının gülüsün gülü
Mevlam uzun etsin senin ömrünü
Varıp dergâhına eyleyin ahid
Halimize cümle melekler şahid
Şu benim derdimin dermanı Zahid
Dergâhın uludur Mevla katında
Âlemlere rahmet yazar tacında
Bu fakir dervişler cümle yanında
Sultanlar sultanı benim efendim
Gidemem gayriye bağlandı bendim
* * *
Esti yine dost yelleri
İhya etti gönülleri
Taze açılmış gülleri
Canım Muhammed Mustafa (S.A.V.)
(Olsun sana canlar feda)
Ta ezellerden berisin
Resullerin serverisin
Dehşet günün seyyidisin
Ruhum Muhammed Mustafa (S.A.V.)
(Olsun sana canlar feda)
Kerem kıl iltifat eyle
Ümmetliğe kabul eyle
Günahkarım affım dile
Ahmet Muhammed Mustafa (S.A.V.)
(Olsun sana canlar feda)
Sonsuz selam hazretine
Hem evladı ashabına
Bağışla bizi bunlara
Aman Muhammed Mustafa (S.A.V.)
(Olsun sana canlar feda)
Allah’ın habibi Ahmed
Yolundur elbet selamet
Şefaatini bekler Mehmet
Mahmud Muhammed Mustafa (S.A.V.)
(Şefaatin bekler bizler
Mahmud Muhammed Mustafa (S.A.V.)
Olsun sana canlar feda)
* * *
Muhammed’in sağ yanında yarenler
El kavuşup huzurunda duranlar
Muhammed’i ravzasında görenler
Muhammed’in o gözleri sürmeli
Aşık olan rüyasında görmeli
Ebu Bekir sağ yanında oturur,
Aslan Ali sancağını götürür,
Ümmet olanların işin bitirir,
Muhammed’in o gözleri sürmeli
Aşık olan rüyasında görmeli.
Muhammed’in kaşları var yay gibi.
Ağzındaki sözleri var bal gibi.
İki yanda iki yanak nur gibi,
Muhammed’in o gözleri sürmeli
Aşık olan rüyasında görmeli
Örümcekler ağlarını ördüler,
Güvercinler yuvasını kurdular,
Mağarada onlar lûtfa erdiler,
Muhammed’in o gözleri sürmeli
Aşık olan rüyasında görmeli
Ravzasında beyaz beyaz direkler
Saçağında sıra sıra melekler,
Kabul olur orda olan dilekler
Muhammed’in o gözleri sürmeli
Aşık olan rüyasında görmeli.
* * *
Canı dilden aşık oldum,
Muhammed’e Muhammed’e
Mevlam ümmet eyle bizi
Muhammed’e Muhammed’e
Hak dergahına girelim
Biz de murada erelim
Her dem salavat verelim
Muhammed’e Muhammed’e
Murada eriştir bizi
Rüyada görüştür bizi
Mevlam sen kavuştur bizi
Muhammed’e Muhammed’e
Aklı olan irfan olsun
Ciğer yansın püryan olsun
Bir canım var kurban olsun
Muhammed’e Muhammed’e
Gökten burak inmedi mi
Taç başına konmadı mı
Mevlam dostum demedi mi
Muhammed’e Muhammed’e
Ebu Bekir sağ yanında
Hazreti Ömer sol yanında
Osman Ali divanında
Muhammed’in Muhammed’in
Hak’kın emrin tutmadı mı?
Muradına yetmedi mi?
Kabe secde etmedi mi
Muhammed’e Muhammed’e
Kırka sancak gelmedi mi
Hak’ka vasıl olmadı mı
Hak Habib’im demedi mi
Muhammed’e Muhammed’e
* * *
Canım kurban olsun senin yoluna
Adı güzel kendi güzel Muhammed
Gel şefaat eyle kemter kuluna
Adı güzel kendi güzel Muhammed
Mümin olanların çoktur cefası
Ahiret’te olur zevki sefası
On sekiz bin alemin Mustafa’sı
Adı güzel kendi güzel Muhammed
Yedi kat gökleri seyran eyleyen
Kürsünün üstünde cevlan eyleyen
Miraçta ümmetin Hak’tan dileyen
Adı güzel kendi güzel Muhammed
Ol çâriyâr anın gökler yâridir,
Anı seven günahlardan beridir,
On sekiz bin âlemin serveridir,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed
Yunus neyler iki cihanı sensiz
Sen hak peygambersin şeksiz gümansız
Sana uymayanlar gider imansız
Adı güzel kendi güzel Muhammed
* * *
Halimiz nola mahşerde,
Cümle alem düşer derde,
O dar günde seni nerde
Bulayım Ya Resulallah
(Bulayım Ya Habiballah)
Sana geldim ey Ya Sultan
Lûtfeyle gönlüme derman
Uğruna canımı kurban
Vereyim Ya Resulallah
(Vereyim Ya Habiballah)
Sana geldim yas içinde
Bu gönlüm kir pas içinde
Bu ömrüm iflas içinde
Ne olayım Ya Resulallah
(Ne olayım Ya Habiballah)
Rahmeyle gel şefaat kıl
Ümmetliğe eyle kabul
Efendimden uzak nasıl
Kalayım ya Resulallah
(Kalayım Ya Habiballah)
Miskin Ahmed boynun eğer
Seni görmek ister meğer
Uğruna ölmeye değer
Öleyim ya Resulallah
(Öleyim Ya Habiballah)
Salatullah Selamullah
Aleyka Ya Resulallah
Salatullah Selamullah
Aleyka Ya Habiballah
* * *
Yüzdört kitapta zikretmiş,
Hay! Muhammed Mustafa’yı
Tüm peygamberler fikretmiş,
Hay Muhammed Mustafa’yı
Bak şu mualla taşına
Miraçta düşmüş peşine
Sevgilerin üst başına
Koy Muhammed Mustafa’yı
Ahmed’dir Mahmud’dur adı
Şekerden şirindir tadı
Girdi koynuna okşadı
Ay Muhammed Mustafa’yı
Nurundan yarattı Ezel
Habibim dedi Lem Yezel
Cümle kainata bedel
Say Muhammed Mustafa’yı
Alnı şerifin yardılar
Mübarek dişin kırdılar
Uhud cenginde yordular
Can Muhammed Mustafa’yı
Kul Hamid’im vara idim
Yüzüm gözüm süre idim
Mahşer günü göre idim
Can Muhammed Mustafa’yı
* * *
Seyrettim Muhammed’i
Doğmuş nurlar içinde
Yerle gök ruşen olmuş
Söyler kundak içinde
Doğuran ana hayran
Melekler eder bayram
Hak’kın didarın seyran
Eder kundak içinde
Bağlamışlar elini
Kimse bilmez halini
Zikre vermiş dilini
Söyler kundak içinde
Adın koymuşlar Ahmed
Ezeldendir Muhammed
Ümmeti için minnet
Eyler kundak içinde
Sürmelemiş gözünü
Hak’ka vermiş özünü
Muhammed’in yüzünü
Göster mahşer yerinde
Yunus söyler Kureyşi
Akar durmaz gözyaşı
Peygamberlerin başı
Bakar kundak içinde
* * *
İlham ile dün gece
Seyrettim Muhammed’i
Ayineyi kalbimde
Seyrettim Muhammed’i
Emamesi başında
Yeşil hulle eğninde
Dört yanında yariyle
Seyrettim Muhammed’i
Pervaneyim şem-ine
Şeyhim azizim bile
Cümle aşıklar ile
Seyrettim Muhammed’i
Katreyim umman buldum
Derdime derman buldum
Dün gece kadre erdim
Seyrettim Muhammed’i
Cür’a sundu Muhammed
Mest etti beni gayet
Hak’tan erdi inayet
Seyrettim Muhammed’i
Yunus murada erdi
Zevk ile sefa sürdü
Aşık maşukun buldu
Seyrettim Muhammed’i
* * *
Kudümün Rahmeti zevki
Safadır Ya Resulallah
Zuhurun derdi Uşşaka
Devadır ya Resulallah
Seninle erdiler zate
Dahi envai lezzate
İşin erbabı hacate
Atadır Ya Resulallah
Kemali zümreyi kümmel
Senin nurunla bulmuştur
Vücudun mazharı tammı
Huda’dır Ya Resulallah
Nebi idin dahi adem
Mâ u tıyn icre
İmamul enbiya olsan
Revadır Ya Resulallah
Hudai’ye şefat kıl
Eğer zahir eğer batın
Kapına intisap etmiş
Gedadır Ya Resulallah
* * *
Arayı arayı bulsam izini
İzinin tozuna sürsem yüzümü
Hak nasib eylese görsem yüzünü
Ya Muhammed canım arzular seni
Bir mübarek sefer olsa da gitsem
Kabe yollarında kumlara batsam
Hub cemalin birkez düşte seyretsem
Ya Muhammed canım arzular seni
Zerrece kalmadı kalbimde hile
Sıdk ile girmişem ben bu Hak yola
Ebu Bekir, Ömer, Osman’da bile
Ya Muhammed canım arzular seni
Ali ile Hasan, Hüseyin anda
Sevdası gönülde muhabbet canda
Yarın mahşer günü Hak divanında
Ya Muhammed canım arzular seni
Arafat dağıdır bizim dağımız
Onda kabul olur bizim duamız
Medine’de yatar peygamberimiz
Ya Muhammed canım arzular seni
Yunus metheyledi seni dillerde
Dillerde dillerde hem gönüllerde
Ağlayı ağlayı gurbet illerde
Ya Muhammed canım arzular seni
* * *
Talea’l-Bedru Aleyna
Min seniyyat’il-veda
Vecebeş şükrü aleyna
Ma dea lillahi de’a
Ente şemsün ente bedrun
Ente nurun ala nur
Ente burhanus Süreyya
Ente misbahus Süreyya
Merhaban ya hayra da
Kad lebisne sevbe izzin
Ba’de esvabir rika
Ve rada’na sedye mecdin
Ba de eyyamid daya
Eyyühel mebusü fiyna
Ci’te bil emril muta
Ci’te şerraftel Medine
Merhaban ya hayra da
Kalet ehmarüd deyaci
Kul li erbabil islam
Küllü men yetba Muhammed
Yenbeğiy ella yüdam
Ve teahedna cemian
Yevme aksemmel yemin
Len nehunel abde yevmen
Vet tehazna sıdka din
Lestü vallahi neziyyen
Ma yükasihil ibad
Meşheden ya necme emnin
Zü ve bain ve vidad
Sallalahu ala Muhammed
Sallalahu aleyhi vesselem
* * *
Hey arifler hey sadıklar
Gel Muhammed’i bulalım
Ey dost yolunda sadıklar
Gel Muhammed’i bulalım
Doludur aleme nuru
İki cihanın serveri
Kanda ise anın nuru
Gel Muhammed’i bulalım
Muhammed diridir ölmez
Taze güldür hergiz solmaz
Anı seven gafil olmaz
Gel Muhammed’i bulalım
Gel kalma dünya elinde
Cihanın mülkü malında
Muhammed’in evladında
Gel Muhammed’i bulalım
Muhammed alemden gitmez
Bir güneştir hergiz batmaz
İsteyenler gafil yatmaz
Gel Muhammed’i bulalım
Seyyid Nizamoğlu yürü
İnleyu ben zari zari
Hangi kandildeyse nuru
Gel Muhammed’i bulalım.
* * *
Aç gözünü gafil insan
Muhammed meclise geldi
O sultan devrana geldi
O sultan devrana geldi
Selam verdi sağa sola
Kıyam etti güle güle
Cümle ashabı ile bile
Muhammed meclise geldi
Siyah nurdandır saçları
Kabi Kavseyndir kaşları
Görmek ister aşıkları
Muhammed meclise geldi
O sultan devrana geldi
* * *
Ağlaya ağlaya yollara düştüm
Şükür olsun muradıma kavuştum,
Medine göründü yandım tutuştum,
Ölüm ver Allah'ım verme ayrılık.
Yeşil kubbe görününce gözüme
Boynum büküp elim koydum dizime,
Uyandım ki su serperler yüzüme,
Aklımı başımdan aldı ayrılık.
Ferhat gibi canım yandı kavruldum,
Şirin gibi ciğerimden vuruldum
İstemeden Medine'den ayrıldım.
Bir derdimi yüzbin ettin ayrılık
Kafileyle vardım gözleri yaşlı
Ellerimi açtım mevlaya karşı
Zemzeminden içtim Kabe’ye karşı
Ölüm ver Allah'ım verme ayrılık.
* * *
Senin aşkın kamu derde
Devadır Ya Resulallah
Senin yanında hacetler
Revadır Ya Resulallah
Yüzünden şad olur kullar
Terinden açılır güller
Seninle dertli gönüller
Şifadır Ya Resulallah
Senin yüzün gören gözler
Ne ay görür ne yıldızlar
Seninle gece gündüzler
Ziyadır Ya Resulallah
Sultansın cümle şahlara
Muzaffersin sabahlara
Şefaatin günahlara
Şifadır Ya Resulallah
Ezeldendir sana izzet
Mevladan hem devlet
Sana bu fethiyle nusret
Atadır Ya Resulallah
Mazağal basar çeşmisin
Yüzün vedduhadır
Cemalin ay güneşten
Ziyadır Ya Resulallah
Kabilendir Beni Haşim
Neslin Hazreti İbrahim
Seni sevmez ise her kim
Hatadır Ya Resulallah
Sana aşık olup eflak
Okundu şanına levlak
Fedadır yoluna emlak
Hebadır Ya Resulallah
* * *
Gafil uyan aç gözünü,
Muhammed geldi meclise
Allah’ın nuruna dalan
Can Ahmed geldi meclise
Sancağı şerif elinde
Hak’kın ismi var dilinde
Cümle ashabı yanında
Muhammed geldi meclise
Beyti şerif karşımızda
Yeşil nur var başında
Altından taç var başında
Muhammed geldi meclise
Güzeldir hilal kaşları
Nurdan örülmüş saçları
Görmek ister devişleri
Muhammed geldi meclise
Hilal kaşın nameleri
Nurdan çekilmiş sürmeleri
Yoluna kurban olmalı
Muhammed geldi meclise
Geldi girdi evimize
Hayat verdi cümlemize
Müjdeler olsun sizlere
Muhammed geldi meclise
* * *
Ay ve güneş kıskanır
Nurunu Muhammed’in
Hiç bir şeker andırmaz
Tadını Muhammed’in
Doğdu ‘ümmetim’ dedi
Ümmetin kaydın yedi
Çalap ziyaret kodu
Sinini Muhammed’in
Çulhalar dokumadı
Terziler biçemedi
Kimseler dikemedi
Donunu Muhammed’in
Evliyalar geldiler
Saf saf olup durdular
Canlar feda kıldılar
Yoluna Muhammed’in
Muhammed bir denizdir
Cümle yerleri tutmuş
Evliyalar ördeği
Gölünde muhammed’in
Yetmiş bin hacı gider
Malı mülkü terk eder
Varır ziyaret eder
Kabrini Muhammed’in
* * *
Ne derviş, ne de pirim,
Ne vezir, ne emirim
Kapısında kıtmirim,
Billahi Muhammed’in
Nur-i çeşmi Ahmed’in
Onun kıtmiri oldum,
Devleti O’nda buldum
Hak didarını gördüm,
Yüzünde Muhammed’in
Nur-i çeşmi Ahmed’in
Kıtmiri olmak bence,
Şahlıktan daha yüce
Beklerim gündüz gece,
Yolunu Muhammed’in
Nur-i çeşmi Ahmed’in
Bassın geçsin üstüme,
Can fedadır dostuna
Berat verdi destime,
Kuluyum Muhmmed’in
Nur-i çeşmi Ahmed’in
Bir kez baksa yüzüme,
Nur dolardı özüme
Sürme çektim gözüme,
Tozunu Muhammed’in
Nur-i çeşmi Ahmed’in
Layık mı böyle demek,
Kıtmir olup beklemek
Cebrail gibi melek,
Emrinde Muhammedin
Nur-i çeşmi Ahmed’in
Cebrail kanat serdi,
Bassın diye yol verdi
Gök ehli selam durdu,
Önünde Muhammed’in
Nur-i çeşmi Ahmed’in
Arş-ı Rahman müştehir,
Kademiyle müftehir
Aşki lütfa muntazır,
Ümmeti Muhammedin
Nur-i çeşmi Ahmed’in
* * *
Aşkın ile aşıklar
Yansın ya Rasûlallah
İçip aşkın şerabın
Kansın ya Rasûlallah
Şol seni seven kişi
Verir yoluna başı
İki cihan güneşi
Sensin ya Rasûlallah
Şol seni sevenlere
Kıl şefaat onlara
Mümin olan tenlere
Cansın Ya Resulallah
Aşık oldum dildare
Bülbülüm şol gülzare
Seni sevmeyen nare
Yansın Ya Resulallah
Şol seni seven Sübhan
Oldu kamuya sultan
Canım yoluna kurban
Olsun Ya Resulallah
Aşık Yunus’un canı
İlm ü şefaat kânı
Alemlerin sultanı
Sensin ya Rasûlallah!
* * *
Alemler nura gark oldu
Muhammed doğduğu gece
Mü’min münafık fark oldu
Muhammed doğduğu gece
Ananın rahmine düştü
Kafirlerin aklı şaştı
Bin kilise yere geçti
Muhammed doğduğu gece
Arşın nuru yere indi
Suyun rengi nura döndü
Hep susuzlar suya kandı
Muhammed doğduğu gece
Doğuran ana sevindi
Ağlayan oğul avundu
Hiç sönmeyen ateş söndü
Muhammed doğduğu gece
Huri kızlar geldiler
Kundağın bile sardılar
Muhammed’e yüz sürdüler
Muhammed doğduğu gece
Gökten yere nur atıldı
Yediler kırka katıldı
Keşişler dili tutuldu
Muhammed doğduğu gece
Yunus der ki, ey kardeşler
Şad olsun cümle dervişler
Secde etti dağlar taşlar
Muhammed doğduğu gece
* * *
Ali almış sancağını eline,
Çekilip giderler mahşer yerine
Hasan’la Hüseyin’i almış yanına
Ah ümmetim deyü ağlar Muhammed
Kıyâmet kopacak cânlar uyanır
Kâmil derviş mürşidine dayanır
Yüzün yere koymuş Hak’ka yalvarır
Ah ümmetim deyü ağlar Muhammed
Üryân olmuş yatar ol zaîf tenler
Sararmış benizler söylemez diller
Mahşer yerine cem olmuş erenler
Ah ümmetim deyü ağlar Muhammed
Yunûs eydür gelin kadrin bilelim
Fırsat elde iken tevhîd edelim
Rûhu için çok salâvât verelim
Ah ümmetim deyü ağlar Muhammed
* * *
Cebrail’im selam söyle dostuma
Benim Muhammed’im nurdan Ahmed’im
Söyle gelsin çıksın arşım üstüne
Benim Muhammed’im nurdan Ahmed’im
Arşımı donattım gelsin göreyim
Kullarım halinden haber sorayım
O gelsin ben ona cevap vereyim
Benim Muhammed’im nurdan Ahmed’im
Oncileyin hiç bir kul yaratmadım
Onun bir sözünü iki etmedim
Ümmetini cehennemde yakmadım
Benim Muhammed’im nurdan Ahmed’im
O benimdir Ben onunum Cebrail
Aramızda nesne yoktur böyle bil
Onun hürmetine durur cümle kul
Benim Muhammed’im nurdan Ahmed’im
Arşımın üstünde seyran eyleyen
Kürsüm üzerinde cevlan eyleyen
Mirac’da ümmetin Hak’tan dileyen
Benim Muhammed’im nurdan Ahmed’im
Yunus dedi severim Muhammed’i
Bizler deriz severiz Muhammed’i
Her andıkça verelim salavatı
Kerim Allah ona Mahbubum dedi
Benim Muhammed’im nurdan Ahmed’im
* * *
Muhammed dünyaya geldi,
Melekler tebliğe indi,
Cihan muradına erdi,
Can Muhammed nurdan Ahmet
Muhammed anneden doğdu,
Yeryüzü nura garkoldu,
Gönüller şaduman oldu,
Can Muhammed nurdan Ahmet
Gördüm göbeği kesilmis,
Sünnet olmuş tuz ekilmis,
Nurdan kundağa sarılmış,
Can Muhammed nurdan Ahmet
Abdülmüttalip dedesi,
Hem Abdullah’tır babası,
Amine hatun annesi,
Can Muhammed nurdan Ahmet
Anneden doğdu Muhammed,
Yeryüzüne indi rahmet,
İki cihanda selamet,
Can Muhammed nurdan Ahmet
Kırk yaşına girdi Ahmet,
Peygamber oldu Muhammed,
Umarız senden şefaat,
Can Muhammed nurdan Ahmet
* * *
Ruhum sana aşık, sana hayrandır Efendim,
Bir ben değil alem sana kurbandır Efendim
Ecramü felek,Levhü Kalem,mest-i nigahım
Didarına aşık Ulu Yezdân’dır Efendim.
Mahşerde nebiler bile senden meded ister.
Rahmet diyen alemlere Rahman’dır Efendim
Kıtmiriniz Ey Şah-ı Resül kovma kapından
Asilere lütfun yüce fermandır Efendim.
Tâ Arşa çıkar her gece âşıkların âhı,
Medheyleyen ahlakını Kur-an’dır Efendim
Aşkınla buhurdan gibi tütmekte bu kalbim,
Sensiz bana cennet bile hicrandır Efendim.
Doğ kalbime bir lahzacık, Ey Nur-i dilara,
Nurun ki gönül derdime dermandır Efendim
Ulvi de senin bağrı yanık aşık-ı zarın,
Feryadı bütün, ateş-i süzandır Efendim.
* * *
Sevdim seni Mabuduma, canan diye sevdim
Bir ben değil alem sana, hayran diye sevdim
Evlad-u iyalden geçerek ben Ravza’na geldim,
Ahlakını meth etmede Kur-an diye sevdim
Kurbanın olam şah-ı Rasul, kovma kapından,
Didarına muştak olan Yezdan diye geldim
Mahşerde nebiler bile, senden medet ister,
Gül yüzlü melekler sana, hayran diye sevdim.
Ya Rasulallah! Sevdim seni hep canlara canan diye sevdim,
Bir ben değil, alem sana hayran, sana kurban diye sevdim.
* * *
Sadrı cem-i mürseliyn,
Sensin Ya Rasulullah,
Bedri eflaki yakiyn
Sensin Ya Rasulullah,
Nurun siracı vehhac
Alemler sana muhtaç
Sahib-i tac ü miraç
Sensin Ya Rasulallah,
Ayine-i Rahmani
Nuri paki Sübhani,
Sırrı seb ül mesani
Sensin Ya Rasulullah,
Açan rahi tevhidi
Bulan sırrı tevhidi
Hudai’nin ümidi
Sensin Ya Rasulullah,
* * *
Medine yoluna vardım,
Can Muhammed’i aradım
Ona varmakmış muradım
Medine’nin yollarında
Yollarında yollarında
Güller açmış ravzasında
Medine bakar Mekke’ye
Gönül onun sevdasında
Bu yol Medine’ye gider
Gönülleri bir hoş eder
Ne dert kalır ne de keder
Can Ahmed’in huzurunda
Rasulullah çağırıyor
Gönül sanki çıldırıyor
Bastığım toprak yanıyor
Medine’nin yollarında
Gelir Rasulün kokusu
Kaybolur ölüm korkusu
Gelmiyor gaflet uykusu
Medine’nin yollarında
Yeşil kubbe görünüyor
Kervan nura bürünüyor
İçimde hasret bitiyor
Can Ahmed’in huzurunda
* * *
Ey ihvanlar ey kardeşler,
Yol Muhammed’in yoludur.
On parmağı pınar olan
El Muhammed’in elidir.
Kuru çeşme suyun akmaz
Günahlara kimse bakmaz
Her bahçenin gülü kokmaz
Gül Muhammed’in gülüdür
Hani annen hani baban
Aynı yere sen de varan
Gece gündüz zikreden
Dil Muhammed’in dilidir.
El üstüme toprak yığar
Başım sapıtmağa değer
Sarılmak istersen eğer
Dal Muhammed’in dalıdır.
Var mıdır bu dünyada kalan
Malın mülkün olur talan
Çekip Cehennem’den alan
El Muhammed’in elidir
Seller gibi çağlıyorum
Dosta meyil bağlıyorum
Seherlerde ağlıyorum
Aşk Muhammed’in aşkıdır. (S.A.V.)
* * *
Muhammed’im hoş geldin
Can Ahmed’im hoş geldin
Aşık idim yüzüne
Muhammed’im hoş geldin
Can Ahmed’im hoş geldin
Yükseldikçe yükseldin
Gabi kavseyne kadar
Bu yüceye ermedi
Senden evvel gelenler
Muhammed’im hoş geldin
Can Ahmed’im hoş geldin
Aşık idim yüzüne
Muhammed’im hoş geldin
Can Ahmed’im hoş geldin
Yoluma önderimsin,
Hasta kalbime şifa,
Huzursuz gönle deva,
Kur’an ile hoş geldin.
Muhammed’im hoş geldin,
* * *
Bütün emraz bulur şifa
Onu seven görmez cefa
Sen de Muhammed Mustafa
Düştü arzum Medine’ye
Görürsen gam yeme heman
Senin vasfın durur beyan
Sendedir sahib-i Kur’an
Düştü arzum Medine’ye
Gözüm bir görse de ölsem
Resulullah’ı hep görsem
Ravza’da canımı versem
Düştü arzum Medine’ye
* * *
Seyreyleyip yandım mah cemaline
Nur kundak içinde yatar Muhammed
Mis kokusu benzer Cennet gülüne
Nur kundak içinde yatar Muhammed
Canımın cananısın Ya Muhammed
Kevser dudakların bilmem ne söyler
Hulusi kalbiyle Hak’kı zikreyler
Daha tıfıl iken ümmetin diler
Nur kundak içinde yatar Muhammed
Canımın cananısın Ya Muhammed
Bildim O’dur iki cihan serveri
Allah’ın Habibi, son peygamberi
O’dur yerin göğün şemsi kameri
Nur kundak içinde yatar Muhammed
Canımın cananısın Ya Muhammed
Fehmi der ki candan cananımız var
Peygamberi ahir zamanımız var
Yürekler derdine dermanımız var
Nur kundak içinde yatar Muhammed
Canımın cananısın Ya Muhammed
* * *
Yalvarırız Muhammed
Bir gün kopar kıyamet
Kabul et bizi ümmet
Şefaat Ya Muhammed
Enbiyalar cümlesi
Diyecek nefsi nefsi
Enbiyalar reisi
Şefaat Ya Muhammed
Mahşer yeri çok sıcak
Herşeyden sorulacak
Müminler kurtulacak
Şefaat Ya Muhammed
Cehennem kaynayacak
Yerinden oynayacak
Halimiz ne olacak
Şefaat Ya Muhammed
* * *
Hak yarattı alemi
Aşkına Muhammed’in
Ay ve günü yarattı
Şevkine Muhammed’in
Ol dedi oldu alem
Yazıldı levh ü kalem
Okundu hatm-ı kelam
Şanına Muhammed’in
Hep erenler geldiler
Dergaha yüz sürdüler
Zikir tevhid ettiler
Nurunu Muhammed’in
Havada uçan kuşlar
Yeşerip dağ ve taşlar
Yemiş verip ağaçlar
Aşkına Muhammed’in
İmansızlar geldiler
Ondan iman aldılar
Beş vakit namaz kıldılar
Aşkına Muhammed’in
Yunus kime ede methi
Över Kur’an ayeti
An, vergil salatı
Aşkına Muhammed’in
* * *
Ya Resulallah seni çok özledim
Bunca yıldır senden haber bekledim
Gelir diye günü güne ekledim
Gelmek istiyorum medet Ya Nebi
Seni her an her nefeste anarım
Ya Nebi hasretin ile yanarım
Hasretin dilinden iyi anlarım
Gelmek istiyorum medet Ya Nebi
Senin için dağı taşı delerim
Bu canımı sana feda ederim
Sana ereceğim günü beklerim
Gelmek istiyorum medet Ya Nebi
Medine denince sızlar yüreğim
İnşaallah bir gün sana geleceğim
Gelip toprağına yüz süreceğim
Gelmek istiyorum medet Ya Nebi
Sana gelen şifa bulur Rab’binden
Gönül aşık olmuş sana ezelden
Bizi mahrum etme şefaatinden
Gelmek istiyorum medet Ya Nebi
* * *
Uçun kuşlar Medine’ye,
Ya Muhammed diye diye
Selam götürün hediye
Ya Muhammed diye diye
Yürü gönlüm güle güle
Sen orda şeyda bülbüle
Getir aşkını sen dile
Ya Muhammed diye diye
Bulut geçer katar katar
İçerinde gözyaşım var
Varıp Medine’ye ağlar
Ya Muhammed diye diye
Kanadını açmış rüzgâr
Içinde hasret ahım var
Varıp Medine’ye yalvar
Ya Muhammed diye diye
Gönlüm Medine’ye gider
Gözüm buradan seyreder
Kandil mumum erir biter
Ya Muhammed diye diye
* * *
Peygamberim uludur,
Abdullah’ın oğludur,
Güzel adı, Muhammed,
Yolu, Allah yoludur.
Annesidir Âmine,
Nur yağdı çok evine,
Gördü tatlı rüyalar,
İmrendi gök zemine,
Doğdu Hak’kın güneşi,
Doğmadı hiçbir eşi,
Beş yüz yetmiş bir yılı,
Söndü şirkin ateşi.
Bastı altı yaşına,
Kaldı bir tek başına,
İnci gibi, annesi,
Üzüntüler, boşuna.
Hak dindirir her yaşı,
Dedesiyle amcası,
Hemen kanat gerdiler,
Büyüdü gül goncası.
Kırk yaşına gelince,
Peygamberlik verildi,
Allah birdir, deyince,
Putlar yere serildi.
Herkes kördü sağırdı,
Gelin, diye bağırdı,
Hak’kın doğru yoluna,
İnsanları çağırdı.
Sürü sürü günaha,
Karşı duran O oldu,
İnsanları felaha,
Kavuşturan O oldu.
Yirmi üç yıl didindi,
Taşı, yastık edindi,
Aydınlattı cihanı,
Getirdiği Hak dindi.
Altmış üç yıl yaşadı,
Alnı açık, yüzü ak,
Anıldıkça pak adı,
Selamlanıp duracak.
* * *
Dün gece kardeşler bana düşümde,
Bir yeşil sancaklı sultan göründü.
Gözümün gördüğünü söylerim size,
Bir yeşil sancaklı sultan göründü.
Sancağını açtı şöyle yürüdü,
Yüreğimin yağı içimde eridi,
Muhammed’in nuru arşı bürüdü,
Bir yeşil sancaklı sultan göründü.
Sancağı ak idi döndü yeşile,
Uyandım kendimi dövdüm taş ile,
Ey Allah’ım bir daha göster düş ile,
Bir yeşil sancaklı sultan göründü.
Sancağını açtı düzüldü yola,
Nice bin hüccacı yanında bile,
Gel günahkar kul sen affını dile,
Bir yeşil sancaklı sultan göründü.
Âşık Yunus sana sıdk ile tapar,
Tapmayanlar doğru yoldan sapar,
Ey Allah’ım bizi onlardan kopar,
Bir yeşil sancaklı sultan göründü.
* * *
Ravzanın önünde bir yeşil türbe
Otursam önüne eylesem tövbe
Allah tövbemizi sen kabul eyle
Aç Muhammed ravzanı
Ben sana geldim
Boynumu büküp de
Niyaza geldim
Ravzanın üstünde kandiller yanar
Kandilin şavgına güvercin konar
Ümmetin gelmiş etrafında döner
Kapında bekleyen Halil’in kızı
Şeyhim himmet eyler söylerim sözü
Allah’ın aşkına yaktık bu özü
Bitmeyen işimi bu gün bitirdim
Saya saya günlerimi yitirdim
Ümmetinden sana selam getirdim
Senin için düştüm uzak yollara
Geceli gündüzlü ıssız çöllerde
Allah’ın adını aldık dillere
* * *
Muhammed’im Muhammed’im
Sana layık ümmet miyim?
İçtim aşkın şarabını
Ne gecem var ne gündüzüm
Hasretim ben Muhammed’e
Doyamadım efendime
Alın beni de götürün
O Muhammed’in iline
Gözlerim uykuya hasret
Hacılar ediyor hicret
Kalbimde yatar Muhammed
Allah’ım bize nasip et
Kaşlarının karasına
Gözlerinin sürmesine
O Muhammed’in sözüne
Doyamadım cemaline
* * *
Senin bir ismin de Ta Ha
Yalvarıyorum Allah’a
Çağır bizi Beytullah’a
Çağır ya Muhammed çağır
Sen çağır biz de varalım
El pençe divan duralım
Mübarek Ravzan görelim
Çağır ya Muhammed çağır
Ne goncayım ne de gülüm
Çile çeken bir bülbülüm
Sen peygamber bense kulum
Çağır ya Muhammed çağır
Hasretin haddi aştı
Kervanı görenler şaştı
Muhammed gönlüme düştü
Çağır ya Muhammed çağır
Hacının bayrağı aldır
Senden ayrılması zordur
Hacı zemzem suyu doldur
Çağır ya Muhammed çağır
* * *
Ya Muhammed ben seni
Seni göresim geldi
Bir canım var yoluna
Hemen veresim geldi
Ya Muhammed tut elimi
Sana aç benim yolumu
Sensin kanadım kolum
Seni göresim geldi
Aşkın ateşten beter
Sevgin gönlümde tüter
Rüyamda görsem yeter
Seni göresim geldi
Medine iline varsam
Varıp ravzasını görsem
Orada canımı versem
Seni göresim geldi
Bir canım var yoluna
Hemen veresim geldi
* * *
Kadir mevlam gel eyledi
Geliyoruz ya Muhammed
Aşkın beni kül eyledi
Geliyoruz ya Muhammed
Hak’kı söyler kelam ile
Ay yıldızlı kalem ile
Kucak dolu selam ile
Geliyoruz ya Muhammed
Burada koydum dünya malı
Mevlam bağışlasın kulu
Baş açık ayak yalını
Geliyoruz ya Muhammed
Bu dünyaya geldim boşa
Ben yoruldum koşa koşa
Vücut yandı baştanbaşa
Geliyoruz ya Muhammed
* * *
Kâh ağlarım acı acı
Var mı derdimin ilacı
Söyle bana canım bacı
Muhammed’i arar gezerim
Ay’a sordum suya sordum
Dağa sordum taşa sordum
Meleyen kuzuya sordum
Muhammed’i arar gezerim
Bir ateş düştü özüme
Uyku girmiyor gözüme
Bülbül ağlıyor gülüne
Muhammed’i arar gezerim
Kâh ağlarım Leyla gibi
Kâh söylerim Veysel gibi
Geziyorum Yunus gibi
Muhammed’i arar gezerim
Resulümü arar gezerim (S.A.V.)
* * *
Aşkın sardı ben neyleyim,
Bu sırrı kime söyleyim
İçimdeki bu yarayı
Muhammed’e arzedeyim
Muhammed’e Muhammed’e
Canlar kurban can Ahmed’e
Bırak kardeş bu illeri
Ötüşmüyor bülbülleri
Muhammed’e gitmek için
Öğrendim arap dilleri
Nideceğim nideceğim
Bu diyardan gideceğim
Kalbimdeki bu yarayı
Muhammed’e diyeceğim
Taktım boynuma fermanı
Basmam ben hakkı dermanı
Haber verin Muhammed’e
Oldum ben onun hayranı
* * *
Ağlayalım hep kardeşler,
Muhammed gitti dünyadan
Akıtalım kanlı yaşlar
Muhammed gitti dünyadan
Ayşe anne saçın çözer
Mecnun gibi olmuş gezer
Bu acılar bağrım ezer
Muhammed gitti dünyadan
İmam oldu Ebu Bekir
Kur-an okur eder zikir
Allah Baki edip fikir
Muhammed gitti dünyadan
Ömer bir aba buldu
Mübarek eğnine aldı
Gülmek bize haram oldu
Muhammed gitti dünyadan
Osman der ki olmayaydık
Bu ölümü görmeyeydik
Ne ola yerine biz öleydik
Muhammed gitti dünyadan
Ali der ki emir haktır
Cümle mahlûk ölecektir
Ya Fatıma çare yoktur
Muhammed gitti dünyadan
Bilal çıktı sala verdi
Medineye gamlar geldi
Cümle mümin mahsun oldu
Muhammed gitti dünyadan
* * *
Yaklaştıkça yeşil kubbe görünür,
Kubbeyi görenler yere serilir
Çağrışarak salât selam verilir
Merhem sürülmedi kardeş yaram sızılar
Hasta gönlüm Muhammed’i arzular
Bu gün hüccac Medine’ye derilir
Hacı beratları ele verilir
Ravzayı Muhammed şimdi görünür
Serbaniy karuban çek yar eline
Bülbül veş kondurmuş gonca gülüne
Yar Muhammed’e giden nice yorula
Âşıklara Bağdat uzak olur mu?
Hayır kervanına tuzak olur mu?
Duyulur da gayrı durmak olur mu?
Neyim, nerden geldim, neyi ararım?
Nere gideceğimi, kime sorarım?
Bu aşkın yolunda ben bir kararım
Ey saruban yeter yolları bitir
Şeyda gönülleri ravzaya götür
Yanan bu ruhları mahbuba yetir
* * *
Medine’ye varamadım
Gül kokusun alamadım
Ben Resul’e doyamadım
Yaralıyam yaralıyam yaralı
Kâbe’nin örtüsü kara
Açtı yüreğimde yara
Bulunmaz derdime çare
Yaralıyam yaralıyam yaralı
Hacerül Esvedin taşı
Akıttı gözümden yaşı
Bulunmaz Resul’ün eşi
Yaralıyam yaralıyam yaralı
Elimden tut kaldır beni
Ya vuslata erdir beni
Çok ağlattın güldür beni
Yaralıyam yaralıyam yaralı
Şeyhim giyer allar beyaz
Hak’ka karşı eyler niyaz
Şeyhim beni deftere yaz
Yaralıyam yaralıyam yaralı
Seviyorum Rab’bim seni
Beytullah’a çağır beni
Zemzemine daldır beni
Yaralıyam yaralıyam yaralı
Nurdandır şeyhimin dili
Sevdim seni oldum deli
Kabe diye deli gibi
Yanıyorum yanıyorum yaralı
Medine’nin yollarına
Aşık oldum Ravzasına
Muhammed’in makamına
Doyamadım doyamadım yaralı
* * *
Ben Resulden çok memnunum
O da benden memnun mu ki
Tekrar nasip eyle Ya Rab
Ben Resule doyamadım ki.
Doyulur mu Muhammed’e, (Nakarat 1)
Doyulur mu O Mahmud’a
Dünya bile doymamış ki
Nasıl doyam Muhammed’e
Camisi sıra direkler
Mü’minler şefaat bekler
Nöbet tutuyor melekler
Ben Resule doyamadım ki.
Doyulur mu ravzasına, (Nakarat 2)
Doyulur mu türbesine
Doyulurmu can Ahmed’e
Bir daha gösterir mi ki
Müslüman Mekke’ye koşar
Muhammed aşkıyla coşar
Bilmeyenler boşa yaşar
Ben Resule doyamadım ki.
Doyamadım Beytullah’a, (Nakarat 3)
Doyamadım Resulullah’a
Yalvarırım ben Allah’a
Bir daha çağırır mı ki
Bütün alem tesbih eder
Aşık olan hemen gider
Malın mülkün gitme kal der
Ben Habib’e doyamadım ki
(Nakarat 1)
Gözyaşımla Safa’ya düştüm
Yalınayak Merve’ye koştum
Zemzeminden aşkla içtim
İçtim ama doyamadım ki
(Nakarat 2)
Arafat’tan Vakfeye çıktım
Tövbeyle günahım yıktım
Nur denizinde aktım
Aktım ama doyamadım ki
(Nakarat 3)
Hacerül esvedi öptüm
Makamı İbrahim’e gittim
Beytullah’ı tavaf ettim
Ettim ama doyamadım ki
(Nakarat 1)
Biraz Nur Dağı’nda kaldık
Mahşeri bir kalabalık
Pırıl pırıl altın oluk
Gördüm ama doyamadım ki
(Nakarat 2)
Ümmetin son sözü size
Ya Muhammed acı bize
Şefaat et cümlemize
Ah ben sana doyamadım ki
(Nakarat 3)
* * *
Açan çiçeklere meyva,
Verilmiyor Muhammed’siz
Hak’tan gelen derde deva
Bulunmuyor Muhammed’siz
Uzak Cennetin yolları
Girer muttaki kulları
Cennet’te tuğba dalları
Sallanmıyor Muhammed’siz
Çok meşgul ol Kur’an ile
Seherlerde figan ile
Son nefeste iman ile
Ölünmüyor Muhammed’siz
Fakir kulun sana asi
Silinmez gönlünden pası
Gönüllere Allah aşkı
Verilmiyor Muhammed’siz
Son ikramdır Cemalullah
Ağlayanlar görür vallah
Çünkü böyle diyor Allah
Görülmüyor Muhammed’siz
* * *
Düşmüşüm dermansız derde
Yalan hile nefsim sende
Nasıl bakacağım ben de
Can Ahmed'in Nur yüzüne
Hastayım tevhid tabibi
İnsu cinin tek sahibi
Ahmed'i Muhtar Habibin
Nasıl bakarım yüzüne
Aşkıyla doğan sabaha
Banmışım ben çok günaha
Ne yüzle diyem merhaba
Canım Efendim Ahmed'e
Viran olmuş kalp ocağım
Dertlidir gönül kucağım
Nasıl böyle varacağım
Can Ahmed'in huzuruna
Can kurban kudret şahına
O Enbiya sultanına
Nasıl giderim yanına
Can Ahmed'in huzuruna
Sefil halinle özüne
Girmişsin nefsin közüne
Nasıl bakarsın mahşerde
Can Ahmed'in Nur Yüzüne
* * *
Bir çift turna gördüm uçar havada
Kimi önde gider kimi arkada
Yolunu kaybetmiş ağlar ovada
Doğrudan Medine’ye varın turnalar
Peygambere selam sunun turnalar
Teheccüt namazına kalktım da durdum
Turnalar uçuyor havada gördüm
Ravzasına varın diye, bir selam verdim
Doğrudan Medine’ye varın turnalar
Peygambere selam sunun turnalar
Turnam ağır gidiyon sen hasta mısın
Medine'ye gidecek son posta mısın
Söyle peygambere bizleri istesin
Doğrudan Medine’ye varın turnalar
Peygambere selam sunun turnalar
Akar aşıkların gözünün yaşı
Ah ettikçe eritir dağı, taşı
Kudüsü Şerif'te muallak taşı
Orayı da ziyaret edin turnalar
Peygambere selam sunun turnalar
Dolaşın Kabe’nin sağından geçin
Zemzem kuyusundan eğilin için
Arafat Dağının üstünden uçun
Doğrudan Medine’ye varın turnalar
Peygambere selam sunun turnalar
* * *
Kara yüzüm süregelsem
Sana canım verebilsem
Nur Cemalin görebilsem
Ya Muhammed ey can Ahmet
Senin Ravzan güzel kokar
Hasretin bağrımı yakar
Gözyaşlarım çağlar akar
Ya Muhammed ey can Ahmet
Peygambersin ahir zaman
Mahşer günü el aman
Seni bilen bulur iman
Ya Muhammed ey can Ahmet
Eşiğine yüzüm sürsem
Arzuhalim diyebilsem
Nur elinden öpebilsem
Ya muhammed ey can Ahmet
Cümlenin Mahbubu sensin
Sevilirsin hem seversin
Yücelerden en yücesin
Ya Muhammed ey can Ahmet
* * *
Bir gönül var bende Resulü özler
Gece gündüz demez yolunu gözler
Yıllardır bu gönül aşkını gizler
Seviyorum canlar ben Muhammed'i (s.a.v)
Hilaldir kaşları nurdur cemali
Yine çok fenadır gönlümün hali
Kızgın çöle düşen mecnun misali
Seviyorum canlar ben Muhammed'i (s.a.v)
Öyle bir ateş ki yakar derinden
O'nun aşkı yine eser serinden
Bahsederim O en tatlı birinden
Seviyorum canlar ben Muhammmed'i (s.a.v)
Hilaldir kaşları nurdur cemali
Yine çok fenadır gönlümün hali
Kızgın çöle düşen mecnun misali
Seviyorum canlar ben Muhammed'i (s.a.v)
Medine'ye yolum düşer mi bilmem
O'nsuz bu cihanda ben asla gülmem
Akan gözyaşlarım göl olsa silmem
Seviyorum canlar ben Muhammed'i (s.a.v)
Hilaldir kaşları nurdur cemali
Yine çok fenadır gönlümün hali
Kızgın çöle düşen mecnun misali
Seviyorum canlar ben Muhammed'i (s.a.v)
* * *
Topladın gülleri düştün yollara
Yolun yine uzar patikalara
Bizi de yanında götür Sultanım
O yüce Resul’e sen gidiyorsun
Açılsın da yollar sana geleyim
Öyle özledim seni Ey Resul
Yoruldu bedenim dert çeke çeke
Kurudu gözlerim yaş döke döke
Yollarına güller eke eke
O yüce Resule sen gidiyorsun
Bu yolun sonunda Medine vardır
Hasreti gönlümde yanar yıllardır
Her mevsimi güldür, yeşil bahardır
O yüce Resule sen gidiyorsun
* * *
Ona âşık olan yanar kül olur
Deryasına dalan erir kaybolur
Muhammed’e giden Mevla’yı bulur
Özledim Rasulü gönül yanıyor
Nur cemali benzer Güneş’e Ay’a
Gidip varamadım Yeşil Ravza’ya
Doyulur mu Muhammed Mustafa’ya
Özledim Rasulü gönül yanıyor
Medine’de dolu gül bahçeleri
Nasıl da cezbediyor bülbülleri
Aşkı kar ediyor bu gönülleri
Özledim Rasulü gönül yanıyor
Şefaat istiyor günahkâr ümmet
Nerede canların canı can Ahmet
Allah’ın Habibi Nebi Muhammed
Özledim Rasulü gönül yanıyor
Yalın ayak düştüm çöl yallarına
Elimi uzattım gül dallarına
Ya Rab’bi merhamet et Sen kullarına
Özledim Rasulü gönül yanıyor
* * *
Muhammed’dir canlar canı,
İki cihanın sultanı
Hem âşıkların lokmanı
Benim arzum Muhammed’dir
Benim arzum can Ahmed’dir
Muhammed’im can Ahmed’im
Peygamberim tek rehberim
Peygamberim tek önderim
Muhammed’dir özüm sözüm
Kan ağlıyor iki gözüm
Görse cemâlini gözüm
Ağlar sana ağlar dağlar
Ağlar sana Mekke diyar
Her kulun bir arzusu var
Yücedir kadrin yüce
Kur’an’ın tefsiri ince
Manasını verir hoca
Mekke dağlarını aştım
Sandım ki Cennet’e düştüm
Rab’bimle tenha buluştum
Âşık der ki günahım çok
Hak’ka yarar amelim yok
Senden başka tutarım yok
* * *
Dün gece seyrim içinde
Ben dedem Ali'yi gördüm
Eğildim niyaz eyledim
Düldül'ün nalını gördüm
Kanber'i durur sağında
Salınır Cennet bağında
Ali, Musa Tur Dağı'nda
Ben dedem Ali'yi gördüm
Üç çerağ yanar şişede
Aslanlar gizli meşede
Yedi iklim dört köşede
Ben dedem Ali'yi gördüm
Yüce dağlar boran coşkun
Kul Himmet aşkına düşkün
Cümle meleklerden üstün
Ben dedem Ali'yi gördüm
* * *
Bana himmet eyle ya pirim Ali
Sen sultansın beni kul kabul eyle
Ne yalan söylerim ne de mürai
Sen dünyasın beni yer kabul eyle
Sen öğrettin bize Hak âdemdedir
Âdem olmayanlar Hak’kı ne bilir
Mümin’in süreği bir doğru yoldur
Sen o yolsun beni kul kabul eyle
Ben de bu âleme ne için geldim
Ne aradım bu âlemde ne buldum
Gerçek idin bana bir dolu sundun
Sen dolusun beni al kabul eyle
İsterim efendim senden icazet
O lezzete o şekere beni kat
Bütün kötülüğü kalbimden sil at
Türbene de beni çul kabul eyle
Adil Ali Hak’kı bilenler ölmez
Hak’kı bilen hakikatten ayrılmaz
Çok küçüğüm bir katreden sayılmaz
Sen deryasın beni göl kabul eyle
* * *
Medet senden medet mürşidim Ali
Dermanım Muhammet tabibim Ali
Hitabı ezelde ikrarım Ali
Medet ya Muhammed mürşidim Ali
Muhammet Mustafa alem serveri
Ebubekir, Ömer, Osman yareni
Hakikat sırrında Ali mahremi
Medet ya Muhammed mürşidim Ali
Herdem gönlümdeki mihmanım Ali
Ol Hasan Hüseyin Ali Evladı
Şehit olup uğruna verdiler canı
Gönülden sevenler buldu necatı
Medet ya Muhammed mürşidim Ali
Herdem gönlümdeki mihmanım Ali
Muhammet, mahzeni sırrı ilahi
Ali gevherlerin sakisi veli
Bize ihsan etti âb-ı kevseri
Medet ya Muhammed mürşidim Ali
Herdem gönlümdeki mihmanım Ali
Muhammet ruhuna hazeran sala
Sıdkile diyenler buldular felah
Talibi kuluna buldur sen necat
Medet ya Muhammed mürşidim Ali
Herdem gönlümdeki mihmanım Ali
* * *
Muhammet bağının gülüdür Ali
Bülbüller ötüşür dilidir Ali
Aşıklar yar için düşmüş yollara
Hakikat ehlinin yoludur Ali
Muhammed Ali’ye canımız feda
Bir dediler bize şah ile geda
Ayrı görenleri sevmezmiş Huda
Vahdet bahçesinin gülüdür Ali
Gel Ali’nin Ehli Beyti olalım
On sekiz bin alemlere dalalım
Ol şahı merdandan nasip alalım
Hak şehitlerinin kanıdır Ali
Tevhit deryasına dalanlar bilir
Vilayet bahrinde Ali’yi bulur
Şahlar Şahını gören imane gelir
Aşık Niyazi’nin canıdır Ali.
* * *
Şehitlerin ser çeşmesi
Enbiyanın bağrı başı
Evliyanın gözü yaşı,
Hasan ile Hüseyin’dir.
Hazreti Ali babaları
Muhammed’dir dedeleri
Arşın çifte küpeleri
Hasan ile Hüseyin’dir.
Dedesiyle bile varan
Kevser ırmağında duran
Susuz ümmete su veren
Hasan ile Hüseyin’dir.
Kerbelanın yazıları
Şehit düşmüş gazileri
Fatma Ana kuzuları
Hasan ile Hüseyin’dir.
Kerbelanın ta içinde
Nur parlar siyah saçından
Yatar alkanlar içinde
Hasan ile Hüseyin’dir.
Yunus der ki dünya fani
Bizden evvel gelen hani
İki cihanın sultanı
Hasan ile Hüseyin’dir.
* * *
Kerbela çölüne gelip de duran
Toprağı koklayıp çadırın kuran
İnsanlık uğruna serini veren
Ehli Beyt’in nuru İmam Hüseyin
Yetmiş iki pare er şehit veren
Abbas’ın kolların kalemdir diyen
Ali Ekber’in şehadetin gören
Ehli Beyt’in nuru İmam Hüseyin
Şehzade Kasım’ı yanında bulan
Kolundaki pazubendi okuyan
Vasiyet üzere kızını veren
Ehli Beyt’in nuru İmam Hüseyin
İnsanlık uğruna meydana gelen
Hak için serini sertacın veren
Kerbela çölüne mekanın kuran
Ehli Beyt’in nuru İmam Hüseyin
Adil Ali böyle söyler gezersin
Hak uğruna kalem tutmuş yazarsın
Şah Hüseyin yüreğimi ezersin
Ehli Beyt’in nuru İmam Hüseyin
* * *
Matem ayı geldi canlar
Matem tutalım tutalım
Kerbela’da aktı kanlar
Matem tutalım tutalım
Muharremin tam onunda
Abbas’la Kasım yanında
Şehit oldu göz önünde
Matem tutalım tutalım
Ümmügülsüm ah, eyledi
Ali Ekber su, söyledi
Kasım murada ermedi
Matem tutalım tutalım
Hüseyn’imin başın kesti
Çadır yandı duman esti
Bu idi Merva’nın kastı
Matem tutalım tutalım
Adil Ali matem ayı
Hiç unutma Kerbela’yı
Yezit kaldırdı hayâyı
Matem tutalım tutalım
* * *
Matem ayı geldi çattı
İmam Hüseyin, Hüseyin
Seni seven matem tuttu
İmam Hüseyin, Hüseyin
Seni sevmek bize yeter
Sevmeyenler olsun beter
Kerbela çölünde yatar
İmam Hüseyin, Hüseyin
Şimir melun ikrar verdi
Çör çöp için geri döndü
Zulmü sana reva gördü
İmam Hüseyin, Hüseyin
Su vermediler içesin
Âleme rahmet saçarsın
Cennet kapusun açarsın
İmam Hüseyin, Hüseyin
Adil Ali benim adım
Seni sevmektir muradım
Bize yetişe imdadın
İmam Hüseyin, Hüseyin
* * *
Ya İmam Hüseyn selam olsun sana
Dahi nice şühedayı Kerbela’ya
Hürmet dahi sana muhabbet sana
Ya İmam Hüseyn selam olsun sana
Dahi nice Ehli Beyti Resullullah’a
Geldi çattı yine o matem günü
Kalpler sızlar gönüller ağlar bugün
Ruhumda güruh güruh hüzün
Ya İmam Hüseyn selam olsun sana
Dahi nice şühedayı Kerbela’ya
Resul sormaz mı o münafıklara
Nasıl kıydınız Ehli Beyti Resullullah’a
Nasıl bakabilecekler o Fahri didara
Ya İmam Hüseyn selam olsun sana
Dahi nice şühedayı Kerbela’ya
İmam Hüseyn aşkıyla yanan aşıklar
Onları kevserde şahı Kerbela sular
Fatıma Zehra şefaatını sunar
Ya İmam Hüseyn selam olsun sana
Dahi nice Ehli Beyti Resullullah’a
BURAK hüzün ile doldu yine
Çeker bunca elem ile kederi sineye
Dualar eder selam eder Ali Resule
Ya İmam Hüseyn selam olsun sana
Dahi nice şühedayı Kerbela’ya
* * *
İmam Hüseyin’i vurdular
Kolun kanadın kırdılar
Al kanlara boyadılar
Kerbelada Kerbelada
İmam Hüseyin susamıştı
Bir yudum su aramıştı
Ana yüreği yanmıştı
Kerbelada Kerbelada
İmam Hüseyin şehit oldu
Gül bahçemde güller soldu
Topraklar kan ilşe doldu
Kerbelada Kerbelada
* * *
Aklımı başımdan alıp götüren
Ehl-i Beyt’tir, Ehl-i Beyt’tir, Ehl-i Beyt
Gönlümün köşküne varıp oturan
Ehl-i Beyt’tir, Ehl-i Beyt’tir, Ehl-i Beyt
Adem ata ile Cennet’te olan
Fatıma’sız Zehra geldi nurunan
Her Nebi’de her Veli’de bulunan
Ehl-i Beyt’tir, Ehl-i Beyt’tir, Ehl-i Beyt
Sevenlere Kevser suyunu veren
Çağırmadan duyan bakmadan gören
Adil Ali kula bade içiren
Ehl-i Beyt’tir, Ehl-i Beyt’tir, Ehl-i Beyt
* * *
Hüseyin’i cehaletle şehid eden katiller
Müjdelendiniz ahiret azabiyle
Göklerde kim var ise size lanet ederler
İsa bin Meryem ile Davudun lisaniyle
* * *
Hüseyin’i şehid eden ümmet, ümit eder mi
Dedesinden şefaat o kıyamet gününde
* * *
Bağdat illerinde bir gül açılmış
Bakın burcu burcu kokar Geylani
Basamak basamak sır yolu açmış
Yürür gider mevlasına Geylani
Maşuk isen sevdir gül ağasını
Aşık isen ara bul maşuğunu
Tarikat yolunda din ışığında
Aşıklar gönlünde yatar Geylani
Türbesi muhteşem parlıyor nuru
Mevlanın has kulu Habib’in yari
Allah için ağlar hep zari zari
Coşmuş nehir gibi akar Geylani
Evliyalar başı tarikat piri
Zahirde ölüdür batında diri
Yarın kurulunca şol mahşer yeri
Yeşil sancağıyla gelir Geylani
Şeyhim der ki sağlam dala sarıldım
Bir garip bülbülem güle sarıldım
Beni kurtaracak ele sarıldım
Sarılan müride bakar Geylani
* * *
Kutbullahul ekberdir
Gavsullahul azamdır
Sultan Sultan Şeyh Abdulkadir
Medet Himmet Ya Sultan Abdulkadir
Medet Himmet Ya Sultan Hayri Baba
Geylan’dan gelir aslı
Ebul Kasım’ın nesli
Allah Muhammed dostu
Aşık olan üftade
Durmaz gider Bağdad’a
Ol dem erer murada
Devlet istersen devlet
İzzet istersen izzet
Kapısında kıl hizmet
Tarıkında Kıl hizmet
Müridinin her biri
İrşad eder münkiri
Daim budur hüneri
İnkâr eden ol eri
Mürşid eder Şeytan’ı
Var seyreyle sultanı
Bil Muhammed alidir
Cezbe ile doludur
Dervişleri uludur
Eşrefoğlu Rumi der
Dervişler mahremidir
Şüphemiz yok velidir
* * *
Mevlamızın has kulu
Tutmuş güzel bir yolu
Ululardan bir ulu
Abdulkadir Geylani
Estirir sevgi yeli
Akıtır feyiz seli
Muhammed’in (S.A.V.) has gülü
Abdulkadir Geylani
Ona beli diyenler
Tarikına girenler
Ne bahtiyar kişiler
Abdulkadir Geylani
Sönmeyen bir güneşsin
Pek hayırlı bir eşsin
Çağıralım yetişsin
Abdulkadir Geylani
Hizmetin yüce devlet
Himmetin büyük servet
Sevgili Pirim himmet
Abdulkadir Geylani
Hak yolda rehberimiz
Feda olsun serimiz
Dahilek Ya Pirimiz
Abdulkadir Geylani
Sağlam dala sarılak
Zikrullaha çağırak
Bu fakirin Albayrak
Abdulkadir Geylani
* * *
Cem olmuş dervişleri
Sultan Abdulkadir’in
Yolunda sadıkları
Sultan Abdulkadir’in
Elim verdim eline
Kurban oldum yoluna
Canım feda yoluna
Pirim Abdulkadir’in
Kutbu âlem ol veli
Sırrı Mürteza Ali,
Ceddi Hak’kın Habibi
Pirim Abdulkadir’in
Evliyalar geldiler,
Payine yüz sürdüler,
Hep semi’na dediler
Pirim Abdulkadir’in
Evliyalar rehberi
Hak sırrının mazharı
Ehl-i tarik serveri
Pirim Abdulkadir’in
Arısının balıyım
Bahçesinin gülüyüm
Bağının bülbülüyüm
Pirim Abdulkadir’in
Sana derim ey kişi
Çıkar kalpten teşvişi
Oda yanmaz dervişi
Pirim Abdulkadir’in
İnkar eden ol eri
Mürşid sürer Şeytanı
Aslı durur Geylani
Pirim Abdulkadir’in
Hak katında uludur
İki cihan doludur
Eşrefoğlu kuludur
Pirim Abdulkadir’in
* * *
Ali Abadır ceddin
Hem Hasani-Hüseyin
Bazul eşhep Muhyiddin
Abdulkadir Geylani
Doğarken veli doğan
Ruhî bedevi döven
Hem annesin kurtaran
Abdulkadir Geylani
Ahdimi bozmam diyen
Yalan söz hiç bilmeyen
Eşkiya irşad eden
Abdulkadir Geylani
Varıp Bağdat’a yeten
Çok ilim tahsil eden
Dini ihya eyleyen
Abdulkadir Geylani
Ümmeti Muhammed’den
Ben de bir ferdim diyen
Ölüleri dirilten
Abdulkadir Geylani
Allah’tan vaat alan
Hem Malik’le konuşan
Dervişleri koruyan
Abdulkadir Geylani
Benden aciz Mehmed’in
Yükseltiver himmetin
Çok durur kerametin
Abdulkadir Geylani
Evlatların çok seven
Çağırana tez yeten
Ağlayanı güldüren
Abdulkadir Geylani
Cümle pire baş olan
Hükmünü daim kılan
Evliyalara imam
Abdulkadir Geylani
Muinin senin Rahman
Hem tarıkın çok âsân
Himmetin ola heran
Abdulkadir Geylani
* * *
Cemalin seyredip ismin andığım
Bize himmet eyle şeyh Abdulkadir
Aşkın ile gönlüm pasın sildiğim
Bize himmet eyle şeyh Abdulkadir
Senin sözün hem vücudun mutlaktır
Ol gül yüzün iki cihanda aktır
Yeryüzünde halifelerin çoktur
Bize himmet eyle şeyh Abdulkadir
Müritleri hatalardan saklarsın
Münkirleri sır okuyla oklarsın
Kutbuzzaman dört köşeyi beklersin
Bize himmet eyle şeyh Abdulkadir
Naiplerin sancağını götürür
Nice münkirleri yola getirir
Halifelerin hem yanında oturur
Bize himmet eyle şeyh Abdulkadir
Eşrefoğlu eydür aşkın elinde
Kimse mahrum kalmaz senin yolunda
Gerek burda gerek Bağdat ilinde
Bize himmet eyle şeyh Abdulkadir
* * *
Bir güzeldir yatıyor
Bağdat’ın illerinde
Sönmeyen nur yanıyor
Bağdat’ın illerinde
Geylani’dir Geylani
Âşıkların seyrani
Evliyalar sultanı
Abdulkadir Geylani
Büyüktür akıl ermez
Feyizin sonu gelmez
Bir benzeri görülmez
Bağdat’ın illerinde
Mis yayıyor türbesi
Aşk kokuyor yöresi
Duyuluyor nefesi
(Görünüyor himmeti)
Bağdat’ın illerinde
* * *
Hiç bulunmaz akranı
Mahzı lütfi yezdani
Gavsul Azam Geylani
Sultan Abdulkadir’in
Kutuplar hep hadimi
Yerde gökte var namı
Pek büyüktür makamı
Sultan Abdulkadir’in
Evliya derbanidir
Asfiya hayranıdır
Arşı kürs meydanıdır
Sultan Abdulkadir’in
Dergâhında himmet var,
Devranında hikmet var,
Kapısında rahmet var,
Sultan Abdulkadir’in
Talibi matlub olur
Matlubu mahbub olur
Dervişi meczub olur
Sultan Abdulkadir’in
Bahçesinde gül olsam
Ocağında kül olsam
Kapusunda kul olsam
Sultan Abdulkadir’in
Bağdat yolun gözlerim
Geylani’yi özlerim
Himmetidir sözlerim
Sultan Abdulkadir’in
Hüsnü terket teşvişi
Hakka bırak her işi
Dervişi ol dervişi
Sultan Abdulkadir’in
* * *
Seyyah olup şol alemi ararsan
Abdulkadir gibi bir er bulunmaz
Ceddi Muhammeddir eğer sorarsan
Abdulkadir gibi bir er bulunmaz
(Benim şeyhim gibi kamil bulunmaz
Hayri Baba gibi Sultan bulunmaz)
Cuşa gelir dervişleri dirilir
Ayet ile ihyaları görülür
Kudretinden kısmetleri verilir
Abdulkadir gibi bir er bulunmaz
Hak Teala yeri göğü düzeli
Hoş nazar eylemiş ona ezeli
Evliyalar serçeşmesi güzeli
Abdulkadir gibi bir er bulunmaz
Benim şeyhim beni Hakka götürür
Nice müşküllerim anda bitirir
Muhammedin sancağını götürür
Abdulkadir gibi bir er bulunmaz
Giderler gazaya çalarlar satır
Daima yaparlar hoş gönül hatır
Bağdat’ta türbesi nur olmuş yatır
Abdulkadir gibi bir er bulunmaz
Cümle evladına yeşil yaraşır
Aşkı gelir bu canlara dolaşır
Ana derviş olan Hak’ka ulaşır
Abdulkadir gibi bir er bulunmaz
Aşığın yüreği yanar tutuşur
Çiğlerin var ise var anda pişir
Nerede çağırsam anda yetişir
Abdulkadir gibi bir er bulunmaz
Derviş Yunus biz çekelim zahmeti
Üstümüzde hazır durur himmeti
Oğlum demiş ana Resul Hazreti
Abdulkadir gibi bir er bulunmaz
* * *
Düştüm aşkın seline
Vardım Bağdat iline
Meftun oldum gülüne
Pirim Abdulkadir’in
Beli dedim sözüne
Bel bağladım özüne
Aşık oldum yüzüne
Pirim Abdulkadir’in
Kıyamında Hu dedim
Aşk lokmasından yedim
Ezkarını belledim
Pirim Abdulkadir’in
Gülünü taç eyledim
Derde ilaç eyledim
Sırrın ihrac eyledim
Pirim Abdulkadir’in
Ehlullah durur saf saf
Rükuya varır etraf
Ederler beytin tavaf
Pirim Abdulkadir’in
Bülbülü bağı Resul
Eyledi Hak’ka vüsul
Niyazı buldu husül
Pirim Abdulkadir’in
Bizlere himmet eyle
Himmetinle şad eyle
Vasfını inşâd eyle
Pirim Abdulkadir’in
Muhammed’in torunu
Arşa salmış nurunu
Seyrettim zuhurunu
Pirim Abdulkadir’in
Aşki’ye imdad eyle
Himmetinle şad eyle
Vasfını inşâd eyle
Pirim Abdulkadir’in
* * *
Aşk ile oldum kulu
Sultan Abdulkadir’in
Hak’ka doğrudur yolu
Sultan Abdulkadir’in
Hak’kın sâdık velisi
Evliyalar ulusu
Bendesidir cümlesi
Sultan Abdulkadir’in
Üçler, kırklar, yediler
Cümle saddak dediler
Payine baş eğdiler
Sultan Abdulkadir’in
Ve hüvel kahır dedi
Kur-an’da zikreyledi
Methini Hak söyledi
Sultan Abdulkadir’in
Başımızın gülüdür
Rahımız Hak yoludur
Arif dahi kuludur
Sultan Abdulkadir’in
* * *
Nigara milki cismim kenzi aşkın için harap ettim
Anı canım yerine kalpden naip menabettim
Deruni sinemi pak eyledim ağyarın nakşinden
Gönül kâşanesin aşkı ruhun için müstetab ettim
Beyabani talepte pertevi hüsnün şuasından
Tenim baştanbaşa Cevvale-i mevci serabettim
Şarabı nabe ger meyl eylesem mazur tut zahid
Ki ben meyhanede piri mugane intisabettim
Cihanın gülşenine gelmemiş hüsnün gibi bir gül
Anın için alem içre aşkı hüsnün intihabettim.
Hubabı sakfı gerdune ulaşsa himmetim nola
Ki ömrüm sarfı rahı bir şehi ali cenap ettim
Medaris içre Halis görmedim ben aşkı sevdasın
Anınçün ilmimi meyhanede rehni şarab ettim
( Mugane’den kasıt Pirimiz Gavsul Azam
Abdulkadir Geylani Hz.leridir. )
* * *
Şahi iklimi velayettir güruhu kadiri
Rahi aşka Zülkeramettir güruhu kadiri
Cümle erbabı tarikatı bülbülü şuradedir
Anlara bağı letafettir güruhu kadiri
Damenin tutmuş bunlar Sultan Abdulkadir’in
Mazhari Lütfi Hidayettir güruhu kadiri
Gavsi Muhyiddin ihya eylemiş dini Nebi
Revne-i Dini risalettir güruhu kadiri
Küntü Kenzim kapısını menarif miftahiyle
Fetheden Şahi Vilayettir güruhu kadiri
Dâhil ol varol guruha bitemmül Halisa
Sahibi emrü ve emanettir güruhu kadiri
* * *
İstinâdım sânadır ya Hazret-i Abdülkadir
Destgîr ol sen bana ya Hazret-i Abdülkadir
Ne kadar sa'yettim ise olmadı bir çâre âh
Kabrine yüz sürmege ya Hazret-i Abdülkadir
Takatim yok nedeyim derd-i firakın çekmeğe
Destgîr ol sen bana ya Hazret-i Abdülkadir
Âşık-ı sâdık olanlar bu mâsivâyı neder
Sâlik olanlar bu yola dürr-ü mercan cem eder
Bu tarikat çünkü doğru Şâh-i Merdâna gider
Destgîr ol sen bana ya Hazret-i Abdülkadir
Gafil olma emr-i Hak'tan emr-i dünyâda gayûr
Bu yola aşksız girenler dökülür yolda kalur
Kimini tutup harâmiler metâını alur
Destgîr ol sen bana ya Hazret-i Abdülkadir
Yok hilafım sözlerimde cümle gerçektir inan
Vakt-i rihlet geldi artık nevm-i gafletten uyan
Terk-i dünya eylemektir bu işine baş koyan
Destgîr ol sen bana ya Hazret-i Abdülkadir
Zâhidin maksudu cennette saâdet eyleye
Ekl-ü şürb edip murâdı zevk-u rahat eyleye
Hüdâyînin kastı da dîdârı rü'yet eyleye
Destgîr ol sen bana ya Hazret-i Abdülkadir
* * *
Yaktı beni bacım Kadiri kolu,
Değmeyin acize içerim dolu
Yolumu sorarsan Muhammed yolu
Abdulkadir gibi pirim var benim
Mehmet Baba gibi şeyhim var benim
Çağırdılar beni şöyle bir baktım
Yaktın Mevlam beni ciğerden yaktın
Darda kalmış idim yoluma çıktın
Abdulkadir gibi pirim var benim
Mehmet Baba gibi şeyhim var benim
Resulullah demiş manen evladım
Ayşe anne demiş benim sultanım
Her zaman kurban bu benim canım
Abdulkadir gibi pirim var benim
Mehmet Baba gibi şeyhim var benim
Her an darda kalsam tutar elimden
Kimse bilmez bu acizin halinden
Koklamak istersen Cennet gülünden
Abdulkadir gibi pirim var benim
Mehmet Baba gibi şeyhim var benim
Her nereye gitsem seni ararım
Her aşık kulundan seni sorarım
Tutmazsan elimden nara yanarım
Abdulkadir gibi pirim var benim
Mehmet Baba gibi şeyhim var benim
Ben acizim böyle söylüyor dilim
Tutmazsan elimden ne olur halim
Bağdat’ta yatıyor ol yüce pirim
Abdulkadir gibi pirim var benim
Hayri Baba gibi şeyhim var benim
Mehmet Baba gibi şeyhim var benim
* * *
Abdulkadir cezbelendi
Arşı ala titredi
Hep müminler dinledi
Ya sakinel Bağdadi
Abdulkadir yürüdü,
Nur alemi bürüdü
Benim şeyhim Pir idi
Ya sakinel Bağdadi
Halkayı dolandırır
Cezbeyi bollandırır
Benim bir mürşidim var
Kalpleri uyandırır
Tekkemiz ziynetlidir
Pirimiz kuvvetlidir
Çalışalım kardeşler
Şeyhimiz himmetlidir
Bağdat yolunu gözlerim
Geylani’yi özlerim
Himmetidir sözlerim
Ya sakinel Bağdadi
Halkaları pek güzel
İçinde melek gezer
Şeytanın bağrın ezer
Ya sakinel Bağdadi
Hey Geylani Geylani
Cümle canların canı
Evliyalar sultanı
Abdulkadir Geylani
* * *
Meded Ya Gavsul azam
Pir sultan Abdulkadir
Mevhibei muazzam
Pir sultan Abdulkadir
Nesli paki Mustafa
Hanedanı ba safa
Dürrü yektai vefa
Pir sultan Abdulkadir
Ol sultanül evliya
Nüktedanül asfiya
Hem bürhanül etkiya
Pir sultan Abdulkadir
Mazharı sırrı Huda
Meşheri feyzi ata
Meşarı puşi hata
Pir sultan Abdulkadir
İnsü cin oldu hayran
Melekler kıldı devran
Arşı eyledi seyran
Pir sultan Abdulkadir
Bergüzarı mürteza
Rehgüzarı mücteba
Gülzarı ali aba
Pir sultan Abdulkadir
Aşki kurban yoluna
Dergâhında buluna
Himmet eyle kuluna
Pir sultan Abdulkadir
* * *
Sen Bağdat’ın gülüsün
Yârı Geylani Geylani
Gözlerimin nurusun
Şahı Geylani Geylani
Nazın geçer Mevlaya
El kaldırıp duaya
Cümle ümmete (ihvana) devaya
Yârı (Şahı) Geylani Geylani
Mesteyledin kalpleri
Cümle ihvan erleri
Hak’ka verdin özleri
Yârı (Şahı) Geylani Geylani
Daldın ilim irfana
Canlar geldi kurbana
Bizi anda seyrana
Yârı (Şahı) Geylani Geylani
Karaları silersin
Nazar ile süzersin
Gönüllerde gezersin
Yârı (Şahı) Geylani Geylani
Canımın cananesi
Bitmez feyizin çeşmesi
Evliyalar gözdesi (sultanı)
Yârı (Şahı) Geylani Geylani
Gör günahkar Ayazı (bizleri)
Ağlar eyler niyazı
Görünüyor beyazı (himmeti)
Yârı (Şahı) Geylani Geylani
* * *
Yedi iklimde sürülür,
İşit erkanı Geylani
Kamu buldanda kurulur,
Hemin meydani Geylani
Ulaşır edene feryad,
Eder muzdarlara himmet
Olur ona uyanlar şad,
Seri dermanı Geylani
Tarıkına giren anın,
Düşer aşkına mevlanın
Olanı kul ol sultanın,
Sever yezdanı Geylani
Eder irşad müridin ol,
Olalım biz ol şaha kul
Huda indinde makbul,
Ki dervişanı Geylani
Düşenin destini tutar,
Yakın ırak demez yeter
Tarıkına girip ol er,
Yücedir şanı Geylani
Müridime cefa eden,
Kefen hazırlasın erken
İnan bu sözlerime sen,
Açık bürhanı Geylani
Çağırsan ana sıdk ile,
Yetişir ol silah ile
Muradın ne ise dile,
Ki bol ihsanı Geylani
Ki tablım çalınır her an,
Yeri göktedir ol sultan
İşit bu sırrı et izan,
Ki ol cananı Geylani
Müridim tablı varsam der,
Kasidesinde hem ol pir
Seni tablım uyandırır,
Budur fermanı Geylani
Müridim korkma der asla,
Nasırımdır benim Mevla
Size düşman olan zira,
Olur düşmanı Geylani
Demiş hem Hak’ka et ikbal,
Teganni ile çağır al
Tarab et bahri aşka dal,
Kerim hannanı Geylani
Anın dervişi Kuddusi,
Olalı arttı sevdası
Deyip teşvik eder nası,
Olun yaranı Geylani
* * *
Mualla gavsi sübhani
Mukaddes kutbi rabbani
Emin-i sırrı yezdani
Abdülkadir-i Geylani
Alelya lel ya seyyide ayni
Alel ya lel ya seyyide ruhi
Zehi simai nurani
Zehi ferhunde pişani
Kemal-i hüsnü insani
Abdülkadir-i Geylani
Safa bahşı muhibbani
Ata bahşı fakirani
Hata puşi müridani
Abdülkadir-i Geylani
Bi-ma’na berkenani
Bi-sureti Yusuf sinani
Bi-behçeti şah merdani
Abdülkadir-i Geylani
Cihan sohbet-i bevet-bani
Her an ma’na bi-kurbani
Kerameş feyzi Rabbani
Abdülkadir-i Geylani
Medet ya şeyh-i Geylani
Kerem ya kutbu rabbani
Ki mahrumum ne gerdani
Tu muhyiddin-i Geylani
Beved birdir ki hendani
Bahaeddindir bani
Ya kutbuddini hakani
Abdülkadir-i Geylani
* * *
Resul "Bizim Hayri" demiş
Şahi merdanda pek sevmiş
Ceddi Ali Aba imiş
Sultan Hayri Baba’nın
Geylaninin temsilcisi
Asrının büyük velisi
Zikri cehrinin önderi
Sultan Hayri Baba imiş
Tarıkına girmek gerek
Yoluna ser vermek gerek
Hizmetinde olmak gerek
Sultan Hayri Baba’nın
Eğer matlubun hak ise
Gelin kulak verin söze
Düşün gidin siz bu ize
Sultan Hayri Baba’nın
Hak deyip halka kurarlar
Tevhid demini sürerler
Allah’ını zikrederler
İhvanı Hayri Baba’nın
Harıl harıl feyizleri
Gelip mesteder bizleri
Ne alidir himmetleri
Sultan Hayri Baba’nın
Uzun söyleme Albayrak
İhlas ile bağlanarak
Sözünde yüzünde Hak
Seyret Hayri Baba’nın
* * *
Sana uyan Hak’ka gider
Hem masivayı terkeder
Budur şeyhi muteber
Esseyyid Hayri Baba
Gündüzlere şems olan
Gecelere mah olan
İşi gücü Hak olan
Esseyyid Hayri Baba
Sırrı Hak’ka aşina
Söz konuşmaz başuna
Akıl ermez işine
Esseyyid Hayri Baba
Bilmek gerek kıymetin
Cana minnet hizmetin
Esti yine himmetin
Esseyyid Hayri Baba
Durmaz Hak’kı anarsın
Ateşiyle yanarsın
Yaklaşanı yakarsın
Esseyyid Hayri Baba
Hacı Muhammed Baba
Çok rahmet olsun ona
Halini vermiş sana
Esseyyid Hayri Baba
Teşrifinde var hikmet
Bu ümmete bir rahmet
Nazarın bize yönelt
Esseyyid Hayri Baba
Mehmed’in ister medet
Aman canım himmet et
Ulu bir kişi gayet
Esseyyid Hayri Baba
* * *
Etrafa nurlar saçan
Hak’kı batıldan seçen
Aşk yollarını açan
Mustafa Hayri Baba
İhvanı aydınlatan
Aşkı Hak’la yandıran
Derya gibi çağlatan
Mustafa Hayri Baba
Ahmed’le sohbet eden
Hak ile ülfet eden
Talipleri kenz eden
Mustafa Hayri Baba
Kadiriyi derya eden
Kalpleri gülşen eden
Hak cemalini gören
Mustafa Hayri Baba
Seyreden ve ettiren
Hem eren hem erdiren
Sırla gören, gördüren
Mustafa Hayri Baba
Mehmed Albayrak uyan
Dostum rengine boyan
Budur sahibüzzaman
Mustafa Hayri Baba
* * *
Usül erkânın döner
Yönelip Allah’a gider
Hak katında sözün geçer
Selam sana Hayri Baba
Dervişlerin halka halka
Gönül bağlamışlar Hak’ka
Ağyarın şerrinden sakla
Selam sana Hayri Baba
Uzak yakın demez gelir
İhvanlara feyiz verir
Hem gafletimiz giderir
Selam sana Hayri Baba
Nazarların nurlar saçar
Neşe denizini açar
Salihlerin hemen coşar
Selam sana Hayri Baba
Bağlamış Hak’ka kalbini
Hem ederdi çok zikrini
Analım güzel ismini
Selam sana Hayri Baba
Gel girelim bahçesine
Yapışalım pekçesine
Kulak ver güzel sözüne
Selam sana Hayri Baba
Ölü değil hay duruyor
Gelen ihvanı görüyor
Tasarrufun sürdürüyor
Selam sana Hayri Baba
Bu fakir Mehmed’in neyler
Durmayıp aczini söyler
Daima yardımın gözler
Selam sana Hayri Baba
* * *
Sultan şeyhim Hayri Baba
Çok rahmetler olsun sana
Kavuşmak için Allah’a
Uçup gittin aramızdan
İnan çok severim seni
Sevdiğine sevdir beni
Bu hasretin ne merhemi
Uçup gittin aramızdan
Sohbetinden mahrum kaldık
Ne büyük gaflete daldık
Hizmetinden geri kaldık
Uçup gittin aramızdan
Bu aleme gelmiş idin
Hep doğruyu bilmiş idin
Hak’ka gönül vermiş idin
Uçup gittin aramızdan
Dönermiydin acep geri
Allah emri dönmez geri
Gel gir gönlümüze bari
Uçup gittin aramızdan
Hizmetini göremedik
Esrarına eremedik
Kıymetini bilemedik
Uçup gittin aramızdan
Mehmet Albayrak neylesin
Halini kime söylesin
Rabıtaya gönül versin
Uçup gittin aramızdan
* * *
Sen Rab’bine kul olmuşsun
Habibine yar olmuşsun
İçerine kor doldurup
Yana yana kül olmuşsun
Yandır bizi yanalım
Ateşine kanalım
Hak cemalin bulalım
Sultan şeyhim geldik sana
Hayri Baba geldik sana
Sen canların cananısın
Dertlilerin dermanısın
İhvanların seyre dalsın
Sultan şeyhim geldik sana
Hayri Baba geldik sana
Canlar arar canı sende
Nazarınla himmet eyle
Gönül durmaz gayrı bizde
Sultan şeyhim geldik sana
Hayri Baba geldik sana
Gel virane gönlümüze
Taht kurmuşsun kalbimize
Sevgin dolmuş içimize
Sultan şeyhim geldik sana
Hayri Baba geldik sana
Bizler birer garip kuluz
Ne ararız ne buluruz
Himmetinle var oluruz
Sultan şeyhim geldik sana
Hayri Baba geldik sana
* * *
Ben bu aşkın mecnunuyum
Hay benim baba sultanım
Mah cemaline hayranım
Hay benim baba sultanım
Sözlerin hep hakikattir
Tarıkın hak şeriattır
Bilenlere ne devlettir
Hay benim baba sultanım
Resulün aşkına yandım
Aşkın şarabına kandım
Şemi pervaneye döndüm
Hay benim baba sultanım
Hak’tan oldu bize nimet
Her insana olmaz kısmet
Kadiri’ye candan hizmet
Hay benim baba sultanım
Geylani’ye candan hizmet
Hay benim baba sultanım
Hak’kın ismi cemalinden
Feyz dökülür kemalinden
Hak görünür nur yüzünden
Hay benim baba sultanım
Âşıklar hiç ziyan etmez
Gözlerinden yaşlar bitmez
Bu yolda yanmayan bilmez
Hay benim baba sultanım
Hay benim pirim sultanım
* * *
Ben bu aşkın mecnunuyam ey benim kamil mürşidim
Hak cemalin meftunuyam ey benim kamil mürşidim
Aşkım seni arar bulur cemaline hayran olur
Nurlara kalbim boyanır ey benim kamil mürşidim
Gönül kasrında şahımsın sema-i dilde mahımsın
Hüdayi cilvegahımsın ey benim kamil mürşidim
Aklımı sahraya saldım aşkın deryasına daldım
Didarına hayran kaldım ey benim kamil mürşidim
Uludur gayet kemalin ruh verir feyz-i zulalin
Nur nesreder gül cemalin ey benim kamil mürşidim
Siretin hep şeriattır kelamın dürr-i hikmettir
Yolun ayn-ı hakikattir ey benim kamil mürşidim
Hak’kın ismi celalinden gül açılmış cemalinden
Hiç doyulmaz kemalinden ey benim kamil mürşidim
Her kim sırrına eremez hakikat gülün deremez
Didar-ı Hakkı göremez ey benim kamil mürşidim
Feda olsun dil ü canım senin yolunda sultanım
Eriştir derde dermanım ey benim kamil mürşidim
Hüdayi Sırrı sübhane ağlayu geldi divane
Eriştir hak divanına ey benim kamil mürşidim
* * *
Mevlâmızın rahmet eli,
Sözlerinde hikmet seli
Kutb-u cihan Mehmet Veli
Sevenin olmak ne hoş
Rasulullâh’ın varisi
Mürşitlerin en halisi
Terk ettik senden gayrisi
Seninle olmak ne hoş
Geylâni’den almış destur
Hayri Baba’yla can dosttur
Pirliğine şüphe yoktur
İhvânın olmak ne hoş
Dağıtırsın aşkı feyzi
Gözetirsin daim bizi
Hâk’ka verdin gönlümüzü
Evlâdın olmak ne hoş
Dertlilerin ilacısın
Dervişler başın tacısın
Bu ümmetin muhtacısın
Bendesi olmak ne hoş
Zikrullâhdır her bir sözün
Ateş ile yanar özün
Kabul görür senin nazın
Gedâyin olmak ne hoş
Sevmekten başka kârım yok
Affeyle kusurum pek çok
Şanın yüce reddin hiç yok
Turâbın olmak ne hoş
* * *
Babaların babası
Evliyaların hası
Tarikatın ustası
Sevgili Mehmet Baba
İlmi Ledün ustası
Sevgili Mehmet Baba
Bu dünyanın kutbudur
Resul’den de muştudur
Hak’kın bize lütfudur
Sevgili Mehmet Baba
Tarıkına girenler
Seni birden sevenler
Ne bahtiyar kişiler
Sevgili Mehmet Baba
Sevenler beri gelsin
Hemen murada ersin
Hep himmetin varolsun
Sevgili Mehmet Baba
Senin peşinden koşan
Ervahla doldu cihan
Bu ne şeref bu ne şan
Sevgili Mehmet Baba
Senin ile coşarız
Dağı taşı aşarız
Hep Allah’a koşarız
Sevgili Mehmet Baba
Ahmet Sani uyan
Seni adama koyan
Uyan ey gönül uyan
Seni adama koyan
Merhametkânı Sultan
Sevgili Mehmet Baba
* * *
Bazen Hayri Baba’yı
Bazen Ali Aba’yı
Görmek istersen eğer
Seyret Mehmet Baba’yı
O yüce Halisa’yı
Hem güneşi hem ayı
Muhammed Mustafa’yı
Seyret Mehmet Baba’yı
Ona verip özünü
Kaçırmadan sözünü
Ayırmadan gözünü
Seyret Mehmet Baba’yı
Hele gönülden bir bak
Göreceksin sen mutlak
İşte Mugan işte Hak
Seyret Mehmet Baba’yı
Bakın bakın Silsile
Oturmuş Resul ile
Gülümsüyor bizlere
Seyret Mehmet Baba’yı
Cemalinde Cemali
Yüce Hak’kın her hali
Görünür O’nda hemen
Seyret Mehmet Baba’yı
Ahmet Sani ayyaşsın
Farkına da varmazsın
Gönül sen ne ayyaşsın
Farkına da varmazsın
Seyret seyret doymazsın
Canım Mehmet Baba’yı
Seyret seyret doymazsın
Canım Mehmet Baba’yı
* * *
Arayıp da zor bulduğum
Aşkından feyiz aldığım
Himmetiyle var olduğum
Benim şeyhim gülüm var ya
Gezer gönül deryasında
Elinden tesbih aldığım
Gönlümü ona saldığım
Aşk deryasına daldığım
Benim şeyhim gülüm var ya
Gezer gönül deryasında
Canıma canan bildiğim
Aşkı ile eridiğim
Nefsimden fazla sevdiğim
Benim şeyhim gülüm var ya
Gezer gönül deryasında
Aşkıyla serden geçtiğim
Gönlüme sultan seçtiğim
Has çorbasından içtiğim
Benim şeyhim gülüm var ya
Gezer gönül deryasında
* * *
Evliyaya eğri bakma
Kevn-i mekân elindedir
Mülke hüküm süren odur
İki cihan elindedir
Hak anı bunda gönderdi
Kullarını irşad için
Kime diler iman verir
Kahr-ü ihsan elindedir
Sen anı şöyle sanırsın
Sencileyin bir âdemdir
Evliyanın sırrı vardır
Gizli ayan elindedir
Hak zatıyla sıfatıyla
Tecelli eyledi anda
Varlığı Hak varlığıdır
Emr-i Sübhan elindedir
Kaygusuz eder bu ilmi
Okudum öğrendim bildim
Bütün alemlerin hükmü
Kamil insan elindedir
* * *
Şeyhimin illeri,
Uzaktır yolları
Açılmış gülleri
Dermeye kim gelir Ya Hu!
Ahd ile vefalar
Zevk ile sefalar
Bu yolda cefalar
Çekmeye kim gelir! Ya Hu!
Şeyhimin özünü
Severim sözünü
Mübarek yüzünü
Görmeye kim gelir! Ya Hu!
Şeyhimin ilinde
Asası elinde
Şeyhimin yolunda
Ölmeye kim gelir! Ya Hu!
Şeyhimin ilini
Sorarım yolunu
Mübarek elini
Öpmeye kim gelir Ya Hu!
Şeyhimin şemine
Bu canım pervane
Saladır âşıklar
Yanmaya kim gelir Ya Hu!
Ah ile gözyaşı,
Yunus’un haldaşı
Zehr ile şol aşı
Yemeye kim gelir! Ya Hu!
* * *
Yanında kalmaya geldim
Eylenip durmaya geldim
Sen doktorsun bense hasta
Tedavi olmaya geldim
Gele gele yollar aştım
Bu nefsin elinden şaştım
Bir iyi olmaz derde düştüm
Dert için dermana geldim
Bunca gönüller yapmışsın
Şimdi menzile ermişsin
Muhammed’e yar olmuşsun
Bir haber sormaya geldim
Mürşid olup seçilmişsin
Bade olup içilmişsin
Tomurcukken açılmışsın
Seni koklamaya geldim
Sen habibsin bense garip
Her derdime derman verip
Aşkın ile zikir edip
Bir haber sormaya geldim
Abdulkadir olmuş veli
Boşa sarfeylemez dili
Hak’ka giden doğru yolu
Arayıp bulmaya geldim
* * *
Seherlerde çıktım yola
Hem rabıta ala ala
Cemali boyanmış nura
Şeyhim Mehmet Babamın da
Boyu Resulullaha benzer
Daim Allah diye gezer
İsmi Beytullah’ta yazar
Şeyhim Mehmet Babamın da
Cümle velilerin başı
Hak’kı zikretmektir işi
Düşünmeden ol dervişi
Şeyhim Mehmet Babamın da
Kolu Mürteza Ali’dir
Piri Gavsul Geylani’dir
Mürşidi Hayri Baba’dır
Şeyhim Mehmet Babamın da
Ne güzel bir makamı var
Dillerinden feyiz akar
Muhammed’e olmuştur yar
Şeyhim Mehmet Babamın da
Bağlum’da gülleri açmış
Etrafına nurlar saçmış
Mevlam bizi evlat etmiş
Şeyhim Mehmet Babama da
Sultan Mehmet Babama da
* * *
Edelim cevlan
Kılalım seyran
Mest olup hayran
Şeyh eşiğinde
Aldım himmeti
Geçtim zulmatı
Buldum hayatı
Şeyh eşiğinde
Bıraktım arı
İstemem yari
Kestim zünnarı
Şeyh eşiğinde
Aşıkım Allah
Müştakım billah
Olmuşum vallah
Şeyh eşiğinde
Nice bir ülfet
Edelim uzlet
Çekelim halvet
Şeyh eşiğinde
Yunusum El Hak
Didarı müştak
Aşığım Uşşak
Şeyh eşiğinde
* * *
Erenlerin sohbeti
Ele giresi değil
İkrar ile gelenler
Mahrum kalası değil
İkrar gerek bir ere
Göz açıp didar göre
Sarraf gerek gevhere
Nadan bilesi değil
Bir pınarın başına
Bir testiyi koysalar
Kırk yıl anda durursa
Kendi dolası değil
Ümmi Sinan yol ayan
Oluptur belli beyan
Dervişlik yolu heman
Tacı hırkası değil
* * *
Geçtiğiniz yollara
Bizden selam götürün
Hak dost diyen dillere
Bizden selam götürün
Kutlu Hicaz çölüne
Hak’kın solmaz gülüne
O Müminler seline
Bizden selam götürün
Girenler dostun bağına
Düşmez küfrün ağına
Mübarek Nur dağına
Bizden selam götürün
Yağan nuru Huda’ya
Merve ile Safa’ya
Muhammed Mustafa’ya
Bizden selam götürün
Yalvarıp Rabbimize
Dualar edin bize
Muazzam Kabe’mize
Bizden Selam götürün
Her yönelen Allah’a
Çıkar nurlu sabaha
Âl-i Rasülullah’a
Bizden selam götürün
Girersiniz ihrama
El sürmeden harama
Sahabe-i Kiram’a
Bizden selam götürün
Lebbeyk deyip boyuna
Koşun zemzem suyuna
Beni Haşim soyuna
Bizden selam götürün
Mekke ile Medine
İki eşsiz hazine
Cihar yari güzine
Bizden selam götürün
Kavrulan açık başa
Öpülen siyah taşa
Gözlerden akan yaşa
Bizden selam götürün
Yetişir Cemal gayri
Çok sözün yoktur hayrı
Hüccaca ayrı ayrı
Bizden selam götürün
* * *
Kâbe'nin yolları bölük bölüktür
Benim ciğerlerim delik deliktir
Dünya dedikleri bir gölgeliktir
Aman Kâbem varsam sana
Yüzüm gözüm sürsem sana
Eşim dostum yüklesinler yükümü
Komşularım helâl etsin hakkını
Görmez oldum ırak ile yakını
Aman Kâbem varsam sana
Yüzüm gözüm sürsem sana
Altından oluklar yaptırmışlar
Gümüşten kemerlerin kuşatmışlar
Ak mermerlerden anı döşetmişler
Aman Kâbem varsam sana
Yüzüm gözüm sürsem sana
Kâbe'nin dibinde dört ırmak akar
Zeyn olmuş hûriler seyrana çıkar
Ah bu Kâbe derler misk anber kokar
Aman Kâbem varsam sana
Yüzüm gözüm sürsem sana
* * *
Ağlayı ağlayı yollara düştüm
Şükür olsun sevdiğime kavuştum
Medine göründü yandım tutuştum
Ölüm ver Allah’ım verme ayrılık
Yeşil kubbe görününce gözüme
Boynum büküp elim koydum dizime
Uyandım ki su serperler yüzüme
Aklımı başımdan aldı ayrılık
Yana yana ciğerleri kavrulan
Bir can ile sevdiğine sarılan
Hiç güler mi Medine’den ayrılan
Merhametin yok mu zalim ayrılık
Ferhat gibi canım yandı kavruldu
Şirin gibi ciğerimden vuruldum
Ölmedim de Medine’den ayrıldım
Bir derdimi yüz bin ettin ayrılık
* * *
Yurdumdan çıktım yürüdüm
Mum oldum sanki eridim
Beytullah’a yüzüm sürdüm
Iraktır Kabe yolları
Ne güzel Mekke illeri
Develer katar katarlar
Kum deryasına batarlar
Şeytanı taşa tutarlar
Medine’de üç gün Pazar
Hacılar armağan düzer
Melekler sevabın yazar
Emiri hac kafile başı
Uzun olsun ömür yaşı
Gitmesin akçesiz kişi
* * *
Arafat dağı da bir yüce dağdır
İnanın Muhammed ölmedi sağdır
Ravzasına vardım gülistan bağdır
Seni ziyarete geldim efendim
Bir feyiz almaya geldim efendim
Sana gelir iken beni görmüşler
Yolumun üstüne pusu kurmuşlar
Hain nefsim can evimden vurmuşlar
Bu nefsin elinden bıktım efendim
Seni ziyarete geldim efendim
Bir feyiz almaya geldim efendim
Sana gelirken yolum kuruldu
Çok ağladım gözüm yaşı sel oldu
Hain nefsim Şeytan ile bir oldu
Vurdu can evimden medet efendim
Seni ziyarete geldim efendim
Bir feyiz almaya geldim efendim
Çok nasihat ettin sözün tutmadık
Bize gösterilen yoldan gitmedik
Bülbül olup dost bağında ötmedik
Seni ziyarete geldim efendim
Bir feyiz almaya geldim efendim
* * *
Gani Mevlâm nasip etse
Varsam ağlayı ağlayı
Medine de Muhammed’i
Görsem ağlayı ağlayı
Delil yapışsa elime
Lebbeyk öğretse dilime
İhram bezini belime
Sarsam ağlayı ağlayı
Sana altın oluk sana
Varan canlar kılar tana
Kara donlu Kâbe sana
Varsam ağlayı ağlayı
Çevre yanı kesme kaya
El kaldırıp âmin diye
Arafat'taki vakfeye
Dursam ağlayı ağlayı
Hüccac döner yana yana
Ciğerim döndü büryana
Şol zemzemden kana kana
İçsem ağlayı ağlayı
Akıtırlar hayvan kanı
Esirgemez kimse canı
Şol meydanda koç kurbanı
Kessem ağlayı ağlayı
Derviş Yunus der can ile
Kul olmuşum iman ile
Dilim zikri Kur'an ile
Varsam ağlayı ağlayı.
* * *
Başım açık yalın ayak
Düştüm Kabe yollarına
Günahıma ağlayarak
Düştüm Kabe yollarına.
Dost ahbapla vedalaşıp
Nice sarp dağları aşıp
Halilullaha ulaşıp
Düştüm Kabe yollarına.
Musul, Bağdat ve Kerbela
Nurlar yağar her gün hâlâ
Hoştur deyip kaza bela
Düştüm Kabe yollarına.
Bazen açık bazen susuz
Bazen yorgun, ve uykusuz
Sabır isteyerek sonsuz
Düştüm Kabe yollarına.
Beytullah’ı görem diye
Taşına yüz sürem diye
Yoluna can verem diye
Düştüm Kabe yollarına.
* * *
Çıkıp hüccac ile gitmek,
Ne güzeldir, ne güzeldir
Yolunda canı terk etmek
Ne güzeldir, ne güzeldir
O yolların riyâzâtı
Eritir hep hatiatı
Visâlin haccı lezzâtı
Ne güzeldir ne güzeldir
O yolların muğeylânı
Âşıkların gülistânı
Hicazın yolu kârbânı
Ne güzeldir ne güzeldir
Medine şehrine varsam
Habibin Ravzasın görsem
Eşiğine yüzüm sürsem
Ne güzeldir ne güzeldir
Geçip ol yüce yerleri
Çıkarsak başa yolları
Görünse kabe illeri
Ne güzeldir ne güzeldir
Nebilerin nazargahı
Velilerin karargahı
Görürsem Kabetullah’ı
Ne güzeldir ne güzeldir
Niyazi’ye nasip olsa
Varıp maksudunu bulsa
Safa ve zevk ile dolsa
Ne güzeldir ne güzeldir
* * *
Ravzanın önünde büküldü belim
Sordular suali tutuldu dilim
Evvel böyle değildim doğruldu yolum
Yanıyor Allah’ım içimiz yanıyor
Bizi böyle görenler deli sanıyor
Ravza’nın önünde büyük çeşme
Çevirin önünü münkir içmesin
Rab’bim bizi bu sürüden seçmesin
Yanıyor Allah’ım içimiz yanıyor
Bizi böyle görenler deli sanıyor
Ravza’nın içinde nurdan direkler
Direklere müştak olmuş melekler
O esnada kabul olur dilekler
Yanıyor Allah’ım içimiz yanıyor
Bizi böyle görenler deli sanıyor
Akar gözüm yaşı döner bir sele
Bülbülün hasreti sadece güle
Aşktan anlamayan bizi ne bile
Yanıyor Allah’ım içimiz yanıyor
Bizi böyle görenler deli sanıyor
Açılıyor bu ravzanın kapısı
Nurlarla bezenmiş sanki yapısı
Aşktan anlar ihvanların hepsi
Yanıyor Allah’ım içimiz yanıyor
Bizi böyle görenler deli sanıyor.
* * *
Ravzaya bakmaya gözler mi doyar
Aşkın şarabını içen böyle mi yanar
Ebubekir Ömer Osman Ali de var
Açın şu ravzayı Habibim de var
Benim dertlerimin tabibi de var
Aç Muhammed ravzanı biz de varalım
Mübarek ravzana yüzler sürelim
Kimler yapmış bu ravzanın yapısın
Melekler açmış tavaf kapısını
Hacerül esvedin güzel kokusu
Ravzaya indim de ettim kıyamı
Ortaya saçmışlar gülü reyhanı
Günahtan kurtarır cümle alemi
Çıkardım dağlara Habibim derdim
Ben Allah’a arzuhalimi verdim
Çok şükür Mevlaya murada erdim
İçerim yanıyor gözlerim ağlar
Yüreğim tutuşur ciğerim yanar
Gözden nihan oldu o güzel yerler
Osman’a verdiler zinnureyn adı
Melekler eyledi gökte feryadı
Ben senin aşkından olmuşam şadı
Ravzanın içinde arifler durur
Günahım sorarsan defterler dolu
Mevlam göndermiş bu kadar kulu
* * *
Zikrullah gökleri geçer
Lahun tellerine göçer
Vuslat kapıların açar
Yanalım zikrullah ile
Ölelim zikrullah ile.
Zikrullah canlara candır
Hem dertlilere dermandır
Allah’tan bize ihsandır
Yanalım zikrullah ile
Ölelim zikrullah ile
Zikrullah elde sermaye
Hem yareli kalplere şifa
Ulaştırır ol Mevla’ya
Yanalım zikrullah ile
Ölelim zikrullah ile
Zikrullah Kur-an’ın sırrı
Sen sanma Kur-an’dan ayrı
Yok hidayet ondan gayri
Yanalım zikrullah ile
Ölelim zikrullah ile
Bilişelim görüşelim
Söyleşelim Allah ile
Allah ile Mevla ile
* * *
Dil beytini pak eden
Dervişi anka eden
Âlemi Lâhut’a giden
Mevla zikridir zikri
Zikirden halet olan
Aşinayı ruh olmaz
Ukbada devlet bulan
Mevla zikridir zikri
Terk ehline karışan
Hem zevkine erişen
Bahrî Ledünle görüşen
Mevla zikridir zikri
Aşıkların zikri Hu
Zikri Hu’dur fikri Hu
Vecde gelip diye Hu
Mevla zikridir zikri
Nureddin’i diri kılan
Tevhidle çeragı yanan
Bi hamdilillah tevfik olan
Mevla zikridir zikri
* * *
Canu dili pak eden
Mevla zikridir zikri
Aşk ile Pazar eden
Mevla zikridir zikri
Şeriattır kapısı
Tarikattır yapısı
Hakikattır binası
Mevla zikridir zikri
Düşmüşleri kaldıran
Aşk bahrine daldıran
Maksuduna erdiren
Mevla zikridir zikri
Erenlerin yolunu
Sürerler hep demini
Dervişlerin muini
Mevla zikridir zikri
Şeyh yedini kim tutar
Ref’i hicap ol eder
Canan iline gider
Mevla zikridir zikri
Veliyüddin sen sözün
Zikr ile pak et özün
Dostuna tutar yüzün
Mevla zikridir zikri
* * *
Hak’ka aşık olanlar
Zikrullah’tan kaçar mı?
Arif olan, cevherin
Boş yerlere saçar mı?
Gelsin marifet olan
Yoktur sözümde yalan
Emmareye kul olan
Hayrü şerri seçer mi?
Gerçek bu söz yarenler
Gördüm demez görenler
Keramete erenler
Gizli sırrın açar mı?
Sen bir koğuk selvisin
Hemen şöyle durursun
Sen bir palaz yavrusun
Kuş kanatsız uçar mı
Üftade yanıp tüter
Bülbüller gibi öter,
Dervişlere taş atan
Îmân ile göçer mi?
* * *
Daldım derin fikire,
Hamdeyledim şüküre
Aşk ile feyiz ile
Başlayalım zikire
Vur kalbe Allah desin
İnim inim inlesin
Kalbimin şu sesini
Cümle alem dinlesin
Kabenin örtüsü kara
Bülbülüm düştüm zara
Doktor tabib gerekmez
Bendeki başka yara
Kâbe’de yeşil yazı
Allah Muhammed sözü
Pirim aklıma düştü
İçimde ince sızı
Yürü Hak’kın yolundan
Tut mürşidin elinden
Aşık olan anlasın
Bizim şeyhin dilinden
Kalbimin içi cami
Pirim kaptan ben gemi
Bu dergah aşk dergahı
Semai dön Geylani
* * *
Dilhanesi pür nur olur,
Envarı zikrullah ile
İklimi dil mamur olur
Mimarı zikrullah ile
Her müşkil iş âsân olur
Derdi dile dermân olur
Canım içinde cân olur
Esrarı zikrullah ile
Gamgin gönüller şad olur
Dembesteler azad olur
Gümgeşteler irşad olur
Asar-ı zikrullah ile
Zikreyle Hak’kı her nefes
Allah bes, Bâki heves
Bes gayriden ümidi kes
Tekrarı zikrullah ile
Gör ehli halin fırkasın
Çaketti Ceyb-i hırkasın
Devreyle zikrin halkasın
Pergari zikrullah ile
Terket cihan arayışın
Nefsin gider alayışın
Bul canı dil asayışın
Efkarı zikrullah ile
Ahmet seni ikrar eder
Hem zikrin tekrar eder
İhlasını iş’ar eder.
Eş’arı zikrullah ile
* * *
Bu dünyaya verme gönül
Dünya sana kalır değil
Dünya seven dost katına
Yüz akıyla varır değil
Bu dünyanın muhabbeti
Şol ağulu bal gibidir
Ağusun bilen ol bala
Parmağını banar değil
Bu dünyanın zehri katı
Cana ere mazarratı
Zehrini bilmeyen bunun
Kendünü sakınır değil
Bu dünyayı derip yığma
Ahir koyup gitsen gerek
Koyup gideceğin sanan
Dünyayı devşirir değil
Âşıkların gönül kuşu
Düşmez dünya tuzağına
Gerçek eren bu dünyayı
Hiç muhale alır değil
Eşrefoğlu Rumi sen de
Eğer şaha mahrem isen
Himmetin gözüne kevneyn
Zerre denlü gelir değil
* * *
Bu dünyaya gelen canlar
Gedai bayı Sultanlar
Turab oldu bütün onlar
Gelin zikredelim Ya Hu
Bu dünyaya gelen gitmiş
Kamu varını terketmiş
Bu gün nöbet bize yetmiş
Gelin zikredelim Ya Hu
Bu dünya bir tımarhane
Gidenleri düşünsene
Gönül verme bu külhane
Gelin zikredelim Ya Hu
Meyil verme bu dünyaya
Ayal evlat ahibbaya
Düşersin sonra cezaya
Gelin zikredelim Ya Hu
Etme sivaya iltifat
Dilersen gamdan necat
Ver Muhammed’e salavat
Gelin zikredelim Ya Hu
Olma zahidi guşk ile
Koma masivayı dile
Mücadele et nefsinle
Gelin zikredelim Ya Hu
Bu simu zeri derme gel
İnkârı koy ikrara gel
Bülbül gibi gülzara gel
Gelin zikredelim Ya Hu
Elinde var iken fırsat
Zikri Huda’ya et dikkat
Tutup durmaz seni sıhhat
Gelin zikredelim Ya Hu
Zikre meşgul ol sen heman
Kalbe dolâ nuru iman
Zikri Huda et her zaman
Gelin zikredelim Ya Hu
(Hudai) Eyledi pendi
Çözüle kalplerin bendi
Huzuru kalble efendi
Gelin zikredelim Ya Hu
* * *
Bu dünya dari gaflettir, rahatı hep yalandır ha
Bilir misin ahir fani, vefasız bir cihandır ha.
Sivânın rengine hiç bakma, mevti daima zikret
Elinde var iken fırsat, gönlünü gel uyandır ha
Büyük söz söylemekten kıl ictinap yıkma gönül birden
Uyup nefse gönül yıkma, Âşıklara ziyandır ha
İtimadetme adudur sana bû nefs ile şeytân
Uyup bunlara hiç gitme yarı yolda koyandır ha
Görünür türlü ziynette, gözüne gerçi bu dünya
Bakıp nakşına aldanma, bakisi yok yalandır ha
Nakş-i dünyaya aldanan, bunun zevki daim sanır
Bilmezler tez geçer gölge gibi bir sayebandır ha
Hüdâ âşıkları hiç meyl-i ağyar eylemezler kim
Malumdur meyl-i ağyar eylemek daim yamandır ha
Devam et zikri yezdane sakın divane boş gezme
Haberdar ol ki erişti vakit ahir zamandır ha
Bilir misin duhul eden Hudai Cennet’e kimdir
Tutup emri ilahiyi kulağına koyandır ha
* * *
Biz dünyadan gider olduk
Kalanlara selam olsun
Bizim için hayır dua
Kılanlara selam olsun
Ecel büke belimizi
Söyletmeye dilimizi
Hasta iken halimizi
Soranlara selam olsun
Tenim ortaya açıla
Yakasız gömlek biçile
Bizi bir asan veçhile
Yuyanlara selam olsun
Dünya’ya gelenler gider
Hergiz gelmez yola gider
Bizim halimizden haber
Soranlara selam olsun
Selâ verin kastımıza
Gider olduk dostumuza
Namaz için üstümüze
Duranlara selâm olsun
Eceli gelenler gider
Hepsi gelmez yola gider
Bizim halimizden haber
Soranlara selâm olsun
Miskin Yunus söyler sözü
Yaş doludur iki gözü
Bilmeyen ne bilsin bizi
Bilenlere selam olsun
* * *
Geldi geçti ömrüm benim
Şol yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle gelir
Bir göz açıp yummuş gibi
İş bu söze Hak tanıktır
Bu can gövdeye konuktur
Bir gün ola çıka gide
Kafesten kuş uçmuş gibi
Miskin ademoğulları
Ekinlere benzer gider
Kimi biter kimi yiter
Yere tohum saçmış gibi
Bu Dünya’da bir nesneye
Yanar içim göynür özüm
Yiğit iken ölenlere
Gök ekini biçmiş gibi
Bir hastaya vardın ise
Bir içim su verdin ise
Yarın orda karşı gele
Hak şarabın içmiş gibi
Yunus Emre bu Dünya’da
İki kişi kalır derler
Meğer Hızır, İlyas ola
Ab-ı hayat içmiş gibi
* * *
Yalancı Dünya’ya konup göçenler
Ne söylerler, ne bir haber verirler
Üzerinde türlü otlar bitenler
Ne söylerler, ne bir haber verirler
Kimisinin biter üstünde otlar
Kiminin başında sıra serviler
Kimi masum, kimi güzel yiğitler
Ne söylerler, ne bir haber verirler
Toprağa karışmış nazik tenleri
Söylemeden kalmış tatlı dilleri
Gelin duadan unutman bunları
Ne söylerler, ne bir haber verirler
Yunus der ki gör takdirin işleri
Dökülmüştür kirpikleri kaşları
Başları ucunda hece taşları
Ne söylerler, ne bir haber verirler
* * *
Narı uşşağı hoş gör,
Atma taş ey zahida
Bir tecelli olsa kalbe,
İhtiyar elden gider
Parladıysa zikri Hak,
Aşıkların dilhanesin
Ah çeker seyha vurur,
Namusu ar elden gider
Cezbeyi Rahman gelir de,
Gaşyederse aklını
Sanki bir mecnun olur,
Namı vekar elden gider
Nigübet hakkında alem,
Ne söyler söylesin
Eylemez asla muhabbet,
İhtiyar elden gider
Cezbeyi Hak insi cin,
Amelinin hep efdalı
Ah ile terennüm ,
Bülbüle gülden gider
Maksadı Leyl-ü Nehar,
Almak rızasın Halık’ın
Haktan özge kalp evinde,
Her ne var elden gider
Zikri çok etse de eshabı,
Gulubi gasiye
Uğramaz aşk şehrine,
Ol başka bir yoldan gider
Varisi peygamberi,
Bir mürşide el vermeyen
Lal-ü zari görmeden,
O bir susuz çölden gider
Bu tarikat yolunu,
Baştan başa inkâr eden
Sağ cenahı terk eder,
Şeytanla soldan gider
Ey Rızayi feyzi nuri,
Ahmedi bu kalplere
Mürşidi kâmil mükemmel,
Piri makbulden gider.
* * *
Şem’a yanan pervaneler
Gelsün beraber yanalım
Aşka düşen divaneler
Gelsün beraber yanalım
Gelsin bir hoşça yanalım
Varın sorun şol bülbüle
Neden âşık olmuş güle
Anın için düşmüş dile
Gelsin beraber yanalım
Gelsin bir hoşça yanalım
Koca Zahit bizi taşlar
Akıtalım kanlı yaşlar
Hak tariktir deyin kardeşler
Gelsin beraber yanalım
Gelsin bir hoşça yanalım
Yanmaktır bizim kârımız
Terkedelim hep varımız
Pervaneler yaranımız
Gelsin beraber yanalım
Gelsin bir hoşça yanalım
Gel şehzadem gel sen de yan
Yaş yerine dökelim kan
Hak cemalin isteyen can
Gelsün beraber yanalım
Gelsin bir hoşça yanalım
* * *
Hak yoluna gidenlerin
Asa olsam ellerine
Her pir vasfın edenlerin
Kurban olsam dillerine
Torunuyuz bir dedenin
Tohumuyuz bir bedenin
Münkir ile cenk edenin
Silah olsam ellerine
Bir üstada olsam çırak
Bir olur da yakın ırak
Kemiklerim yapsam tarak
Dost zülfünün tellerine
Vücudumu kavursalar
Yönüm Hak’ka çevirseler
Harman edip savursalar
Muhabbetin yellerine
Yar yüzünde olsam zülfün
Dağlarında olsam sünbül
Dost bağında olsam bülbül
Şakıyıversem güllerine
Seyranı kaldır parmağın
Vaktidir Hak’ka durmağın
Deryaya akan ırmağın
Kadre olsam sellerine
* * *
Bakıp cemali yâre,
Çağırırım dost dost
Dil oldu pare pare,
Çağırırım dost dost
Aşkın ile dolmuşum,
Zühdümü yanılmışım
Mestü müdam olmuşum,
Çağırırım dost dost
Mescüdü meyhanede,
Hanede viranede
Kabe’de puthanede,
Çağırırım dost dost
Sular gibi çağ çağ,
Dolaşırım dağ dağ
Hayran bana sırr-u sağ,
Çağırırım dost dost
Dünya gamından geçip,
Yokluğa kanat açıp
Aşk ile daim uçup,
Çağırırım dost dost
Aradığım candadır,
Canda ve hem tendedir
Bilir iken bendedir,
Çağırırım dost dost
Gâh düşerim mutlaka,
Gah asıl ki mülhaka
Bakıp kamudan Hak’ka,
Çağırırım dost dost
Dolunmaz ol hal ü hat,
Minel ezel ta ebed
Onulmaz asla bu dert,
Çağırırım dost dost
Hep görünen dost yüzü,
Andan ayırmam gözü
Gitmez dilimden sözü,
Çağırırım dost dost
Derya olunca nefes,
Paralanınca kafes
Ta kesilince bu ses,
Çağırırım dost dost
Gökler gibi dönerim,
Gün gibi dolanırım
Devr ile elenirim,
Çağırırım dost dost
Ne yerdeyim ne gökte,
Ne mürdeyim ne zinde
Her zaman ve her yerde,
Çağırırım dost dost
Geldim ol dost ilinden,
Koka koka gülünden
Niyazi’nin dilinden,
Çağırırım dost dost
* * *
Bu aşk bir bahri ummandır
Buna haddi kenar olmaz
Delilim sırr-ı Kur’an’dır
Bunu bilende ar olmaz
Süre geldi ezeliden
Pirim Muhammed âliden
Şarabı lem yezaliden
İçenlere kanar olmaz
Eğer aşık isen yare
Sakın aldanma ağyare
Düş İbrahim gibi nare
Bu gülşende yanar olmaz
Kıyamazsan başa cana
Irak dur girme meydana
Bu meydanda nice başlar
Kesilir, hiç soran olmaz
Hak ile Hak olanlara
Kendi özün bilenlere
Dost yolunda ölenlere
Kan pahası dinar olmaz
Biz aşığız biz ölmeyiz
Çürüyüp toprak olmayız
Karanlıklarda kalmayız
Bize leyl ü nehâr olmaz
Bak şu Mansur’un işine
Halkı üşürmüş başına
Enel Hak’kın firaşına
Düşenlere tımar olmaz
İşte bu sırrı Kuran’dır
Küllü Men Aleyha Fan’dır
İki kapılı bir handır
Konan göçer karar olmaz
Seyfullah sözünde mesttir
Şeyhinden aldığı desttir
Divanara kalem pestir
Ne söylerse inan olmaz
* * *
Seni seven âşıkların
Gözü yaşı dinmez imiş
Seni maksud edinenler
Dünya ahret anmaz imiş
Gönlün sana verenlerin
Eli sana erenlerin
Gözü seni görenlerin
Devranları dönmez imiş
Ölmez imiş âşık canı
Hiç çürümez imiş teni
Aşk her kimi kıldı fani
Ana zeval ermez imiş
Aşkına düşen canların
Yoluna baş verenlerin
Aşka bülbül olanların
Kimse dilin bilmez imiş
Aşkın ile bilişenler
Senin ile buluşanlar
Sen maşuka erişenler
Ezel ebed ölmez imiş
Eşrefoğlu Rumi senin
Yansın aşk oduna canın
Aşk oduna yanmıyanın
Kalbi safi olmaz imiş
* * *
Aşkın odu ciğerimi
Yaka geldi yaka gider
Garip başım bu sevdayı
Çeke geldi çeke gider
Firkat kar etti canıma
Gelsin âşıklar yanıma
Aşk zencirin dost boynuna
Taka geldi taka gider
Bülbül eder zarü figan
Aşk oduna yandı bu can
Benim gönülcüğüm hemen
Hak’tan geldi Hak’ka gider
Arifler durur sözüne
Gayri görünmez gözüne
Eşrefoğlu yar yüzüne
Baka geldi baka gider
* * *
Ben yürürüm yane yane
Aşk boyadı beni kane
Ne âkılem ne divâne
Gel gör beni aşk neyledi
Gâh eserim yeller gibi
Gâh tozarım yollar gibi
Gâh akarım seller gibi
Gel gör beni aşk neyledi
Akar sulayın çağlarım
Dertli ciğerim dağlarım
Şeyhim anıben ağlarım
Gel gör beni aşk neyledi
Ya elim al kaldır beni
Ya vaslına erdir beni
Çok ağladım güldür beni
Gel gör beni aşk neyledi
Ben yürürüm ilden ile
Şeyh sorarım dilden dile
Gurbette hâlim kim bile
Gel gör beni aşk neyledi
Aşkın beni mest eyledi
Aldı gönlüm hast’eyledi
Öldürmeye kast eyledi
Gel gör beni aşk neyledi
Benzim sarı, gözlerim yaş
Bağrım yara çiğerim taş
Halim bilen dertli kardaş
Gel gör beni aşk neyledi
Mecnun oluben yürürüm
Ol yâri düşte görürüm
Uyanır melûl olurum
Gel gör beni aşk neyledi
Ben Yunus’u biçâreyim
Baştan aşağı yareyim
Dost elinden avareyim
Gel gör beni aşk neyledi
* * *
Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dün-ü günü
Bana seni gerek seni
Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seni
Aşkın âşıklar öldürür
Aşk denizine daldırır
Tecelli ile doldurur
Bana seni gerek seni
Aşkın şarabından içem
Mecnun olup yola düşem
Sensin dünü gün endişem,
Bana seni gerek seni
Sufilere sohbet gerek
Ahilere ahret gerek
Mecnunlara Leyla gerek
Bana seni gerek seni
Eğer beni öldüreler
Külüm göğe savuralar
Toprağım anda çağırır
Bana seni gerek seni
Cennet dedikleri ne ki
Bir kaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver onları
Bana seni gerek seni
Yunus durur benim adım
Gün geçtikce artar ödüm
İki cihanda maksudum
Bana seni gerek seni
* * *
Canı dilden hane kıldın akibet
Gönlümü virâne kıldın akibet
Ol cünün zincirini tahrik edip
Sen beni divane kıldın akibet
Aşkı bi pervaya mahrem eyledin
Akıldan bigane kıldın akibet
Dane-i naciz idim ben ziri hak
Daneyi yüz dane kıldın akibet
Dane iken bağı bostan eyledin
Haki pür kâşane kıldın akibet
Hamrî vahdetten içirdin tabime
Ruhumu pervane kıldın akibet
Sakiyi gülzarı cansın dembedem
Gönlümü meyhane kıldın akibet
Ey Fakirullah hakkı bendeni
Aşıkı ferzane kıldın akibet
* * *
Güzel âşık cevrimizi,
Çekemezsin demedim mi?
Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi?
Demedim mi, demedim mi?
Gönül sana söylemedim mi?
Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi?
Yemeyenler kalır naçar
Gözlerinden kanlar saçar
Bu bir demdir gelir geçer
Göremezsin demedim mi?
Bu dervişlik bir dilektir
Bilene büyük devlettir
Yensiz yakasız gömlektir
Giyemezsin demedim mi?
Çıkalım meydan yerine
Erelim Ali sırrına
Can-u başı Hak yoluna
Koyamazsın demedim mi?
Aşıklar harabât olur
Hak yanında kıymetl’olur
Muhabbet baldan tatl’olur
Doyamazsın demedim mi?
Pirsultan abdal şâhımız
Hak’ka ulaşır râhımız
Onik’imam katarımız
Uyamazsın demedim mi?
* * *
Gel gel yanalım,
Ateşi aşka
Şule verelim,
Ateşi aşka
Aşk ehli ölmez,
Yerde çürümez
Yanmayan bilmez,
Ateşi aşka
Ey padişahım,
Sensin Penah’ım
Affet günahım
Ateşi aşka
Varın verenler,
Hak’ka ererler
Yandım erenler,
Ateşi aşka
Varımdan geçtim
Hak’ka eriştim
Yandım tutuştum
Ateşi aşka
Evvel aldandım,
Pek kolay sandım
Kat be kat yandım,
Ateşi aşka
Narım yitirdim,
Dosta getirdim
Geçtim oturdum,
Ateşi aşka
Seyyid Nesimi,
Terkeyle resmi
Yandı bu cismim,
Ateşi aşka
* * *
Yanmaktan usanmazam,
Pervanemiyim bilmem
Hiç sonunu sormazam
Divane miyim bilmem
Kalbimde ocağım var,
Bu sinede dağım var;
Ateşte durağım var
Hep yane miyim bilmem
Her şamu seher zarım
Guş eylemez ol yârim
Bakmaz bana hünkârım,
Bigane miyim bilmem
Dil hane harab oldu,
Yıkıldı türab oldu
Her canibi bab oldu,
Virane miyim bilmem
Nuri demi dehşette
Bahri gamı firkatte
Fakir miyim hasrette
Dürdane miyim bilmem.
* * *
Ağla gözüm ağla gülmezem gayrı
Gönül dosta gider gelmezem gayrı
Ne gam bunda bana bin kere ölsem
Orda ölüm olmaz ölmezem gayrı
Yansın canım yansın aşkın oduna
Aksın kanlı yaşım silmezem gayrı
Göyündüm aşk ile ta kül olunca
Boyandım derdine, solmazam gayrı
Beni irşad eden mürşid-i kamil
Yeter bir el daha almazam gayrı
Varlığım yokluğa değişmişim ben
Bu gün cana başa kalmazam gayrı
Fenadan bakiye göç eder olduk
Yöneldim şol yola dönmezem gayrı
Muhabbet bahrinin gavvası oldum
Gerekmez Ceyhun’a dalmazam gayrı
Dilerim fazlından ayrılmıyasın
Tanrı’m senden özge sevmezem gayrı
Söyle aşık dilinden bunu Yunus
Eğer aşık isem ölmezem gayrı
* * *
Ben bu yolu bilmez idim
Aşk gönlüme düştü gider
Aşk elinden dertli yürek
Kaynaya ben taştı gider
Hani bizden önde olan
Kalmadı dünyaya gelen
Dünü gün ari taat kılan
Ol sıratı geçti gider
Nefsi doyunca yiyenler
Kana kana uyuyanlar
Dili gıybet söyleyenler
Cehenneme düştü gider
Aşk oduna yanmayanlar
Öleceğin sanmayanlar
Göz açıp uyanmayanlar
Şöyle gaflet bastı gider
Bu aşk bize bir düş idi
Hak müyesser kılmış idi
Derviş Yunus bir kuş idi
Halk içinde uçtu gider
* * *
Dinle sözümü sana derim özge edâdır
Derviş olana lâzım olan aşk-ı Hüdâ’dır
Aşıkın nesi var ise maşûka fedâdır
Semâ’ safâ câna şifa rûha gıdâdır
Aşk ile gelin eyleyelim zevk ü safayı
Zevk ile safalar sürelim Hu ile Hay’ı
Çalalım kudümü, edelim mazharü nayı
Semâ’ safâ câna şifa rûha gıdâdır
Ey sofu bizim sohbetimiz câna safâdır
Bir cur’amızı nûş ede gör derde devâdır
Hak ile ezeli ettiğimiz ahd ü vefâdır
Semâ’ safâ câna şifa rûha gıdâdır
Aşk ile gelin talib-i cûyende olalım
Zevk ile safalar sürelim zinda olalım
Hazret-i Mevlânâ’ya gelin bende olalım
Semâ’ safâ câna şifa rûha gıdâdır
* * *
Severim ben seni candan içeri,
Yolum vardır bu erkândan içeru
Şeriat tarikat yoldur varana
Hakikat marifet andan içeru
Beni bende demen ben bende değilim
Bir ben vardır bende benden içeru
Süleyman kuşdilin bilir dediler
Süleyman var Süleyman’dan içeru
Tecelliden nasib erdi kimine
Kiminin maksudu andan içeru
Senin aşkın beni benden alıptır
Ne şirin derd bu dermandan içeru
Derviş Yunus gözü tuş oldu sana,
Kapında kuldur sultandan içeru.
* * *
Gururlanma insanoğlu
Ölmemeye çaren mi var
Hazan görmüş bir gül gibi
Solmamaya çaren mi var
Hayat denen dolap döner
Bütün mahlûk olan biner
Yağı biten kandil söner
Sönmemeye çaren mi var
Hiç aldanma mala mülke
Gitmez isen doğru yola
Tatlı canın Azrail’e
Vermemeye çaren mi var
Hiç güvenme can dostuna
Uçuşurlar mal kastına
Çıkıp teneşir üstüne
Yatmamaya çaren mi var
Düşünmezsin hiç ölmeyi
Terk etmezsin hiç gülmeyi
Yakası yok ak gömleği
Giymemeye çaren mi var
Nerde ecdad nerde ata
Hak’ka karşı yapma hata
Tabut denen ağaç ata
Binmemeye çaren mi var
Daim yürür Hak izinde
Hak’kı söyler her sözünde
Dört kişinin omuzunda
Gitmemeye çaren mi var
Kalkacaktır gözden perde
Göreceksin yarın, nerde
Ev kazılmış kara yerde
Yatmamaya çaren mi var
Münker Nekir gelecektir
Rab’bin kimdir diyecektir
Mümin cevap verecektir
Vermemeye çaren mi var
* * *
Ey kardeş yolcuyuz hazırlansana,
Bu fani Dünya’dan göçeriz bir gün
Ölümden kurtuluş yoktur insana
Omuzlar üstünde geçeriz birgün
Duydun mu ecele çare bulana
Bu Dünya üstünde baki kalana
Hazırla kendine lazım olana
Elveda bayrağını açarız birgün
Azrail vadesi dolanı bilir
Davetsiz konuktur her eve gelir
Dostum ağlar düşmanım sevinir
İyiyi kötüyü seçeriz bir gün
Kazanla teneşir haberci olur
Ölümün etrafta çabuk duyulur
İpekler sırmalar hepsi soyulur
Beş arşın kefeni biçeriz bir gün.
Musalla dediğin bir mihenk taşı
Şahittir insana eşi yoldaşı
Akılsen kefeni başında taşı
Evladu iyalden kaçarız bir gün.
Bineğin tabuttur unutma sakın
Kapının önüne gelmesi yakın
Rızası olmazsa Cenabı Hak’kın
Âleme dehşetler saçarız bir gün.
Mezardır faninin en son durağı
İmanın nurudur onun çerağı
Melekler getirir bize burağı
Cenneti Ala’ya uçarız bir gün
Müminin makamı Cennetünna’im
Münkirin makamı Berzahul Cahim
Son nefes bizlere lûtfeder Rahim
Eceli bal gibi içeriz bir gün
Bu kara toprağa insandır maye
Ameli salihtir kabre sermaye
Varınca huzuru ferman fermaye
Hayırla şerleri ölçeriz bir gün
Ey Aşkı ölüme hazır ol her an
Rehberin Hak olsun düsturun Kuran
Nasılsa senin de gelecek sıran
Aklından çıkarma naçarız bir gün.
* * *
Ömür bahçesinin gülü solmadan,
Uyan gel gözlerim gafletten uyan
Ecel bize bir gün devran dönmeden
Uyan gel gözlerim gafletten uyan
Niçin gaflet ile mağrur olursun
Kervan göçer gider yolda kalırsın
Be vallahi sonra pişman olursun
Uyan gel gözlerim gafletten uyan
Kaba döşekte yatma döne döne
Mağrur olup uyuma kana kana
İletirler seni karanlık yere
Uyan gel gözlerim gafletten uyan
Derviş Yunus söyler sözü tutulmaz
Senin kumaşın bu yerde satılmaz
Böyle yatmak ile dosta gidilmez
Uyan gel gözlerim gafletten uyan
* * *
Bak şu Dünya’nın türlü türlü haline,
Hiç kimseler çare bulmaz ölüme
Ne gelir kuluna Allah’tan gelir
Sabredelim gönül elden ne gelir
Ne gelirse kuluna Allah’tan gelir
Anne dedikleri yürek yaresi
Evlat dedikleri ciğer paresi
Kardeş dedikleri gönül yaresi
Hiç bulunmaz bu ölümün çaresi
Sabredelim gönül elden ne gelir
Ne gelirse kuluna Allah’tan gelir
Ben dertliyim bana derman bulunmaz
Yüreğimden yarelerim onulmaz
Hak’tan gelene hiç çare bulunmaz
Sabredelim gönül elden ne gelir
Ne gelirse kuluna Allah’tan gelir
Benim işim ancak Hak’ka kalmıştır
Ciğerim kara kan ile dolmuştur
Eyüp Peygamberden miras kalmıştır
Sabredelim gönül elden ne gelir
Ne gelirse kuluna Allah’tan gelir
Derviş Yunus bunu böyle demiştir
Allah’tan gelene razı olmuştur
Mevla bir ismim Sabır’dır demiştir
Sabredelim gönül elden ne gelir
Ne gelirse kuluna Allah’tan gelir
* * *
Hor görmeyin toprağı, toprakta kimler yatar
Kani bunca evliya, yüzbin peygamber yatar
Cennet’te buğday yiyen, gaflet gömleğin giyen
Kabe’yi bünyad eden, Adem peygamber yatar.
Ol Tur Dağına çıkan, Mevla ile söyleşen
Binbir kelimat kılan, Musa Peygamber yatar
Ol şahin gibi duran, devlere hüküm kılan
Tahtını sel götüren, Süleyman Peygamber yatar
Ol bezirgana satılan, kuyuda tutsak olan
Yakup Peygamber oğlu, Yusuf’u Kenan yatar.
Arkasıyla kum çeken, Gözyaşıyla yoğuran
Kabe’ye bünyad kuran, Halil İbrahim yatar
Kurban için emrolan, emre itaat eden
İbrahim peygamber oğlu, İsmail kurban yatar.
Burak’a binip giden, yedi göğü seyreden
Varuben yari gören, Resul Muhammed yatar
Gündüz taam yemeyen, gece uykusu görmeyen
Ümmetini kayıran, Hazreti Muhammed yatar.
Dört kitabı okuyan, şeytanı hemen kovan
Sineleri dolu Kuran, Ebubekr, Ömer,Osman yatar
Sellasil şeyhini yıkan, kafiri od’a yakan
Zülfikarını çalan, Hazreti Ali yatar
Ali’nin nesilleri, Kur-an okur hem dilleri
Fatma ana oğulları, Hasan’la Hüseyin yatar
İğnesin denize atan, balıklara getirten
Tacı tahtı terk eden, İbrahim Ethem yatar
Çoktur Hak’kın has kulları, fikreylesen bunları
Zikreyleyen erenleri, bilsen ne sultanlar yatar
Gündüzleri saim olan, geceleri kaim olan
Evliyalar arifi, Beyazid Bestam yatar
Hakikat erenleri, göçtü dünyadan her biri
Konya’da Mevlana Hudavendigar yatar
Yunus sen de ölürsün, kara yere girersin
Mürşitlerin ulusu, Emrem sultan yatar
* * *
Bir garibsin şu dünyada,
Gülme gülme ağla gönül
Derdin dahi çoktur senin
Gülme gülme ağla gönül
Birgün ola ecel gele
Kullar kulluğunda kala
Cümle mahluk toprak ola
Gülme gülme ağla gönül
İşi gücü cevr-u cefa
Dünya kime kıldı vefa
Hani Muhammed Mustafa
Gülme gülme ağla gönül
Ebubekir sıddık veli
O’dur peygamberin yari
Hani Ömer, Osman, Ali
Gülme gülme ağla gönül
Onlar cihane geldiler
Hep gittiler kalmadılar
Gülmediler ağladılar
Gülme gülme ağla gönül
Aşık Yunus söyler sözü
Kanlı yaşlar döker gözü
Eğer yazın eğer gözün
Gülme gülme ağla gönül
* * *
Makamımız kuş misali
Daldan dala konabilir
İnsanoğlu yok misali
Birgün olur ölebilir
Dağlar taşlar kül misali
Birgün olur tozabilir
İnsanoğlu gül misali
Birgün olur solabilir
Hakikata eren erler
Mevlasını bulabilir
Kendini hakir görenler
Birgün yüce olabilir
Bu can sana emanettir
Birgün olur çıkabilir
Dünya malı bir ziynettir
Ancak amel kalabilir
Mağrur olma insanoğlu
Ölmemeye çaren mi var
Soğuk vurmuş bir gül gibi
Solmamaya çaren mi var
Hani ecdat hani ata
Hak’ka karşı etme hata
Tabut denen cansız ata
Binmemeye çaren mi var
* * *
Bu dünya bir kuru dava
Medine şehri bir ova
Büyük validemiz Havva
Gelin oldu dua ile
Yatıyorsun yüzü kara
Kalk derdine derman ara
İbrahim zevcesi Sara
Gelin oldu dua ile
Bu Dünya’ya geldin niye
Ömrün geçirme boş yere
Peygamber kızı Rukiye
Gelin oldu dua ile
Kâbe’nin örtüsü kara
Arafat bir yüce dağa
Peygamber kızı Fatıma
Gelin oldu dua ile
Çalış boş yere yatma
Düğününe haram katma
Ali’nin zevcesi Fatma
Gelin oldu dua ile
Çalgı haram dedi Ahmet
Çalanlara olsun hidayet
Peygambere ver salavat
Düğün olsun dua ile
* * *
Elveda ey mah-i taban elveda
Elveda ey mihr-i Yezdan elveda
Elveda ey afitab-ı şer’i din
Elveda ey mah-i taban elveda
Gündüzün bayram idi saimlere
Her geçen bir Kadr idi kaimlere
Nurdan bir tac idin alemlere
Elveda ey mah-i taban elveda
Leylet ül Kadr ü berat idin bize
Hem dahi savm ü salat idin bize
Nar-ı duzehten necat idin bize
Elveda ey mah-i taban elveda
Yılda bir kez şehri seyran eyledin
Kendüzin bu halka mihman eyledin
Sonra tavus gibi cevlan eyledin
Elveda ey mah-i taban elveda
Hazrete bizden şikayet eyleme
Aybımız çoktur hakaret eyleme
Eşrefoğlu’na melamet eyleme
Elveda ey mah-i taban elveda
* * *
Bu dervişlik yoluna
Sıdk ile gelen gelsin
Hak’tan özge ne ki var
Gönlünden silen gelsin
Dervişlik dedikleri
Nihayetsiz denizdir
Bu payansız denizin
Mevcini duyan gelsin
Dervişlik dedikleri
Bir tükenmez kan olur
Hass ü âmm kulu sultan
Bu kandan alan gelsin
Derviş dolu nur doğar
Her lahza göğe ağar
Ben diyem doğru haber
Canına kıyan gelsin
Dervişin gözü açık
Dün ü günü uyanık
Bu söze Tanrım tanık
Bakmadan gören gelsin
Dervişin kulağı sak
Hak’tan alır ol sebak
Deprenmeden dil dudak
Sözü işiten gelsin
Dervişin kolu uzun
Çıkarır münkir gözün
Şarktan garba düpdüzün
Sonmadık iren gelsin
Dervişler Hak’kın dostu
Canları ezel mesti
Aşk şem’ini yaktılar
Pervane olan gelsin
Bu Eşrefoğlu Rumi
Dervişliğe geleli
Nefsindendir çektiği
Nefsin öldüren gelsin
* * *
Ben dervişim diyene,
Bir ün edesim gelir
Tanıyuben şimdiden
Varup yetesim gelir
Sırat kıldan incedir
Kılıçtan keskincedir
Varıp anın üstüne
Evler yapasım gelir
Altında gayya vardır
İçi nâr ile pürdür
Varıp ol gölgelikte
Biraz yatasım gelir
Ta’n eylemen hocalar
Hatırınız hoş olsun
Varuben ol tamu’da
Biraz yanasım gelir
Ben günahımca yanam
Rahmet suyunda yunam
İki kanat takınam
Biraz uçasım gelir
Andan Cennet’e varam
Hak’kı Cennet’te görem
Hûri ile gılmanı
Bir bir koçasım gelir
Derviş Yunus bu sözü
Eğri büğrü söyleme
Seni sıygaya çeker
Bir Molla Kasım gelir
* * *
Ey gönül bir derde düş kim
Anda derman gizlidir
Gel karış bir Kadreye kim
Anda umman gizlidir.
Terkedip canı cihanı
Gey feraget cübbesin
Bu feraget cübbesinde
Sırrı sultan gizlidir
Deyme bir derviş hakire
Hor görüp hor bakma kim
Gönlünün her köşesinde
Arşı Rahman gizlidir
Nutka gelse canı dil
Bulur hayatı cavidan
Dervişin her bir sözünde
Abı hayat gizlidir
Gör bu Eşrefoğlu Rumi
Bahri aşkta neyledi
Canı başı terk edip
Canı cihanda gizlidir
* * *
Derviş olan aşık gerek
Yolunda hem sadık gerek
Bağrı anın yanık gerek
Can gözleri açık gerek
Alçaktan alçak yürüye
Toprak içinde çürüye
Aşk ateşinde eriye
Altın gibi sızmak gerek
Zikri Hak’ka meşgul ola
Yana yana ta kül ola
Her kim diler makbul ola
Tevhide boyanmak gerek
Eyvan kişi yol alamaz
Maksudunu tez bulamaz
Yok olmayan var olamaz
Varını dağıtmak gerek
Dervişlerin en alçağı
Buğday içinde burçağı
Bu Mısri gibi balçığı
Her bir ayak basmak gerek
* * *
İster idim Allah’ı,
Buldum ise ne oldu?
Ağlar idim dünü gün,
Güldüm ise ne oldu?
Erenler meclisinde,
Ben bir pare gül idim,
Açıldım, ele geldim,
Soldum ise ne oldu?
Danışmentle âlimin,
Medresede bulduğun,
Ben harabat içinde
Buldum ise ne oldu?
Erenler meydanında
Yuvarlanır top idim,
Padişah çevganında
Kaldım ise ne oldu?
İşit Yunus’u işit,
Yine derviş oldu o,
Erenler manasına
Daldım ise ne oldu?
* * *
Derman aradım derdime,
Derdim bana derman imiş,
Bürhan (tanık) aradım aslıma,
Aslım bana bürhan imiş!
Sağı solu gözler idim,
Dost yüzün görsem deyu,
Ben taşrada arar idim,
Ol can içinde Can imiş!
Öyle sanırdım, ayrıyem;
Dost ayrıdır, ben gayriyem
Benden görüp işiteni,
Bildim ol canan imiş!
Savm-u salat hac ile
Sanma biter zahid işin,
İnsan-ı Kamil olmaya,
Lazım olan İrfan imiş.
Kanden gelir yolun senin
Ya kande varır menzilin
Nerden gelip gittiğini
Anlamayan hayvan imiş
Mürşid gerektir bildire,
Hak’kı sana hakkel yakin
Mürşidi olmayanların
Bildikleri güman imiş
Her mürşide dil verme
Kim yolunu sarpa uğratır
Mürşidi, kâmil olanın
Yolu gayet âsân imiş.
İşit Niyazi’nin sözün,
Bir nesne örtmez Hak yüzün
Hak’tan açık bir nesne yok,
Gözsüzlere pinhan imiş.
* * *
Şu benim divane gönlüm,
Gene hubdan huba düştü,
Mah cemalin şulesinden,
Çalkalanıp göle düştü.
Ah ben nidem şeyhim nidem,
Yaralıyım kime gidem,
Ya halim kime arzedem.
Kiminin meskeni külhan,
Kimi derviş kimi sultan,
Kimi yar ile mihman,
Yine bana caba düştü.
Felek bir gün cana kıyar,
Bizi kabdan kaba koyar,
Kimi atlas libas giyer,
Şükür bize âbâ düştü.
İntizarım Hak kelama
Kâmilden gelen selama
Rüzgâr doldu Âleme
Bize bad-ı saba düştü
Kul Yusuf’um der bu demler,
Didemden akıttım nemler,
Benim çektiğim sitemler,
Dost’dan bize caba düştü.
* * *
Ey dervişler ey kardeşler,
Ne acep derdim var benim
Mecnun olmuş der görenler
Ne acep derdim var benim
Derviş olan ar eylemez
Âşık olan zar eylemez
Hekimler tımar eylemez
Ne acep derdim var benim
Deryanın mevci çağladı
Hasret yüreğim dağladı
Halimi görenler ağladı
Ne acep derdim var benim
Derdine düştüm Mevlâ’nın
Avaresiyim sevdânın
Mevci yanmaz deryanın
Ne acep derdim var benim
Derviş Yunus düştüm yine
Aşk derdine düştüm yine
Yardan ayrı düştüm yine
Ne acep derdim var benim
* * *
Taştın yine deli gönül
Sular gibi çağlar mısın?
Aktın yine kanlı yaşım
Yollarını bağlar mısın?
Nidem elim ermez yâre
Bulunmaz derdime çare
Oldum ilimden avare
Beni bunda eyler misin?
Yavı kıldım ben yoldaşı
Onulmaz bağrımın başı
Gözlerimin kanlı yaşı
Irmak olup çağlar mısın?
Ben toprak oldum yoluna
Sen aşırı gözetirsin
Şu karşıma göğüs geren
Taş bağırlı dağlar mısın?
Karlı dağların başında
Salkım salkım olan bulut
Saçın çözüp benim için
Yaşın yaşın ağlar mısın?
* * *
Noldu bu gönlüm, noldu bu gönlüm
Derdi gamınla doldu bu gönlüm
Yandı bu gönlüm, Yandı bu gönlüm
Yanmada derman buldu bu gönlüm
Yan ey gönül yan, Yan ey gönül yan
Yanma da oldu derdime derman
Pervane gibi, Pervane gibi
Şemine aşkın yandı bu gönlüm
Gerçi ki yandı, gerçeğe yandı
Rengine aşkın cümle boyandı
Kendi de buldu, Kendi de buldu
Matlabını hoş buldu bu gönlüm
Sevadı Azam, Sevadı Azam
Belki oluptur arşı muazzam
Meskeni canan, Meskeni canan
Olsa acep mi şimdi bu gönlüm
Seyribillahtır, seyribillahtır
Lemiallahtır fena fillahtır
Ainesinde, ayinesinde
Gerdi sivayı buldu bu gönlüm
El fakru fahri, El fakru fahri
Demedi mi ol alemler fahri
Fahri zikret, fahrimi zikret
Mahfi finada buldu bu gönlüm
Bayram’ım imdi, Bayram’ım imdi
Bayram ederler yar ile şimdi
Hamdu senalar, hamdu senalar
Yar ile bayram kıldı bu gönlüm
* * *
Uyan ey gözlerim gafletten uyan
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Azrail’in kastı canadır inan
Uyan ey gözlerim gafletten uyan
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Seherde uyanırlar cümle kuşlar
Dil’ü dillerince tesbihe başlar
Tevhid eyler dağlar, taşlar, ağaçlar
Uyan ey gözlerim gafletten uyan
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Semavatın kapuların açarlar
Müminlere rahmet suyun saçarlar
Seherde kalkana hülle biçerler
Uyan ey gözlerim gafletten uyan
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Bu dünya fanidir sakın aldanma
Mağrur olup tac-u tahta dayanma
Yedi iklim benim deyu güvenme
Uyan ey gözlerim gafletten uyan
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Benim, Murad kulun, suçumu affet
Suçum bağışlayub günahım ref’et
Resul’un sancağı dibinde haşret
Uyan ey gözlerim gafletten uyan
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
* * *
Varını yağma eden
Talibi yezdan olur
Canı cihandan geçen
Vasılı canan olur
Dermeye bu simuzeri
Cifeden olgıl beri
Rahi Huda leşkeri
Dünyada üryan olur
Ardına ağyarı at
Eyleme hiç iltifat
Geceyi gündüze kat
Sayı eden insan olur
Ko keseli gafleti
Eyleme fevt fırsatı
Zikre eden gayreti
Sahibi irfan olur
Zakiri Mevla sever
Zikre çalış ey puser
Gafil olan bi hüner
Sonra çok pişman olur
Gaflet ile bitmez iş
Durma birader çalış
Ehli suluke karış
Yol sana âsân olur
Aç gözünü uykudan
Rengine aşkın boyan
Gafilan oluben yatan
Yolda kalagan olur
Tut sözü Kuddusiya
Etme sözü ömrü heba
Zakiri sanma geda
Çünkü o sultan olur
* * *
Seher yeli erken eser,
Çok uyuma gaflet basar,
Seni ibadetten keser,
Uyan ağla seherlerde.
Seherde uyan da Hak seni sevsin,
Cenneti âlâdan hulleler gelsin,
Allah uyumaz da sen uyursun
Uyan ağla seherlerde.
Seherde silinir kalbin pası,
Sana da verilir sevabın hası,
Uyansana be hey asi,
Uyan ağla seherlerde.
Birgün olur şemin yanar,
Yanar şemin geri söner,
Horoz kadar yokmu hüner,
Uyan ağla seherlerde.
Doğru söyle sözüm hak mı?
Yoksa her sözden alçak mı?
Koyun kadar dilin yok mu?
Uyan ağla seherlerde.
* * *
Ah nice bir uyursun, uyanmaz mısın?
Göçtü kervan kaldık dağlar başında
Tellallar çağırır, inanmaz mısın?
Göçtü kervan kaldık dağlar başında
Emr-i Hak’ka göçeli hayli zamandır
Muhammed cümleye dindir imandır
Delilsiz gidilmez yollar yamandır
Göçtü kervan kaldık dağlar başında
Yunus sen bu dünyaya niye geldin?
Gece gündüz Hak’kı zikretsin diye.
Evliyaya uğramaz ise yolun
Göçtü kervan kaldık dağlar başında
* * *
Hak’tan inen şerbeti
İçtik Elhamdulillah
Şol kudret denizini
Geçtik Elhamdulillah
Şol karşıki dağları
Meşeleri bağları
Sağlık safalık ile
Geçtik Elhamdulillah
Kuru idik yaş olduk
Ayak idik baş olduk
Havalandık kuş olduk
Uçtuk Elhamdulillah
Vardığımız illere
Şol safa gönüllere
Halka Taptuk manisin
Saçtık Elhamdulillah
Beri gel barışalım
Yad isen bilişelim
Atımız eğerlendi
Eştik Elhamdulillah
Derildik pınar olduk
İrkildik ırmak olduk
Aktık denize daldık
Taştık Elhamdulillah
Taptuk’un tapusunda
Kul olduk kapusunda
Yunus miskin çiğ idik
Piştik Elhamdulillah
* * *
Işk ile Hak’ka giden suatı merdana bak
Yok iken bu alemi halkı icad eylemiş
Her birinde görünen esrarı mennana bak
Tut (Hudai)’nin sözün Hak’tır anı söyleten
Hak’kın verdiği aklile nutkunu edene bak
Sana aşık olan salik daim kapında saildir
Olursa her neye malik fedai Hak’ka gaildir
Bu dünyaya gelip gitmek acep sırrı ilahidir
Bu sırra mazhar olanlar tamamı mürşidi kamildir
(Vema halaktül cinne) ayetinde eyledi irsal
Bu ilme fehmeden zaten hakikat ehli akıldır
Ne kadar dersi hikmet aklı ola maaş ile okusa
Eflatun olsa hatta yine bir şahsi cahildir
Muhakkak alemin ilmi eder cehlini izale
Hûda rızasını tahsil eden ilmi amildir
Hevai nefsi gönülden silip daima zikreyle
* * *
(Hudai) Zakir olanlar visali Hak’ka naildir
Huda’yı sıdkı ile zikret kalbinde tutma bir garaz
Huzuru Hak’ka böyle git kalbinde tutma bir garaz
Böyle çalışırsan mutlak sana tecelli eder Hak
Basirdir bil Rabbi felak kalbinde tutma bir garaz
Hacca niyetle gidersin hindistan yolunu tutarsın
Nereye bilmem gidersin kalbinde tutma bir garaz
Doğru yola gider isen dünyayı terk eder isen
Hak’kı bulayım der isen kalbinde tutma bir garaz
Madem ki Hak’kı dilersin gayriyi dilden silersin
Daha gayrıyı neylersin kalbinde tutma bir garaz
Eğer Hak’ka âşık isen saliki muvafık isen
Sözünde ger sadık isen kalbinde tutma bir garaz
Doğru sana der (Hudai) eğer seversen Huda’yı
Bırakıp gel masivayı kalbinde tutma bir garaz
* * *
Rumda acemde söylenir adı
Yemen ellerinde Veysel Karani
Allah’ın, Habib’in, dostum dediği
Yemen ellerinde Veysel Karani
Anasından doğdu Dünya’ya geldi
Melekler altında kanadın yaydı
Resulün hırkasın tacını giydi
Yemen ellerinde Veysel Karani
Veys dedikleri sen misin ulu
Anadan doğar mı hiç böyle Veli
Dili Kur-an okur tac urur eli
Yemen ellerinde Veysel Karani
Erenler ününde kemer belinde
Ak nurdan beni var sağ elinde
Veys sultan derler Hak divanında
Yemen ellerinde Veysel Karani
Seher vakitlerde kalkar giderdi
Daima Allah’ı Tevhid ederdi
Adeti bu idi deve güderdi
Yemen ellerinde Veysel Karani
Asası var idi hurma dalından
Hırkası var idi deve yününden
Gözünü ayırmaz kabe yolundan
Yemen ellerinde Veysel Karani
Enbiyayı görmemiş idi
Gizli sırlarını anlamış idi
Ümmetine ol şefi’ demiş idi
Yemen ellerinde Veysel Karani
Yastığı taş idi döşeği postu
Cennetlik eylemek ümmeti kastı
Hak’kın sevgilisi Habib’in dostu
Yemen ellerinde Veysel Karani
Anasından destur aldı durmadı
Kabe yollarından gözün ayırmadı
Geldi Resulü evde bulmadı
Yemen ellerinde Veysel Karani
Enbiya mescitten evine geldi
Veys’in nurunu kapıda gördü
Sordu Fatımaya “Eve kim geldi?”
Yemen ellerinde Veysel Karani
Ömer Osman, Ali bir araya geldiler
Arayı arayı bir dağda buldular
El kaldırıp duasını aldılar
Yemen ellerinde Veysel Karani
Yunus bunda idi kendisi anda
Arzum kaldı benim yine ol yerde
Aslını sorarsan Karan köyünde
Yemen ellerinde Veysel Karani
Yunus eydür "gelin biz de varalım"
Ayağı tozuna yüzler sürelim
Hak nasib eylesin komşu olalım
Yemen ellerinde Veysel Karani
* * *
Seyrimde bir şehre vardım
Gördüm sarayı güldür gül
Sultanımın tacı tahtı
Bağı, duvarı güldür gül
Gül alırlar gül satarlar
Gülden terazi tutarlar
Gülü gül ile tartarlar
Çarşı pazarı güldür gül
Toprağı güldür, taşı gül
Kurusu güldür, yaşı gül
Has bahçesinin içinde
Servi çınarı güldür gül
Gülden değirmeni döner
Anı ile gül öğünür
Akar suyu döner çarkı
Bendi pınarı güldür gül
Ak gül ile kırmızı gül
Çift yetişmiş bir bahçede
Bakışırlar hâra karşı
Hârı, ezkâr-ı güldür gül
Gülden kurulmuş bir çadır
İçinde nimeti hazır
Kapıcısı İlyas Hızır
Nân-ı şarâb-ı güldür gül
Ümmü Sinan gel vasfeyle
Gül ile bülbül derdini
Yine bu garip bülbülün
Ah ü figanı güldür gül.
* * *
Evvel benem ahir benem,
Canlara can olan benem
Azıp yolda kalmışlara
Hazır medet eden benem
Bir karara tuttum karar
Benim sırrıma kim erer
Gözsüz beni nerde görer
Gönüllere giren benem
Kün deminde nazar eden
Bir nazarda Dünya düzen
Kudretinden han döşeyip
Aşka bünyad olan benem
Düz döşedim bu yerleri
Baskı kodum bu dağları
Sayvan gerdim bu gökleri
Yeri sonra düren benem
Halk içinde dirlik düzen
Dört kitabı doğru yazan
Ak üstüne kara dizen
Ol yazdığı Kur’an benem
Dost ile birliğe yeten
Buyruğu neyise tutan
Mülk eyleyip Dünya düzen
O bahçıvan hemen benem
Ben bu yere buyuracak
Yeryüzüne gün vuracak
Ulu deniz mevc urucak
Gemiye yol bulan benem
Diller damaklar şaşıran
Aşk kazanın taşıran
Hamza’yı Kaf’tan aşıran
O ağulu yılan benem
Yunus değil bunu diyen,
Kudret dilidir söyleyen
Kâfir olur inanmayan,
Evvel-âhir-heman benem
Bir niceye verdim emir
Devlet ile sürdü ömür
Yanan kömür kızan demir
Örse çekiç salan benem
Dahi acep âşıklara
İkraru din, iman oldum
Halkın gönlünde küfrile,
İslâm ile iman benem.
Hem bâtınem hem zâhirem,
Hem evvelem hem âhirem
Hem ben olum hem ol benem,
Hem ol kerim-i han benem.
Yoktur arada tercüman,
Andaki iş bana âyân
Oldur bana veren lisan,
Ol denize umman benem.
Geç tutarım illa kati
Ne er derim ne avreti
Çoktur azaplarım illa kati
Rüşvet almaz Sultan benem
Bu yeri-göğü yaratan,
Bu arş u kürsi durduran
Binbir adı vardı Yunus,
Ol sâhib-i Kur’ân benem.
* * *
Yan yüreğim yan,
Gör ki neler var
Bu halk içinde
Bize gülen var
Koy gülen gülsün
Hak bizi bilsin
Gafil ne bilsin
Bizi bilen var
Bu yol uzundur
Menzili çoktur
Geçidi yoktur
Derin sular var
Her kim merdane
Gelsin meydane
Kalmasın yane
Kimde hüner var
Yunus sen burda
Meydan isteme
Meydanlar içinde canım
Merdaneler var.
* * *
Sordum sarıçiçeğe,
Annen baban var mıdır?
Çiçek der derviş baba,
Annem babam topraktır.
(Hak Lâ İlahe İllallah.
Allah Lâ İlahe İllallah.)
Sordum sarıçiçeğe,
Evlat kardeş var mıdır?
Çiçek der derviş baba,
Evlat kardeş yapraktır.
Sordum sarıçiçeğe,
Niçin boynun eğridir?
Çiçek der derviş baba,
Özüm Hak’kâ doğrudur.
Sordum sarıçiçeğe,
Niçin benzin sarıdır?
Çiçek der derviş baba,
Ölüm bize yakındır.
Sordum sarıçiçeğe,
Size ölüm var mıdır?
Çiçek der derviş baba,
Ölümsüz yer var mıdır?
Sordum sarıçiçeğe,
Sen kimin ümmetisin?
Çiçek der derviş baba,
Muhammed ümmetiyim.
Sordum sarıçiçeğe,
Sen beni bilir misin?
Çiçek der derviş baba,
Sen Yunus değil misin?
* * *
Canını terk etmeden, Cananı arzularsın
Zünnarını kesmeden, imanı arzularsın
Şol uşacıklar gibi, binersin ağaç ata
Çevkan ile topun yok, meydanı arzularsın
Yetmiş yedi perde var, dostunu arzularsın
Yedisinden geçmeden, yakin arzularsın.
Otuzu gözdedürür, otuzu gönüldedir
Onu dahi bilmeden, görmek arzu kılarsın
Bilmedin sen seni, sadefte ne gevhersin
Mısır’a sultan iken, Kenan arzu kılarsın
Men arefe nefse, dersin, İlla değil dersin
Melaikten yukarı, seyran arzu kılarsın
Topuğuna çıkmadan, suyu deniz sanırsın
Sen katreyi geçmeden, ummanı arzularsın
Karıncalar gibi sen, ufak ufak yürürsün
Meleklerden ileri, seyranı arzularsın
Var Niyazi yürü, atma okun ileri
Derdiyle kul olmadan, Sultanı arzularsın.
Yunus düştün bu derde, Eyyüb’leyin sabreyle
Derde katlanmadan, derman arzu kılarsın.
* * *
Nâdânı terk etmeden, yârânı arzularsın,
Hayvanı sen geçmeden insanı arzularsın.
Men arefe nefse dersin, illa değil dersin
Nefsini sen bilmeden Sübhan’ı arzularsın.
Sen bu evin kapusun henüz bulup açmadan
İçindeki kenz-i bî-pâyânı arzularsın.
Taşra üfürmek ile yalınlanır mı ocak
Yönün Hak’ka dönmeden ihsanı arzularsın.
Dağlar gibi kuşatmış benlik günahı seni
Günahını bilmeden Gufranı arzularsın.
Sen şarabı içmeden serhoş-u mest olmadan
Nicesi Hak emrine fermanı arzularsın.
Cevzin yeşil kabını yemekle tad bulunmaz
Zâhir ile ey fakih Kur’an’ı arzularsın.
Gurbetliğe düşmeden mihnete satışmadan
Kebap olup pişmeden püryanı arzularsın.
Yabandasın evin yok, bir yanmış ocağın yok
Issız dağın başında mihmanı arzularsın.
Ben bağ ile bostanı gezdim hıyar bulmadım
Sen söğüt ağacından rummanı arzularsın.
Başsız kabak gibi bir tekerleme söz ile
Yunusleyin Niyazi irfanı arzularsın.
* * *
Tâc marifet tacıdır
Sanma gayri tâc ola,
Taklîd ile tok olan,
Hakikatte aç ola
Düşe düş olma sakın
Düşe aldanıp kalma
Hak’tan gayri ne vardır,
Tabire muhtaç ola
Sana âlem görünen
Hakikatte Allah’dır
Allah birdir vallahi
Sanma ki bir kaç ola
Bir ağactır bu âlem
Meyvesi olmuş âdem
Maksud olan meyvedir,
Sanma ki ağaç ola
Bu âdem meyvesinin
Çekirdeği özündür
Sonsuz bu âlem, âdem,
Bir anda târâc ola.
Bu sözlerin me’âli
Kişi kendin bilmekdir
Kendi kendin bilene
Hakikat miraç ola
Hak denilen özündür,
Özündeki sözündür
Gaybî özün bilene,
Rubûbiyet taç ola.
* * *
Gaflet ile Hak’kı buldum diyenler,
Er yarın Hak divanında bellolur.
Ahret tedarikin gördüm diyenler,
Er yarın Hak divanında bellolur.
Kiminin adı sofu, kiminin derviş;
Derviş isen kardeş, takvaya çalış
Gizlice yollardan sen Hak’ka eriş,
Er yarın Hak divanında bellolur.
Devletliyim deyü fakire gülme,
Gülüp gülüp kardeş, kem nazar kılma;
Ölüm vardır yahu, sen gafil olma;
Er yarın Hak divanında bellolur.
Âşık Yunus söyle, Gâlû beladan
Mucizatı Nebi’den mürüvveti Ali’den
Biz de böyle işitmişiz uludan
Er yarın Hak divanında bellolur
* * *
Aşık isen hak didarına
Yanma Cehennem narına
Yarın Hak’kın divanına
Elleri boş varılır mı?
Gelin Hak’kı zikredelim
Ölü kalbi diriltelim
Halkalara girmeyince
Baba hazret bulunur mu?
Akıt gözünden yaşı
Cuşa gelsin gönül kuşu
Tevhid ile varan kişi
Dergâhından kovulur mu?
Derviş oldum sana ne ettim?
Kapından mı uzak gittim
Sanma ki seni terk ettim
Pirimiz ol Abdulkadir
Şeyhimiz ol Hayri Baba
Elde sermayen hani ya?
Sıtkı seni kim tanıya
Mürit oldum Geylaniye
Acep künyem verildi mi?
İsmine deli takmazsan
Ciğerin aşka yakmazsan
Kötü ahlakı bırakmazsan
Yolda menzil alınır mı?
Halkada benzin solmazsa
Mürşidin Hayri olmazsa
Seherde gözler solmazsa
Kula cezbe verilir mi?
* * *
Allah ey der ya kullarım,
Gelin beri Mabud benim
Kamu alem benim kulum
Alemlere sultan benim
Hem Adil’em hem Mabud’am
Kamu yerlerde hazıram
Zalimlerden öc alıcı
Miskinlere arka benim
Geç tutarım illa kati
Ne er direm ne avradı
Çoktur azaplarım kati
Rüşvet almaz sultan benim
Yusuf ile Mısra varan
Teraziye altın koyan
Terazinin keffesine
Basa duran sultan benim
Bilmez miydin öleceğin
Ya katıma geleceğin
Çok günahlar kazanuben
Şöyle odlu olan benim
Yunus değil bunu diyen
Kudret dilidir söyleyen
Kafir olur inanmayan
Evvel ahir hemen benim.
* * *
Bizi kınamayın dostlar yarenler
Rüzgar esmeyince dal sallanır mı?
Küllü boş değildir aşka düşenler
Damla düşmeyince göl bulanır mı?
Öyle bir mecnunum Leylaya Billah
Okunur isminden evvel Bismillah
Tutuştu her yanım hasreten lillah
Allah’ı zikreden kul kınanır mı?
Celaliyi buldu kırklar yediler
Yol erkân gösterip hizmet verdiler
Haşre dek bu çarkı döndür dediler
Sormadım ki buna can dayanır mı?
* * *
Canan ilinin güllerinin
Bağı göründü aman aman
Dost iklimin lalesinin
Dağı göründü
Envarı Muhammed doğuben
Tuttu cihana aman aman
Şekkül kameri mucize
Parmağı göründü
Yakub’a bugün Yusuf’unun
Kokusu geldi aman aman
Eyyüb’e dahi sıhhatinin
Sağı göründü
Dil hastaların zahmine
Miha erişti aman aman
Varise hayat abının
Irmağı göründü
Kaygu gecesi geçti kamu
Kalmadı korku aman aman
Vuslat günü gündüzünün
Ağı göründü
Aşk ile bugün Şemsi dahi
Vecde erişti aman aman
Varise ana sevdiğinin
Çağı göründü
* * *
Mülki bekadan gelmişem
Fani cihanı neylerem
Ben dost cemalin görmüşem
Huri cihanı neylerem
Vahdet meyin cürasını
Maşuk elinden içmişem
Ben dost kokusunu almışam
Miski tatarı neylerem
İbrahim’in Cebrail’e
Hiç ihtiyacı kalmadı
Muhammed’im dosta giden
Ben tercümanı neylerim
İsa gibi Dünya koyup
Gökleri seyran eylerem
Musa’yı didar olmuşam
Ben len terani neylerem
İsmail’im Hak yoluna
Canımı kurban eylerem
Çünkü bu can kurban imiş
Koçu kurbanı neylerem
Eyyüp gibi maşukunun
Cevrin tahammül eylerem
Cerciş’leyin Hak yoluna
Çıkmayan canı neylerem
Derviş Yunus maşukuna
Vuslat bulunca mest olur
Ben şişeyi çaldım taşa
Arı namusu neylerem
* * *
Al eline kalemi,
Yaz Allah’ın adını
Şekerde bulamadım
Zikrullahın tadını
Hu Allah hemen Allah
Sende aşkım çok Allah
La ilahe illallah
Yeşil örtü başında
Hile yoktur işinde
Aşk ile Allah diyenler
Muhammed’i görür düşünde
Yeşil örtü bağlarım
Ben günahıma ağlarım
Muhammed Mustafa’nın
Şefaatini umarım
Devemin yükü üzüm
Mekke’nin yolu uzun
Muhammed Mustafa’nın
Sancağının altı bizim
Yüreğimde var sızı
Şeyhimin tatlı sözü
Arşı ala altında
Arasın bulsun bizi
* * *
Mevlam bize Cuma’yı ihsan eylemiş
Allah bize bu günü bayram eylemiş
Nurdan taçlarını giysinler demiş
Daima ararım rabbim nerdesin
Allah diyen kulların kalbindesin
Yandım yandım kül oldum Allah aşkından
Yandım yandım kül oldum Resul aşkından
Her Cuma günü müminler günü
Gafil olan kullar unutur bunu
Mümin olanlara ibadet günü
Beni benim nefsime bırakma Allah’ım
Günah defterime bakma Allah’ım
Nar-ı Cehennem’inde yakma Allah’ım
Aşk ile doldum bilmiyorum ne oldum
Yandım yandım kül oldum Allah aşkından
Yandım yandım kül oldum Resul aşkından
Gelin kardeşlerim namaz kılalım
Hak’kın huzuruna borçsuz varalım
Meleklerle beraber sohbet edelim
* * *
Adım adım ileri,
Beş alemden içeri,
On sekiz bin hicabı,
Geçtim bir dağ içinde.
Gözler gibi görmedim,
Söz gibi söyleşmedim.
Musi’leyin münacat,
Ettim bir dağ içinde.
Bir döşek döşemişler,
Nur ile bezemişler.
Dedim bu kimin ola,
Sordum bir dağ içinde.
Vardım ileri vardım,
Levh-i elime aldım,
Ayetlerin okudum.
Yazdım bir dağ içinde.
Açtım Mekke kapısın,
Duydum ol dost kokusun,
Erenlerin hepisin,
Gördüm bir dağ içinde
Yetmiş bin hicab geçtim,
Gizli perdeler açtım,
Ol dost ile buluştum,
Gördüm bir dağ içinde.
Gökler gibi gürledim,
Yeller gibi inledim,
Sular gibi çağladım,
Aktım bir dağ içinde.
Ayrılmadım pirimden,
Ayrılmadım şeyhimden,
Aşktan bir kadeh aldım,
İçtim bir dağ içinde.
Kalpten büyük dağ olmaz,
Ol Allah’a doyulmaz,
Sohbetine kanılmaz,
Erdim bir dağ içinde,
Yunus eyder gezerim,
Dost iledir pazarım,
Ol Allah’ın didarın,
Gördüm bir dağ içinde.
* * *
Be yarenler be kardeşler,
Ben neyleyim ben nideyim
Hak benim kulum değilsin
Der olursa ben nideyim
Zelil maktur ola başım
Güzümden döküle yaşım
Mahşer günü içim dışım
Od olursa ben nideyim
Gıybet dolu benim sözüm
Her dem zina eder gözüm
Yarın Hak katında yüzüm
Kara olursa ben nideyim
Fesat ile doldu içim
Sen bağışla mevlam suçum
Cehennem’de benim için
Yer olursa ben nideyim
Yunus söyler büyük derdim
Fesat içinde ben kaldım
Andan varacağım kabrim
Dar olursa ben nideyim
* * *
Namaz kılan mü’minlere
Cennet’in kokusu gelir
Zikreyleyen o dillere
Cennet’in kokusu gelir
Ariflere velilere,
Dervişlere ululara
Cihad eden müminlere
Cennet’in kokusu gelir
Hasret kaldım ehli dine
Onun için düştüm yola
Allah’ı arayan kula
Cennet’in kokusu gelir
Aksın gözlerimin yaşı
Derdi bile mermer taşı
İman ile ölse kişi
Cennet’in kokusu gelir
Talibi beni arama
Çare değilsin yarama
Allah’ı seven kuluna
Cennet’in kokusu gelir
Ey kardeşim bilirisen
Doğru yola gelirisen
Sen şeyhini bulurisen
Cennet’in kokusu gelir
* * *
Ben melamet hırkasını
Kendim giydim eğnime
Ar-ı namus şişesini
Taşa çaldım kime ne
Haydar Haydar taşa çaldım kime ne
Sofular haram demişler
Bu aşkın badesine
Ben doldurur ben içerim
Günah benim kime ne
Haydar Haydar günah benim kime ne
Gâh çıkarım gökyüzüne
Seyrederim âlemi
Gâh inerim yeryüzüne
Seyreder âlem beni
Haydar Haydar seyreder âlem beni
Gâh giderim medreseye
Ders okurum Hak için
Gâh giderim meygedeye
Dem çekerim aşk için
Haydar Haydar dem çekerim aşk için
Nesimi’yi sorsalar kim
Yar ile mutlu musun?
Mutlu olup olmayayım
Yarim benim kime ne?
Haydar Haydar o yar benim kime ne
* * *
Girdim kırklar meclisine
Gel beri Ya Hu dediler
Yanlarından yer verdiler
İşte şeyhin gör dediler
Yanlarından yer verdiler
İşte meydan dön dediler
Odasında nurdan lamba
Duvarları damga damga
Benim şeyhim Mehmet Baba
Allah Hu demeye geldim
Coşkun ırmak durulur mu?
Allah diyen yorulur mu?
Yaram Muhammed yarası
Buna çare bulunur mu?
Bahcede körpe kuzuyum
Kesilmeye ben razıyım
Göster Allah cemalini
Her cefaya ben razıyım.
* * *
Beni kundaklara sardın
Geceni gündüz eyledin
Ne tatlı ninni söylerdin
Benim güzel canım annem
Helal eyle helal eyle, annem hakkını helal eyle
Ana başta tac imiş, her derde ilaç imiş
Bir evlat pir olsa da, anaya muhtaç imiş
Beni büyütmekti derdin
İşte muradına erdin
Ne tatlı ninni söylerdin
Benim güzel canım annem
Başucuma gelenim sen
Gözyaşımı silenim sen
Dertlerime devasın sen
Benim güzel canım annem
Bana baktın nazlı nazlı
Hep okuttun hazlı hazlı
Allah senden olsun razı
Cennet hatunu ol anam
Kur-an’ı sen öğrettin bana
Minnettarım anam sana
Kevser şarabını melekler
İçirsinler kana kana
Allah’tan isterim elbet
Sana gelsin huri melek
Bana verdin bunca emek
Duacıyım anam sana
Hergün halimi sorardın
Duanı her an yapardın
Nur yüzüne hiç doymadım
Hasret kaldım anam sana
Hergün katlandın zahmete
Duanla erem rahmete
Böyle varılır Cennet’e
Kalbim nuru sultan anam
Anam ayrı kaldık candan
Yüreğimiz dolu gamdan
O nur yüzlü yanağından
Öpsem de doyamam anam
Allah’ım senden razı olsun
Kalbin sonsuz nurla dolsun
Mahşerde yüzün ak olsun
Duacıyım sana anam
* * *
Hak, şerleri hayr eyler,
Zannetme ki gayr eyler,
Ârif ânı seyr eyler,
Mevlâ görelim n'eyler,
N'eylerse, güzel eyler
Sen Hak’ka tevekkül kıl,
Tefvîz et ve râhat bul,
Sabreyle ve râzı ol,
Kalbin ana bend eyle,
Tedbîrini terk eyle,
Takdîrini derk eyle,
Hallâk u Rahîm oldur,
Rezzâk u Kerîm oldur,
Fa'âl ü Hakîm oldur,
Bir iş üstüne düşme,
Olduysa inâd etme,
Hak’tandır o, red etme,
Nâçâr kalacak yerde,
Nagâh açar, ol perde,
Derman eder ol derde,
Bil kâdî-yi'l hâcâtı,
Kıl ana münâcâtı,
Terk eyle mürâdâtı,
Hak’tandır bütün işler,
Boştur gam u teşvişler,
Ol, hikmetini işler,
Hep işleri fâyıktır,
Birbirine lâyıktır,
N'eylerse, muvâfıktır,
Her kuluna her ânda,
Geh kahr u geh ihsânda,
Her anda, o bir şânda,
Dilden gamı dûr eyle,
Rabbinle huzûr eyle,
Tefvîz-i umûr eyle,
Sen adli zulüm sanma,
Teslim ol nâra yanma,
Sabret, sakın usanma,
Deme şu niçin şöyle,
Bir nicedir ol öyle,
Bak sonuna, sabr eyle,
Hiç kimseye hor bakma,
İncitme, gönül yıkma,
Sen nefsine yan çıkma,
Mü'min işi, reng olmaz,
Âkıl huyu ceng olmaz,
Ârif dili teng olmaz,
Hoş sabr-ı cemîlimdir,
Takdîri kefîlimdir,
Allah ki vekîlimdir,
Her dilde O'nun adı,
Her canda O'nun yâdı,
Her kuladır imdâdı,
Geh mu'tî ü geh mânî',
Geh darr ü gehi nâfî',
Geh hâfid ü geh râfî'
Geh abdin eder ârif,
Geh emîn ü geh hâif,
Her kalbi odur sârif,
Geh kalbini boş eyler,
Geh hulkunu hoş eyler,
Geh aşkına tûş eyler,
Az ye, az uyu, az iç,
Ten mezbelesinden geç,
Dil gülşenine gel göç,
Bu nâs ile yorulma,
Nefsinle dahı kalma,
Kalbinden ırak olma,
Geçmişle geri kalma,
Müstakbele hem dalma,
Hâl ile dahî olma,
Her dem onu zikreyle,
Zeyrekliği koy şöyle,
Hayrân-ı Hak ol, söyle,
Gel hayrete dal bir yol,
Kendin unut O'nu bul,
Koy gafleti hâzır ol,
Her sözde nasîhat var,
Her nesnede zîynet var,
Her işte ganîmet var,
Bil elsine-i halkı,
Aklâm-ı Hak ey Hakkî
Öğren edeb ü hulku
Vallahi güzel etmiş,
Billahi güzel etmiş,
Tallahi güzel etmiş,
Allah görelim n'etmiş,
Netmişse güzel etmiş
* * *
Varsam bir âlime sorsam halimi
Acep Allah bize kulum diye mi?
Nefs elinden yanılmışım yolumu
Acep Allah bize kulum diye mi?
Yüzümü yerlere sürsem ağlasam
Günahlarıma da tövbe eylesem
Doğru yol kandedir diyerek sorsam
Acep Allah bize kulum diye mi?
Eyvah kendi özüme ben kıymışam
Günahım çok amellerim bilmişem
Kendi elimle cehenneme girmişem
Acep Allah bize kulum diye mi?
Yunus eder hele sen de varasın
Başa neler gelir onda göresin
Orada bilirim yüzün karasın
Acep Allah bize kulum diye mi?
* * *
Erler demine destur alalım
Parvaneye bak ibret alalım
Aşkın ateşine gel bir yanalım
Pervaneye bak ibret alalım
Dost dost dost dost
Devrane girip seyran edelim
Eyvah demeden Allah diyelim
La ilahe illallah, La ilahe illallah,
La ilahe illallah, Hu
Günler geceler durmaz geçiyor
Sermayen olan ömrün bitiyor
Bülbüllere bak efgan ediyor
Ey gonca açıl mevsim geçiyor
Dost dost dost dost
Ey yolcu biraz sen dinle beni
Kervan geçiyor sen kalma geri
Yusuf denilen dünya güzeli
Fethetti bugün kalbi seferi
Dost dost dost dost
Aşıksan eğer gel birleşelim.
Şeyhin izine yüzler sürelim.
Ta fecre kadar zikreyleyelim.
Feryad edelim efgan edelim.
Dost dost dost dost
Devrane girip seyran edelim
Eyvah demeden Allah diyelim
La ilahe illallah, La ilahe illallah,
La ilahe illallah, Hu
* * *
Süluk ahvalini salik,
Yola gidip gelenden sor,
Eğer dalgıç olam dersen,
Bu deryaya dalandan sor!
Tarikat sırrını sorma
Muhendisten, müderristen;
Hakikat ilmi dersini
Huda’sından alandan sor!
Bilmez ehli zahir zinhar
Ehli batının bildiğin
Sorar isen ayn-el yakin
Anı Hak’kı bilenden sor!..
Bu bir ilmi ledunni kim,
Bilen dimez, diyen bilmez,
Bilur arif bu ilmi kim,
Yürü anı menenden sor!
Bu Kuddusi’leyin cahil
Müdai çokturur zira,
Visalin tarzını, mürşid
Olup, vasıl olandan sor
* * *
Dolap niçin inilersin
Derdim vardır inilerim
Ben Mevlaya âşık oldum
Onun için inilerim
Benim adım dertli dolap
Suyum akar yalap yalap
Böyle emreylemiş Çalap
Derdim vardır inilerim
Beni bir dağda buldular
Kolum kanadım kırdılar
Dolaba layık gördüler
Derdim vardır inilerim
Dağdan kestiler hezenim
Bozuldu türlü düzenim
Ben bir usanmaz ozanım
Derdim vardır inilerim
Suyu alçaktan çekerim
Çıkar yüksekten dökerim
Görün ben neler çekerim
Derdim vardır inilerim
Yunus bunda gelen gülmez
Kişi muradına ermez
Bu fanide kimse kalmaz
Derdim vardır inilerim
* * *
Ümmete Hak anları kıldı imam
Her kim anlara ederse iktidâ
Anlar olmaz Lütf-i Hâlıktan cüdâ
Çün Muhammed bu dînin serveridir
Dinde Bûbekr de yâr-i Ğârıdır
Bil Ömer’dir bu dini ilân eden
Oldu Osman da Kur-an’ı cem eden
Her bir ilmin kapusu oldu Alî
Bâkî ashâb-ı kirâm oldu velî
Cümlesinden râzı olsun ol Muîn
Rahmetullâhi aleyhim ecmaîn
Kıl cemâlinle müşerref yâ Samed
Dilerim lütfeyleyesin ya Ahad
Cümle ihvanımla ya Rab şâdı kıl
Affedip isyanımız âzâdı kıl
Eyle cümlemize lütfunla tevfîk
Tevfîkın her hususta ola refîk
* * *
Et tevbe cürme iptidâ
Sana gele bûy-i Hudâ
Olma huzurundan cüda
Gelmez mi gör feyz-i Huda
Gel sükût iyle sıyâm et
Zikri Hudâ’ya kıyam et
Her an huzurda devam et
Gelmez mi gör feyz-i Hudâ
Ko bu dünyanın cengini
Bağla sivâdan kendini
Küşâdet kalbin bendini
Gelmez mi gör feyz-i Huda
Tarîk-ı Hak’ta kim gider
Feyz-i Huda’yı celbeder
Allah ana imdâd eder
Gelmez mi gör feyz-i Huda
Etme sivâya iltifat
Bulasın gamdan necat
Muhammed’e ver salavat
Gelmez mi gör feyz-i Huda
Bu aşk bir bahr-i a’zamdır
Huda’dan lütf-ü keremdir
Gir buna feyz-i etemdir
Gelmez mi gör feyz-i Huda
Uyma nefsin hevasına
Düşmeyesin belâsına
Gel gir aşkın deryasına
Gelmez mi gör feyz-i Huda
Hubb-i sivadan firar et
Zikr-i Huda’ya devam et
Huzur-i Hak’ta karar et
Gelmez mi gör feyz-i Huda
Terk eyle sît-u sedâyı
Bulmak dilersen Hudâ’yı
Dal bahr-i aşka Hudai
Gelmez mi gör feyz-i Hüdâ
* * *
Âlem-i aslını fikreyle ağla
Düş aşk-ı Hudâ’ya su gibi çağla
Günahına edip Tevbe gönülden
Yüreğin aşk ateşi ile dağla
Hak’ka giden yola çalış düşegör
Şerîatle âmil olup gide gör
Rihlet etmek için bir zâd edegör
Azizim şimdiden işini sağla
Cân-ü dilden Hudâ’yı zikret her an
Tahâretle rûz-ü şeb oku Kur-an
Dilin küşâd ede Hazret-i Yezdân
O kim şeytan yoludur anı bağla
Hüdâî eyledi ilticâ Allah
Etti affı için çok recâ Allah
Der ki muradımı ver yüce Allah
Sıbğ-ı Rahman ve ıtr-ı şâh ile yağla
* * *
Bu mâsivâdan el çeküp geldim kapına nihayet
Sana gelen doğru yolu göster bize et inâyet
Bir zelîl abd-i âcizim yüzüm siyah bîçâreyim
Nefsin elinden el-aman eylerim sana şikâyet
Çoktur deyû isyanımız ümidimizi kesmeyiz
Ey sâhib-i lütf-u kerem fazlın ile et siyanet
Bu nefs-i şûmun hîlesi çoktur heman yoldan sapar
Lütfu keremin görmeyip yaptığı cürm-ü cinayet
Ol Habîbin hürmetine cümlemizi affeyle sen
Nur-i zâtından Ahmed’i ey icadeden bidâyet
Tâ ezelî müştâkınam rü’yet-i dîdârın için
Der Hüdâî fazlın ile ver aşkını et hidayet
* * *
Sâlikâ eyle münâcât, de Huda'ya el-ğiyâs
İtiraf et cürmünü söyle Huda'ya el-ğiyâs
Bir fakîrem ey Hudâ ihsâne geldim etme red
Hem alîlem derdime dermâne geldim el-ğiyâs
Çok tefekkür eyledim hiç benden ednâ kimse yok
Mağfiret deryasına ğufrâne geldim el-ğiyâs
Ettiğim cürm-ü hatâlar verdi dehşet gönlüme
Her cihetle dertliyem dermâne geldim el-ğiyâs
Çok kabahat, yok ibâdet noliser halim acep
Böyle mahzun ağlayıp efğâne geldim el-ğiyâs
Derdime derman erişmez senden özge kimseden
Afv-ü mağfiret içün Subhâne geldim el-ğiyâs
Pîr-i fânî olmuşam yok takatim hiç kulluğa
Cezbe-i aşkını ver dîvâne geldim el-ğiyâs
Ömrüm âhir oldu çün cismimde takat kalmadı
Kimseden yok fâide ihsâne geldim el-ğiyâs
Okudum Kur'ân'daki "Lâ taknetû" âyetini
Kesmedim ümmidimi Yezdâne geldim el-ğiyâs
Sıdkile birliğini ikrar edip lisan ile
Kalb ile tasdik edip irfâne geldim el-ğiyâs
Cümle mü'min kardaşa âhir nefeste ver îman
Eyleme red kapına fermâne geldim el-ğiyâs
Bû Hüdâyî, lütf-u fazlın daima eyler talep
El açıp der el-emân sultâne geldim el-ğiyâs
* * *
Aşk-ı dildârîde yanmak dilersen bu fenadan geç
Tarîk-i Hak'ta zâkir ol bu şöhret-ü senadan geç
Sakın nefse uyup terk eyleme aşk yolunu
Bırak ğavğây-i cihanı bu fakr île ğinâdan geç
Sivâdan meylini kes sâbit ol rûz-ü şeb ağla
Ne lâzım âşıka köşk-ü saray-ü kâşaneden geç
Bu aşk bir bahr-i a'zamdır mevcine hiç nihayet yok
Hakikat mülküne azm et bu sakf ile binadan geç
Hüdâyî bahr-i aşka dal füyûzâtiyle dol her dem
Acep devrân-i cihandır gel bu mihnet-hâneden geç
* * *
Bil muhakkak âşıkan mâşûk ile olur ferah
Hücre-nişîn talebe ders ile olur ferah
Gözlerini ey püser aç bülbüle eyle nazar
Uçarak daldan dala güller ile olur ferah
Mürğâne gulgule düşmüş ötüşürler her zaman
Nâle ederler çimende aşk ile olur ferah
Tâlib-i dünyâ olanlar ehl-i Hak'tan ayrılır
Sîm-ü zeri cem edip isyan ile olur ferah
Meyledenler mâsivâya mevtini nisyân eder
Kuud-i fıraş eyleyip dinar ile olur ferah
Aşık-ı Hudâ olan cihan zînetin anlamaz
Hırka-i dervişi giyip zikr ile olur ferah
Âşık olan aşk ile maşukunu çok zikreder
Mâsivâyı terk edip dildâr ile olur ferah
Âşık isen sâlikâ zikr-i Hudâ et heman
Mâsivâyı terk eden huzur ile olur ferah
Gafleti koy Hüdâyî rûz-ü şeb zikreyle gel
Kalb-i âşık Hâlik-ı ekber ile olur ferah
* * *
Her seherde saçar Hak feyz eder "Oh!"
Kamu müznibânı tathîr eder oh
Günahkârân gelir fevc fevc kapına
Kamusun rahmetin temyiz eder oh
Âşık-ı cemâli olan sâlike
Açar nikahını rü'yet eder oh
Sararıp benzi solan bir âşıkı
Heman bülbül gibi şâdân eder oh
Ne in'âmdır ne hoş ihsan ya Rabbi
Senin feyzin beni bîhûd eder oh
Kemâl-i şevk ile mest etti el-Hak
Anı aşk kendine bende eder oh
Hüdâyî nâçize mahabbetinden
Ne hoş bir cür'a verdin mest eder oh
* * *
Perdeyi kaldır aradan alasın bir zevk-ı lezîz
Bak ne halk etmiş yaradan alasın bir zevk-ı lezîz
Düşmüşem aşk deryasına kesb-i safalar eylerem
Gel sen de gir ey zâhid alasın bir zevk-ı lezîz
Verme gel hiç siklet bana istimâ' etmem o pendi
Sen mekteb-i irfana gel alasın bir zevk-ı lezîz
Kalbini kibr-ü riyadan pâk eyle gel ey zâhidâ
Eyle devam tevhide sen alasın bir zevk-ı lezîz
Korkma seni reddeylemez şânı şanlardan uludur
Kapısında boynunu bük alasın bir zevk-ı lezîz
İhtilât etme nâs ile kalbinden mâsivâyı at
O kadar çok zİkreyle kim alasın bir zevk-ı lezîz
Hüdâyî der itiraf et cürmünü Rabb-ı kerîme
Yalvar dâim kapısında alasın bir zevk-ı lezîz
* * *
Sana âşık olan sâlik daim kapında sâildir
Olursa her neye mâlik fedây-i Hakk'a kaildir
Bu dünyâya gelip gitmek acîp sırr-ı İlâhîdir
Bu sırra mazhar olanlar tamam mürşid-i kâmildir
Vemâ halaktu'l-cinne" âyetinde eyledi muzmar
Bu ilmi fehm eden zaten hakikat ehl-i âkildir
Ne kadar ders-i hikmet akl-ı maaş ile okusa
Felâtun olsa hattâ o yine bir şahs-ı câhildir
Muhakkak âlimin ilmi eder cehlini izâle
Hudâ rızasını tahsil eden ilmiyle âmildir
Hevây-i nefsi gönülden silip daim zikreyle
Hüdâyî zâkir olanlar Vislâl-i Hakk'a naildir
* * *
Zâkir ol derûn-i dilden zahirde gel sesini kes
Râh-i Hakk'a olup salik gayri yola etme heves
Gecenin sülüsünde kalk taharet et nezâfetle
Huzur-i Hak'ta kaim ol çıkarma gayr içün bir ses
Gelirse zikr-i sultanî kamu a'zan olur zâkir
Cevârihin olur her biri o esnada bir ceres
Gönül ebvâbını seddet sakın hiç girmeye şeytân
Şuğl-i ağyar hiç gelip eylemeye bir mes
O kadar zikre çalış ki fena ola bu varlığın
Zuhur edicek o nefha bâd-i nesîmî gibi es
Yoktur icazetim dersen sana verdim icazet ben
Ruz-ü şeb tevhide çalış sana azîz yeter bu ders
Et rabıta Pîr-i A'zam Abdülkadir'e
İmdadına yetişe ansız sana ola destires
Hüdâyî'nin gelir feyzi bu derse devam ettikçe
Unutma ömrün oldukça çalış durma bu sana bes
* * *
Gel ey püser zikre çalış, devam et rûz-ü şeb alış
Terk eyle nefsin arzusun, izzet edip ruha barış
Komaz bu aşk seni geri, sen durma hiç geç ileri
Elbet bulursun dilberi nefsinle her dem et yarış
Kime kim aşk rehber olur, maksuduna nail olur
Âleme o sultân olur kalmaz noksanı bir karış
Hak’ka tevekkül edersen yolunu tutup gidersen
Daim anı zikredersen görmezsin dünyada darış
Hüdâyî gel tevekkül et rızâyı bulmağa sa'yet
Her dem huzûr-i Hak’ka git ana murâkıb ol sarış
* * *
Gel etme sırr-ı Hak’kı fâş, dahi kimseye atma taş
Bir gün gidersin dünyâdan, işin olur uhrâda yaş
Sakın dünyâya aldanma, bunu sana kalır sanma
Yoktur bakası inanma, ederse ger senî bir baş
Bir kimseyi incitme gel, hiç verme işine halel
Muhtaçlara gel tut bir el anlara daim yedir aş
Kimseye kemlik dileme, kibredip ağır söyleme
Düşeni azar eyleme hiçbir gönül yıkma adaş
Hüdâyî gel görme hakîr velev ki olsa bir esîr
Gerek kebîr gerek sağîr ednâ görüp oynatma kaş
* * *
Çıkar mâsivâyı dilden huzur-i Hudâ'ya var sus
Zikreyle cân-ü gönülden huzur-i Hudâ'ya var sus
Hudâ'dan gayri yoktur hiç, hakikatte dilâgâh ol
Gel hıfz-ı havâtır eyle, huzur-i Hudâ'ya var sus
Yani gir bekle kalbin kapısını girmeye ağyâr
Koma ağyârı hiç kalbe huzur-i Hudâ'ya var sus
Tecellî olsa ger sana, ya gelse sana bir nidâ
Meyletme sakın ana huzur-i Hudâ'ya var sus
Devam et huzura her dem ayırma kalbini bir dem
Git tâ müntehâya Dîdem huzur-i Hudâ'ya var sus
Hüdâyî'nin yolu budur Tutar isen eder zuhur
Olur tamam vücudun nur huzur-i Hudâ'ya var sus
* * *
Tâlib-i dîdâr-i Hudâ halk ile etmez ihtilât
Sâlik-i râh-i Kibriya halk ile etmez ihtilât
Hak’kı daim zâkir olan leyl-ü nehâr zâri kılan
Tâlib-i dîdârı olan halk ile etmez ihtilât
Râh-ı rızâyı gözeden sıdk ile Allah'a giden
Arzuy-i nefsi terk eden halk ile etmez ihtilât
Bir şeye salik darılmaz Şeyhin izinden ayrılmaz
Hiç bu dünyaya sarılmaz halk ile etmez ihtilât
Hayr-u şerrini ayıklar râh-i rızâda fâikler
Hudâ'yı seven âşıklar halk ile etmez ihtilât
Sen de sâlik ol Hüdâyî terk eyle gel bu dünyâyı
Candan sevenler Hudâ'yı halk ile etmez ihtilât
* * *
Fikrederek olmadın aslâ îkaz
Şükrederek olmadın aslâ îkaz
İhsân etmiş Hak sana bunca nîmet
Düşünerek olmadın aslâ îkaz
Bir katre sudan seni halk eyledi
İz'ân edip olmadın asla îkaz
Mümtâz etti akl-ü nutk ile seni
İm'ân edip olmadın aslâ îkaz
Hâb-ı gaflette nice bir yatasın
Zikrederek olmadın asla îkaz
Toplamadın aklını başına hiç
Dikkat edip olmadın asla îkaz
Gece gündüz ey Hüdâyî Hakkı sen
Tekbîr edip olmadın asla îkaz
* * *
Geç mâsivâdan azîzim eyle Hudâ'ya rücû
Sözümü tut iki gözüm eyle Hudâ'ya rücû
Dünyânın yoktur bakası bağlama gönül ana
Bağlayan gönül de âhir etti Hudâ'ya rücû
İtimadeyledi nice kimseler bu dünyaya
Görmedi vefa nihayet etti Hudâ'ya rücû
Var iken fırsat elinde sil gönülden gayriyi
Şevk ile gel cân-ü dilden eyle Hudâ'ya rücû
Mâsivâya meyledenler olmadılar pâyidar
Azîz oldu o kimse ki etti Hudâya rücû
Gel Hüdâyî sen de çek elin bu dünyadan neman
Varlığın mahveyleyip eyle Hudâ'ya rücû
* * *
Sâlik-i Hakk'a yakın ol, ehl-i dünyadan ırak
Yâr-i sâdıka karîn ol, ehl-i dünyadan ırak
Etme ehl-i gaflet ile iltifat hiç dünyada
İctinâb-ı gaflet et ol ehl-i nisyandan ırak
Ara bul kendine hâzik bir tabîb-i rûhânî
Ehl-i hâl iyle celîs ol ehl-i tuğyândan ırak
Hiç karışma kimseye gönlünü dahî yıkma sen
Dâima Hakk'ı zâkir ol nefs-ü şeytandan ırak
Kimseden bir nef yoktur düşme ardına heman
Ger murâdın Hak (ise) ol kevn-ü mekândan ırak
Hep seni Hak'tan geri kor ger uyar isen ana
Pendimi dinler isen ol ehl-i hüsrandan ırak
Ey Hüdâyî gel tut pendini eyle amel
Âşık-ı sâdık ile ol, ehl-i hevâdan ırak
* * *
Aç basiret gözünü hikmet-i Yezdâna bak
Gör neler halk eylemiş Hâlik-ı ekvâna bak
Sulbünde bil pederin bir katrecik su idin
Ne hub suret yaratmış san'at-i Subhâna bak
Cümle â'zânı düşün ibretle baştan başa
Ma'rifet kesbeyleyip hidmet-i Deyyâna bak
Hicâbı ref eyleyip aç gözünü zâhidâ
Adl ile mülk-i cisme hükmeden sultâna bak
Meyl-i sivâ eylemek hiç sana lâyık mıdır?
Zikr-i Hudâ'yı edip rahmet-i Rahmâna bak
Aşk kitabın çok okur ârif-i billâh olan
Mekteb-i irfâna gel okunan Kur'ân'a bak
On sekiz bin âlemi halk eden Hallâk O'dur
Kudrete nazar edip ibret al ummâna bak
Ayık ol aşksız Hudâ bulunur mu ey zâhid
Aşk ile Hakk'a giden sîret-i merdâna bak
Cümle halkı halk eden ol Hudây-i lem yezel
Ne hoş güzel yaratmış sûret-i insana bak
Yok iken bu âlemi halk-u icâdeylemiş
Her birinde görünen esrâr-i Mennân'a bak
Tut Hüdâyî'nin sözün Hak'tır anı söyleten
Hak verdiği akl ile nutk eden (insana) bak
* * *
Meyl edip bu mâsivâye yok yere çekme emek
Mâdâm ki yok bakası ana meyil ne demek
Ger tâlib-i dîdâr isen çek sivâdan elini
Vefası olmayana hiç ne lâzım meyl eylemek
Dâima zikr-i Hudâ'ya et devam huzur ile
Dal hüviyyet bahrine deryâdaki misl-i semek
Bir iyi fikr eyle ki sen yok iken Bârî Hudâ
Halk edip hıfz etmek içün de sana verdi emek
Rızkını da "Nahnu kasemnâ"da halk etti Hudâ
Anın içün gün begün sana gelir nân-ü nemek
Sen bunu böyle bilür iken Hüdâyî ne lâzım
Daima edip sana tekrarı bir bir söylemek
* * *
İlticâ ettim sana ben yâ Kerîm-ü Zülcelâl
Cürmümü affeyle yâ Rab çekmeyem asla melâl
Cürmüm anıp rûz-ü şeb istiğfar edip ağlarım
Mü'minem ya Rab beni hiç kılma sen ehl-i dalâl
Son nefeste tevhid olsun bana vird-i zebân
Mahv ede zenb-i vücudum ola yolunda hilâl
Kıl nedâmet cürmüne ol sıdk ile sabit heman
Şeyhini et râbıta gele sana feyz-i Zülâl
Her suretle ittika et cümle haramdan sakın
Ehl-i Hak’ka tîb olan eşyâ olur ancak helâl
İhtilât-ı nâs ile hiç etme ömrünü zâyi
Ruz-ü şeb virdin daim olsun senin İsm-i Celâl
Cân-ü dilden ey Hüdâyî mâsivâyı nefy edip
Tut huzur zikr-i Hudâ et olma ebkem gibi lâl
* * *
Hak’ka yalvar gece gündüz et efğân
Ede kalbin münevver nûr-i irfan
Seher vakti tazarru' et Hudâya
Tecellî kıla sana ulu Yezdân
Yatarken de huzur tut etme nisyân
Sana münkeşif ola sırr-ı Subhân
Eğip boynunu dergâhına iste
Verir maksudunu mu'tî-i ihsan
Günehkâr âsî mücrim bir kulunam
Bilirim hatâmı çok ettim isyan
Tecellî kıl bana Perverdigârım
Nûr-i aşkın dola kalbime her an
Hüdâyî kulunu affet İlâhî
Dahî ihvânımı Rahîm-ü Rahmân
* * *
Bir müznib-i günehkârım derdime dâd et yâ Ganî
Mahzun olan bu gönlümü fazlınla şâd et yâ Ganî
Cemî-i halkın matlabın sensin veren ey Pâdişâh
Aşkın ile mest eyleyip yolum küşâd et yâ Ganî
Aç basiret gözlerimi et nasîb imân-i kâmil
Bir pîr-i âciz olmuşam bana imdâd et yâ Ganî
Behâyimveş yiyip içmek uyumakla geçti ömrüm
Eyle bu gafletten ikaz beni irşâd et yâ Ganî
Dünyâda a'mâ olanlar uhrâda bulur mu emân
Mahrum eyleme bendeni bir kerre yâd et yâ Ganî
Mâsivâya meyi eyleyip eylemişem bî had günâh
Dilimde nûr-i îmânı rahmen ikad et yâ Ganî
Şâd ile handân eyleyip yâ Rab Hüdâyî kulunu
Nâr-i cehennemden emân verip âzâd et yâ Ganî
* * *
Bihamdillah tamam oldu divânım
Size armağanım olsun yaranım
Yazıldı çok nasâyih eyle iz'ân
Oku tamamiyle amel et her an
Şerîatle âmil olup gidesiz
Tarikatte Hakkı çok zikir edesiz
Huzur-i tâmmı bulup hakikatte
Baka billâha eriş ma'rifette
Bu üslûb üzre seyrini tamam et
Havâss-ı evliya silkine var git
Gûnâ gün tecellîlere erersin
Hakikat goncalarını derersin
Sakın sanma ki bunun yok vefası
Tükenmez hiç bunun zevk-ü sefası
Tecellîler kılar Allah'u azîm
Gelir bu devlet-i uzmâ azizim
Fırsat elde iken gel tevbe eyle
Hakk'a rücû' et arz-ı hâcet eyle
Tut bu nasihatimi eyle iz'ân
Hakkı zikreyle daim durma bir an
Hulûs-ı kalb ile istiğfar eyle
Günahlarını hem itiraf eyle
Tarikat usulünü ettim ayân
Okuyup amel ede kamu ihvân
Alalar lezzeti derûn-i dilden
Hakkı zâkir olalar hem gönülden
Unutmayın beni gözüm müridim
Budur sizden benim recam ümidim
Hüdâyî bu dîvânı tertib etti
Emânet eyledi ihvâna gitti
Dedi bir mürğ-i hakîm (1318) oldu tamam
Bu Dîvân-i Hüdâyî de vesselam
* * *
VASİYYETNÂME-İ HÜDÂYÎ (KUDDİSE SİRRU'L-ÂLÎ)
BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM
Besmele ile bed ettim İlâhî
Sana hamd-ü sena olsun kemâ hî
Salât île selâm olsun Resule
Hem olsun âline ve ashabına
Muhammed iki cihan serverîdir
Hem âhir zemanın peygamberidir
Resul-i Kibriyadır etme inkâr
Şefaat eyler ümmetine her bâr
"Ulemâu ümmetim" dedi ey can
"Eder ihya şerîatimi her an"
Beni aşk-ı Muhammed'den dür etme
Şerâb-ı Kevserinden mehcûr etme
Tarîk-i müstakime irşâd etti
Usûl-i dîni ikmal etti gitti
Anın vekilleri çoktur cihanda
İtikad et sakın kalma gümanda
Bu ümmetten nice evliya geldi
Nice ümmet bu yüzden ihya oldu
Ve lâkin bu yolun çoktur usulü
Tarîk-i eslemi Kadiri kolu
Dedi Ömer Hüdâyî ey erenler
Tarîkat-i Kadirîye girenler
Uslûl-i tarîka lâzım riâyet
Sâlikâne budur elzem beğâyet
Buyurmuş bize kalbimiz süruru
Pirimiz Ahmed Hindiyyi'l-Lahorî
Sülüs-i ehîrinde her gecenin
Uyanması lâzımdır zikredenin
Gecenin her sülüs-i ehîrinde
Huzur ile uyan uyku yerinde
Yakın olmağa Hak’ka niyyet eyle
Âdâb-u sünnet ile vudû eyle
Dilinde aşk ile tevhidi söyle
Abdesti bu suretle ikmal eyle
Hâlî bir yeri intihâb et ey cân
Orada zikr-ü fikrin olsun her an
O mahalle varıp seccâdeni ser
Namaza dur söyle Allahu ekber
Çıkar kalbinden mâsivâyı ey yar
Huzur-i Girdigâra yok olup var
On iki rek'at teheccüd namazı
Kıl andan sonra et Hakk'a niyazı
Eger mümkin olmaz ise teheccüd
İki rek'at kıl Hakk'a et teabbüd
Duâ et affını iste Hudâ'dan
Günahın mağfiret ede Yaradan
Bu da sana olmaz ise müyesser
Sakın terk edip olma hiç mükedder
Sabah namazından evvel ya sonra
Kıbleye karşı dur, olma avara
Namazda oturur gibi kuud et
Atıp mâsivâyı ruhen su'ûd et
De affet günahı Gafur Allah
Oku yigirmi beş defa estağfirullah
Bir Fatiha üç İhlâs üç salavât
Oku sıdkile dikkat et beğâyet
Pir Abdülkadir'in ruhuna bahşet
Hüdâyî'nin ruhuna sonra bahşet
Hüdâyî'nin hayalin kalbde nakşet
İki kaşı arasına nazar et
Anın ile diz bediz ol hem-nişîn
Gözle sıdkile kaşların arasın
İstimdâd et rûhâniyyetlerinden
Alasın feyzini himmetlerinden
Böylece nîm ya bir saat dur
Otur huzûr-i Şeyh'te etme kusur
Yani kalb gözüyle ol şeyhe nazır
Bulup cemalini kalbinde hazır
Cân-ü dilden nazar et hiç usanma
Bu nispetten usanıp geri kalma
Ederse aks sana şeyhin kemâli
Görürsün yüzünde nûr-i cemali
Sa'yet ki olasın seyrinde fânî
Hep eşyada göresin fail anı
Birinci mertebe bu râbıtadır
Bu sırra nail olmak ne atâdır
İkincisi fena fi'r-Resûl oldu
Üçüncüsü de fena fîllah oldu
Kim enâniyyetinden olsa halik
Bu üç mertebeye erer o sâlik
Eger fenâ müyesser olmaz ise
Ya'nî ki enaniyyet gitmez ise
Daha varlık dağını delemedin
Lî maallah sırrına eremedin
Bu kez ervahlarından iste imdâd
Kalbinde açıla dehlîz-i sedâd
Yürekten ah edüben huzur eyle
Estağfırullahelazîm söyle
Yarım saat kadar bu şuğl-i pâki
Edip icrâ yürekten eyle bâkî
Eger olur isen şeyhinde fânî
Tamam hali sana akseder ânî
Eger bu da müyesser olmaz ise
Enâniyyet şâibesi kalırsa
Bu kere "Allah Allah" deyu vird et
Dilinden hiç bırakma bunu zikret
Yatarken otururken kalkar iken
Cünüp ya abdestsiz olup gider iken
De Allah Allah her an durma zikret
Gönülden huzur-i Mevlâ'ya var git
Eger İhlâs ile devam edersen
Bu üslûb üzre zikredip gidersen
Açılır feyz kapısı nûr-i dîdem
Muradın hasıl olur gelse adem
Eger Hak var olup sen yok olursan
Seni fânî, Hak’kı mevcut bulursan
Yani umum vücudun zikrederse
Enâniyyet sönüp tamam giderse
Devam et ba'dehu tevhide her bar
Baka hasıl ola tâ sende ey yar
Karışma nâsa gaybet eyleme hiç
Bu dünya keşmekeşinden tamam geç
İlişme kimseye hem bedbin olma
Niçin bu böyle oldu deyu sorma
Yerincedir kamu işler seraser
Cenab-ı Hak’kın emridir biliser
Usulümüz budur ey tâlib-i Hak
Vâsıl-ı Hak olur sâliki mutlak
Sinnin tamam olup rüşde erersen
Ben öldükten sonra himmet dilersen
Ziyaret etmek içün kabrime gel
Otur sağ yanıma boş durma tembel
Eğip üstüne kalbin başın ey can
iki gözünü yumup eyle seyran
Gönül gözüyle sen beni görürsün
Hakikatten o dem dersin alırsın
Gelir feyz-i Hudâ mesrur olursun
Tecellî eyler Hak anı bulursun
Karışma kimseye uyma sözüne
Kabahati ara bul kendüzüne
Benim nûr-i aynim Sırrı Efendi
Beyan ettim sana nush ile pendi
Sana takdir edilmiştir ezelden
Hidâyetler Hudây-i lem yezelden
Nasîb oldu sana ilm-i ledünnî
Hak’ka eyle hamd-ü şükr-ü temenni
Sakın sen Sırrı, ifşây-ı sırr etme
Şerîatten çıkıp hârice gitme
Dehrî mezhebinden pek çok hazer et
Şeriât isrine tâbi olup git
Lisan ile bilinmez Hak taâlâ
Hatır-u hayale gelenden a'lâ
Visâl-i Hak lisana gelmez asla
Kelâm ile takrirden de Müberrâ
Eger telkin ile Hak bilineydi
Lâzımgelirdi Kur'ân söyleyeydi
Fezkurûnî ezkurkum buyurdu
Muhammed böyle cümleye duyurdu
Hakikat böyledir eyleme şüphe
Budur usul (gafil) olup harice gitme
Murâdın iste Hak'tan can-ü dilden
Hakikat râhına gir çıkma yoldan
Rahmet-i Hak’ka et ilticâ ey yar
Murâdın hasıl ola etme inkâr
Serây-i lî maallah'a erersin
Rânâ güllerini bir bir derersin
Yan aşk-ı Hak'la tâ ki yok olasın
Gide benlik tamam Hak’kı bulasın
Sana sırrımı verdim eyle iz'ân
Nasîb olur mu herkese bu ihsan
Çok râzı ola senden Hak taâlâ
Tecellîsiyle kılsın seni a'lâ
Kereminden sana eylesin ihsan
Dû cihanda olasın şâd-ü handan
Evliyânın havâssından olasın
Muhammed'e civâr olup kalasın
Gel ey Sırrî murâdımı ayân et
Sâlikâne tarîkimi beyan et
Eger bir tâlib-i Hak gelir ise
Vislâl-i Hakk'a râğib olur ise
Şerîatle âmil olup giderse
Salâtını tamam edâ ederse
Ta'rif et evrâd-ü usulü bir bir
Sana verdiğim gibi eyle takrir
Nevâhîden eylesin içtinâbı
Edip evâmiri icra kemâ hî
Bu suretle sana verdim icâzet
Tâlib-i Hak olana ver inâbet
Eger derse ki öyle şeyh bulunmaz
Her şeyhe güvenip ruhsat alınmaz
Nerede bulayım ben öyle zâtı
Çalışıp emriyle bulam necâtı
Hakk'ın visaline ey tâlib olan
Bir ehlini arayıp bulamayan
Hiç kimseyi muvafık görmez isen
Sen de cidden eger tâlib-i Hak'san
Sana kâfi gelir bu ta'rîfâtım
Yani risâledeki tertibâtım
Bu vech üzre sana verdim icâzet
Kabul et sen de çalış bul mücâzât
Görürsen eger bir ehl-i kemâli
Mürşid-i kâmil olan ehl-i hali
İtâat eyle emrine be-ğâyet
Olasın nâil-i feyz-i mükâfât
Ehl-i tarika da hiç dil uzatma
Kulağına ko bu sözleri atma
Hiç ayrılma tarîk-i müstakimden
Bulasın rızây-ı Hakkı tamam sen
Tutalım emrini ey ihvân-ı dîn
Bizden ola Hudâmız razı âmîn
Hüdâyî zikri böyle tertib etti
Vasiyyet eyledi ihvâna gitti
Bin üçyüz yigirmi tarihti zaman
Nasîhatnâme tamam oldu heman
Okuyanı dinleyeni yâzanı
Rahmetinle yarlığağıl yâ Ganî
* * *
Böyle mahmurum ki bilmem bade-i hamra nedir
Can nedir kendim neyim ibda ma inşa nedir
Taki medhuş olmuşam ben bilmezem uhra nedir
Böyle sermestim ki idrak itmezem dünya nedir
Ben kimim saki olan kimdir mey-i sahba nedir
Mürğ-ı ruha zülf-i leyladan yine dam isterim
Çeşm-i mestinden safa-yı kalb içün cam isterim
Bilmezem ben kamımı ger tab`ımı ram isterim
Gerçi canandan dil-i şeyda için kam isterim
Sorsa canan bilmezem kam-ı dil-i şeyda nedir
Aşktan müstezher eyler aşıka fikr-i visal
Fark kılmaz sadmet ü izz ü cemal ile celal
Aşık-ı şeydaya yeğdir lezzeti hicr ü visal
Vasldan çün aşıka müsteğni eyler bir hayal
Aşıka maşuktan herdem bu istiğna nedir
Vahdet içre kesret ü varlı gören arif değil
Lezzet-i cinan içün taat kılan arif değil
İlm-i hikmetle riyazatlı olan arif değil
Hikmet-i dünya vü mafiha bilen arif değil
Arif oldur bilmeye dünya vü mafiha nedir
‘Halisa’ sayd ü figanın dolduruptur alemi
Nale-i dilsuz-i zarın titretuptur alemi
Ateş-i ahın seraser yandırıptır alemi
Ah u efganın Fuzuli incutuptur alemi
Kerbela-yı aşkta hoşnud isen kavga nedir?
* * *
Aşk olub rûz-i ezelden sâkî peymânemiz
Âlemi kavgaya salmış na'râ-ı mestânemiz
Âlem-i candan şarâb-ı vasldan mest olmuşuz
Sırr-ı vahdetdir hemîşe bâde-yi meyhanemiz
Mazhar-ı nûr-i cemâlin kıbledir aşıklara
Ol cemâlin pertevinden ka'bedir puthânemiz
Matla'ı her zerreden tâbân olubdur âftâb
Aşk çeşmiyle temaşa eyleriz cemhânemiz
Rind ü rüsvây-ı kalender-meşreb olduk aşkdan
Alemi baştan başa tutmuş bizim efsânemiz
Şem' ü gül çünki mazharlardır ol canâneye
Gönlümüz bülbül olub canlar olub pervanemiz
Dâm-ı zülfün dâne-yi hâlin olub zincirimiz
Yoksa yokdur âlem-i dünyada âb u dânemiz
Nice yıllardır ki Hâlis hicriyle zulmetdedir
Şimdi feyz-i gavsden rûşen olub kaşanemiz
Bu kimdir şevketiyle rahş-ı nâr üzre suvar olmuş
Sanursun cilvesinden kim kıyamet aşikâr olmuş
Külahın kec koyub perçemlerin ruhsâra dağıtmış
Gül üzre sünbülistandan aceb bir nev-bahâr olmuş
Kaddi bir servdir kim gülşen-i hüsne safa vermiş
Ana erbâb-ı aşkın gözyaşından cûy-bâr olmuş
Alub meydân-ı hüsnü tuğ-i sancağ-ı melâhetle
Sîpâh-ı hûbîler üzre emîr-i nâmdâr olmuş
Seni Hâlis ne tenhâ sûz-i aşkın kalbi dağ etmiş
Bu ateş içre çok erbâb-ı himmet dağdâr olmuş
* * *
Sâlik-i mülk-i bekadır sâlikân-ı Kadirî
Târik-i kûy-i fenadır sâdikân-ı Kadirî
Cehd idüb ilm-i ilâhîden sebak-han oldular
Varisan-ı enbiyâdır sâlikân-ı Kadirî
Câme-i irfan ile tezyîn-i bâtın ettiler
Zâhir-i ehl-i kabadır sâlikân-ı Kadirî
Meclis-i işrâkıyandır halka-i ezkârları
Sırr-ı kalbe âşinâdır sâlikân-ı Kadirî
Eylemişler dillerin gencine-i gaybü'l-guyûb
Mahzen-i sırr-ı Hûda 'dır sâlikân-ı Kadirî
Çün fenafillah'dan seyr-i ilallah itmeğe
Rehrevân-ı Kibriya'dır sâlikân-ı Kadirî
Feyz-i irşâdiyle teshîr itmede talihleri
Gûyiya mûciz nümâdır sâlikân-ı Kadirî
Bûsitân-ı zikr-i cehri içredir nalişleri
Bülbül-i bağ-i (Rıza)'dır sâlikân-ı Kadiri
* * *
Dünya’ya mağrur kişi
Tövbeye gel tövbeye
Uçmadan ömrün kuşu
Tövbeye gel tövbeye
Ey halk içinde ulu
Olmuş nefsinin kulu
İşit hey yaman havli
Tövbeye gel tövbeye
Sakalına baka bak
Kara iken oldu ak
Dünya sana kurdu fak
Tövbeye gel tövbeye
Ulu kıyamet kopa
Düz ola dere tepe
Niceler yoldan sapa
Tövbeye gel tövbeye
Kaça gide can kuşu
Kuru kala ten dahi
Yunus Emre sen dahi
Tövbeye gel tövbeye
* * *
Hep fesad işlerime,
Estağfirullah tövbe
Yaman teşvişlerime,
Estağfirullah tövbe
Gözümün baktığına,
Gönlümün aktığına
Kulağım duyduğuna,
Estağfirullah tövbe
Dilimin gıybetine,
Nefsimin lezzetine
Hep azam lezzetine,
Estağfirullah tövbe
Bildim suçumu bildim,
Döndüm Çalabım tuttum
Geldim kapına geldim,
Estağfirullah tövbe
Benden suçumu sorma,
Ayıbım yüzüme vurma
Mahrum beni döndürme,
Estağfirullah tövbe
Settarul Uyup sensin,
Gaffaruz Zunup sensin
Fettahul Gulup sensin,
Estağfirullah tövbe
Gerçi kim günahım çok,
Rahmetin dahi artık
Asına kapım açık,
Estağfirullah tövbe
Nefs bendine tutuldum,
Şeytana esir oldum
Her hata ki ben kıldım,
Estağfirullah tövbe
Eşrefoğlu Rumi’nin,
Şol çok günahlarının
Kefaretidir anın,
Estağfirullah tövbe
Tövbeyi Tacil edin,
Gelin cennete gidin
Ey müminler siz idin,
Estağfirullah tövbe
Arzu yılanlarının,
Canları soktuğunun
Tiryaki ol avunun,
Estağfirullah tövbe
İlacı ol avunun,
Estağfirullah tövbe
* * *
Ey hevasına tapan,
Tövbeye gel tövbeye
Hak’ka tap Hak’tan utan,
Tövbeye gel tövbeye
Nice nefse uyasın,
Nice dünya kovasın
Vakt ola usanasın,
Tövbeye gel tövbeye
Nice beslersin teni,
Yılan çiyan yer anı
Ko teni besle canı,
Tövbeye gel tövbeye
Sen teni sandın seni,
Bilmedin senden teni
Odlara yaktın canı,
Tövbeye gel tövbeye
Sen dünya-perest oldun,
Nefsin ile dost oldun
Sanma dirisin öldün,
Tövbeye gel tövbeye
Gör bu müekkilleri,
Yazarlar hayr-u şerri
Günahdan olgıl beri,
Tövbeye gel tövbeye
Ey miskin âdemoğlu,
Usan tutma âlemi
Esmeden ölüm yeli,
Tövbeye gel tövbeye
Ölüm gelecek naçar,
Dilin tanını şaşar
Erken işini başar,
Tövbeye gel tövbeye
Göçer bu dünya kalmaz,
Ömür payidar olmaz
Son pişmaz assı kılmaz,
Tövbeye gel tövbeye
Tövbe suyuyla arın,
Dimegil bugün yarın
Göresin Hak didarın,
Tövbeye gel tövbeye
Eşrefoğlu Rumi sen,
Tövbe kıl erken uyan
Olma yolunda yalan,
Tövbeye gel tövbeye
* * *
Eylemişiz bîhad günâh yâ Rabbi estağfîrullah
Derdime derman yâ İlâh yâ Rabbi estağfîrullah
Ey kâinâtı yaratan diriğ etme avaradan
Kaldır perdeyi aradan yâ Rabbi estağfîrullah
Aşkın şarabın içmişem ben mâsivâdan geçmişem
Gülşen-i aşka göçmüşem yâ Rabbi estağfîrullah
Lütf-u keremle ihsân et zâkirler iyle hemdem et
Dîdârınla müşerref et yâ Rabbi estağfîrullah
İsyân içinde kalmışam bahr-i gaflete dalmışam
Hüdâyî der "bunalmışam" yâ Rabbi estağfîrullah
* * *
Seherde açılan güller hürmetine
Zikrinle dönen diller hürmetine
Rükuya bükülen beller hürmetine
Hacalet narına yakma ya Rabbi!
Yolunda kaim kullara bağışla
Rızana giden yollara bağışla
Arşına açılan ellere bağışla
Cahimin içine sokma ya Rabbi!
Secdeye kapanan başlar hürmetine
Aşkınla sızlayan döşler hürmetine
Gecelerde dökülen yaşlar hürmetine
Gazabınla bize bakma ya Rabbi!
Uhud’da yarılan yüze bağışla
Miraç’ta gören göze bağışla
O anda geçen söze bağışla
Sırat’tan aşağı dökme ya Rabbi!
Cemi peygamberlerin canı hürmetine
Ciharı yar-ı Güzin’in dini hürmetine
Uhud şehitlerinin kanı hürmetine
Suçlarımızı başa kakma ya Rabbi!
Muhammed Mustafa’nın (SAV) özüne bağışla
Fatımatüz Zehra adlı kızına bağışla
Yetim yetemanın yüzüne bağışla
Huzurunda boynumuzu bükme ya Rabbi!
Kur-an’ı kerimde geçen kelam hürmetine
Mekke Medine’deki âlem hürmetine
Arş kürs levhü kalem hürmetine
Sualde fazla sıkma ya Rabbi!
İsmi isminle bir yazılana bağışla
Din uğrunda kan döken gazilere bağışla
Kerbelada can veren kuzulara bağışla
Dinsizlerle nara sokma ya Rabbi!
* * *
Ey rahmeti bol pâdişâh
Cürmüm ile geldim sana
Ben eyledim hadsiz günah
Cürmüm ile geldim sana
Hadden tecâvüz eyledim
Deryâ-yı zenbi boyladım
Ma’lûm sana ben neyledim
Cürmüm ile geldim sana
Senden utanmadım hemân
Ettim hatâ gizli a’yân
Vurma yüzüme el-amân
Cürmüm ile geldim sana
Aslım çün bir katre meni
Halk eyledin andan beni
Aslım deni, fer’im deni
Cürmüm ile geldim sana
Gerçi kesen fıskü fücur
Aybü zelel çok her kusur
Lakin senin adın Gafur
Cürmüm ile geldim sana
Zenbim ile doldu cihan
Sana ayan zahir nihan
Ey lütfu bihat müsteban
Cürmüm ile geldim sana
Adın senin Gaffâr iken
Ayb örtücü Settâr iken
Kime gidem sen var iken
Cürmüm ile geldim sana
Hiç sana kulluk etmedim
Rah-ı rızana gitmedim
Hem buyruğunu tutmadım,
Cürmüm ile geldim sana
Bin kere bin ey Padişah
Etsem dahi böyle günah
La taknatu bana Penah
Cürmüm ile geldim sana
İsyanda Kuddûsî şedîd
Kullukta bir battal pelîd
Der kesmezem senden ümîd
Cürmüm ile geldim sana
* * *
Salihlerin yoldaşı,
La ilahe illallah
Âşıkların haldaşı,
La ilahe illallah
Mü’mine veren iman,
İmanda sabit kılan
Günahlarını yuyan,
La ilahe illallah
Belaları def eden,
Masivadan kad eden
Hicapları ref eden,
La ilahe illallah
Cehennemden kurtaran,
Cennette sefa süren
Hak cemalini gören,
La ilahe illallah
Endişesi Hak ola,
Gönlü nur ile dola
Mahşerde diye gele,
La ilahe illallah
Şol demki göçe canı,
Lagaf durur nişanı
Çürümeye hiç teni,
La ilahe illallah
Abdulkadir sultana,
Yapış inan Kur-an’a
Yetiştirir yezdana,
La ilahe illallah
Ey Fuadı fikreyle,
Bu niğmete şükreyle
Daim Hak’kı zikreyle,
La ilahe illallah
* * *
Taştı rahmet deryası
Gark oldu cümle ası
Dört kitabın manası
La ilahe illallah
Kitaplarda yazılıdır
Gönüllerde gizlidir
Söylenecek söz budur
La ilahe illallah
Cennet’ten çıktı Adem
Dünyaya bastı kadem
Bunu der idi her dem
La ilahe illallah
Erenlerin kılıcı
Arşa çıkar bir ucu
Her dertlerin ilacı
La ilahe illallah
Budur esmanın hası
Siler kalplerden pası
İsmi azam duası
La ilahe illallah
Gönüllere yol eder
Dağı taşı kül eder
Sultanları kul eder
La ilahe illallah
Güneş burcundan doğar
Aleme rahmet yağar
Hak’kın birliğin över
La ilahe illallah
Yunus da bunu dedi
Yanar yürek aşk odu
Mevlanın güzel adı
La ilahe illallah
* * *
Ey derde derman isteyen
Gel halkayı tevhide gir
Sıdkıyle canan isteyen
Gel halkayı tevhide gir
Bu halkada hazır olan
Mağfir oliser bi güman
Hak dostlarıdır zakiran
Gel halkayı tevhide gir
Zikir ile sen hemdem ol
Dahletme bize matesem ol
Esrarı Zikre mahrem ol
Gel halkayı tevhide gir
Yâd eyle dostun adını
Bulasın aşkın tadını
Kesbeyle gel bul tadını
Gel halkayı tevhide gir
Dahletme bize vaiza
Çün ederiz Zikri Huda
Maksut ise ancak rıza
Gel halkayı tevhide gir
Ko gafleti Kuddusiya
Zikri Huda et daima
İster isen vaslı lika
Gel halkayı tevhide gir
Hak’kın Habibi Mustafa
Der Ravzayı Cennet Ana
İblise uyma ey hüma
Gel halkayı tevhide gir
İnkârı ko ikrara gel
Ağyarı terket yâre gel
Bülbül gibi gülzara gel
Gel halkayı tevhide gir
Aşıkta ar olmaz şaha
Zahit eder kibri riya
Talibi Hak isen beya
Gel halkayı tevhide gir
Bu halkada iş tez biter
Giren murada tez yeter
Bu pendimi tut ey püser
Gel halkayı tevhide gir
Dur olmagıl bu halkadan
Dersem bulayım dostu ben
Guş eyle bu sözüme sen
Gel halkayı tevhide gir
Bulur alil bunda şifa
Bunda celis olur Huda
Zakirlere eyler ata
Gel halkayı tevhide gir
Mümin olan tevhid eder
İmanını tecdit eder
Gönüldeki teşviş gider
Gel halkayı tevhide gir
* * *
Semadan sırrı tevhidi
Duyan gelsin bu meydane
Derun içre bu gün Allah
Diyen gelsin bu meydane
Görenler Nûr-u Gaffârı
Duyanlar sırrı Settarı
Cihanda şişeyi arı
Kıran gelsin bu meydane
Seladır ehli irfana
Getirsin canı kurbana
Başı canı Hak yoluna
Koyan gelsin bu meydane
Cümlenin Halıkı birdir
Niçin bazısı gafildir
Bu ne hikmet bu ne sırdır
Bilen gelsin bu meydane
Geçip bu ab ile gülden
Dahi cümle kal-u kıldan
Bu dünya nakşini dilden
Yuyan (silen) gelsin bu meydane
Gönül maksudunu buldu
Cihan envar ile doldu
Bugün Nuri imam oldu
Uyan gelsin bu meydane
Bu gün şeyhim imam oldu
Uyan gelsin bu meydane
* * *
Her kim der ise daim
La ilahe illallah
Gönlünde dura kaim
La ilahe illallah
Endişesi Hak ola
Gönlü Nur ile dola
Mahşerde diye gele
La ilahe illallah
Şol demki göçe canı
La Havfun ola şanı
Çürümeye hiç teni
La ilahe illallah
Aldatmaya şeytan
Munisi ola Rahman
Hem kurtariser iman
La ilahe illallah
Ol gün ki kara yüzler
Hem söylemeye sözler
Hoş hüccet olup söyler
La ilahe illallah
Var Eşrefoğlu Rumi
Tarh edegör gönülden
Tevhide canu dilden
La ilahe illallah
Cehd eyle masivayı
Tarh edegör gönülden
Tevhide canu dilden
La ilahe illallah
* * *
Her imkânda bu kelam
Devam et sabah akşam
Eder sana da selam
La ilahe illallah
Elbet lütfeder Çalap
Günahlar olur sevap
Durma ihvan tevhid yap
La ilahe illallah
Gönülleri pak eden
Her müşkili halleden
Kulu Hak’ka er gören
La ilahe illallah
Hz. Muhammed’in
Cümle Nebi Mürselin
Ettiler bunu telkin
La ilahe illallah
Bütün Ashab-ı Resul
Bununla etti vüsul
Rahman’a en yakın yol
La ilahe illallah
İster isen halasın
Dâhil ol kurtar canın
Kalasıdır Huda’nın
La ilahe illallah
Her aşıkın Matlubu
Her sadıkın arzusu
Hak dostlarının yolu
La ilahe illallah
Abdulkadir sultanım
Hayri Baba’dır Şahım
Affet beni Allah’ım
La ilahe illallah
Mehmet Albayrak söyler
Halikını zikreyler
Aşk ile bunu derler
La ilahe illallah
* * *
Hak’ka aşık olanların
Daim işi tevhid olur
Terki siva kılanların
Daim işi tevhid olur
Mevlasına eyler firar
Zikrin eder leylü nehar
Hep kari edip ihtiyar
Daim işi tevhid olur
Cismi olur insan ile
Kalbi olur yezdan ile
Kah gizli kah ihvan ile
Daim işi tevhid olur
Aşkı eder ruha gıda
Zikir eder kalbi cila
Tevhide buluben safa
Daim işi tevhid olur
Vahşi olup uzlet eden
Halktan hemen nefret eden
Mevlası ile sohpet eden
Daim işi tevhid olur
Fakriyle eder iftihar
Aşk oduna daim yanar
Bilmez nedir namusu ar
Daim işi tevhid olur
Kuddusinin getti sana
Zikri Huda’dır daima
Âşıkların subhu mesa
Daim işi tevhid olur
* * *
Görerek dost cemalini,
Göçer illallah diyenler
Kalbine tevhid nuru
Saçar illallah diyenler
Hak kulların hepisini
Fazl ile yapmış yapısını
Sekiz cennetin kapısını
Açar illallah diyenler
Günahı çirkinden yuyup
Yüzü bedir aya dönüp
Kanatlı burağa binip
Uçar illallah diyenler
Gündüzü döndürür şebi
Ümmetim der ona nebi
Sıratı yıldırım gibi
Geçer illallah diyenler
Düzelt gönül harabını
Ko bu dünyanın şarabını
Dosttan aşkın şarabını
İçer illallah diyenler
Yunus cihan değil baki
Mağrur olup olma şaki
Batılın içinden Hak’kı
Seçer illallah diyenler
* * *
Allah’ımın adıdır illallah
Sancağında asılıdır illallah
O Rab’bimin adıdır illallah
Mühüründe basılıdır illallah
Okuyalım kur-an’ı illallah
Bir olan adını illallah
Kıymetini bilelim illallah
Yüce Resulullahı HAY
Alim olsun haberim illallah
Kur’an olsun rehberim illallah
Ne büyük bir mucize illallah
Bu Kur’an peygamberim HAY
Daim durma zikreyle illallah
Kur-an ile gir kabre illallah
Herkes cevap verecek illallah
Münkir ile Nekir’e HAY
Her an düşünüyorum illallah
Sırat’ın korkusunu illallah
Kur-an’dan alıyorum illallah
Cennet’in kokusunu HAY
* * *
Aşkınla çak olsa bu ten
Yine ben illallah direm
Yansa kül olsa bu beden
Yine ben illallah direm
Eğer beni yandırsalar
Külüm göğe savursalar
Her azamı ayırsalar
Yine ben illallah direm
Bağrımda bitse başlarım
Çeşmimde aksa yaşlarım
Ahü zar olsa işlerim
Yine ben illallah direm
Seyyid Nizam oğlu bile
Ceddiyle haşrolsa bile
Mümin muvahhidler ile
Yine ben illallah direm
* * *
Allah diye diye deryaya daldım
Aradım deryayı kalbimde buldum
Çok günah işledim ben pişman oldum
Gel Allah’a yürü yol kapanmadan
Gel Allah’a yalvar göz kapanmadan
Zikreyle Mevla’yı dilin durmadan
Allah diye diye kalbini coştur
Allah demek kardeş ne güzel, hoştur
Aldanma dünyaya hepsi de boştur
Gel Allah’a yürü yol kapanmadan
Gel Allah’a yalvar göz kapanmadan
Zikreyle Mevla’yı dilin durmadan
Allah diye diye yanıyor içim
Gençlik elden gitti ağardı saçım
Çok günah işledim bağışla suçum
Gel Allah’a yürü yol kapanmadan
Gel Allah’a yalvar göz kapanmadan
Zikreyle Mevla’yı dilin durmadan
Neyi aldın neye güvendin?
Şeytana uydun geride kaldın
Güzel Allah’tan ne tez usandın?
Gel Allah’a yürü yol kapanmadan
Gel Allah’a yalvar göz kapanmadan
Zikreyle Mevla’yı dilin durmadan
Yüce Hak’ka karşı olur mu böyle?
Geride kalmışsın doğruyu söyle
Gel mü’min kardeşim tövbeler eyle
Gel Allah’a yürü yol kapanmadan
Gel Allah’a yalvar göz kapanmadan
Zikreyle Mevla’yı dilin durmadan
* * *
Mevlam bana ver aşkını
Hayranın olayım senin
Bülbül gibi gülşeninde
Nalanın olayım senin
Yandır beni yandır beni
Aşk meyinden kandır beni
Sarhoş edip döndür beni
Mestanın olayım senin
Yar eyle beni yarına
Koyma bugünü yarına
Yak beni aşkın narına
Pervanen olayım senin
(Suzanın olayım senin)
Gönül kuşun sana uçur
Aşk meyinden daim içir
Bu tacı hırkadan geçir
Üryanın olayım senin
Seyyid Nizamoğlu Hoca
Ayırma kendinden yüce
Gerek gündüz gerek gece
Mihmanın olayım senin
* * *
Gel Hakkı çok zikredelim isimini hem vird edelim
Leyl-ü nehâr halvet edip aşkiyle tevhîd edelim
Gel derme bu sîm-ü zeri böyle cifeden ol berî
Kamuya ol Hak Rehberi aşkiyle tevhîd edelim
Gel tevhide çalış heman bülbül gibi eyle figân
Maksudunu verir inan aşkiyle tevhîd edelim
Döndür Hudâ'ya yüzünü, sevdir O'na kendüzünü
Zikr eyle pâk et özünü aşkiyle tevhîd edelim
Zikre çalış olma kesel, çek mâsivâ şuğlünden el
Hak meydanı açıldı gel aşkiyle tevhîd edelim
Çoktur velîm Hak’kın yolu Tevhîd kamunun efdali
Ol bu gülzârın bülbülî aşkiyle tevhîd edelim
Cümle ezkârın efdali tevhîd buyurmuştur nebi
Budur ekmelin mezhebi aşkiyle tevhîd edelim
Zikr-i Hudâ'ya et devam, çünkü zikr eder hâs-u âm
Bulur gönül aşkta makam aşkiyle tevhîd edelim
Gel azm et Hüdâyî Baba düşme bu dâr-i girdâba
Olur bütün ömrün hebâ aşkiyle tevhîd edelim
* * *
Aşkınla yak kül et beni
Tek bulayım Mevlam seni
Çiğnet yüzüm yol et beni
Tek bulayım Mevlam seni
Nuh gibi dövdür ellere
Emreyle sövdür dillere
Düşürüp uzak yollara
Tek bulayım Mevlam seni
İbrahim’im nar et yerim
Musa gibi Tur et yerim
İsa gibi dar et yerim
Tek bulayım Mevlam seni
Yusuf gibi caha düşür
Yakup gibi ağlat taşır
Aşkını başımdan aşır
Tek bulayım Mevlam seni
Biçtir beni Çerciş gibi
Yutsun balık Yunus gibi
Ahınla yak Koknus gibi
Tek bulayım Mevlam seni
İki cihanın güneşi
Bağladı bağrına taşı
Akıtıp gözünden yaşı
Tek bulayım Mevlam seni
Seyyid Nizamoğlu medet
Lütfuna hiç yoktur adet
Dile şifa ver dile dert
Tek bulayım mevlam seni
* * *
Affet isyanım benim,
Halim yaman Allah’ım
Ref et nisyanım benim
Medet aman Allah’ım
Halim yaman Sultanım
Defterim dolu siyah
Amelim tekmil günah
Sensin kuluna penah
Medet aman Allah’ım
Halim yaman Sultanım
Affına güvenirim
Kapında dilenirim
Kovsan yine gitmezem
Medet aman Allah’ım
Halim yaman Sultanım
Ben bir yüzü karayım
Sana nasıl varayım
Ya kime yalvarayım
Medet aman Allah’ım
Halim yaman Sultanım
Ömrümü ettim heder
Mücrimim halim beter
Bana kulum de yeter
Medet aman Allah’ım
Halim yaman Sultanım
Ümmet et Habibine
Gönüller tabibine
Rahmeyle garîbine
Medet aman Allah’ım
Halim yaman Sultanım
LA TAKNATU buyurdun
Rahmetinle doyurdun
Kullarına duyurdun
Medet aman Allah’ım
Halim yaman Sultanım
Aşki’yi azad eyle
Cemalinle şad eyle
Kulum diye yad eyle
Medet aman Allah’ım
Halim yaman Sultanım
* * *
Aşıkı yezdan, der Allah Allah
Talibi irfan der Allah Allah
İnsi Cin daim, kullukta kaim
Vahşi behayim, der Allah Allah
Nemlu Tüyur hem, zikreder Hudem
Natıkı ebsem, der Allah Allah
Yerler felekler, cümle melekler
Suda samekler, der Allah Allah
Ziruh cemadat, eyler ibadat
Cümle mâhlukat, der Allah Allah
Allah di ey yar, her zaman her yar
Müştaki didar, der Allah Allah
Her derde derman, zikri hak ey can
İsteyen Rıdvan, der Allah Allah
İt hemen tekrar, bu ismi ey yar
Saliki Cabbar, der Allah Allah
Zikreyle Aşık, ol vasla layık
Talibi sadık, der Allah Allah
Gel yan bu nara, git gir digare
Arayan çare, der Allah Allah
Olma Kuddusi, bu ismi nasi
Hak aşinası der Allah Allah.
* * *
Aşıkı didar,
Allah Allah de
Dağılsın keder,
Allah Allah de
Dünyaya dalma,
Ölmüyom sanma
Gece uyuma,
Allah Allah de
Dağ ile taşta,
Kuru ile yaşta
Çağır her işte,
Hemen Allah de
Artır vermeni,
Söyle derdini
Terket yurdunu,
Güven Allah de
Haksızlık etme,
Kem yola gitme
Allah’ı unutma,
Güven Allah de
Dilin durmadan,
Rab’bin sormadan
Kabre girmeden,
İnan, Allah de.
* * *
Bihamdilillah derim Allah
Alup aklımı fikrullah
Hamdilillah derem Allah
Alup aklımı fikrullah
Salâtullah, selâmullah
Aleyke ya Resulullah
Dilimde zatın esması
Bana üns oldu zikrullah
Salâtullah, selâmullah
Aleyke ya Resulullah
Ben ol pervaneyim
Cemalin şem’ine yandım
Yanuben küllü kül oldum
Beni mahvetti aşkullah
Salâtullah, selâmullah
Aleyke ya Resulullah
Bu tevhidden murad ancak
Cemali zata ermektir
Görünen kendi zatıdır
Değildir sanmaki gayrullah
Salâtullah, selâmullah
Aleyke ya Resulullah
Gönül ayinesin sofi
Eğer kılar isen safi
Açılır sana bir kapı
Ayan olur cemalullah
Salâtullah, selâmullah
Aleyke ya Resulullah
Şems-i Tebriz bunu bilir
Ehad kalmaz fena bulur
Bu alem küllü mahvolur
Hemen baki kalır Allah
Salâtullah, selâmullah
Aleyke ya Resulullah
Şol Cennetin ırmakları
Akar Allah deyu deyu
Çıkmış İslam bülbülleri
Öter Allah deyu deyu
Salınır Tuba dalları
Kur-an okur hem dilleri
Cennet bağının gülleri
Kokar Allah deyu deyu
Kimler yiyip kimler içer
Hep melekler rahmet saçar
İdris nebi hulle biçer
Subhan Allah deyu deyu
Ol Allahın melekleri
Daim tesbihte dilleri
Cennet bağı çiçekleri
Kokar Allah deyu deyu
Altındandır direkleri
Gümüştendir yaprakları
Uzandıkça budakları
Biter Allah deyu deyu
Aydan aydındır yüzleri
Şekerden tatlı sözleri
Cennet’te huri kızları
Gezer Allah deyu deyu
Hak’ka aşık olan kişi
Akar gözlerinin yaşı
Pür nur olur içi dışı
Söyler Allah deyu deyu
Ne dilersen Hak’tan dile
Kılavuzla gir bu yola
Bülbül aşık olmuş güle
Öter Allah deyu deyu
Açıldı gökler kapısı
Rahmetle dolu hepisi
Sekiz Cennet’in kapısı
Açar Allah deyu deyu
Yunus Emre var yarına
Koma bu günü yarına
Yarın Hak’kın divanına
Varam Allah deyu deyu
* * *
Ey Allah’ım beni senden ayırma
Beni senin didarından ayırma
Seni sevmek benim dinim imanım
İlahi dini imandan ayırma
Sararıben solup döndüm hazana
İlahi hazanımı daldan ayırma
Şeyhim güldür ben anın yaprağıyam
İlahi yaprağı gülden ayırma
Ben ol dost bahçesinin bülbülüyem
İlahi bülbülü gülden ayırma
Balığın canı suda dediler
İlahi balığı gölden ayırma
Eşrefoğlu senin kemter kulundur
İlahi kulunu Sen’den ayırma
* * *
Ezelden aşkınla Allah
Ben yane geldim
Cemalin şem’ine Allah
Pervane geldim
Koy beni yatayım Allah
Şeyh eşiğinde
Şu tatlı canımı Allah
Kurbane geldim
Nefsin kal’asını Allah
Tevhiddir yıkan
Esma kuvveti ile Allah
Meydane geldim
Aşıkların didarın Allah
Gördüm düşümde
Kalmadı takadım Allah
Divane geldim
Şems-i Tebrizi’nin Allah
Tablın kurmuşlar
Şeyhim himmetiyle Allah
Meydane geldim
* * *
Allah diyelim daim
Mevlam görelim neyler
Yolda duralım daim
Mevlam görelim neyler
Sen sanmadığın yerde
Şayet açıla perde
Derman erişe derde
Mevlam görelim neyler
Gündüz olalım saim
Gece olalım kaim
Allah diyelim daim
Mevlam görelim neyler
Netti bu Yunus netti
Bir doğru yola gitti
Bir şeyh eteğin tuttu
Mevlam görelim neyler
* * *
Ne zaman anarsam seni
Kararım kalmaz Allah’ım.
Senden gayrı gözüm yaşın
Kimseler silmez Allah’ım.
Sen yarattın cismü canı
Sen yarattın bu cihanı
Mülk senindir kerem kânı
Kimsenin olmaz Allah’ım
Açılır bağı bostanın
Okunur dilden destanın
Senin baktığın gülistanın
Gülleri solmaz Allah’ım
Sensin ismi Bâkî olan
Sensin dillerde okunan
Senin aşkına dokunan
Kendini bilmez Allah’ım.
Aşkın bahrına dalmayan
Canını feda kılmayan
Senin cemalin görmeyen
Ebedi gülmez Allah’ım
Zar olur aşıkın işi
Durmaz akar gözü yaşı
Senden ayrı düşen kişi
Didarı görmez Allah’ım
Âşık Yunus seni ister
Lutfeyle cemalin göster
Cemalin gören âşıklar
Ebedi ölmez Allah’ım.
* * *
Cana cefa kıl ya vefa,
Kahrın da hoş, lutfun da hoş
Ya dert gönder ya deva,
Kahrında hoş, lutfun da hoş.
Hoştur bana senden gelen
Ya gonca gül yahut diken
Ya bir hilal yahut kefen
Lutfun da hoş, kahrın da hoş!
Gelse cemalinden vefa
Yahut celalinden cefa
İkisi de cana safa
Lutfun da hoş, kahrın da hoş!
Ger bağ-u ger bostan ola.
Ger bendü ger zindan ola,
Ger vasl-ü ger hicran ola,
Kahrın da hoş, lutfun da hoş.
Gerek ağlat gerek güldür
Gerek yaşat gerek öldür
Aşık Yunus sana kuldur
Lutfun da hoş, kahrın da hoş!
Ey padişah-ı lemyezel
Ey kadir ü Hayyü ezel
Ey lutfu çok, kahrı güzel
Lutfun da hoş, kahrın da hoş!
Ağlatırsın zarı zarı
Eğer göstermezsen yarı
Layık görür isen narı
Narın da hoş, nurun da hoş!
* * *
Alma tenden canımı
Aman Allah’ım aman
Görmeden cananımı
Aman Allah’ım aman
Bir kez yüzün göreyim
Payine yüz süreyim
Canım anda vereyim
Aman Allah’ım aman
Ahım göğe çıkmasın
Felekleri yıkmasın
Melekleri yakmasın
Aman Allah’ım aman
Zar eyleme işimi
Zehreyleme aşımı
Dökme kanlı yaşımı
Aman Allah’ım aman
Aşıkım Muhammed’e
Ol Râsûl-i emcede
Koyma beni hasrete
Aman Allah’ım aman
Yunus canın şükrane
Kurban etsin canane
Atma daim hicrane
Aman Allah’ım aman
* * *
Yandım Yakıldım ben nar-ı aşka,
Andelib oldum gülzarı aşka
Allah-u Allah Allah-u Allah
Allah-u Allah Allah-u Allah
Bezm-i elestten mest olup geldim
Ben bende doldum hünkara geldim.
Hizmeti şeyhe kulluk edegör
Mahrem olursun esrarı aşka
Evvel aldandım pek kolay sandım
Yandıkça yandım men narı aşka
Enel hak sırrın çün bildim ayan
Mansur olursun perdarı aşka
Nice Süleyman geldi cihane
Ben Süleymanım serdarı aşka.
* * *
Hannan Allah Mennan Allah,
Her dertlere derman Allah
Salatullah Selamullah
Aleyke Ya Rasulallah
Ey Allah’ım sana sundum elimi
Bizi ol dost Muhammed’den ayırma
Gayrı kime arz edeyim halimi
Bizi ol dost Muhammed’den ayırma
Evliya Enbiya çıkar köşküne
Mest olurlar amberine miskine
İmam-ı Hüseyn’in dem-i aşkına
Bizi ol dost Muhammed’den ayırma
Hannan Allah Mennan Allah
Her dertlere derman Allah
Salatullah selamullah
Aleyke Ya Rasulallah
* * *
Can-ı gönülden seversen,
Yalvar kul Allah’a yalvar.
Maksuda ermek istersen,
Yalvar kul Allah’a yalvar
Yalvara gör hep yalvara,
Varmayasın yüzü kara,
Ümmet isen Peygamber’e,
Yalvar kul Allah’a yalvar.
Geceler uykudan uyan,
Gizli sırlar olsun ayan.
Mahrum olmaz Allah diyen,
Yalvar kul Allah’a yalvar.
Tanı sen kendini tanı,
Niçün yarattı Hak seni,
Düşünüben hatimeni,
Yalvar kul Allah’a yalvar.
Yunus zikredip Hak deyü
Yürü maksudun dileyu,
İnileyu, hem ağlayu,
Yalvar kul Allah’a yalvar
* * *
Bunca yıldır bir hiçliğe
Gittim sana geliyorum
Yeter artık döne döne
Bıktım sana geliyorum
Durdum ve düşündüm hemin
Baktım bu yol daha emin
Ayrılmamaya bin yemin
Ettim sana geliyorum
Gözüm yaşlı gönlüm garip
Yalvarayım dedim varıp
Benliği benden çıkarıp
Attım sana geliyorum
Aşk tokmağı değdi örse
Durmam gayri dünya dursa
Dünden kalma neyim varsa
Sattım sana geliyorum
Bıraktım öfkeyi kini
Oldum bir rahmet ekini
Seni sevmenin zevkini
Tattım sana geliyorum
* * *
Mevlam sana ersem diye,
Aşka düşen pervaneyim
Cemalini görsem diye
Aşka düşen pervaneyim
Derdinle ağlar inlerim
Aşka düşer hep inlerim
Bülbül şakır ben dinlerim
Aşka düşen pervaneyim
Gözyaşlarım durmaz akar
Seller gibi ağlar coşar
Vuslat ümidiyle yaşar
Aşka düşen pervaneyim
Kevni temaşa eylerim
Nevayı aşkı söylerim
Sensiz cihanı neylerim
Aşka düşen pervaneyim
* * *
Durmaz yanar vücudum Allah,
Bizleri de mahrum eyleme Allah
Sensin benim maksudum Allah
Bizleri de mahrum eyleme Allah
Gül bülbülün ormanı Allah
Ver derdime dermanı Allah
Şükür erdik bugüne Allah
Bizleri de mahrum eyleme Allah
Halas eyle narından Allah
Ayırma didarından Allah
Cennet’te cemalinden Allah
Bizleri de mahrum eyleme Allah
Kandiller yana yana Allah
Dervişler döne döne Allah
Son nefeste imandan Allah
Bizleri de mahrum eyleme Allah
* * *
Gelin Allah Diyelim,
Kalpten pası silelim
Alemler seyredelim
Allah Allah dedikçe
Nerde tehvid çekilir
Melekler saf saf gelir
Hepsi tekbir getirir
Allah Allah dedikçe
Zikr-i Hak’ka başlandı
İsm-i Celal hızlandı
Arş-ı ala sallandı
Allah Allah dedikçe
Gönüller şadan olur
Kaygudan azad olur
Can mülke abad olur
Allah Allah dedikçe
Bağlı kapı açılır
Hak batıldan seçilir
Gizli sırlar açılır
Allah Allah dedikçe.
Gafil olma Naciya
Hak’kı zikret daima,
Seni zikreder Huda,
Allah Allah dedikçe.
* * *
Bilirim bende sensin Allah’ım,
Can ile tende sensin Allah’ım
Ey dertlere derman, Ey Gani Sübhan
Geç günahımdan aman Allah’ım
Bulmuşum Canan, olmuşum şâdan
Ben derim her an, sensin Allah’ım
Ey dertlere derman, Ey Gani Sübhan
Geç günahımdan aman Allah’ım
Mahvedip teni, bulmuşum seni
Demezem kani, Ey Gani Sübhan
Ey dertlere derman, Ey Gani Sübhan
Geç günahımdan aman Allah’ım
Terk edip varı buldum didarı
Bes budur kârı, sensin Allah’ım
Ey dertlere derman, Ey Gani Sübhan
Geç günahımdan aman Allah’ım
Sezai’den bak, zahir oldu Hak
Söz budur el Hak, sensin Allah’ım
Ey dertlere derman, Ey Gani Sübhan
Geç günahımdan aman Allah’ım
* * *
Sarıçiçek hazan olur,
Allah! diyen güzel olur
Aşk ile Allah! diyenin
Günahları gazel olur.
Aman Hay! demeye geldim
Hu! deyip dönmeye geldim
Meramımda Hu! demek var
Cemalin görmeye geldim.
Meramımda Hu! demek var
Şeyhimi görmeye geldim.
Sular Allah! diye akar
Aşık olan ona bakar
Melekler hep yıkar yapar
Sabahın seher vaktinde.
Odasında nurdan divan
O divana olsam revan
Üstündeki şeyhim sultan
Allah Hu! demeye geldim
Sofraları ıldır ışık
Ellerinde nurdan kaşık
Ben olmuşum Hak’ka aşık
Allah Hu! demeye geldim
Akan sular durulur mu?
Allah! diyen yorulur mu?
Yara Muhammed yarası
Buna merhem vurulur mu?
* * *
Dağlar ile taşlar ile
Çağırayım Mevlam seni
Seherlerde kuşlar ile
Çağırayım Mevlam seni
Su dibinde mahi ile
Sahralarda ahu ile
Abdal olup Ya Hu! ile
Çağırayım Mevlam seni
Gökyüzünde İsa ile
Tur Dağı’nda Musa ile
Elindeki asa ile
Çağırayım Mevlam seni
Derdi büyük Eyyüb ile
Gözü yaşlı Yakub ile
Ol Muhammed mahbub ile
Çağırayım Mevlam seni
Bilmişim dünya halini
Terk ettim kıylü kalini
Baş açık ayak yalını
Çağırayım Mevlam seni
Yunus okur diller ile
Kumrular bülbüller ile
Hak’kı seven kullar ile
Çağırayım Mevlam seni
* * *
Ömrün bitirmiş viranemiyem
Aklın yitirmiş divanemiyem
Allahu Allah Allahu Allah
Allahu Allah Allahu Allah
Kanat vururum, döner dururum
Yanar kururum, pervanemiyem
Yaşlı gözlerim, tutmaz dizlerim
Yolun izlerim, mestanemiyem
Aşkınla yanan, kalbi tutuşan
Yoluna koşan Geylanemiyem
Fırında pişen, piştikçe coşan
Aşka kavuşan, Mevlanemiyem
Aşkî can feda, olsa ne fayda
Aşk oku yayda, kemanemiyem
* * *
Aşık oldum ben Allah’ın adına
Doyamadım lezzetine tadına
Şimdi girdim erenler meydanına
Bana Allah gerek cihan kâretmez
Benim gönlüm didar ister, eylenmez
Derviş oldum gezdim dağ ile taşı
Irmak oldu aktı gözümün yaşı
Terk eyledim anne, baba, kardaşı,
Bana Allah gerek cihan kâretmez
Benim gönlüm didar ister, eylenmez
Allah Allah deyup her dem yanarım
Allah’ı andıkça kalmaz kararım
Bir oda düşmüşüm daim yanarım
Bana Allah gerek cihan kâretmez
Benim gönlüm didar ister, eylenmez
Bilmez misin Yunus Emre halini
Gece gündüz zikreyler cemalini
Görebilsem Allah’ın didarını
Bana Allah gerek cihan kâretmez
Benim gönlüm didar ister, eylenmez
* * *
Cümle âlemi Yaradan
Kaldır perdeyi aradan
Binbir ismin hürmetine
Göster cemalin Yaradan
İzin ver biz de uçalım
Fani dünyadan göçelim
Cennet’te cemal görelim
Göster cemalin Yaradan
Kaldır perdeyi aradan
Estir bizi yeller gibi
Coştur akan seller gibi
Azat olmuş kullar gibi
Göster didarın Yaradan
Kaldır perdeyi aradan
Sensin evvel sensin ahir
Aşkın bize oldu zahir
Ya lütfeyle ya da öldür
Kaldır perdeyi aradan
Ya lûtfeyle ya da öldür
Göster cemalin Yaradan
* * *
Ya Rab haberin nerden alayım,
Bir kamil mürşide varayım
Hak’kın yoluna kurban olayım
Bir anda sabah olmaz ebeda
Gözüme uyku girmez ebeda
Gönlüm teselli bulmaz ebeda
Gönül kuşunu eyleyemedim
Dünyaya mesken bağlayamadım
Yandı yüreğim ağlayamadım
Bir anda sabah olmaz ebeda
Gözüme uyku girmez ebeda
Gönlüm teselli bulmaz ebeda
Tazedir solmaz Hak’kın gülleri
Mestane gezer saadet kulları
Gayet incedir Hak’kın yolları
Bir anda sabah olmaz ebeda
Gözüme uyku girmez ebeda
Gönlüm teselli bulmaz ebeda
Ya Rab Errahim Ey lûtfu Kerim
Yoluna kurban canım var benim
Ya Rab sen varken kime gideyim
Bir anda sabah olmaz ebeda
Gözüme uyku girmez ebeda
Gönlüm teselli bulmaz ebeda
* * *
Tecelli-i cemal ister,
Gönül eğlenmez aldanmaz,
Teselli-i visal ister,
Gönül eğlenmez aldanmaz.
Siva savmunu kim tuttu,
Visalin aydına yetti,
Cemalin vasfını eşitti,
Gönül eğlenmez aldanmaz.
Cihanı gezsem sert eser,
Görünmez anda bahr ü ber,
Meğer ya Rab seni özler
Gönül eğlenmez aldanmaz.
Ne dünyada, ne ukbada,
Gönül bir özge sevdada,
Dem be dem fikri Mevla’da,
Gönül eğlenmez aldanmaz.
* * *
Sabahtan yüzümü yere,
Sürem Allah Allah deyu
El bağlayıp divanına
Duram Allah Allah deyu
Aksın gözlerimin yaşı
Çalayım bağrıma taşı
Postumu kıbleye karşı
Serem Allah Allah deyu
Yine dilim bülbül olmuş
Yine dağlar sümbül olmuş
Aşk ile yanıp kül olmuş
Kerem Allah Allah deyu
Sakla Ya Rab imanımı
Okusunlar divanımı
Son nefeste bu canımı
Verem Allah Allah deyu
Aşıkların yollarını
Severem hep dillerini
Aşk bağının güllerini
Derem Allah Allah deyu
Nazarımız Yusuf ola
Ey ruhsati gir bu yola
İnşaallah kendini bile
Görem Allah Allah deyu
* * *
Hemen Allah diyor âşık kulların,
Gayet ince gider senin yolların
Kırıldı kanadım kaldı kollarım
İlle cemalini göster ya Rabbi
Aman cemalini göster Allah’ım
Bülbüle baktım da dertlice öter
Bu aşkın tütünü tepemde tüter
Coşkun sular gibi çağlattın yeter
Günahıma baktım da ben de yoruldum
Coşkun sular gibi aktım duruldum
Rahat döşeğime ben de koyuldum
Günahıma baktım da yüceden yüce
Ne gündüzüm belli ne gecem gece
Binbir ayak bir araya gelince
Teneşirde yıkanıyor bu tenim
Yakasız gömleği giydi bedenim
Tükendi kuvvetim bu çarelerim
Tabutum giderken dostlarım ağlar
Ayrılık hasreti ciğerim dağlar
Sana âşık olan dünyayı neyler
Allah Allah diye diye ağlarım
Aşk ateşiyle ciğerim dağlarım
Cennet bir boş evdir anı neylerim
Üzerime sapmaları dizerler
Başucuma baş taşımı dikerler
Kabrimin üstüne suyu serperler
İlle cemalini göster Ya Rabbi
Aman cemalini göster Allah’ım
* * *
Güller sünbüller
Yanık gönüller
Divane diller
Mevlayı özler
Hu diyen canlar
Canda cananlar
Aşkla yananlar
Mevlayı özler.
Pervane nare
Deme ağyare
Mest olan yare
Mevlayı özler
Emin ver bana
Niyazım sana
Yüreğim yana
Mevlayı özler
Zikreden zakir
Şükreden şakir
Aşkı bu fakir
Mevlayı özler
* * *
Deyyan Allah!, Mennan Allah!
Settar Allah!, Gaffar Allah!
Allah Allah!, Halim Allah!
Affeyle Ya Kerim Allah!
El açanlar mahrum kalmaz
Kerem eyle Kerim Allah!
Sığınanlar mahzun olmaz
Rahmeyle Ya Rahim Allah!
Anmayan günahkârım
Cürmü hata oldu kârım
Bağışlar elbet hünkârım
Affıyla Ya Halim Allah!
Kum dayanmaz gazabına
Sabredemez azabına
Dehanet eyler bağıma
Affeyle Ya Halim Allah!
Zatındadır bütün kemal
Hüküm senin Ya Zel Celal!
Tüm tecelli göster cemal
Vasfeyle Ya Hâkim Allah!
Âşık kulun boynun büker
Huzurunda yaşlar döker
Dergâhına gözün döker
Rahmeyle Ya Kerim Allah!
* * *
Bu aklı fikriyle Mevla bulunmaz
Bu ne yâredir ki merhem bulunmaz
Kamunun derdine derman bulunur
Şu benim derdime derman bulunmaz
Aşkın pazarında canlar satılır
Satarım canımı alan bulunmaz
Deryalar içinde susuz gezerim
Beni kandıracak umman bulunmaz
Yusuf’um kayboldu Kenan ilinde
Yusuf’um bulundu Kenan bulunmaz
Yunus öldü deyu sala verirler
Ölen hayvan imiş, âşıklar ölmez
* * *
Kulların oda yakma,
Kerem eyle Ya Mevla!
Noksanımıza bakma,
Kerem eyle Ya Mevla!
Bizler taksirli kuldur,
İhsanın ile doldur
Senin rahmetin boldur,
Kerem eyle Ya Mevla!
Yoluna tevfik eyle,
Fazlını refik eyle
Rahmete garkeyle,
Kerem eyle Ya Mevla!
Çünkü insan eyledin,
Ehli iman eyledin
Bunca ihsan eyledin,
Kerem eyle Ya Mevla!
Dertli aşıklar için,
Yolda sadıklar için
Bağrı yanıklar için,
Kerem eyle Ya Mevla!
Kutbu evliya için,
Sadrı asfiya için
Fahri enbiya için,
Kerem eyle Ya Mevla!
Daim sebatın için,
Bunca sıfatın için
Şol güzel zatın için,
Kerem eyle Ya Mevla!
Hâlimize alimsin,
Afv edersin ekremsin
Anamızdan erhamsın,
Kerem eyle yâ Mevlâ
Tutalım kul leîmdir
Efendisi kerimdir
Adın rahmân rahimdir
Kerem eyle yâ Mevlâ
İhsânını tesnîm et
Gufranını ta'mîm et
Yollarını ta'lim et
Kerem eyle yâ Mevlâ
Hudai’ye ihsan et,
Rahmet ile gufran et
Her işini asan et,
Kerem eyle Ya Mevla!
* * *
İlahi cennet evine
Girenlerden eyle bizi
Yarın anda cemalini
Görenlerden eyle bizi
Mahşerde halk ola hayran,
Çok yürekler ola püryan,
Arşın gölgesinde seyran,
Edenlerden eyle bizi.
Bu dünyanın bekası yok
Ya aç olmuş, ya da tok;
Terazide sevabı çok,
Gelenlerden eyle bizi.
Bakma dünyanın varına,
Sarfet varın Hak yoluna,
Beratını sağ eline
Alanlardan eyle bizi.
Ya Vahidü ferd-üs Samed,
İhsanına yoktur aded
Firedevs bahçesinde ebed
Kalanlardan eyle bizi
Emanetler aman ile
Kalır gider zaman ile
Ahir demde iman ile
Gidenlerden eyle bizi.
Şu dünyanın cefası çok,
Kimi aç gezer, kimi tok
Ol mizanda sevabı çok
Gelenlerden eyle bizi
Müminlere rahmet ola,
Münafıklar mahrum kala
Yunus der ki doğru yola
Gidenlerden eyle bizi
* * *
Al bak sana bir dua
Oku soluk soluğa
Doysun kalbin huzura
Daim Allah de Allah
Okurken ve yazarken
Sağa sola bakarken
Güzel ömür akarken
Daim Allah de Allah
Bu dünyanın sonu yok
Şu kafana iyi sok
Sabah akşam hem de çok
Daim Allah de Allah
Ağla hergün zari zar
Sanki başka neyin var
Edeceksin küllü kâr
Daim Allah de Allah
Gönüllere bir ışık
Gece gündüz karışık
Dilin olsun alışık
Daim Allah de Allah
Allah diyen yorulmaz
Çürüyüp toprak olmaz
Bu iş ihmale gelmez
Daim Allah de Allah
Ahmetsani Allah de
Gecede ve gündüzde
Kış, bahar, yaz ve güzde
Daim Allah de Allah
* * *
Mâsivâdan el çeküp
Sana gelmişem Ya Rab
Terk-i dünya eyleyüp
Sana gelmişem Ya Rab
Diler bu kalbim seni
Etme mahrum Ya Gani
Feyzinle şâd et beni
Sana gelmişem Ya Rab
Aşkın ile dolmuşam
Mest-ü müdâm olmuşam
Doğru yolu bulmuşam
Sana gelmişem Ya Rab
Abd-i âciz hakîrem
Günahkârem fakîrem
Cürmümle müştehirem
Sana gelmişem Ya Rab
Gayrıya hiç gitmezem
Kapını terk etmezem
Ümidimi kesmezem
Sana gelmişem Ya Rab
Lütfunla mağfiret et
Cürm-ü isyanım affet
Settâr isminle setr et
Sana gelmişem Ya Rab
* * *
Seher vakti bülbüller
Ne de güzel öterler
Açınca tüm çiçekler
Birlikte zikrederler
Aman Allah illallah
Dertlere derman Allah
Gönüle şifa veren
Lâ ilâhe illallah
Akşam olur giderler
Boyun büker çiçekler
Kim bilir ne söylerler
Feryat eder bülbüller
Onlarda bütün dertler
Yine de şükrederler
Salât selâm söylerler
Hep menzile ererler
Sen Allah'ı seversen
Allah seni sevmez mi
Emrince hizmet etsen
Hak ecrini vermez mi
Sen rıza kapısında
Aman Allah’ım dersen
O âlemler sultanı
Lebbeyk kulum demez mi
Âşık Yûnus ne söyler
Söyler de kim dinler
Bu yollar Hak’ka gider
Gidenler rahat eder
* * *
Ey âşık-ı sadıklar
Gelin Allah diyelim
Bezm-i Hak’ka layıklar
Gelin Allah diyelim.
Subhanallah, sultân Allah
Her dertlere derman Allah
Varalım doğru râha
Yüz sürelim dergâha
Yalvaralım Allah'a
Gelin Allah diyelim
Subhanallah, sultân Allah
Her dertlere derman Allah
Yolunda can verelim
Lûtfü Hak’ka erelim
Cemâlini görelim
Gelin Allah diyelim
Subhanallah, sultân Allah
Her dertlere derman Allah
Bu gözlere nur verir
Gönüle sürûr verir
Ne dilersen er görür
Gelin Allah diyelim
Subhanallah, sultân Allah
Her dertlere derman Allah
Dinle derviş hikmeti
Tutun farzı sünneti
Ey Muhammed ümmeti
Gelin Allah diyelim.
* * *
Ey aşıkı dildare
Gel nuş edelim bade
Bir bade gerek amma
Kim içile me' vade
Can Allah Canan Allah
Canlar sana kurban Allah
Hay kalbim zikrullah
La ilahe illallah
Muhammedur-Resulullah
Sakisi ola Mevla
Ak dahi anın esma
Bir kez nuş eden kat-a
Gam görmeye dünyada
Bir kez içen aşıktır
Aşkında ol sadıktır
Aşk ona hem layıktır
Mecnun ile Ferhad’a
Ol came olan talip
Can ile ola ragıp
Nefsine ola galip
Dil bağlaya üstade
Nuş eyleyen ol camdan
Subhu ne bile şamdan
Talimi cünün eyler
Mecnun ile Ferhad’a
İşit bu Sezai’den
Ne gördü fenaiden
Dost vechini gösterdi
Mir’at-ı mücellada
* * *
Maksut cihana gelmekten
Kişi Rab’bin bilmek imiş
Rabbini bilmekten murat
Evliyasın bulmak imiş
Onun ile olur devlet
Onu beyan kılar ayet
Hak’ka yalvarmaktan murat
Gerçeğe yol varmak imiş
Bulmak değil imiş bilmek,
Bilmek değil imiş, bulmak
Evliyaya gönül vermek
Rengine boyanmak imiş
Bunlardır Hak’kı bilen
Gayrısı yalandır yalan
Dervişlikten murat olan
Külliyen yok olmak imiş
Kaygusuz aşk pervanesi
Oldu Hak’kın divanesi
Ehl’i aşkın sermayesi
Aşk od-una yanmak imiş
* * *
Neyleyeyim dünyayı,
Bana Allah’ım gerek,
Gerekmez masivayı,
Bana Allah’ım gerek,
Ehli dünya dünyada,
Ehl-i ukba ukbada,
Her biri bir sevdada,
Bana Allah’ım gerek,
Dertli dermanın ister,
Kullar, sultanın ister,
Aşık cananın ister,
Bana Allah’ım gerek,
Fani devlet gerekmez
Dürr ü ziynet gerekmez
Haksız cennet gerekmez
Bana Allah’ım gerek,
Mecnun ister Leyla’yı
Vamık özler Azra’yı
Nidem gayrı sevdayı
Bana Allah’ım gerek,
Bülbül güle karşı zar,
Pervaneyi yakmış nar,
Her kulun bir derdi var,
Bana Allah’ım gerek,
Beyhude hevayı ko,
Hak’kı bulagör Ya Hu!
Hudai’nin sözü bu,
Bana Allah’ım gerek.
* * *
Gönül birden karar etmez,
Mevlamı arar gezerim
Ona teselli kar etmez
Mevlamı arar gezerim
Yeni düştüm ben bu derde
Sevda yeli eser serde
Gezip oturduğum yerde
Mevlamı arar gezerim
Seherlerde esen yelde
Hem sahrada hem çölde
İhvanda şeyhimde pirimde
Mevlamı arar gezerim
Seherlerde esen yelde
Zar eden şol bülbüllerde
Elvan çeşit açan gülde
Mevlamı arar gezerim
Hem yazlarda hem kışlarda
Hem dağlarda hem taşlarda
Zikredip öten kuşlarda
Mevlamı arar gezerim
Poyrazoğlu acı esme
Hüsrandasın bu gidişte
Rahmetinden ümit kesme
Mevlamı arar gezerim
* * *
Âdem'i topraktan icadeyleyen Allah’ım meded
Nârı İbrahim'e gülzâr eyleyen Allah’ım meded
Eyle hidâyet koma hiç zulmet içre bu gönlümü
Hazret-i Musa'yı galip eyleyen Allah’ım meded
Dergâhına yüzüm sürüp boynumu büküp ağlarım
Îsâ'yı ruhundan icadeyleyen Allah’ım meded
Şerm ile hicâbeylerim arz etmeğe ahvâlimi
İsmail'e koçu kurban eyleyen Allah’ım meded
Gitmezem çoktur deyu ben zenb-ü isyanım ey
Huda İdrîs'i sağ Adn'e idhal eyleyen Allah’ım meded
Nefs ile şeytâna uyup eylemişem bîhad günah
Yusuf u Ya'kub'a irsal eyleyen Allah’ım meded
Cismimde kuvvet kalmadı sana ibadet etmeğe
Eyyûb'u derdinden halâs eyleyen Allah’ım meded
Aç basiret gözlerimi müşerref kıl cemalinle
Ahmed'i nurundan icadeyleyen Allah’ım meded
Rûz-ü şeb ağla Hüdâyî yalvar Huda'ya durma hiç
Yoktan bu kâinatı var eyleyen Allah’ım meded
* * *
Koma bu zulmet içinde gönlümü Mevlâ meded
Lütf-u fazlınla küşâdet gönlümü Mevlâ meded
Gelmişem kapına yâ Rab sana boynumu eğip
Topraktan Âdem'i icâd eyleyen Mevlâ meded
Eylerim zikre devam et bâb-ı fazlını küşâd
İçir aşkından bir cür'a tab'ıma Mevlâ meded
Nefs-ü İblîs'e uyup çok işledim cürm-ü günâh
İbrahim'e nârı gülzâr eyleyen Mevlâ meded
Zenb-ü isyan eyledim hasbe'l-beşer affet aman"
Sihr-i a'dâdan Musa'yı kurtaran Mevlâ meded
Çok tefekkür eyledim hiç benden ednâ kimse yok
Hz. îsâ'yı ruhtan halk eden Mevlâ meded
Eylerim senden haya arz etmeğe ahvâlimi
Zebh-i İsmâîl için koç indiren Mevlâ meded
Zenb-i kesretle kapına eyledim iltica ben
İdris'e cennette hülle biçtiren Mevlâ meded
Kalmadı cismimde takat eyleyem tâat sana
Ya'kub'a Yusuf kokusun ileten Mevlâ meded
Geç günahımdan Gafur bakma benim isyanıma
Renciden Eyyûb'u halâs eyleyen Mevlâ meded
Lütf-u fazlınla kerem kıl aç basiret gözümü
Ahmed'i nûr-i zâtından halk eden Mevlâ meded
Kıl cemâlinle müşerref bu Hüdâyî bendeni
Cümle kâniâtı yoktan var eden Mevlâ meded
* * *
İlâhî dîdârınla eyle irşâd
Ya Rabbi kıl cemâlinle beni şâd
Ederse her ne matlûb sen verirsin
Zikrini kim ki eyler ise mu'tâd
Recâ kuldan atâ senden İlâhî
Hidâyet kıl olam ben sana abbâd
Yine fazlınla sana oldum uşşak
Anınçün eylerim ismin senin yâd
Bu mihnet-hânede zulmet içinde
İnayet et kalmışam ya Rab bîdâd
Hüdâyî sâile terahhüm eyle
Feyzinle et ana tevfîkın imdâd
* * *
Bir muradım var sana ey Girdigâr
Kıl anı nasip bana Perverdigâr
Daima aşkın şarabını içip
Olayım mest-ü müdâm leyl-ü Nehâr
Durmayıp senden dilerim ey Hudâ
Dilde şavkın beni ede bî karar
Setr-i ayb et eyleme rüsvây-i halk
Mağfiret et kılma bizi ehl-i nâr
Hz. Muhammad'i, bîçâreden hoşnudedip
Âhirette kıl şefi' o sultânı et bize yar
Ak sakallı pîr-i fâni olmuşam
Evliya defterine yaz eyle beni bahtiyar
Bu Hüdâyî âh-ü efğân eyleyüp
Der ki: Ver muradımı Perverdigâr
* * *
Lütfuna çok ümidim var
Senin gibi Müridim var
Dünya kederinden ne gam
Benim bir şehr-i yârim var
Sana çok ümidetmişem
Hidâyet yolun tutmuşam
Aşkın bahrine düşmüşem
Dalmağa iftiharım var
Lütfü çoktur etmez sitem
Ana ne vakt gider isem
Verir çok her ne istersem
Benim bir perverdigârım var
Zikrin edip durmam geru
Etmişem sana serfürû
Hemîşe eylerem arzu
Affına intizarım var
Vücutta hiç takatim yok
Elimde bir tutarım yok
Benim bir itibarım yok
Seninle bir pazarım var
Ettim bî-had cürm-ü günâh
Destim tehî yüzüm siyah
Geldim sana ey Pâdişâh
Bu kadar ihtiyarım var
Bîçâre Hüdâyî senden
Diler lütfûnu fazlından
Der ümidim yok kimseden
Benim bir girdigârım var
* * *
İhtilât-ı nâsla çok oldu bizim noksanımız
Gün begün artmaktadır hem cürm ile isyanımız
Nevm-i gafletle geçirdik ömrümüz buldu hitâm
Şimdi nedâmet edip geldik sana Sultânımız
Lütfunla eyle kerem bu bîçâre âcizlere
Var iken sen biz kime yalvaralım Subhânımız
Bizden ednâ dünyâda hiç kimse yok
İtirâf-ı cürm edip geldik sana Ğufranımız
Son nefeste nûr-i îmân ile hatmeyle bizi
Rûz-i cezada yüzümüz eyle ak Yezdânımız
Rû siyah geldik sana reddetme mücrim kulları
Rahmetinle kıl inayet Ğâfir-ü Rahmanımız
Bu vefasız dünyanın aldanma rengine aman
Bir cifedir dedi dünyâ Nebiyy-i zîşânımız
Ey Hüdâyî el açıp yalvar Hudâya her zaman
Korkma reddetmez kulunu Hâlik-ı ekvânımız
* * *
Kapuna gelmişem lütfet ya Latif
Durmuşam tapuna affet ya Latîf
Var iken sen ben kime yalvarayım
Fazl-ü kereminle lütfet ya Latîf
Günâhıma tevbe estağfırullah
Rahmetinle mağfiret et ya Latîf
Hiç muvâfık bir amel işlemedim
Keremler kânısın rahm et ya Latîf
Affeylemek senin şânın değil mi?
Benim nem var hidâyet et ya Latif
Dertliyem dermana geldim İlâhî
Bu alîle devalar et ya Latif
Hüdâyî kulun da lütfunu diler
Anın derdine derman et ya Latif
* * *
Dû cihanda her kazadan sakla bizi yâ Kerîm
Her belâdan hem sıyânet eyle bizi yâ Kerîm
Ahmed'e bizi civar et cennet içre yâ Mücîb
Rü'yet-i dîdârla handân eyle bizi yâ Kerîm
Cürm-ü isyânımızı ta'dâd edip rûz-i haşr
Yüzümüze vurma hiç setr eyle bizi yâ Kerîm
Cümle mü'min-u muvahhid hürmetine yâ İlâh
Lütfedip gel ukbâda şâd eyle bizi yâ Kerîm
Gam değildir ağlamak bu dünyada mü'minlere
Nâr-i cehennemden âzâd eyle bizi yâ Kerîm
Dû cihanda ağlatıp hem güldüren sensin Hudâ
Her iki cihanda sen hıfz eyle bizi yâ Kerîm
Ne yüz ile varayız dergâhına ya Rab senin
Mağfiretinle vikaye eyle bizi yâ Kerîm
Cümle iman ehline eyle hidâyet fazl ile
Rûz-ü şeb zikrinle zâkir eyle bizi yâ Kerîm
Senden olmazsa inâyet ben kime yalvarayım
Gelmişizdir dergâhına affeyle bizi yâ Kerîm
Dört kitabın hürmetîçün yâ İlâhelâlemîn
Gaffâr isminle dâim şâd eyle bizi yâ Kerîm
İsm-i Celâldir Hüdâyî'nin virdi daim
Cemâl-i pâkin ile mest eyle bizi yâ Kerîm
* * *
Bir günahkâr mücrimem ey sâhib-i fazl-ü kerem
Destimi açıp daima lütfü fazlın isterem
Sû-i akrâna uyup işlemişem cürm-ü hatâ
Nâdim olup ağlarım hem de recâmı kesmezem
Sâilem kapına geldim etme red bu bendeni
Pür kusur cürmüm azîm yine kapından gitmezem
Her ne isterler ise i'tâ edersin ey Kerîm
Neyleyem ağyarını ben seyr-i dîdâr isterem
Bir cür'a aşkın şarabın rahm edip eyle i'tâ
Aşk kılavuz olmaz ise bitmez işim lâ cerem
Hırka-i aşkı giyenler yâr ile sohbet eder
Bende-i mukbil olur hem sâhib-i feyz-i a'zam
Elğiyâs ey çâresizler nâsırı tut destimi
Sen ki Ğaffâruzzunûbsun kapını terk etmezem
Kesme ümidin Hüdâyî et huzur durma sakın
Câm-ı aşkı nûş edip mest-ü müdâm ol muhterem
* * *
Et terahhüm yâ Gafur bakma benim isyanıma
İtirâf-ı cürm ile ben gelmişem Subhânıma
Sânına lâyık olan ihsanı i'ta eyleyip
Lütfile yazdırma benim defter-i dîvânıma
Ağlayu kapına geldim bir âciz-i bîçâreyim
Vaslını eyle müyesser bana hem ihvânıma
Kime gidip yalvarayım ey Hudây-i lem yezel
Senden özge kimsenin yetmez gücü dermanıma
Sûre-i İhlâs içinde okuram ism-i Ehad
Dûzahın hevlini hiç gösterme cism-ü canıma
Ol Habîbin hürmetine geç günahımdan kamu
Rahm kıl Perverdigârım âh ile efgânıma
Perde çektin aybımıza etmedin rüsvây-i halk
Anın içün rû siyah ben gelmişem Rahmânıma
Etti tevessül Hüdâyî ol Habîbinle sana
Çün vesîlemdir Muhammed varmağa Sultânıma
* * *
Günlerim gafletle geçti sana ma'lûm yâ İlâh
Nevm-i gafletten ikaz et gönlümü ey Pâdişâh
Et terahhüm hâl-i perişanıma fazlın ile
Bâb-ı vaslını küşâd et eylerim daima ah
Zât-i pâkindir murâdım dilerim vuslatını
İstemem bu âlemin sırrına kılasın agâh
Olmuşam âşık Habîbin Mustafâ'ya ya Rahîm
Dilerim ede şefaat rûz-i cezâda o mâh
Matlabı sensin Hüdâyî sâilin ey Zülcelâl
Meyli yoktur dünyada hiç istemez mansıb-ü câh
* * *
Allah emrin tutalım
Rahmetine batalım
Bülbül gibi ötelim
Allah Allah Kerim Allah
Rahim Allah Aman Allah
Diyelim Ya Hu
Allah adın uludur
Emrin tutan kuludur
Müminlerin yoludur
Allah Allah Kerim Allah
Rahim Allah Aman Allah
Diyelim Ya Hu
Allah adı dillerde
Sevgisi gönüllerde
Şol korkulu yerlerde
Allah Allah Kerim Allah
Rahim Allah Aman Allah
Diyelim Ya Hu
Ölüp kabre varınca
Münkir Nekir gelince
Rabbin kimdir diyince
Allah Allah Kerim Allah
Rahim Allah Aman Allah
Diyelim Ya Hu
Yunus söyler sözünü
Hak’ka bağlar özünü
Görmek ister yüzünü
Allah Allah Kerim Allah
Rahim Allah Aman Allah
Diyelim Ya Hu
* * *
Hu diye Hu diye içtim şerbeti,
Hiç bir tatta bilmem böyle lezzeti
Hu diyen kullara verir cenneti
Ne güzel makamdır HU’nun makamı
Ne güzel safadır HU’nun safası.
Hu diye Hu diye döner dervişler
Varalım bakalım neye ermişler
Cenneti âlâya bir köşk yapmışlar
Ne güzel makamdır HU’nun makamı
Ne güzel safadır HU’nun safası.
Hu diye Hu diye dönesim geldi
Hu’nun yollarında ölesim geldi
Cenneti âlâya giresim geldi
Ne güzel makamdır HU’nun makamı
Ne güzel safadır HU’nun safası.
Hu diye Hu diye şeyhim geliyor
Şeyhimin yolları nura batıyor
Cenneti âlâda bir gül kokuyor
Ne güzel makamdır HU’nun makamı
Ne güzel safadır HU’nun safası.
Hu diye Hu diye şeyhim bakıyor
Şeyhim dervişlere nazar ediyor
Alemi Lâhuttan rahmet yağıyor
Ne güzel makamdır HU’nun makamı
Ne güzel safadır HU’nun safası.
* * *
Mesti hayranım,
Zâri giryanım
Her dem lisanım,
Hu demek ister
Gözümden yaşlar,
Akmaya başlar
Cümle kurt kuşlar,
Hu demek ister
Pendimi tut gel,
Bir ere ver el
Ölmezden evvel,
Hu demek ister
Gece ol kaim,
Gündüz ol saim
Ehli Hak daim,
Hu demek ister
Gezme yabanda,
Böyle zamanda
Olmaya ben de,
Hu demek ister
İrfan isteyen,
İhsan isteyen
Canan isteyen,
Hu demek ister
İnsu melekler,
Yerler felekler
Suda samekler,
Hu demek ister
Gayriyi koyan,
Kalbini yuyan
Aşıkım diyen,
Hu demek ister
Terket sivayı,
Olma mürayi
Seven Huda’yı,
Hu demek ister
Ol nefse malik,
Olma gıl halık
Sıdkıyla salik,
Hu demek ister.
Hu ismi azam,
Hu Hu de hocam
Kuddusî her dem,
Hu demek ister
* * *
Gelin ey âşıklar gelin, Hu Mevlam Hu!
Bu menzil bir uzağa benzer, Hu Mevlam Hu!
Nazar kıldım şu dünyaya, Hu Mevlam Hu!
Sanki bir tuzağa benzer, Hu Mevlam Hu!
Bir Pirin eteğin tuttum, Hu Mevlam Hu!
Ana beli deyu gittim, Hu Mevlam Hu!
Nice yüzbin günah ettim, Hu Mevlam Hu!
Her biri bir dağa benzer, Hu Mevlam Hu!
Pirim diyemedim hele, Hu Mevlam Hu!
Varamadım doğru yola, Hu Mevlam Hu!
Günahım çok yüzüm kara, Hu Mevlam Hu!
Eller yüzü ağa benzer, Hu Mevlam Hu!
Günahım çok başum kaygu, Hu Mevlam Hu!
Terkedemem fena huyu, Hu Mevlam Hu!
Cümle âlem benden eyu, Hu Mevlam Hu!
Benden kemter yoğa benzer, Hu Mevlam Hu!
Ağlarsan kendine ağla, Hu Mevlam Hu!
Elden fayda yoğa benzer, Hu Mevlam Hu!
Çağla derviş Yunus çağla, Hu Mevlam Hu!
Sen özünü Hak’ka bağla, Hu Mevlam Hu!
* * *
Gir sema’a zikr ile gel
Yana yane Hu deyu
Er safaya aşka Hak’la
Yana yane Hu deyu
Hep erenler öyle
Kaldırdılar can perdesin
Açtılar gözlerin andan
Yana yane Hu deyu
Gördüler Hu kaplamış
Hep onsekiz bin âlemi
Feyz alırlar cümle Hu’dan
Yana yane Hu deyu
Zatı Hak’kı buldular
Buluştular Hu ile
Dost göründü her tarafta
Yana yane Hu deyu
Ey Niyazı gönlüne
Aşıkların hikmet dolar
Küntü Kenzin haznesinden
Yana yane Hu deyu
* * *
Göster cemalin şem-ini
Yansın od-a pervaneler
Devlet değil mi aşığa
Şem-ine karşı yaneler
(Hu Can Allah, Hu Can Allah
Canlar sana kurban Allah)
Mescid ile medreseyi
Ismarladık zahidlere
Hak’ka ibadet etmeye
Yeter bize viraneler
Ey hali pek Rana güzel
Yağmaladın dil mülkini
Pek bağla aşk zincirini
Boşalmasın divaneler
Biz meye tövbe etmişiz
Ağyar elinden içmeye
Kudret yedinle sun bize
Dolu dolu peymaneler
Cevri cefa etmeğile
Şemsi seni terkeylemez
Seni seven aşıkların
Haşa senden usaneler
Derviş olan neyler silah
Hemen daim der zikrullah
Nerde akşam orda sabah
Ya Hay! Ya Hu! der gezerim
Daldı gönül bahri gamım
Dembe dem artar kederim
Elde teber başta külah
Nefsim ile cenk ederim
* * *
Ben bu meclislerde hayretler gördüm,
Uyudum uyandım hep ayan gördüm
Habib’in nurunu yanarken gördüm
Ben Hu! demeyince, eylenemem Hu Hu
Allah! demeyince, sabredemem Hu
Semada melekler Hu diye döner
El ele vermişler Hak’ka giderler
Habibin nurunu tavaf ederler
Ben Hu! demeyince, eylenemem Hu Hu
Allah! demeyince, sabredemem Hu
Bir çeşme yaptırdım mermer taşından
Suyunu akıttım gözüm yaşından
Hiç fayda görmedim dünya işinden
Ben Hu! demeyince, eylenemem Hu Hu
Allah! demeyince, sabredemem Hu
Erenlerin piri Veysel Karani
Ebubekir Ömer Osman Ali
Onlar peygamberin sevgilileri
Ben Hu demeyince, eylenemem Hu Hu
Allah! demeyince, sabredemem Hu
* * *
Bağı cemale çün erem
Vuslat gülün anda derem
Hak’kın tecellisin görem
Ben Hu derim Ya Hu derim
Gecede de gündüzde de
Kasrette de vahdette de
Mahşerde de cennette de
Ben Hu derim Ya Hu derim
Cümle vücudun bu mu
Hu ile dolmuştur kamu
Mülk oldu bize çünkü Hu
Ben Hu derim Ya Hu derim
Ayrılsa bu cismimden can
Yıkılsa bu kevni mekan
Münkir olursa cihan
Ben Hu derim Ya Hu derim
Aşıklar içre olsa sûr
Bu Nuri’ye olsa sürur
Hak’tan tecelli etse nur
Ben Hu derim Ya Hu derim
* * *
Tende canım Canda cananımdır, Allah Hu diyen
Dilde sırrım serde subhanımdır, Allah Hu diyen
Desti kudretle yazılmış yüzüne, Ayatı Hak
Gönlümün tahtında sultanımdır, Allah Hu diyen
Cümle azadan gelir zikri, Enel Hak narası
Cismiçinde zari efkanımdır, Allah Hu diyen
Geceler ta subh olunca inletir, bu dert beni
Derdimin içinde dermanımdır, Allah Hu diyen
Yere göğe sığmayan bir mü’minin, kalbindedir
Katremin içinde ummanımdır, Allah Hu diyen
Kisveyi tenden muarra seyreder, bu gökleri
Çark uran abdalı üryanımdır, Allah Hu diyen
Her kişeye kendinden akrep, olan dost zatıdır
Ey niyazi dilde mihmanımdır, Allah Hu diyen
* * *
Gece gündüz döne döne
İstediğim Hak’tır benim
Allah deyup yane yane
İstediğim Hak’tır benim
Yoluna terk edip canı
Akıtıp gözümden kanı
Ah eyleyip dünü günü
İstediğim Hak’tır benim
Münkirler aşk halin bilmez
Münafıklar yola gelmez
Ağlar bu gözlerim gülmez
İstediğim Hak’tır benim
Ko yanayım kül olayım
Taşkın akan sel olayım
Çiğneneyim yol olayım
İstediğim Hak’tır benim
Seyyid Nizamoğlu yürü
Bulagör kendinde yari
İnleyi ben zari zari
İstediğim Hak’tır benim
* * *
Be hey kardaş Hak’kı bulam mı dersin,
Hak’ka yarar amel işlemeyince
Tarikat sırrına erem mi dersin,
Kamil mürşid sana söylemeyince.
Özenirsen gardaş, tevhide özen.
Tevhiddir nefsinin kal’asın bozan
Hiç kendi kendine kaynar mı kazan
Çevre yanın ateş eylemeyince.
Değme kişi gönül evin düzemez
Hak’kın takdirini kimse bozamaz.
Tarikat ummandır dalıp yüzemez,
Aşkın deryasını boylamayınca.
Gönül kuşun uçar gider dolunmaz
Başlı suların ayağı bulunmaz
Elekten eleğe konup elenmez
Değirmene varıp un olmayınca
Aşkım galip geldi yüreğim harlar
Aşık olan arı namusu neyler
Be hey Yunus sana söyleme derler
Ya ben öleyim mi söylemeyince
* * *
Bilmem nideyim, Allah! Allah!
Aşkın elinden, Hay! Hay!
Kande gideyim, aşkın elinden.
Sallallahu alâ Muhammed!
Sallallahu aleyke Ahmed!
Dinle zarımı, Allah! Allah!
Koydum arımı, Hay! Hay!
Verdim serimi, aşkın elinden
Sallallahu alâ Muhammed!
Sallallahu aleyke Ahmed!
Meskenim dağlar, Allah! Allah!
Gözyaşım çağlar, Hay! Hay!
Durmaz kan ağlar, aşkın elinden.
Sallallahu alâ Muhammed!
Sallallahu aleyke Ahmed!
Varım vereyim, Allah! Allah!
Kadre ereyim, Hay! Hay!
Üryan olayım, aşkın elinden.
Sallallahu alâ Muhammed!
Sallallahu aleyke Ahmed!
Kaddim yay oldu, Allah! Allah!
Bağrım nay oldu, Hay! Hay!
İşim zar oldu, aşkın elinden
Sallallahu alâ Muhammed!
Sallallahu aleyke Ahmed!
Yunus’un sözü, Allah! Allah!
Kül olmuş özü, Hay! Hay!
Kan ağlar gözü, aşkın elinden.
Sallallahu alâ Muhammed!
Sallallahu aleyke Ahmed!
* * *
Bağrımdaki biten başlar
Muhammed’in aşkındandır
Bu gözümden akan yaşlar
Muhammed’in aşkındandır
Her şamu seher yandığım
Alemlerden usandığım
Çark orup sema döndüğüm
Muhammed’in aşkındandır
Ciğerim dağladıklarım
Su gibi çağladıklarım
Her seher ağladıklarım
Muhammed’in aşkındandır
Dahledenler devranıma
Ermediler seyranıma
Kıydığım kendi canıma
Muhammed’in aşkındandır
Çün oldum ol şahin kulu
Neylerim bu mülkü malı
Halk bana dedi deli
Muhammed’in aşkındandır
Aşkın narıyla piştiğim
Deryalar gibi coştuğum
Bir şeyh elin yapıştığım
Muhammed’in aşkındandır
Görün Seyfullah’ın kastın
Sever ol Allah’ın dostun
Sorarlarsa niçin mestsin
Muhammed’in aşkındandır
* * *
Ey benim fahri cihanım
Kıblegahım Mustafa
Alem içre pek güzelsin
Padişahım Mustafa
Ol yüzü kara rakipler
Sana neler dediler
Vallahi yoktu haberim
İftiradır Mustafa
Vardım Halil’in köyüne
Hacılar tavaf eder
Kabeye kurban dediler
İşte canım Mustafa
Vardım Lokman hekime
O da derman vermedi
Ben bu derdi senden aldım
Hani derman Mustafa
O biçare Aşık Ömer
Gülmeyü hep ağladı
Senden şefaat bekleriz
Huzurdayız Mustafa.
* * *
Ey enbiyalar serveri
Ey evliyalar rehberi
Ey ins ü can peygamberi
Ehlen ve sehlen merhaba
Ya Mustafa! Ya Mücteba!
Ehlen ve Sehlen merhaba
Ahmet Muhammed Mustafa
Ehlen ve Sehlen Merhaba
Sen canların cananısın
Dertlilerin dermanısın
Alemlerin sultanısın
Ehlen ve sehlen merhaba
Allahü Ekber şanehu
Sultanehu Subhanehu
Kad caena burhanehu
Ehlen ve sehlen merhaba
Sensin ol mahbubu Huda
Kılma şefaatten cüda
Ahmet Muhammed Mustafa
Ehlen ve sehlen merhaba
Cümle nebiler geldiler
Payine yüzler sürdüler
Yoluna canlar verdiler
Ehlen ve sehlen merhaba
Derviş Yunus söyler sözü
Dergâhına tutar özü
Severler mahşerde bizi
Ehlen ve sehlen merhaba
* * *
Gül yüzünü rüyamızda
Görelim Ya Resulallah
Gül bahçene dünyamızda
Girelim Ya Resulallah
Sensin gönüller sultanı
Getirdin yüce Kur’anı
Uğruna tendeki canı
Verelim Ya Resulallah
Aşkınla yaşarır gözler
Hasretinle yanar özler
Mübarek ravzana yüzler
Sürelim Ya Resulallah
Veda edip masivaya
Yalvarıp yüce Mevlaya
Şefaat ı Mustafa’ya
Erelim Ya Resulallah
Levlâke dedi sana Hak
Bağışla yüzümüze bak
Huzurullaha yüzü ak
Varalım Ya Resulallah
Hacı derki kardeşlere
Çok selavat ver Resule
Gül yüzünü göre göre
Ölelim Ya Resulallah
* * *
Ey Huda’dan lûtfu ihsan isteyen
Mevlid-i pâki Resulullah’a gel
Cennet içre Huri Gılman isteyen
Mevlid-i pâki Resulullah’a gel
Ol Resulun doğduğu Şebbi-güman
Leyle-i kadre müşabihtir heman
Bulmak istersen Cehennem’den aman
Mevlid-i pâki Resulullah’a gel
Zatı paki canı dilden dinlesen
Mahzı nuri Hak’tır ol zatı hasen
Olduğunca dünya sağu esen
Mevlid-i pâki Resulullah’a gel
Meclisi mevlidde ey vali müdan
Ol resule kıl salât ile selam
Cenneti alada istersen makam
Mevlid-i pâki Resulullah’a gel
Fikredip dünyadan elbet göçmeyi
Cennete ahir sırattan geçmeyi
Havzı kevserden dilersen içmeyi
Mevlid-i pâki Resulullah’a gel
* * *
Ezelden aşkına canım
Yanıp büryana gelmiştir
Nebiler şahı sultanım
Sana kurbana gelmiştir
Cemalin arzular her can
Bu canım yoluna kurban
Cemalin şemine pervan
Edip cevlana gelmiştir
Nazirin var mı alemde
Kamu alem sana bende
Senin zatın bu alemde
Hemen bir tana gelmiştir
Bi Hak’kı Sureyi TaHa
Erişti ulu dergaha
Nebiler şahı ol şaha
Ulu sultana gelmiştir
Senin vasfında bütün insan
Oldular cümle sergerdan
Meğer senden ola derman
Bugün lokmana gelmiştir
Davet etti seni Allah
Ayan oldu cemalullah
Şefaat Ya Resulallah
Sana dermana gelmiştir
* * *
Babu Selam’dan gireyim
Ravzana yüzüm süreyim
İste canımı vereyim
Ben Muhammed’i arıyom
Ebubekir var sağ yanında
Bülbüller öter bağında
Güzel Arafat dağında
Ben Muhammed’i arıyom
Ebubekir aslan Ali
Hep gittiler dünya fani
Şanı yüce Sevir dağı
Ben Muhammed’i arıyom
Cariyâri Ömer Osman
Gönül ayrılmıyor dosttan
Ne güzeldir Arabistan
Ben Muhammed’i arıyom
Aciz kulun düştü derde
Kalksın ara yerden perde
Kur-an’ın indiği yerde
Ben Muhammed’i arıyom
Her dağlarda vardır izi
Anadan sürmeli gözü
Baldan tatlı anın sözü
Ben Muhammed’i arıyom
Ne yorganım ne hasırım
Nefs elinde ben esirim
Sekiz on gün misafirim
Ben Muhammed’i arıyom
Doğduğu evine vardım
Eşiğine yüzüm sürdüm
Çok şükür nurunu gördüm
Sonsuz selam Hazretine
* * *
Varıp dergâhına selam vereyim
Kabul eder ise ben de gireyim
Manevi murada anda ereyim
Varıp dergâhına olayım direk
Aşk-ı peyman edip ikrarın verek
Şu benim derdime sultanım gerek
Varıp dergâhına olayım maşa
Dilerim mevladan uzunca yaşa
Himmetini kesme ihvan kardaşa
Varıp dergâhına edeyim hizmet
Sohbeti himmettir, himmeti izzet
Cümle alemlere ola kim rahmet
Varıp dergâhına yüzler süreyim
Perdesin kaldırsa nurun göreyim
Şehadet şerbetin anda içeyim
Varıp dergâhına dönsem pervane
Pervane gibi ben de yansam yare
Ya Rab koma bizi dareynde nare
Varıp dergâhına olayım türab
Ayrı düşenlerin halleri harab
Ayırma bizleri o dosttan Ya Rab
Varıp dergâhına olsam bülbülü
Gönüller bağının gülüsün gülü
Mevlam uzun etsin senin ömrünü
Varıp dergâhına eyleyin ahid
Halimize cümle melekler şahid
Şu benim derdimin dermanı Zahid
Dergâhın uludur Mevla katında
Âlemlere rahmet yazar tacında
Bu fakir dervişler cümle yanında
Sultanlar sultanı benim efendim
Gidemem gayriye bağlandı bendim
* * *
Esti yine dost yelleri
İhya etti gönülleri
Taze açılmış gülleri
Canım Muhammed Mustafa (S.A.V.)
(Olsun sana canlar feda)
Ta ezellerden berisin
Resullerin serverisin
Dehşet günün seyyidisin
Ruhum Muhammed Mustafa (S.A.V.)
(Olsun sana canlar feda)
Kerem kıl iltifat eyle
Ümmetliğe kabul eyle
Günahkarım affım dile
Ahmet Muhammed Mustafa (S.A.V.)
(Olsun sana canlar feda)
Sonsuz selam hazretine
Hem evladı ashabına
Bağışla bizi bunlara
Aman Muhammed Mustafa (S.A.V.)
(Olsun sana canlar feda)
Allah’ın habibi Ahmed
Yolundur elbet selamet
Şefaatini bekler Mehmet
Mahmud Muhammed Mustafa (S.A.V.)
(Şefaatin bekler bizler
Mahmud Muhammed Mustafa (S.A.V.)
Olsun sana canlar feda)
* * *
Muhammed’in sağ yanında yarenler
El kavuşup huzurunda duranlar
Muhammed’i ravzasında görenler
Muhammed’in o gözleri sürmeli
Aşık olan rüyasında görmeli
Ebu Bekir sağ yanında oturur,
Aslan Ali sancağını götürür,
Ümmet olanların işin bitirir,
Muhammed’in o gözleri sürmeli
Aşık olan rüyasında görmeli.
Muhammed’in kaşları var yay gibi.
Ağzındaki sözleri var bal gibi.
İki yanda iki yanak nur gibi,
Muhammed’in o gözleri sürmeli
Aşık olan rüyasında görmeli
Örümcekler ağlarını ördüler,
Güvercinler yuvasını kurdular,
Mağarada onlar lûtfa erdiler,
Muhammed’in o gözleri sürmeli
Aşık olan rüyasında görmeli
Ravzasında beyaz beyaz direkler
Saçağında sıra sıra melekler,
Kabul olur orda olan dilekler
Muhammed’in o gözleri sürmeli
Aşık olan rüyasında görmeli.
* * *
Canı dilden aşık oldum,
Muhammed’e Muhammed’e
Mevlam ümmet eyle bizi
Muhammed’e Muhammed’e
Hak dergahına girelim
Biz de murada erelim
Her dem salavat verelim
Muhammed’e Muhammed’e
Murada eriştir bizi
Rüyada görüştür bizi
Mevlam sen kavuştur bizi
Muhammed’e Muhammed’e
Aklı olan irfan olsun
Ciğer yansın püryan olsun
Bir canım var kurban olsun
Muhammed’e Muhammed’e
Gökten burak inmedi mi
Taç başına konmadı mı
Mevlam dostum demedi mi
Muhammed’e Muhammed’e
Ebu Bekir sağ yanında
Hazreti Ömer sol yanında
Osman Ali divanında
Muhammed’in Muhammed’in
Hak’kın emrin tutmadı mı?
Muradına yetmedi mi?
Kabe secde etmedi mi
Muhammed’e Muhammed’e
Kırka sancak gelmedi mi
Hak’ka vasıl olmadı mı
Hak Habib’im demedi mi
Muhammed’e Muhammed’e
* * *
Canım kurban olsun senin yoluna
Adı güzel kendi güzel Muhammed
Gel şefaat eyle kemter kuluna
Adı güzel kendi güzel Muhammed
Mümin olanların çoktur cefası
Ahiret’te olur zevki sefası
On sekiz bin alemin Mustafa’sı
Adı güzel kendi güzel Muhammed
Yedi kat gökleri seyran eyleyen
Kürsünün üstünde cevlan eyleyen
Miraçta ümmetin Hak’tan dileyen
Adı güzel kendi güzel Muhammed
Ol çâriyâr anın gökler yâridir,
Anı seven günahlardan beridir,
On sekiz bin âlemin serveridir,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed
Yunus neyler iki cihanı sensiz
Sen hak peygambersin şeksiz gümansız
Sana uymayanlar gider imansız
Adı güzel kendi güzel Muhammed
* * *
Halimiz nola mahşerde,
Cümle alem düşer derde,
O dar günde seni nerde
Bulayım Ya Resulallah
(Bulayım Ya Habiballah)
Sana geldim ey Ya Sultan
Lûtfeyle gönlüme derman
Uğruna canımı kurban
Vereyim Ya Resulallah
(Vereyim Ya Habiballah)
Sana geldim yas içinde
Bu gönlüm kir pas içinde
Bu ömrüm iflas içinde
Ne olayım Ya Resulallah
(Ne olayım Ya Habiballah)
Rahmeyle gel şefaat kıl
Ümmetliğe eyle kabul
Efendimden uzak nasıl
Kalayım ya Resulallah
(Kalayım Ya Habiballah)
Miskin Ahmed boynun eğer
Seni görmek ister meğer
Uğruna ölmeye değer
Öleyim ya Resulallah
(Öleyim Ya Habiballah)
Salatullah Selamullah
Aleyka Ya Resulallah
Salatullah Selamullah
Aleyka Ya Habiballah
* * *
Yüzdört kitapta zikretmiş,
Hay! Muhammed Mustafa’yı
Tüm peygamberler fikretmiş,
Hay Muhammed Mustafa’yı
Bak şu mualla taşına
Miraçta düşmüş peşine
Sevgilerin üst başına
Koy Muhammed Mustafa’yı
Ahmed’dir Mahmud’dur adı
Şekerden şirindir tadı
Girdi koynuna okşadı
Ay Muhammed Mustafa’yı
Nurundan yarattı Ezel
Habibim dedi Lem Yezel
Cümle kainata bedel
Say Muhammed Mustafa’yı
Alnı şerifin yardılar
Mübarek dişin kırdılar
Uhud cenginde yordular
Can Muhammed Mustafa’yı
Kul Hamid’im vara idim
Yüzüm gözüm süre idim
Mahşer günü göre idim
Can Muhammed Mustafa’yı
* * *
Seyrettim Muhammed’i
Doğmuş nurlar içinde
Yerle gök ruşen olmuş
Söyler kundak içinde
Doğuran ana hayran
Melekler eder bayram
Hak’kın didarın seyran
Eder kundak içinde
Bağlamışlar elini
Kimse bilmez halini
Zikre vermiş dilini
Söyler kundak içinde
Adın koymuşlar Ahmed
Ezeldendir Muhammed
Ümmeti için minnet
Eyler kundak içinde
Sürmelemiş gözünü
Hak’ka vermiş özünü
Muhammed’in yüzünü
Göster mahşer yerinde
Yunus söyler Kureyşi
Akar durmaz gözyaşı
Peygamberlerin başı
Bakar kundak içinde
* * *
İlham ile dün gece
Seyrettim Muhammed’i
Ayineyi kalbimde
Seyrettim Muhammed’i
Emamesi başında
Yeşil hulle eğninde
Dört yanında yariyle
Seyrettim Muhammed’i
Pervaneyim şem-ine
Şeyhim azizim bile
Cümle aşıklar ile
Seyrettim Muhammed’i
Katreyim umman buldum
Derdime derman buldum
Dün gece kadre erdim
Seyrettim Muhammed’i
Cür’a sundu Muhammed
Mest etti beni gayet
Hak’tan erdi inayet
Seyrettim Muhammed’i
Yunus murada erdi
Zevk ile sefa sürdü
Aşık maşukun buldu
Seyrettim Muhammed’i
* * *
Kudümün Rahmeti zevki
Safadır Ya Resulallah
Zuhurun derdi Uşşaka
Devadır ya Resulallah
Seninle erdiler zate
Dahi envai lezzate
İşin erbabı hacate
Atadır Ya Resulallah
Kemali zümreyi kümmel
Senin nurunla bulmuştur
Vücudun mazharı tammı
Huda’dır Ya Resulallah
Nebi idin dahi adem
Mâ u tıyn icre
İmamul enbiya olsan
Revadır Ya Resulallah
Hudai’ye şefat kıl
Eğer zahir eğer batın
Kapına intisap etmiş
Gedadır Ya Resulallah
* * *
Arayı arayı bulsam izini
İzinin tozuna sürsem yüzümü
Hak nasib eylese görsem yüzünü
Ya Muhammed canım arzular seni
Bir mübarek sefer olsa da gitsem
Kabe yollarında kumlara batsam
Hub cemalin birkez düşte seyretsem
Ya Muhammed canım arzular seni
Zerrece kalmadı kalbimde hile
Sıdk ile girmişem ben bu Hak yola
Ebu Bekir, Ömer, Osman’da bile
Ya Muhammed canım arzular seni
Ali ile Hasan, Hüseyin anda
Sevdası gönülde muhabbet canda
Yarın mahşer günü Hak divanında
Ya Muhammed canım arzular seni
Arafat dağıdır bizim dağımız
Onda kabul olur bizim duamız
Medine’de yatar peygamberimiz
Ya Muhammed canım arzular seni
Yunus metheyledi seni dillerde
Dillerde dillerde hem gönüllerde
Ağlayı ağlayı gurbet illerde
Ya Muhammed canım arzular seni
* * *
Talea’l-Bedru Aleyna
Min seniyyat’il-veda
Vecebeş şükrü aleyna
Ma dea lillahi de’a
Ente şemsün ente bedrun
Ente nurun ala nur
Ente burhanus Süreyya
Ente misbahus Süreyya
Merhaban ya hayra da
Kad lebisne sevbe izzin
Ba’de esvabir rika
Ve rada’na sedye mecdin
Ba de eyyamid daya
Eyyühel mebusü fiyna
Ci’te bil emril muta
Ci’te şerraftel Medine
Merhaban ya hayra da
Kalet ehmarüd deyaci
Kul li erbabil islam
Küllü men yetba Muhammed
Yenbeğiy ella yüdam
Ve teahedna cemian
Yevme aksemmel yemin
Len nehunel abde yevmen
Vet tehazna sıdka din
Lestü vallahi neziyyen
Ma yükasihil ibad
Meşheden ya necme emnin
Zü ve bain ve vidad
Sallalahu ala Muhammed
Sallalahu aleyhi vesselem
* * *
Hey arifler hey sadıklar
Gel Muhammed’i bulalım
Ey dost yolunda sadıklar
Gel Muhammed’i bulalım
Doludur aleme nuru
İki cihanın serveri
Kanda ise anın nuru
Gel Muhammed’i bulalım
Muhammed diridir ölmez
Taze güldür hergiz solmaz
Anı seven gafil olmaz
Gel Muhammed’i bulalım
Gel kalma dünya elinde
Cihanın mülkü malında
Muhammed’in evladında
Gel Muhammed’i bulalım
Muhammed alemden gitmez
Bir güneştir hergiz batmaz
İsteyenler gafil yatmaz
Gel Muhammed’i bulalım
Seyyid Nizamoğlu yürü
İnleyu ben zari zari
Hangi kandildeyse nuru
Gel Muhammed’i bulalım.
* * *
Aç gözünü gafil insan
Muhammed meclise geldi
O sultan devrana geldi
O sultan devrana geldi
Selam verdi sağa sola
Kıyam etti güle güle
Cümle ashabı ile bile
Muhammed meclise geldi
Siyah nurdandır saçları
Kabi Kavseyndir kaşları
Görmek ister aşıkları
Muhammed meclise geldi
O sultan devrana geldi
* * *
Ağlaya ağlaya yollara düştüm
Şükür olsun muradıma kavuştum,
Medine göründü yandım tutuştum,
Ölüm ver Allah'ım verme ayrılık.
Yeşil kubbe görününce gözüme
Boynum büküp elim koydum dizime,
Uyandım ki su serperler yüzüme,
Aklımı başımdan aldı ayrılık.
Ferhat gibi canım yandı kavruldum,
Şirin gibi ciğerimden vuruldum
İstemeden Medine'den ayrıldım.
Bir derdimi yüzbin ettin ayrılık
Kafileyle vardım gözleri yaşlı
Ellerimi açtım mevlaya karşı
Zemzeminden içtim Kabe’ye karşı
Ölüm ver Allah'ım verme ayrılık.
* * *
Senin aşkın kamu derde
Devadır Ya Resulallah
Senin yanında hacetler
Revadır Ya Resulallah
Yüzünden şad olur kullar
Terinden açılır güller
Seninle dertli gönüller
Şifadır Ya Resulallah
Senin yüzün gören gözler
Ne ay görür ne yıldızlar
Seninle gece gündüzler
Ziyadır Ya Resulallah
Sultansın cümle şahlara
Muzaffersin sabahlara
Şefaatin günahlara
Şifadır Ya Resulallah
Ezeldendir sana izzet
Mevladan hem devlet
Sana bu fethiyle nusret
Atadır Ya Resulallah
Mazağal basar çeşmisin
Yüzün vedduhadır
Cemalin ay güneşten
Ziyadır Ya Resulallah
Kabilendir Beni Haşim
Neslin Hazreti İbrahim
Seni sevmez ise her kim
Hatadır Ya Resulallah
Sana aşık olup eflak
Okundu şanına levlak
Fedadır yoluna emlak
Hebadır Ya Resulallah
* * *
Gafil uyan aç gözünü,
Muhammed geldi meclise
Allah’ın nuruna dalan
Can Ahmed geldi meclise
Sancağı şerif elinde
Hak’kın ismi var dilinde
Cümle ashabı yanında
Muhammed geldi meclise
Beyti şerif karşımızda
Yeşil nur var başında
Altından taç var başında
Muhammed geldi meclise
Güzeldir hilal kaşları
Nurdan örülmüş saçları
Görmek ister devişleri
Muhammed geldi meclise
Hilal kaşın nameleri
Nurdan çekilmiş sürmeleri
Yoluna kurban olmalı
Muhammed geldi meclise
Geldi girdi evimize
Hayat verdi cümlemize
Müjdeler olsun sizlere
Muhammed geldi meclise
* * *
Ay ve güneş kıskanır
Nurunu Muhammed’in
Hiç bir şeker andırmaz
Tadını Muhammed’in
Doğdu ‘ümmetim’ dedi
Ümmetin kaydın yedi
Çalap ziyaret kodu
Sinini Muhammed’in
Çulhalar dokumadı
Terziler biçemedi
Kimseler dikemedi
Donunu Muhammed’in
Evliyalar geldiler
Saf saf olup durdular
Canlar feda kıldılar
Yoluna Muhammed’in
Muhammed bir denizdir
Cümle yerleri tutmuş
Evliyalar ördeği
Gölünde muhammed’in
Yetmiş bin hacı gider
Malı mülkü terk eder
Varır ziyaret eder
Kabrini Muhammed’in
* * *
Ne derviş, ne de pirim,
Ne vezir, ne emirim
Kapısında kıtmirim,
Billahi Muhammed’in
Nur-i çeşmi Ahmed’in
Onun kıtmiri oldum,
Devleti O’nda buldum
Hak didarını gördüm,
Yüzünde Muhammed’in
Nur-i çeşmi Ahmed’in
Kıtmiri olmak bence,
Şahlıktan daha yüce
Beklerim gündüz gece,
Yolunu Muhammed’in
Nur-i çeşmi Ahmed’in
Bassın geçsin üstüme,
Can fedadır dostuna
Berat verdi destime,
Kuluyum Muhmmed’in
Nur-i çeşmi Ahmed’in
Bir kez baksa yüzüme,
Nur dolardı özüme
Sürme çektim gözüme,
Tozunu Muhammed’in
Nur-i çeşmi Ahmed’in
Layık mı böyle demek,
Kıtmir olup beklemek
Cebrail gibi melek,
Emrinde Muhammedin
Nur-i çeşmi Ahmed’in
Cebrail kanat serdi,
Bassın diye yol verdi
Gök ehli selam durdu,
Önünde Muhammed’in
Nur-i çeşmi Ahmed’in
Arş-ı Rahman müştehir,
Kademiyle müftehir
Aşki lütfa muntazır,
Ümmeti Muhammedin
Nur-i çeşmi Ahmed’in
* * *
Aşkın ile aşıklar
Yansın ya Rasûlallah
İçip aşkın şerabın
Kansın ya Rasûlallah
Şol seni seven kişi
Verir yoluna başı
İki cihan güneşi
Sensin ya Rasûlallah
Şol seni sevenlere
Kıl şefaat onlara
Mümin olan tenlere
Cansın Ya Resulallah
Aşık oldum dildare
Bülbülüm şol gülzare
Seni sevmeyen nare
Yansın Ya Resulallah
Şol seni seven Sübhan
Oldu kamuya sultan
Canım yoluna kurban
Olsun Ya Resulallah
Aşık Yunus’un canı
İlm ü şefaat kânı
Alemlerin sultanı
Sensin ya Rasûlallah!
* * *
Alemler nura gark oldu
Muhammed doğduğu gece
Mü’min münafık fark oldu
Muhammed doğduğu gece
Ananın rahmine düştü
Kafirlerin aklı şaştı
Bin kilise yere geçti
Muhammed doğduğu gece
Arşın nuru yere indi
Suyun rengi nura döndü
Hep susuzlar suya kandı
Muhammed doğduğu gece
Doğuran ana sevindi
Ağlayan oğul avundu
Hiç sönmeyen ateş söndü
Muhammed doğduğu gece
Huri kızlar geldiler
Kundağın bile sardılar
Muhammed’e yüz sürdüler
Muhammed doğduğu gece
Gökten yere nur atıldı
Yediler kırka katıldı
Keşişler dili tutuldu
Muhammed doğduğu gece
Yunus der ki, ey kardeşler
Şad olsun cümle dervişler
Secde etti dağlar taşlar
Muhammed doğduğu gece
* * *
Ali almış sancağını eline,
Çekilip giderler mahşer yerine
Hasan’la Hüseyin’i almış yanına
Ah ümmetim deyü ağlar Muhammed
Kıyâmet kopacak cânlar uyanır
Kâmil derviş mürşidine dayanır
Yüzün yere koymuş Hak’ka yalvarır
Ah ümmetim deyü ağlar Muhammed
Üryân olmuş yatar ol zaîf tenler
Sararmış benizler söylemez diller
Mahşer yerine cem olmuş erenler
Ah ümmetim deyü ağlar Muhammed
Yunûs eydür gelin kadrin bilelim
Fırsat elde iken tevhîd edelim
Rûhu için çok salâvât verelim
Ah ümmetim deyü ağlar Muhammed
* * *
Cebrail’im selam söyle dostuma
Benim Muhammed’im nurdan Ahmed’im
Söyle gelsin çıksın arşım üstüne
Benim Muhammed’im nurdan Ahmed’im
Arşımı donattım gelsin göreyim
Kullarım halinden haber sorayım
O gelsin ben ona cevap vereyim
Benim Muhammed’im nurdan Ahmed’im
Oncileyin hiç bir kul yaratmadım
Onun bir sözünü iki etmedim
Ümmetini cehennemde yakmadım
Benim Muhammed’im nurdan Ahmed’im
O benimdir Ben onunum Cebrail
Aramızda nesne yoktur böyle bil
Onun hürmetine durur cümle kul
Benim Muhammed’im nurdan Ahmed’im
Arşımın üstünde seyran eyleyen
Kürsüm üzerinde cevlan eyleyen
Mirac’da ümmetin Hak’tan dileyen
Benim Muhammed’im nurdan Ahmed’im
Yunus dedi severim Muhammed’i
Bizler deriz severiz Muhammed’i
Her andıkça verelim salavatı
Kerim Allah ona Mahbubum dedi
Benim Muhammed’im nurdan Ahmed’im
* * *
Muhammed dünyaya geldi,
Melekler tebliğe indi,
Cihan muradına erdi,
Can Muhammed nurdan Ahmet
Muhammed anneden doğdu,
Yeryüzü nura garkoldu,
Gönüller şaduman oldu,
Can Muhammed nurdan Ahmet
Gördüm göbeği kesilmis,
Sünnet olmuş tuz ekilmis,
Nurdan kundağa sarılmış,
Can Muhammed nurdan Ahmet
Abdülmüttalip dedesi,
Hem Abdullah’tır babası,
Amine hatun annesi,
Can Muhammed nurdan Ahmet
Anneden doğdu Muhammed,
Yeryüzüne indi rahmet,
İki cihanda selamet,
Can Muhammed nurdan Ahmet
Kırk yaşına girdi Ahmet,
Peygamber oldu Muhammed,
Umarız senden şefaat,
Can Muhammed nurdan Ahmet
* * *
Ruhum sana aşık, sana hayrandır Efendim,
Bir ben değil alem sana kurbandır Efendim
Ecramü felek,Levhü Kalem,mest-i nigahım
Didarına aşık Ulu Yezdân’dır Efendim.
Mahşerde nebiler bile senden meded ister.
Rahmet diyen alemlere Rahman’dır Efendim
Kıtmiriniz Ey Şah-ı Resül kovma kapından
Asilere lütfun yüce fermandır Efendim.
Tâ Arşa çıkar her gece âşıkların âhı,
Medheyleyen ahlakını Kur-an’dır Efendim
Aşkınla buhurdan gibi tütmekte bu kalbim,
Sensiz bana cennet bile hicrandır Efendim.
Doğ kalbime bir lahzacık, Ey Nur-i dilara,
Nurun ki gönül derdime dermandır Efendim
Ulvi de senin bağrı yanık aşık-ı zarın,
Feryadı bütün, ateş-i süzandır Efendim.
* * *
Sevdim seni Mabuduma, canan diye sevdim
Bir ben değil alem sana, hayran diye sevdim
Evlad-u iyalden geçerek ben Ravza’na geldim,
Ahlakını meth etmede Kur-an diye sevdim
Kurbanın olam şah-ı Rasul, kovma kapından,
Didarına muştak olan Yezdan diye geldim
Mahşerde nebiler bile, senden medet ister,
Gül yüzlü melekler sana, hayran diye sevdim.
Ya Rasulallah! Sevdim seni hep canlara canan diye sevdim,
Bir ben değil, alem sana hayran, sana kurban diye sevdim.
* * *
Sadrı cem-i mürseliyn,
Sensin Ya Rasulullah,
Bedri eflaki yakiyn
Sensin Ya Rasulullah,
Nurun siracı vehhac
Alemler sana muhtaç
Sahib-i tac ü miraç
Sensin Ya Rasulallah,
Ayine-i Rahmani
Nuri paki Sübhani,
Sırrı seb ül mesani
Sensin Ya Rasulullah,
Açan rahi tevhidi
Bulan sırrı tevhidi
Hudai’nin ümidi
Sensin Ya Rasulullah,
* * *
Medine yoluna vardım,
Can Muhammed’i aradım
Ona varmakmış muradım
Medine’nin yollarında
Yollarında yollarında
Güller açmış ravzasında
Medine bakar Mekke’ye
Gönül onun sevdasında
Bu yol Medine’ye gider
Gönülleri bir hoş eder
Ne dert kalır ne de keder
Can Ahmed’in huzurunda
Rasulullah çağırıyor
Gönül sanki çıldırıyor
Bastığım toprak yanıyor
Medine’nin yollarında
Gelir Rasulün kokusu
Kaybolur ölüm korkusu
Gelmiyor gaflet uykusu
Medine’nin yollarında
Yeşil kubbe görünüyor
Kervan nura bürünüyor
İçimde hasret bitiyor
Can Ahmed’in huzurunda
* * *
Ey ihvanlar ey kardeşler,
Yol Muhammed’in yoludur.
On parmağı pınar olan
El Muhammed’in elidir.
Kuru çeşme suyun akmaz
Günahlara kimse bakmaz
Her bahçenin gülü kokmaz
Gül Muhammed’in gülüdür
Hani annen hani baban
Aynı yere sen de varan
Gece gündüz zikreden
Dil Muhammed’in dilidir.
El üstüme toprak yığar
Başım sapıtmağa değer
Sarılmak istersen eğer
Dal Muhammed’in dalıdır.
Var mıdır bu dünyada kalan
Malın mülkün olur talan
Çekip Cehennem’den alan
El Muhammed’in elidir
Seller gibi çağlıyorum
Dosta meyil bağlıyorum
Seherlerde ağlıyorum
Aşk Muhammed’in aşkıdır. (S.A.V.)
* * *
Muhammed’im hoş geldin
Can Ahmed’im hoş geldin
Aşık idim yüzüne
Muhammed’im hoş geldin
Can Ahmed’im hoş geldin
Yükseldikçe yükseldin
Gabi kavseyne kadar
Bu yüceye ermedi
Senden evvel gelenler
Muhammed’im hoş geldin
Can Ahmed’im hoş geldin
Aşık idim yüzüne
Muhammed’im hoş geldin
Can Ahmed’im hoş geldin
Yoluma önderimsin,
Hasta kalbime şifa,
Huzursuz gönle deva,
Kur’an ile hoş geldin.
Muhammed’im hoş geldin,
* * *
Bütün emraz bulur şifa
Onu seven görmez cefa
Sen de Muhammed Mustafa
Düştü arzum Medine’ye
Görürsen gam yeme heman
Senin vasfın durur beyan
Sendedir sahib-i Kur’an
Düştü arzum Medine’ye
Gözüm bir görse de ölsem
Resulullah’ı hep görsem
Ravza’da canımı versem
Düştü arzum Medine’ye
* * *
Seyreyleyip yandım mah cemaline
Nur kundak içinde yatar Muhammed
Mis kokusu benzer Cennet gülüne
Nur kundak içinde yatar Muhammed
Canımın cananısın Ya Muhammed
Kevser dudakların bilmem ne söyler
Hulusi kalbiyle Hak’kı zikreyler
Daha tıfıl iken ümmetin diler
Nur kundak içinde yatar Muhammed
Canımın cananısın Ya Muhammed
Bildim O’dur iki cihan serveri
Allah’ın Habibi, son peygamberi
O’dur yerin göğün şemsi kameri
Nur kundak içinde yatar Muhammed
Canımın cananısın Ya Muhammed
Fehmi der ki candan cananımız var
Peygamberi ahir zamanımız var
Yürekler derdine dermanımız var
Nur kundak içinde yatar Muhammed
Canımın cananısın Ya Muhammed
* * *
Yalvarırız Muhammed
Bir gün kopar kıyamet
Kabul et bizi ümmet
Şefaat Ya Muhammed
Enbiyalar cümlesi
Diyecek nefsi nefsi
Enbiyalar reisi
Şefaat Ya Muhammed
Mahşer yeri çok sıcak
Herşeyden sorulacak
Müminler kurtulacak
Şefaat Ya Muhammed
Cehennem kaynayacak
Yerinden oynayacak
Halimiz ne olacak
Şefaat Ya Muhammed
* * *
Hak yarattı alemi
Aşkına Muhammed’in
Ay ve günü yarattı
Şevkine Muhammed’in
Ol dedi oldu alem
Yazıldı levh ü kalem
Okundu hatm-ı kelam
Şanına Muhammed’in
Hep erenler geldiler
Dergaha yüz sürdüler
Zikir tevhid ettiler
Nurunu Muhammed’in
Havada uçan kuşlar
Yeşerip dağ ve taşlar
Yemiş verip ağaçlar
Aşkına Muhammed’in
İmansızlar geldiler
Ondan iman aldılar
Beş vakit namaz kıldılar
Aşkına Muhammed’in
Yunus kime ede methi
Över Kur’an ayeti
An, vergil salatı
Aşkına Muhammed’in
* * *
Ya Resulallah seni çok özledim
Bunca yıldır senden haber bekledim
Gelir diye günü güne ekledim
Gelmek istiyorum medet Ya Nebi
Seni her an her nefeste anarım
Ya Nebi hasretin ile yanarım
Hasretin dilinden iyi anlarım
Gelmek istiyorum medet Ya Nebi
Senin için dağı taşı delerim
Bu canımı sana feda ederim
Sana ereceğim günü beklerim
Gelmek istiyorum medet Ya Nebi
Medine denince sızlar yüreğim
İnşaallah bir gün sana geleceğim
Gelip toprağına yüz süreceğim
Gelmek istiyorum medet Ya Nebi
Sana gelen şifa bulur Rab’binden
Gönül aşık olmuş sana ezelden
Bizi mahrum etme şefaatinden
Gelmek istiyorum medet Ya Nebi
* * *
Uçun kuşlar Medine’ye,
Ya Muhammed diye diye
Selam götürün hediye
Ya Muhammed diye diye
Yürü gönlüm güle güle
Sen orda şeyda bülbüle
Getir aşkını sen dile
Ya Muhammed diye diye
Bulut geçer katar katar
İçerinde gözyaşım var
Varıp Medine’ye ağlar
Ya Muhammed diye diye
Kanadını açmış rüzgâr
Içinde hasret ahım var
Varıp Medine’ye yalvar
Ya Muhammed diye diye
Gönlüm Medine’ye gider
Gözüm buradan seyreder
Kandil mumum erir biter
Ya Muhammed diye diye
* * *
Peygamberim uludur,
Abdullah’ın oğludur,
Güzel adı, Muhammed,
Yolu, Allah yoludur.
Annesidir Âmine,
Nur yağdı çok evine,
Gördü tatlı rüyalar,
İmrendi gök zemine,
Doğdu Hak’kın güneşi,
Doğmadı hiçbir eşi,
Beş yüz yetmiş bir yılı,
Söndü şirkin ateşi.
Bastı altı yaşına,
Kaldı bir tek başına,
İnci gibi, annesi,
Üzüntüler, boşuna.
Hak dindirir her yaşı,
Dedesiyle amcası,
Hemen kanat gerdiler,
Büyüdü gül goncası.
Kırk yaşına gelince,
Peygamberlik verildi,
Allah birdir, deyince,
Putlar yere serildi.
Herkes kördü sağırdı,
Gelin, diye bağırdı,
Hak’kın doğru yoluna,
İnsanları çağırdı.
Sürü sürü günaha,
Karşı duran O oldu,
İnsanları felaha,
Kavuşturan O oldu.
Yirmi üç yıl didindi,
Taşı, yastık edindi,
Aydınlattı cihanı,
Getirdiği Hak dindi.
Altmış üç yıl yaşadı,
Alnı açık, yüzü ak,
Anıldıkça pak adı,
Selamlanıp duracak.
* * *
Dün gece kardeşler bana düşümde,
Bir yeşil sancaklı sultan göründü.
Gözümün gördüğünü söylerim size,
Bir yeşil sancaklı sultan göründü.
Sancağını açtı şöyle yürüdü,
Yüreğimin yağı içimde eridi,
Muhammed’in nuru arşı bürüdü,
Bir yeşil sancaklı sultan göründü.
Sancağı ak idi döndü yeşile,
Uyandım kendimi dövdüm taş ile,
Ey Allah’ım bir daha göster düş ile,
Bir yeşil sancaklı sultan göründü.
Sancağını açtı düzüldü yola,
Nice bin hüccacı yanında bile,
Gel günahkar kul sen affını dile,
Bir yeşil sancaklı sultan göründü.
Âşık Yunus sana sıdk ile tapar,
Tapmayanlar doğru yoldan sapar,
Ey Allah’ım bizi onlardan kopar,
Bir yeşil sancaklı sultan göründü.
* * *
Ravzanın önünde bir yeşil türbe
Otursam önüne eylesem tövbe
Allah tövbemizi sen kabul eyle
Aç Muhammed ravzanı
Ben sana geldim
Boynumu büküp de
Niyaza geldim
Ravzanın üstünde kandiller yanar
Kandilin şavgına güvercin konar
Ümmetin gelmiş etrafında döner
Kapında bekleyen Halil’in kızı
Şeyhim himmet eyler söylerim sözü
Allah’ın aşkına yaktık bu özü
Bitmeyen işimi bu gün bitirdim
Saya saya günlerimi yitirdim
Ümmetinden sana selam getirdim
Senin için düştüm uzak yollara
Geceli gündüzlü ıssız çöllerde
Allah’ın adını aldık dillere
* * *
Muhammed’im Muhammed’im
Sana layık ümmet miyim?
İçtim aşkın şarabını
Ne gecem var ne gündüzüm
Hasretim ben Muhammed’e
Doyamadım efendime
Alın beni de götürün
O Muhammed’in iline
Gözlerim uykuya hasret
Hacılar ediyor hicret
Kalbimde yatar Muhammed
Allah’ım bize nasip et
Kaşlarının karasına
Gözlerinin sürmesine
O Muhammed’in sözüne
Doyamadım cemaline
* * *
Senin bir ismin de Ta Ha
Yalvarıyorum Allah’a
Çağır bizi Beytullah’a
Çağır ya Muhammed çağır
Sen çağır biz de varalım
El pençe divan duralım
Mübarek Ravzan görelim
Çağır ya Muhammed çağır
Ne goncayım ne de gülüm
Çile çeken bir bülbülüm
Sen peygamber bense kulum
Çağır ya Muhammed çağır
Hasretin haddi aştı
Kervanı görenler şaştı
Muhammed gönlüme düştü
Çağır ya Muhammed çağır
Hacının bayrağı aldır
Senden ayrılması zordur
Hacı zemzem suyu doldur
Çağır ya Muhammed çağır
* * *
Ya Muhammed ben seni
Seni göresim geldi
Bir canım var yoluna
Hemen veresim geldi
Ya Muhammed tut elimi
Sana aç benim yolumu
Sensin kanadım kolum
Seni göresim geldi
Aşkın ateşten beter
Sevgin gönlümde tüter
Rüyamda görsem yeter
Seni göresim geldi
Medine iline varsam
Varıp ravzasını görsem
Orada canımı versem
Seni göresim geldi
Bir canım var yoluna
Hemen veresim geldi
* * *
Kadir mevlam gel eyledi
Geliyoruz ya Muhammed
Aşkın beni kül eyledi
Geliyoruz ya Muhammed
Hak’kı söyler kelam ile
Ay yıldızlı kalem ile
Kucak dolu selam ile
Geliyoruz ya Muhammed
Burada koydum dünya malı
Mevlam bağışlasın kulu
Baş açık ayak yalını
Geliyoruz ya Muhammed
Bu dünyaya geldim boşa
Ben yoruldum koşa koşa
Vücut yandı baştanbaşa
Geliyoruz ya Muhammed
* * *
Kâh ağlarım acı acı
Var mı derdimin ilacı
Söyle bana canım bacı
Muhammed’i arar gezerim
Ay’a sordum suya sordum
Dağa sordum taşa sordum
Meleyen kuzuya sordum
Muhammed’i arar gezerim
Bir ateş düştü özüme
Uyku girmiyor gözüme
Bülbül ağlıyor gülüne
Muhammed’i arar gezerim
Kâh ağlarım Leyla gibi
Kâh söylerim Veysel gibi
Geziyorum Yunus gibi
Muhammed’i arar gezerim
Resulümü arar gezerim (S.A.V.)
* * *
Aşkın sardı ben neyleyim,
Bu sırrı kime söyleyim
İçimdeki bu yarayı
Muhammed’e arzedeyim
Muhammed’e Muhammed’e
Canlar kurban can Ahmed’e
Bırak kardeş bu illeri
Ötüşmüyor bülbülleri
Muhammed’e gitmek için
Öğrendim arap dilleri
Nideceğim nideceğim
Bu diyardan gideceğim
Kalbimdeki bu yarayı
Muhammed’e diyeceğim
Taktım boynuma fermanı
Basmam ben hakkı dermanı
Haber verin Muhammed’e
Oldum ben onun hayranı
* * *
Ağlayalım hep kardeşler,
Muhammed gitti dünyadan
Akıtalım kanlı yaşlar
Muhammed gitti dünyadan
Ayşe anne saçın çözer
Mecnun gibi olmuş gezer
Bu acılar bağrım ezer
Muhammed gitti dünyadan
İmam oldu Ebu Bekir
Kur-an okur eder zikir
Allah Baki edip fikir
Muhammed gitti dünyadan
Ömer bir aba buldu
Mübarek eğnine aldı
Gülmek bize haram oldu
Muhammed gitti dünyadan
Osman der ki olmayaydık
Bu ölümü görmeyeydik
Ne ola yerine biz öleydik
Muhammed gitti dünyadan
Ali der ki emir haktır
Cümle mahlûk ölecektir
Ya Fatıma çare yoktur
Muhammed gitti dünyadan
Bilal çıktı sala verdi
Medineye gamlar geldi
Cümle mümin mahsun oldu
Muhammed gitti dünyadan
* * *
Yaklaştıkça yeşil kubbe görünür,
Kubbeyi görenler yere serilir
Çağrışarak salât selam verilir
Merhem sürülmedi kardeş yaram sızılar
Hasta gönlüm Muhammed’i arzular
Bu gün hüccac Medine’ye derilir
Hacı beratları ele verilir
Ravzayı Muhammed şimdi görünür
Serbaniy karuban çek yar eline
Bülbül veş kondurmuş gonca gülüne
Yar Muhammed’e giden nice yorula
Âşıklara Bağdat uzak olur mu?
Hayır kervanına tuzak olur mu?
Duyulur da gayrı durmak olur mu?
Neyim, nerden geldim, neyi ararım?
Nere gideceğimi, kime sorarım?
Bu aşkın yolunda ben bir kararım
Ey saruban yeter yolları bitir
Şeyda gönülleri ravzaya götür
Yanan bu ruhları mahbuba yetir
* * *
Medine’ye varamadım
Gül kokusun alamadım
Ben Resul’e doyamadım
Yaralıyam yaralıyam yaralı
Kâbe’nin örtüsü kara
Açtı yüreğimde yara
Bulunmaz derdime çare
Yaralıyam yaralıyam yaralı
Hacerül Esvedin taşı
Akıttı gözümden yaşı
Bulunmaz Resul’ün eşi
Yaralıyam yaralıyam yaralı
Elimden tut kaldır beni
Ya vuslata erdir beni
Çok ağlattın güldür beni
Yaralıyam yaralıyam yaralı
Şeyhim giyer allar beyaz
Hak’ka karşı eyler niyaz
Şeyhim beni deftere yaz
Yaralıyam yaralıyam yaralı
Seviyorum Rab’bim seni
Beytullah’a çağır beni
Zemzemine daldır beni
Yaralıyam yaralıyam yaralı
Nurdandır şeyhimin dili
Sevdim seni oldum deli
Kabe diye deli gibi
Yanıyorum yanıyorum yaralı
Medine’nin yollarına
Aşık oldum Ravzasına
Muhammed’in makamına
Doyamadım doyamadım yaralı
* * *
Ben Resulden çok memnunum
O da benden memnun mu ki
Tekrar nasip eyle Ya Rab
Ben Resule doyamadım ki.
Doyulur mu Muhammed’e, (Nakarat 1)
Doyulur mu O Mahmud’a
Dünya bile doymamış ki
Nasıl doyam Muhammed’e
Camisi sıra direkler
Mü’minler şefaat bekler
Nöbet tutuyor melekler
Ben Resule doyamadım ki.
Doyulur mu ravzasına, (Nakarat 2)
Doyulur mu türbesine
Doyulurmu can Ahmed’e
Bir daha gösterir mi ki
Müslüman Mekke’ye koşar
Muhammed aşkıyla coşar
Bilmeyenler boşa yaşar
Ben Resule doyamadım ki.
Doyamadım Beytullah’a, (Nakarat 3)
Doyamadım Resulullah’a
Yalvarırım ben Allah’a
Bir daha çağırır mı ki
Bütün alem tesbih eder
Aşık olan hemen gider
Malın mülkün gitme kal der
Ben Habib’e doyamadım ki
(Nakarat 1)
Gözyaşımla Safa’ya düştüm
Yalınayak Merve’ye koştum
Zemzeminden aşkla içtim
İçtim ama doyamadım ki
(Nakarat 2)
Arafat’tan Vakfeye çıktım
Tövbeyle günahım yıktım
Nur denizinde aktım
Aktım ama doyamadım ki
(Nakarat 3)
Hacerül esvedi öptüm
Makamı İbrahim’e gittim
Beytullah’ı tavaf ettim
Ettim ama doyamadım ki
(Nakarat 1)
Biraz Nur Dağı’nda kaldık
Mahşeri bir kalabalık
Pırıl pırıl altın oluk
Gördüm ama doyamadım ki
(Nakarat 2)
Ümmetin son sözü size
Ya Muhammed acı bize
Şefaat et cümlemize
Ah ben sana doyamadım ki
(Nakarat 3)
* * *
Açan çiçeklere meyva,
Verilmiyor Muhammed’siz
Hak’tan gelen derde deva
Bulunmuyor Muhammed’siz
Uzak Cennetin yolları
Girer muttaki kulları
Cennet’te tuğba dalları
Sallanmıyor Muhammed’siz
Çok meşgul ol Kur’an ile
Seherlerde figan ile
Son nefeste iman ile
Ölünmüyor Muhammed’siz
Fakir kulun sana asi
Silinmez gönlünden pası
Gönüllere Allah aşkı
Verilmiyor Muhammed’siz
Son ikramdır Cemalullah
Ağlayanlar görür vallah
Çünkü böyle diyor Allah
Görülmüyor Muhammed’siz
* * *
Düşmüşüm dermansız derde
Yalan hile nefsim sende
Nasıl bakacağım ben de
Can Ahmed'in Nur yüzüne
Hastayım tevhid tabibi
İnsu cinin tek sahibi
Ahmed'i Muhtar Habibin
Nasıl bakarım yüzüne
Aşkıyla doğan sabaha
Banmışım ben çok günaha
Ne yüzle diyem merhaba
Canım Efendim Ahmed'e
Viran olmuş kalp ocağım
Dertlidir gönül kucağım
Nasıl böyle varacağım
Can Ahmed'in huzuruna
Can kurban kudret şahına
O Enbiya sultanına
Nasıl giderim yanına
Can Ahmed'in huzuruna
Sefil halinle özüne
Girmişsin nefsin közüne
Nasıl bakarsın mahşerde
Can Ahmed'in Nur Yüzüne
* * *
Bir çift turna gördüm uçar havada
Kimi önde gider kimi arkada
Yolunu kaybetmiş ağlar ovada
Doğrudan Medine’ye varın turnalar
Peygambere selam sunun turnalar
Teheccüt namazına kalktım da durdum
Turnalar uçuyor havada gördüm
Ravzasına varın diye, bir selam verdim
Doğrudan Medine’ye varın turnalar
Peygambere selam sunun turnalar
Turnam ağır gidiyon sen hasta mısın
Medine'ye gidecek son posta mısın
Söyle peygambere bizleri istesin
Doğrudan Medine’ye varın turnalar
Peygambere selam sunun turnalar
Akar aşıkların gözünün yaşı
Ah ettikçe eritir dağı, taşı
Kudüsü Şerif'te muallak taşı
Orayı da ziyaret edin turnalar
Peygambere selam sunun turnalar
Dolaşın Kabe’nin sağından geçin
Zemzem kuyusundan eğilin için
Arafat Dağının üstünden uçun
Doğrudan Medine’ye varın turnalar
Peygambere selam sunun turnalar
* * *
Kara yüzüm süregelsem
Sana canım verebilsem
Nur Cemalin görebilsem
Ya Muhammed ey can Ahmet
Senin Ravzan güzel kokar
Hasretin bağrımı yakar
Gözyaşlarım çağlar akar
Ya Muhammed ey can Ahmet
Peygambersin ahir zaman
Mahşer günü el aman
Seni bilen bulur iman
Ya Muhammed ey can Ahmet
Eşiğine yüzüm sürsem
Arzuhalim diyebilsem
Nur elinden öpebilsem
Ya muhammed ey can Ahmet
Cümlenin Mahbubu sensin
Sevilirsin hem seversin
Yücelerden en yücesin
Ya Muhammed ey can Ahmet
* * *
Bir gönül var bende Resulü özler
Gece gündüz demez yolunu gözler
Yıllardır bu gönül aşkını gizler
Seviyorum canlar ben Muhammed'i (s.a.v)
Hilaldir kaşları nurdur cemali
Yine çok fenadır gönlümün hali
Kızgın çöle düşen mecnun misali
Seviyorum canlar ben Muhammed'i (s.a.v)
Öyle bir ateş ki yakar derinden
O'nun aşkı yine eser serinden
Bahsederim O en tatlı birinden
Seviyorum canlar ben Muhammmed'i (s.a.v)
Hilaldir kaşları nurdur cemali
Yine çok fenadır gönlümün hali
Kızgın çöle düşen mecnun misali
Seviyorum canlar ben Muhammed'i (s.a.v)
Medine'ye yolum düşer mi bilmem
O'nsuz bu cihanda ben asla gülmem
Akan gözyaşlarım göl olsa silmem
Seviyorum canlar ben Muhammed'i (s.a.v)
Hilaldir kaşları nurdur cemali
Yine çok fenadır gönlümün hali
Kızgın çöle düşen mecnun misali
Seviyorum canlar ben Muhammed'i (s.a.v)
* * *
Topladın gülleri düştün yollara
Yolun yine uzar patikalara
Bizi de yanında götür Sultanım
O yüce Resul’e sen gidiyorsun
Açılsın da yollar sana geleyim
Öyle özledim seni Ey Resul
Yoruldu bedenim dert çeke çeke
Kurudu gözlerim yaş döke döke
Yollarına güller eke eke
O yüce Resule sen gidiyorsun
Bu yolun sonunda Medine vardır
Hasreti gönlümde yanar yıllardır
Her mevsimi güldür, yeşil bahardır
O yüce Resule sen gidiyorsun
* * *
Ona âşık olan yanar kül olur
Deryasına dalan erir kaybolur
Muhammed’e giden Mevla’yı bulur
Özledim Rasulü gönül yanıyor
Nur cemali benzer Güneş’e Ay’a
Gidip varamadım Yeşil Ravza’ya
Doyulur mu Muhammed Mustafa’ya
Özledim Rasulü gönül yanıyor
Medine’de dolu gül bahçeleri
Nasıl da cezbediyor bülbülleri
Aşkı kar ediyor bu gönülleri
Özledim Rasulü gönül yanıyor
Şefaat istiyor günahkâr ümmet
Nerede canların canı can Ahmet
Allah’ın Habibi Nebi Muhammed
Özledim Rasulü gönül yanıyor
Yalın ayak düştüm çöl yallarına
Elimi uzattım gül dallarına
Ya Rab’bi merhamet et Sen kullarına
Özledim Rasulü gönül yanıyor
* * *
Muhammed’dir canlar canı,
İki cihanın sultanı
Hem âşıkların lokmanı
Benim arzum Muhammed’dir
Benim arzum can Ahmed’dir
Muhammed’im can Ahmed’im
Peygamberim tek rehberim
Peygamberim tek önderim
Muhammed’dir özüm sözüm
Kan ağlıyor iki gözüm
Görse cemâlini gözüm
Ağlar sana ağlar dağlar
Ağlar sana Mekke diyar
Her kulun bir arzusu var
Yücedir kadrin yüce
Kur’an’ın tefsiri ince
Manasını verir hoca
Mekke dağlarını aştım
Sandım ki Cennet’e düştüm
Rab’bimle tenha buluştum
Âşık der ki günahım çok
Hak’ka yarar amelim yok
Senden başka tutarım yok
* * *
Dün gece seyrim içinde
Ben dedem Ali'yi gördüm
Eğildim niyaz eyledim
Düldül'ün nalını gördüm
Kanber'i durur sağında
Salınır Cennet bağında
Ali, Musa Tur Dağı'nda
Ben dedem Ali'yi gördüm
Üç çerağ yanar şişede
Aslanlar gizli meşede
Yedi iklim dört köşede
Ben dedem Ali'yi gördüm
Yüce dağlar boran coşkun
Kul Himmet aşkına düşkün
Cümle meleklerden üstün
Ben dedem Ali'yi gördüm
* * *
Bana himmet eyle ya pirim Ali
Sen sultansın beni kul kabul eyle
Ne yalan söylerim ne de mürai
Sen dünyasın beni yer kabul eyle
Sen öğrettin bize Hak âdemdedir
Âdem olmayanlar Hak’kı ne bilir
Mümin’in süreği bir doğru yoldur
Sen o yolsun beni kul kabul eyle
Ben de bu âleme ne için geldim
Ne aradım bu âlemde ne buldum
Gerçek idin bana bir dolu sundun
Sen dolusun beni al kabul eyle
İsterim efendim senden icazet
O lezzete o şekere beni kat
Bütün kötülüğü kalbimden sil at
Türbene de beni çul kabul eyle
Adil Ali Hak’kı bilenler ölmez
Hak’kı bilen hakikatten ayrılmaz
Çok küçüğüm bir katreden sayılmaz
Sen deryasın beni göl kabul eyle
* * *
Medet senden medet mürşidim Ali
Dermanım Muhammet tabibim Ali
Hitabı ezelde ikrarım Ali
Medet ya Muhammed mürşidim Ali
Muhammet Mustafa alem serveri
Ebubekir, Ömer, Osman yareni
Hakikat sırrında Ali mahremi
Medet ya Muhammed mürşidim Ali
Herdem gönlümdeki mihmanım Ali
Ol Hasan Hüseyin Ali Evladı
Şehit olup uğruna verdiler canı
Gönülden sevenler buldu necatı
Medet ya Muhammed mürşidim Ali
Herdem gönlümdeki mihmanım Ali
Muhammet, mahzeni sırrı ilahi
Ali gevherlerin sakisi veli
Bize ihsan etti âb-ı kevseri
Medet ya Muhammed mürşidim Ali
Herdem gönlümdeki mihmanım Ali
Muhammet ruhuna hazeran sala
Sıdkile diyenler buldular felah
Talibi kuluna buldur sen necat
Medet ya Muhammed mürşidim Ali
Herdem gönlümdeki mihmanım Ali
* * *
Muhammet bağının gülüdür Ali
Bülbüller ötüşür dilidir Ali
Aşıklar yar için düşmüş yollara
Hakikat ehlinin yoludur Ali
Muhammed Ali’ye canımız feda
Bir dediler bize şah ile geda
Ayrı görenleri sevmezmiş Huda
Vahdet bahçesinin gülüdür Ali
Gel Ali’nin Ehli Beyti olalım
On sekiz bin alemlere dalalım
Ol şahı merdandan nasip alalım
Hak şehitlerinin kanıdır Ali
Tevhit deryasına dalanlar bilir
Vilayet bahrinde Ali’yi bulur
Şahlar Şahını gören imane gelir
Aşık Niyazi’nin canıdır Ali.
* * *
Şehitlerin ser çeşmesi
Enbiyanın bağrı başı
Evliyanın gözü yaşı,
Hasan ile Hüseyin’dir.
Hazreti Ali babaları
Muhammed’dir dedeleri
Arşın çifte küpeleri
Hasan ile Hüseyin’dir.
Dedesiyle bile varan
Kevser ırmağında duran
Susuz ümmete su veren
Hasan ile Hüseyin’dir.
Kerbelanın yazıları
Şehit düşmüş gazileri
Fatma Ana kuzuları
Hasan ile Hüseyin’dir.
Kerbelanın ta içinde
Nur parlar siyah saçından
Yatar alkanlar içinde
Hasan ile Hüseyin’dir.
Yunus der ki dünya fani
Bizden evvel gelen hani
İki cihanın sultanı
Hasan ile Hüseyin’dir.
* * *
Kerbela çölüne gelip de duran
Toprağı koklayıp çadırın kuran
İnsanlık uğruna serini veren
Ehli Beyt’in nuru İmam Hüseyin
Yetmiş iki pare er şehit veren
Abbas’ın kolların kalemdir diyen
Ali Ekber’in şehadetin gören
Ehli Beyt’in nuru İmam Hüseyin
Şehzade Kasım’ı yanında bulan
Kolundaki pazubendi okuyan
Vasiyet üzere kızını veren
Ehli Beyt’in nuru İmam Hüseyin
İnsanlık uğruna meydana gelen
Hak için serini sertacın veren
Kerbela çölüne mekanın kuran
Ehli Beyt’in nuru İmam Hüseyin
Adil Ali böyle söyler gezersin
Hak uğruna kalem tutmuş yazarsın
Şah Hüseyin yüreğimi ezersin
Ehli Beyt’in nuru İmam Hüseyin
* * *
Matem ayı geldi canlar
Matem tutalım tutalım
Kerbela’da aktı kanlar
Matem tutalım tutalım
Muharremin tam onunda
Abbas’la Kasım yanında
Şehit oldu göz önünde
Matem tutalım tutalım
Ümmügülsüm ah, eyledi
Ali Ekber su, söyledi
Kasım murada ermedi
Matem tutalım tutalım
Hüseyn’imin başın kesti
Çadır yandı duman esti
Bu idi Merva’nın kastı
Matem tutalım tutalım
Adil Ali matem ayı
Hiç unutma Kerbela’yı
Yezit kaldırdı hayâyı
Matem tutalım tutalım
* * *
Matem ayı geldi çattı
İmam Hüseyin, Hüseyin
Seni seven matem tuttu
İmam Hüseyin, Hüseyin
Seni sevmek bize yeter
Sevmeyenler olsun beter
Kerbela çölünde yatar
İmam Hüseyin, Hüseyin
Şimir melun ikrar verdi
Çör çöp için geri döndü
Zulmü sana reva gördü
İmam Hüseyin, Hüseyin
Su vermediler içesin
Âleme rahmet saçarsın
Cennet kapusun açarsın
İmam Hüseyin, Hüseyin
Adil Ali benim adım
Seni sevmektir muradım
Bize yetişe imdadın
İmam Hüseyin, Hüseyin
* * *
Ya İmam Hüseyn selam olsun sana
Dahi nice şühedayı Kerbela’ya
Hürmet dahi sana muhabbet sana
Ya İmam Hüseyn selam olsun sana
Dahi nice Ehli Beyti Resullullah’a
Geldi çattı yine o matem günü
Kalpler sızlar gönüller ağlar bugün
Ruhumda güruh güruh hüzün
Ya İmam Hüseyn selam olsun sana
Dahi nice şühedayı Kerbela’ya
Resul sormaz mı o münafıklara
Nasıl kıydınız Ehli Beyti Resullullah’a
Nasıl bakabilecekler o Fahri didara
Ya İmam Hüseyn selam olsun sana
Dahi nice şühedayı Kerbela’ya
İmam Hüseyn aşkıyla yanan aşıklar
Onları kevserde şahı Kerbela sular
Fatıma Zehra şefaatını sunar
Ya İmam Hüseyn selam olsun sana
Dahi nice Ehli Beyti Resullullah’a
BURAK hüzün ile doldu yine
Çeker bunca elem ile kederi sineye
Dualar eder selam eder Ali Resule
Ya İmam Hüseyn selam olsun sana
Dahi nice şühedayı Kerbela’ya
* * *
İmam Hüseyin’i vurdular
Kolun kanadın kırdılar
Al kanlara boyadılar
Kerbelada Kerbelada
İmam Hüseyin susamıştı
Bir yudum su aramıştı
Ana yüreği yanmıştı
Kerbelada Kerbelada
İmam Hüseyin şehit oldu
Gül bahçemde güller soldu
Topraklar kan ilşe doldu
Kerbelada Kerbelada
* * *
Aklımı başımdan alıp götüren
Ehl-i Beyt’tir, Ehl-i Beyt’tir, Ehl-i Beyt
Gönlümün köşküne varıp oturan
Ehl-i Beyt’tir, Ehl-i Beyt’tir, Ehl-i Beyt
Adem ata ile Cennet’te olan
Fatıma’sız Zehra geldi nurunan
Her Nebi’de her Veli’de bulunan
Ehl-i Beyt’tir, Ehl-i Beyt’tir, Ehl-i Beyt
Sevenlere Kevser suyunu veren
Çağırmadan duyan bakmadan gören
Adil Ali kula bade içiren
Ehl-i Beyt’tir, Ehl-i Beyt’tir, Ehl-i Beyt
* * *
Hüseyin’i cehaletle şehid eden katiller
Müjdelendiniz ahiret azabiyle
Göklerde kim var ise size lanet ederler
İsa bin Meryem ile Davudun lisaniyle
* * *
Hüseyin’i şehid eden ümmet, ümit eder mi
Dedesinden şefaat o kıyamet gününde
* * *
Bağdat illerinde bir gül açılmış
Bakın burcu burcu kokar Geylani
Basamak basamak sır yolu açmış
Yürür gider mevlasına Geylani
Maşuk isen sevdir gül ağasını
Aşık isen ara bul maşuğunu
Tarikat yolunda din ışığında
Aşıklar gönlünde yatar Geylani
Türbesi muhteşem parlıyor nuru
Mevlanın has kulu Habib’in yari
Allah için ağlar hep zari zari
Coşmuş nehir gibi akar Geylani
Evliyalar başı tarikat piri
Zahirde ölüdür batında diri
Yarın kurulunca şol mahşer yeri
Yeşil sancağıyla gelir Geylani
Şeyhim der ki sağlam dala sarıldım
Bir garip bülbülem güle sarıldım
Beni kurtaracak ele sarıldım
Sarılan müride bakar Geylani
* * *
Kutbullahul ekberdir
Gavsullahul azamdır
Sultan Sultan Şeyh Abdulkadir
Medet Himmet Ya Sultan Abdulkadir
Medet Himmet Ya Sultan Hayri Baba
Geylan’dan gelir aslı
Ebul Kasım’ın nesli
Allah Muhammed dostu
Aşık olan üftade
Durmaz gider Bağdad’a
Ol dem erer murada
Devlet istersen devlet
İzzet istersen izzet
Kapısında kıl hizmet
Tarıkında Kıl hizmet
Müridinin her biri
İrşad eder münkiri
Daim budur hüneri
İnkâr eden ol eri
Mürşid eder Şeytan’ı
Var seyreyle sultanı
Bil Muhammed alidir
Cezbe ile doludur
Dervişleri uludur
Eşrefoğlu Rumi der
Dervişler mahremidir
Şüphemiz yok velidir
* * *
Mevlamızın has kulu
Tutmuş güzel bir yolu
Ululardan bir ulu
Abdulkadir Geylani
Estirir sevgi yeli
Akıtır feyiz seli
Muhammed’in (S.A.V.) has gülü
Abdulkadir Geylani
Ona beli diyenler
Tarikına girenler
Ne bahtiyar kişiler
Abdulkadir Geylani
Sönmeyen bir güneşsin
Pek hayırlı bir eşsin
Çağıralım yetişsin
Abdulkadir Geylani
Hizmetin yüce devlet
Himmetin büyük servet
Sevgili Pirim himmet
Abdulkadir Geylani
Hak yolda rehberimiz
Feda olsun serimiz
Dahilek Ya Pirimiz
Abdulkadir Geylani
Sağlam dala sarılak
Zikrullaha çağırak
Bu fakirin Albayrak
Abdulkadir Geylani
* * *
Cem olmuş dervişleri
Sultan Abdulkadir’in
Yolunda sadıkları
Sultan Abdulkadir’in
Elim verdim eline
Kurban oldum yoluna
Canım feda yoluna
Pirim Abdulkadir’in
Kutbu âlem ol veli
Sırrı Mürteza Ali,
Ceddi Hak’kın Habibi
Pirim Abdulkadir’in
Evliyalar geldiler,
Payine yüz sürdüler,
Hep semi’na dediler
Pirim Abdulkadir’in
Evliyalar rehberi
Hak sırrının mazharı
Ehl-i tarik serveri
Pirim Abdulkadir’in
Arısının balıyım
Bahçesinin gülüyüm
Bağının bülbülüyüm
Pirim Abdulkadir’in
Sana derim ey kişi
Çıkar kalpten teşvişi
Oda yanmaz dervişi
Pirim Abdulkadir’in
İnkar eden ol eri
Mürşid sürer Şeytanı
Aslı durur Geylani
Pirim Abdulkadir’in
Hak katında uludur
İki cihan doludur
Eşrefoğlu kuludur
Pirim Abdulkadir’in
* * *
Ali Abadır ceddin
Hem Hasani-Hüseyin
Bazul eşhep Muhyiddin
Abdulkadir Geylani
Doğarken veli doğan
Ruhî bedevi döven
Hem annesin kurtaran
Abdulkadir Geylani
Ahdimi bozmam diyen
Yalan söz hiç bilmeyen
Eşkiya irşad eden
Abdulkadir Geylani
Varıp Bağdat’a yeten
Çok ilim tahsil eden
Dini ihya eyleyen
Abdulkadir Geylani
Ümmeti Muhammed’den
Ben de bir ferdim diyen
Ölüleri dirilten
Abdulkadir Geylani
Allah’tan vaat alan
Hem Malik’le konuşan
Dervişleri koruyan
Abdulkadir Geylani
Benden aciz Mehmed’in
Yükseltiver himmetin
Çok durur kerametin
Abdulkadir Geylani
Evlatların çok seven
Çağırana tez yeten
Ağlayanı güldüren
Abdulkadir Geylani
Cümle pire baş olan
Hükmünü daim kılan
Evliyalara imam
Abdulkadir Geylani
Muinin senin Rahman
Hem tarıkın çok âsân
Himmetin ola heran
Abdulkadir Geylani
* * *
Cemalin seyredip ismin andığım
Bize himmet eyle şeyh Abdulkadir
Aşkın ile gönlüm pasın sildiğim
Bize himmet eyle şeyh Abdulkadir
Senin sözün hem vücudun mutlaktır
Ol gül yüzün iki cihanda aktır
Yeryüzünde halifelerin çoktur
Bize himmet eyle şeyh Abdulkadir
Müritleri hatalardan saklarsın
Münkirleri sır okuyla oklarsın
Kutbuzzaman dört köşeyi beklersin
Bize himmet eyle şeyh Abdulkadir
Naiplerin sancağını götürür
Nice münkirleri yola getirir
Halifelerin hem yanında oturur
Bize himmet eyle şeyh Abdulkadir
Eşrefoğlu eydür aşkın elinde
Kimse mahrum kalmaz senin yolunda
Gerek burda gerek Bağdat ilinde
Bize himmet eyle şeyh Abdulkadir
* * *
Bir güzeldir yatıyor
Bağdat’ın illerinde
Sönmeyen nur yanıyor
Bağdat’ın illerinde
Geylani’dir Geylani
Âşıkların seyrani
Evliyalar sultanı
Abdulkadir Geylani
Büyüktür akıl ermez
Feyizin sonu gelmez
Bir benzeri görülmez
Bağdat’ın illerinde
Mis yayıyor türbesi
Aşk kokuyor yöresi
Duyuluyor nefesi
(Görünüyor himmeti)
Bağdat’ın illerinde
* * *
Hiç bulunmaz akranı
Mahzı lütfi yezdani
Gavsul Azam Geylani
Sultan Abdulkadir’in
Kutuplar hep hadimi
Yerde gökte var namı
Pek büyüktür makamı
Sultan Abdulkadir’in
Evliya derbanidir
Asfiya hayranıdır
Arşı kürs meydanıdır
Sultan Abdulkadir’in
Dergâhında himmet var,
Devranında hikmet var,
Kapısında rahmet var,
Sultan Abdulkadir’in
Talibi matlub olur
Matlubu mahbub olur
Dervişi meczub olur
Sultan Abdulkadir’in
Bahçesinde gül olsam
Ocağında kül olsam
Kapusunda kul olsam
Sultan Abdulkadir’in
Bağdat yolun gözlerim
Geylani’yi özlerim
Himmetidir sözlerim
Sultan Abdulkadir’in
Hüsnü terket teşvişi
Hakka bırak her işi
Dervişi ol dervişi
Sultan Abdulkadir’in
* * *
Seyyah olup şol alemi ararsan
Abdulkadir gibi bir er bulunmaz
Ceddi Muhammeddir eğer sorarsan
Abdulkadir gibi bir er bulunmaz
(Benim şeyhim gibi kamil bulunmaz
Hayri Baba gibi Sultan bulunmaz)
Cuşa gelir dervişleri dirilir
Ayet ile ihyaları görülür
Kudretinden kısmetleri verilir
Abdulkadir gibi bir er bulunmaz
Hak Teala yeri göğü düzeli
Hoş nazar eylemiş ona ezeli
Evliyalar serçeşmesi güzeli
Abdulkadir gibi bir er bulunmaz
Benim şeyhim beni Hakka götürür
Nice müşküllerim anda bitirir
Muhammedin sancağını götürür
Abdulkadir gibi bir er bulunmaz
Giderler gazaya çalarlar satır
Daima yaparlar hoş gönül hatır
Bağdat’ta türbesi nur olmuş yatır
Abdulkadir gibi bir er bulunmaz
Cümle evladına yeşil yaraşır
Aşkı gelir bu canlara dolaşır
Ana derviş olan Hak’ka ulaşır
Abdulkadir gibi bir er bulunmaz
Aşığın yüreği yanar tutuşur
Çiğlerin var ise var anda pişir
Nerede çağırsam anda yetişir
Abdulkadir gibi bir er bulunmaz
Derviş Yunus biz çekelim zahmeti
Üstümüzde hazır durur himmeti
Oğlum demiş ana Resul Hazreti
Abdulkadir gibi bir er bulunmaz
* * *
Düştüm aşkın seline
Vardım Bağdat iline
Meftun oldum gülüne
Pirim Abdulkadir’in
Beli dedim sözüne
Bel bağladım özüne
Aşık oldum yüzüne
Pirim Abdulkadir’in
Kıyamında Hu dedim
Aşk lokmasından yedim
Ezkarını belledim
Pirim Abdulkadir’in
Gülünü taç eyledim
Derde ilaç eyledim
Sırrın ihrac eyledim
Pirim Abdulkadir’in
Ehlullah durur saf saf
Rükuya varır etraf
Ederler beytin tavaf
Pirim Abdulkadir’in
Bülbülü bağı Resul
Eyledi Hak’ka vüsul
Niyazı buldu husül
Pirim Abdulkadir’in
Bizlere himmet eyle
Himmetinle şad eyle
Vasfını inşâd eyle
Pirim Abdulkadir’in
Muhammed’in torunu
Arşa salmış nurunu
Seyrettim zuhurunu
Pirim Abdulkadir’in
Aşki’ye imdad eyle
Himmetinle şad eyle
Vasfını inşâd eyle
Pirim Abdulkadir’in
* * *
Aşk ile oldum kulu
Sultan Abdulkadir’in
Hak’ka doğrudur yolu
Sultan Abdulkadir’in
Hak’kın sâdık velisi
Evliyalar ulusu
Bendesidir cümlesi
Sultan Abdulkadir’in
Üçler, kırklar, yediler
Cümle saddak dediler
Payine baş eğdiler
Sultan Abdulkadir’in
Ve hüvel kahır dedi
Kur-an’da zikreyledi
Methini Hak söyledi
Sultan Abdulkadir’in
Başımızın gülüdür
Rahımız Hak yoludur
Arif dahi kuludur
Sultan Abdulkadir’in
* * *
Nigara milki cismim kenzi aşkın için harap ettim
Anı canım yerine kalpden naip menabettim
Deruni sinemi pak eyledim ağyarın nakşinden
Gönül kâşanesin aşkı ruhun için müstetab ettim
Beyabani talepte pertevi hüsnün şuasından
Tenim baştanbaşa Cevvale-i mevci serabettim
Şarabı nabe ger meyl eylesem mazur tut zahid
Ki ben meyhanede piri mugane intisabettim
Cihanın gülşenine gelmemiş hüsnün gibi bir gül
Anın için alem içre aşkı hüsnün intihabettim.
Hubabı sakfı gerdune ulaşsa himmetim nola
Ki ömrüm sarfı rahı bir şehi ali cenap ettim
Medaris içre Halis görmedim ben aşkı sevdasın
Anınçün ilmimi meyhanede rehni şarab ettim
( Mugane’den kasıt Pirimiz Gavsul Azam
Abdulkadir Geylani Hz.leridir. )
* * *
Şahi iklimi velayettir güruhu kadiri
Rahi aşka Zülkeramettir güruhu kadiri
Cümle erbabı tarikatı bülbülü şuradedir
Anlara bağı letafettir güruhu kadiri
Damenin tutmuş bunlar Sultan Abdulkadir’in
Mazhari Lütfi Hidayettir güruhu kadiri
Gavsi Muhyiddin ihya eylemiş dini Nebi
Revne-i Dini risalettir güruhu kadiri
Küntü Kenzim kapısını menarif miftahiyle
Fetheden Şahi Vilayettir güruhu kadiri
Dâhil ol varol guruha bitemmül Halisa
Sahibi emrü ve emanettir güruhu kadiri
* * *
İstinâdım sânadır ya Hazret-i Abdülkadir
Destgîr ol sen bana ya Hazret-i Abdülkadir
Ne kadar sa'yettim ise olmadı bir çâre âh
Kabrine yüz sürmege ya Hazret-i Abdülkadir
Takatim yok nedeyim derd-i firakın çekmeğe
Destgîr ol sen bana ya Hazret-i Abdülkadir
Âşık-ı sâdık olanlar bu mâsivâyı neder
Sâlik olanlar bu yola dürr-ü mercan cem eder
Bu tarikat çünkü doğru Şâh-i Merdâna gider
Destgîr ol sen bana ya Hazret-i Abdülkadir
Gafil olma emr-i Hak'tan emr-i dünyâda gayûr
Bu yola aşksız girenler dökülür yolda kalur
Kimini tutup harâmiler metâını alur
Destgîr ol sen bana ya Hazret-i Abdülkadir
Yok hilafım sözlerimde cümle gerçektir inan
Vakt-i rihlet geldi artık nevm-i gafletten uyan
Terk-i dünya eylemektir bu işine baş koyan
Destgîr ol sen bana ya Hazret-i Abdülkadir
Zâhidin maksudu cennette saâdet eyleye
Ekl-ü şürb edip murâdı zevk-u rahat eyleye
Hüdâyînin kastı da dîdârı rü'yet eyleye
Destgîr ol sen bana ya Hazret-i Abdülkadir
* * *
Yaktı beni bacım Kadiri kolu,
Değmeyin acize içerim dolu
Yolumu sorarsan Muhammed yolu
Abdulkadir gibi pirim var benim
Mehmet Baba gibi şeyhim var benim
Çağırdılar beni şöyle bir baktım
Yaktın Mevlam beni ciğerden yaktın
Darda kalmış idim yoluma çıktın
Abdulkadir gibi pirim var benim
Mehmet Baba gibi şeyhim var benim
Resulullah demiş manen evladım
Ayşe anne demiş benim sultanım
Her zaman kurban bu benim canım
Abdulkadir gibi pirim var benim
Mehmet Baba gibi şeyhim var benim
Her an darda kalsam tutar elimden
Kimse bilmez bu acizin halinden
Koklamak istersen Cennet gülünden
Abdulkadir gibi pirim var benim
Mehmet Baba gibi şeyhim var benim
Her nereye gitsem seni ararım
Her aşık kulundan seni sorarım
Tutmazsan elimden nara yanarım
Abdulkadir gibi pirim var benim
Mehmet Baba gibi şeyhim var benim
Ben acizim böyle söylüyor dilim
Tutmazsan elimden ne olur halim
Bağdat’ta yatıyor ol yüce pirim
Abdulkadir gibi pirim var benim
Hayri Baba gibi şeyhim var benim
Mehmet Baba gibi şeyhim var benim
* * *
Abdulkadir cezbelendi
Arşı ala titredi
Hep müminler dinledi
Ya sakinel Bağdadi
Abdulkadir yürüdü,
Nur alemi bürüdü
Benim şeyhim Pir idi
Ya sakinel Bağdadi
Halkayı dolandırır
Cezbeyi bollandırır
Benim bir mürşidim var
Kalpleri uyandırır
Tekkemiz ziynetlidir
Pirimiz kuvvetlidir
Çalışalım kardeşler
Şeyhimiz himmetlidir
Bağdat yolunu gözlerim
Geylani’yi özlerim
Himmetidir sözlerim
Ya sakinel Bağdadi
Halkaları pek güzel
İçinde melek gezer
Şeytanın bağrın ezer
Ya sakinel Bağdadi
Hey Geylani Geylani
Cümle canların canı
Evliyalar sultanı
Abdulkadir Geylani
* * *
Meded Ya Gavsul azam
Pir sultan Abdulkadir
Mevhibei muazzam
Pir sultan Abdulkadir
Nesli paki Mustafa
Hanedanı ba safa
Dürrü yektai vefa
Pir sultan Abdulkadir
Ol sultanül evliya
Nüktedanül asfiya
Hem bürhanül etkiya
Pir sultan Abdulkadir
Mazharı sırrı Huda
Meşheri feyzi ata
Meşarı puşi hata
Pir sultan Abdulkadir
İnsü cin oldu hayran
Melekler kıldı devran
Arşı eyledi seyran
Pir sultan Abdulkadir
Bergüzarı mürteza
Rehgüzarı mücteba
Gülzarı ali aba
Pir sultan Abdulkadir
Aşki kurban yoluna
Dergâhında buluna
Himmet eyle kuluna
Pir sultan Abdulkadir
* * *
Sen Bağdat’ın gülüsün
Yârı Geylani Geylani
Gözlerimin nurusun
Şahı Geylani Geylani
Nazın geçer Mevlaya
El kaldırıp duaya
Cümle ümmete (ihvana) devaya
Yârı (Şahı) Geylani Geylani
Mesteyledin kalpleri
Cümle ihvan erleri
Hak’ka verdin özleri
Yârı (Şahı) Geylani Geylani
Daldın ilim irfana
Canlar geldi kurbana
Bizi anda seyrana
Yârı (Şahı) Geylani Geylani
Karaları silersin
Nazar ile süzersin
Gönüllerde gezersin
Yârı (Şahı) Geylani Geylani
Canımın cananesi
Bitmez feyizin çeşmesi
Evliyalar gözdesi (sultanı)
Yârı (Şahı) Geylani Geylani
Gör günahkar Ayazı (bizleri)
Ağlar eyler niyazı
Görünüyor beyazı (himmeti)
Yârı (Şahı) Geylani Geylani
* * *
Yedi iklimde sürülür,
İşit erkanı Geylani
Kamu buldanda kurulur,
Hemin meydani Geylani
Ulaşır edene feryad,
Eder muzdarlara himmet
Olur ona uyanlar şad,
Seri dermanı Geylani
Tarıkına giren anın,
Düşer aşkına mevlanın
Olanı kul ol sultanın,
Sever yezdanı Geylani
Eder irşad müridin ol,
Olalım biz ol şaha kul
Huda indinde makbul,
Ki dervişanı Geylani
Düşenin destini tutar,
Yakın ırak demez yeter
Tarıkına girip ol er,
Yücedir şanı Geylani
Müridime cefa eden,
Kefen hazırlasın erken
İnan bu sözlerime sen,
Açık bürhanı Geylani
Çağırsan ana sıdk ile,
Yetişir ol silah ile
Muradın ne ise dile,
Ki bol ihsanı Geylani
Ki tablım çalınır her an,
Yeri göktedir ol sultan
İşit bu sırrı et izan,
Ki ol cananı Geylani
Müridim tablı varsam der,
Kasidesinde hem ol pir
Seni tablım uyandırır,
Budur fermanı Geylani
Müridim korkma der asla,
Nasırımdır benim Mevla
Size düşman olan zira,
Olur düşmanı Geylani
Demiş hem Hak’ka et ikbal,
Teganni ile çağır al
Tarab et bahri aşka dal,
Kerim hannanı Geylani
Anın dervişi Kuddusi,
Olalı arttı sevdası
Deyip teşvik eder nası,
Olun yaranı Geylani
* * *
Mualla gavsi sübhani
Mukaddes kutbi rabbani
Emin-i sırrı yezdani
Abdülkadir-i Geylani
Alelya lel ya seyyide ayni
Alel ya lel ya seyyide ruhi
Zehi simai nurani
Zehi ferhunde pişani
Kemal-i hüsnü insani
Abdülkadir-i Geylani
Safa bahşı muhibbani
Ata bahşı fakirani
Hata puşi müridani
Abdülkadir-i Geylani
Bi-ma’na berkenani
Bi-sureti Yusuf sinani
Bi-behçeti şah merdani
Abdülkadir-i Geylani
Cihan sohbet-i bevet-bani
Her an ma’na bi-kurbani
Kerameş feyzi Rabbani
Abdülkadir-i Geylani
Medet ya şeyh-i Geylani
Kerem ya kutbu rabbani
Ki mahrumum ne gerdani
Tu muhyiddin-i Geylani
Beved birdir ki hendani
Bahaeddindir bani
Ya kutbuddini hakani
Abdülkadir-i Geylani
* * *
Resul "Bizim Hayri" demiş
Şahi merdanda pek sevmiş
Ceddi Ali Aba imiş
Sultan Hayri Baba’nın
Geylaninin temsilcisi
Asrının büyük velisi
Zikri cehrinin önderi
Sultan Hayri Baba imiş
Tarıkına girmek gerek
Yoluna ser vermek gerek
Hizmetinde olmak gerek
Sultan Hayri Baba’nın
Eğer matlubun hak ise
Gelin kulak verin söze
Düşün gidin siz bu ize
Sultan Hayri Baba’nın
Hak deyip halka kurarlar
Tevhid demini sürerler
Allah’ını zikrederler
İhvanı Hayri Baba’nın
Harıl harıl feyizleri
Gelip mesteder bizleri
Ne alidir himmetleri
Sultan Hayri Baba’nın
Uzun söyleme Albayrak
İhlas ile bağlanarak
Sözünde yüzünde Hak
Seyret Hayri Baba’nın
* * *
Sana uyan Hak’ka gider
Hem masivayı terkeder
Budur şeyhi muteber
Esseyyid Hayri Baba
Gündüzlere şems olan
Gecelere mah olan
İşi gücü Hak olan
Esseyyid Hayri Baba
Sırrı Hak’ka aşina
Söz konuşmaz başuna
Akıl ermez işine
Esseyyid Hayri Baba
Bilmek gerek kıymetin
Cana minnet hizmetin
Esti yine himmetin
Esseyyid Hayri Baba
Durmaz Hak’kı anarsın
Ateşiyle yanarsın
Yaklaşanı yakarsın
Esseyyid Hayri Baba
Hacı Muhammed Baba
Çok rahmet olsun ona
Halini vermiş sana
Esseyyid Hayri Baba
Teşrifinde var hikmet
Bu ümmete bir rahmet
Nazarın bize yönelt
Esseyyid Hayri Baba
Mehmed’in ister medet
Aman canım himmet et
Ulu bir kişi gayet
Esseyyid Hayri Baba
* * *
Etrafa nurlar saçan
Hak’kı batıldan seçen
Aşk yollarını açan
Mustafa Hayri Baba
İhvanı aydınlatan
Aşkı Hak’la yandıran
Derya gibi çağlatan
Mustafa Hayri Baba
Ahmed’le sohbet eden
Hak ile ülfet eden
Talipleri kenz eden
Mustafa Hayri Baba
Kadiriyi derya eden
Kalpleri gülşen eden
Hak cemalini gören
Mustafa Hayri Baba
Seyreden ve ettiren
Hem eren hem erdiren
Sırla gören, gördüren
Mustafa Hayri Baba
Mehmed Albayrak uyan
Dostum rengine boyan
Budur sahibüzzaman
Mustafa Hayri Baba
* * *
Usül erkânın döner
Yönelip Allah’a gider
Hak katında sözün geçer
Selam sana Hayri Baba
Dervişlerin halka halka
Gönül bağlamışlar Hak’ka
Ağyarın şerrinden sakla
Selam sana Hayri Baba
Uzak yakın demez gelir
İhvanlara feyiz verir
Hem gafletimiz giderir
Selam sana Hayri Baba
Nazarların nurlar saçar
Neşe denizini açar
Salihlerin hemen coşar
Selam sana Hayri Baba
Bağlamış Hak’ka kalbini
Hem ederdi çok zikrini
Analım güzel ismini
Selam sana Hayri Baba
Gel girelim bahçesine
Yapışalım pekçesine
Kulak ver güzel sözüne
Selam sana Hayri Baba
Ölü değil hay duruyor
Gelen ihvanı görüyor
Tasarrufun sürdürüyor
Selam sana Hayri Baba
Bu fakir Mehmed’in neyler
Durmayıp aczini söyler
Daima yardımın gözler
Selam sana Hayri Baba
* * *
Sultan şeyhim Hayri Baba
Çok rahmetler olsun sana
Kavuşmak için Allah’a
Uçup gittin aramızdan
İnan çok severim seni
Sevdiğine sevdir beni
Bu hasretin ne merhemi
Uçup gittin aramızdan
Sohbetinden mahrum kaldık
Ne büyük gaflete daldık
Hizmetinden geri kaldık
Uçup gittin aramızdan
Bu aleme gelmiş idin
Hep doğruyu bilmiş idin
Hak’ka gönül vermiş idin
Uçup gittin aramızdan
Dönermiydin acep geri
Allah emri dönmez geri
Gel gir gönlümüze bari
Uçup gittin aramızdan
Hizmetini göremedik
Esrarına eremedik
Kıymetini bilemedik
Uçup gittin aramızdan
Mehmet Albayrak neylesin
Halini kime söylesin
Rabıtaya gönül versin
Uçup gittin aramızdan
* * *
Sen Rab’bine kul olmuşsun
Habibine yar olmuşsun
İçerine kor doldurup
Yana yana kül olmuşsun
Yandır bizi yanalım
Ateşine kanalım
Hak cemalin bulalım
Sultan şeyhim geldik sana
Hayri Baba geldik sana
Sen canların cananısın
Dertlilerin dermanısın
İhvanların seyre dalsın
Sultan şeyhim geldik sana
Hayri Baba geldik sana
Canlar arar canı sende
Nazarınla himmet eyle
Gönül durmaz gayrı bizde
Sultan şeyhim geldik sana
Hayri Baba geldik sana
Gel virane gönlümüze
Taht kurmuşsun kalbimize
Sevgin dolmuş içimize
Sultan şeyhim geldik sana
Hayri Baba geldik sana
Bizler birer garip kuluz
Ne ararız ne buluruz
Himmetinle var oluruz
Sultan şeyhim geldik sana
Hayri Baba geldik sana
* * *
Ben bu aşkın mecnunuyum
Hay benim baba sultanım
Mah cemaline hayranım
Hay benim baba sultanım
Sözlerin hep hakikattir
Tarıkın hak şeriattır
Bilenlere ne devlettir
Hay benim baba sultanım
Resulün aşkına yandım
Aşkın şarabına kandım
Şemi pervaneye döndüm
Hay benim baba sultanım
Hak’tan oldu bize nimet
Her insana olmaz kısmet
Kadiri’ye candan hizmet
Hay benim baba sultanım
Geylani’ye candan hizmet
Hay benim baba sultanım
Hak’kın ismi cemalinden
Feyz dökülür kemalinden
Hak görünür nur yüzünden
Hay benim baba sultanım
Âşıklar hiç ziyan etmez
Gözlerinden yaşlar bitmez
Bu yolda yanmayan bilmez
Hay benim baba sultanım
Hay benim pirim sultanım
* * *
Ben bu aşkın mecnunuyam ey benim kamil mürşidim
Hak cemalin meftunuyam ey benim kamil mürşidim
Aşkım seni arar bulur cemaline hayran olur
Nurlara kalbim boyanır ey benim kamil mürşidim
Gönül kasrında şahımsın sema-i dilde mahımsın
Hüdayi cilvegahımsın ey benim kamil mürşidim
Aklımı sahraya saldım aşkın deryasına daldım
Didarına hayran kaldım ey benim kamil mürşidim
Uludur gayet kemalin ruh verir feyz-i zulalin
Nur nesreder gül cemalin ey benim kamil mürşidim
Siretin hep şeriattır kelamın dürr-i hikmettir
Yolun ayn-ı hakikattir ey benim kamil mürşidim
Hak’kın ismi celalinden gül açılmış cemalinden
Hiç doyulmaz kemalinden ey benim kamil mürşidim
Her kim sırrına eremez hakikat gülün deremez
Didar-ı Hakkı göremez ey benim kamil mürşidim
Feda olsun dil ü canım senin yolunda sultanım
Eriştir derde dermanım ey benim kamil mürşidim
Hüdayi Sırrı sübhane ağlayu geldi divane
Eriştir hak divanına ey benim kamil mürşidim
* * *
Mevlâmızın rahmet eli,
Sözlerinde hikmet seli
Kutb-u cihan Mehmet Veli
Sevenin olmak ne hoş
Rasulullâh’ın varisi
Mürşitlerin en halisi
Terk ettik senden gayrisi
Seninle olmak ne hoş
Geylâni’den almış destur
Hayri Baba’yla can dosttur
Pirliğine şüphe yoktur
İhvânın olmak ne hoş
Dağıtırsın aşkı feyzi
Gözetirsin daim bizi
Hâk’ka verdin gönlümüzü
Evlâdın olmak ne hoş
Dertlilerin ilacısın
Dervişler başın tacısın
Bu ümmetin muhtacısın
Bendesi olmak ne hoş
Zikrullâhdır her bir sözün
Ateş ile yanar özün
Kabul görür senin nazın
Gedâyin olmak ne hoş
Sevmekten başka kârım yok
Affeyle kusurum pek çok
Şanın yüce reddin hiç yok
Turâbın olmak ne hoş
* * *
Babaların babası
Evliyaların hası
Tarikatın ustası
Sevgili Mehmet Baba
İlmi Ledün ustası
Sevgili Mehmet Baba
Bu dünyanın kutbudur
Resul’den de muştudur
Hak’kın bize lütfudur
Sevgili Mehmet Baba
Tarıkına girenler
Seni birden sevenler
Ne bahtiyar kişiler
Sevgili Mehmet Baba
Sevenler beri gelsin
Hemen murada ersin
Hep himmetin varolsun
Sevgili Mehmet Baba
Senin peşinden koşan
Ervahla doldu cihan
Bu ne şeref bu ne şan
Sevgili Mehmet Baba
Senin ile coşarız
Dağı taşı aşarız
Hep Allah’a koşarız
Sevgili Mehmet Baba
Ahmet Sani uyan
Seni adama koyan
Uyan ey gönül uyan
Seni adama koyan
Merhametkânı Sultan
Sevgili Mehmet Baba
* * *
Bazen Hayri Baba’yı
Bazen Ali Aba’yı
Görmek istersen eğer
Seyret Mehmet Baba’yı
O yüce Halisa’yı
Hem güneşi hem ayı
Muhammed Mustafa’yı
Seyret Mehmet Baba’yı
Ona verip özünü
Kaçırmadan sözünü
Ayırmadan gözünü
Seyret Mehmet Baba’yı
Hele gönülden bir bak
Göreceksin sen mutlak
İşte Mugan işte Hak
Seyret Mehmet Baba’yı
Bakın bakın Silsile
Oturmuş Resul ile
Gülümsüyor bizlere
Seyret Mehmet Baba’yı
Cemalinde Cemali
Yüce Hak’kın her hali
Görünür O’nda hemen
Seyret Mehmet Baba’yı
Ahmet Sani ayyaşsın
Farkına da varmazsın
Gönül sen ne ayyaşsın
Farkına da varmazsın
Seyret seyret doymazsın
Canım Mehmet Baba’yı
Seyret seyret doymazsın
Canım Mehmet Baba’yı
* * *
Arayıp da zor bulduğum
Aşkından feyiz aldığım
Himmetiyle var olduğum
Benim şeyhim gülüm var ya
Gezer gönül deryasında
Elinden tesbih aldığım
Gönlümü ona saldığım
Aşk deryasına daldığım
Benim şeyhim gülüm var ya
Gezer gönül deryasında
Canıma canan bildiğim
Aşkı ile eridiğim
Nefsimden fazla sevdiğim
Benim şeyhim gülüm var ya
Gezer gönül deryasında
Aşkıyla serden geçtiğim
Gönlüme sultan seçtiğim
Has çorbasından içtiğim
Benim şeyhim gülüm var ya
Gezer gönül deryasında
* * *
Evliyaya eğri bakma
Kevn-i mekân elindedir
Mülke hüküm süren odur
İki cihan elindedir
Hak anı bunda gönderdi
Kullarını irşad için
Kime diler iman verir
Kahr-ü ihsan elindedir
Sen anı şöyle sanırsın
Sencileyin bir âdemdir
Evliyanın sırrı vardır
Gizli ayan elindedir
Hak zatıyla sıfatıyla
Tecelli eyledi anda
Varlığı Hak varlığıdır
Emr-i Sübhan elindedir
Kaygusuz eder bu ilmi
Okudum öğrendim bildim
Bütün alemlerin hükmü
Kamil insan elindedir
* * *
Şeyhimin illeri,
Uzaktır yolları
Açılmış gülleri
Dermeye kim gelir Ya Hu!
Ahd ile vefalar
Zevk ile sefalar
Bu yolda cefalar
Çekmeye kim gelir! Ya Hu!
Şeyhimin özünü
Severim sözünü
Mübarek yüzünü
Görmeye kim gelir! Ya Hu!
Şeyhimin ilinde
Asası elinde
Şeyhimin yolunda
Ölmeye kim gelir! Ya Hu!
Şeyhimin ilini
Sorarım yolunu
Mübarek elini
Öpmeye kim gelir Ya Hu!
Şeyhimin şemine
Bu canım pervane
Saladır âşıklar
Yanmaya kim gelir Ya Hu!
Ah ile gözyaşı,
Yunus’un haldaşı
Zehr ile şol aşı
Yemeye kim gelir! Ya Hu!
* * *
Yanında kalmaya geldim
Eylenip durmaya geldim
Sen doktorsun bense hasta
Tedavi olmaya geldim
Gele gele yollar aştım
Bu nefsin elinden şaştım
Bir iyi olmaz derde düştüm
Dert için dermana geldim
Bunca gönüller yapmışsın
Şimdi menzile ermişsin
Muhammed’e yar olmuşsun
Bir haber sormaya geldim
Mürşid olup seçilmişsin
Bade olup içilmişsin
Tomurcukken açılmışsın
Seni koklamaya geldim
Sen habibsin bense garip
Her derdime derman verip
Aşkın ile zikir edip
Bir haber sormaya geldim
Abdulkadir olmuş veli
Boşa sarfeylemez dili
Hak’ka giden doğru yolu
Arayıp bulmaya geldim
* * *
Seherlerde çıktım yola
Hem rabıta ala ala
Cemali boyanmış nura
Şeyhim Mehmet Babamın da
Boyu Resulullaha benzer
Daim Allah diye gezer
İsmi Beytullah’ta yazar
Şeyhim Mehmet Babamın da
Cümle velilerin başı
Hak’kı zikretmektir işi
Düşünmeden ol dervişi
Şeyhim Mehmet Babamın da
Kolu Mürteza Ali’dir
Piri Gavsul Geylani’dir
Mürşidi Hayri Baba’dır
Şeyhim Mehmet Babamın da
Ne güzel bir makamı var
Dillerinden feyiz akar
Muhammed’e olmuştur yar
Şeyhim Mehmet Babamın da
Bağlum’da gülleri açmış
Etrafına nurlar saçmış
Mevlam bizi evlat etmiş
Şeyhim Mehmet Babama da
Sultan Mehmet Babama da
* * *
Edelim cevlan
Kılalım seyran
Mest olup hayran
Şeyh eşiğinde
Aldım himmeti
Geçtim zulmatı
Buldum hayatı
Şeyh eşiğinde
Bıraktım arı
İstemem yari
Kestim zünnarı
Şeyh eşiğinde
Aşıkım Allah
Müştakım billah
Olmuşum vallah
Şeyh eşiğinde
Nice bir ülfet
Edelim uzlet
Çekelim halvet
Şeyh eşiğinde
Yunusum El Hak
Didarı müştak
Aşığım Uşşak
Şeyh eşiğinde
* * *
Erenlerin sohbeti
Ele giresi değil
İkrar ile gelenler
Mahrum kalası değil
İkrar gerek bir ere
Göz açıp didar göre
Sarraf gerek gevhere
Nadan bilesi değil
Bir pınarın başına
Bir testiyi koysalar
Kırk yıl anda durursa
Kendi dolası değil
Ümmi Sinan yol ayan
Oluptur belli beyan
Dervişlik yolu heman
Tacı hırkası değil
* * *
Geçtiğiniz yollara
Bizden selam götürün
Hak dost diyen dillere
Bizden selam götürün
Kutlu Hicaz çölüne
Hak’kın solmaz gülüne
O Müminler seline
Bizden selam götürün
Girenler dostun bağına
Düşmez küfrün ağına
Mübarek Nur dağına
Bizden selam götürün
Yağan nuru Huda’ya
Merve ile Safa’ya
Muhammed Mustafa’ya
Bizden selam götürün
Yalvarıp Rabbimize
Dualar edin bize
Muazzam Kabe’mize
Bizden Selam götürün
Her yönelen Allah’a
Çıkar nurlu sabaha
Âl-i Rasülullah’a
Bizden selam götürün
Girersiniz ihrama
El sürmeden harama
Sahabe-i Kiram’a
Bizden selam götürün
Lebbeyk deyip boyuna
Koşun zemzem suyuna
Beni Haşim soyuna
Bizden selam götürün
Mekke ile Medine
İki eşsiz hazine
Cihar yari güzine
Bizden selam götürün
Kavrulan açık başa
Öpülen siyah taşa
Gözlerden akan yaşa
Bizden selam götürün
Yetişir Cemal gayri
Çok sözün yoktur hayrı
Hüccaca ayrı ayrı
Bizden selam götürün
* * *
Kâbe'nin yolları bölük bölüktür
Benim ciğerlerim delik deliktir
Dünya dedikleri bir gölgeliktir
Aman Kâbem varsam sana
Yüzüm gözüm sürsem sana
Eşim dostum yüklesinler yükümü
Komşularım helâl etsin hakkını
Görmez oldum ırak ile yakını
Aman Kâbem varsam sana
Yüzüm gözüm sürsem sana
Altından oluklar yaptırmışlar
Gümüşten kemerlerin kuşatmışlar
Ak mermerlerden anı döşetmişler
Aman Kâbem varsam sana
Yüzüm gözüm sürsem sana
Kâbe'nin dibinde dört ırmak akar
Zeyn olmuş hûriler seyrana çıkar
Ah bu Kâbe derler misk anber kokar
Aman Kâbem varsam sana
Yüzüm gözüm sürsem sana
* * *
Ağlayı ağlayı yollara düştüm
Şükür olsun sevdiğime kavuştum
Medine göründü yandım tutuştum
Ölüm ver Allah’ım verme ayrılık
Yeşil kubbe görününce gözüme
Boynum büküp elim koydum dizime
Uyandım ki su serperler yüzüme
Aklımı başımdan aldı ayrılık
Yana yana ciğerleri kavrulan
Bir can ile sevdiğine sarılan
Hiç güler mi Medine’den ayrılan
Merhametin yok mu zalim ayrılık
Ferhat gibi canım yandı kavruldu
Şirin gibi ciğerimden vuruldum
Ölmedim de Medine’den ayrıldım
Bir derdimi yüz bin ettin ayrılık
* * *
Yurdumdan çıktım yürüdüm
Mum oldum sanki eridim
Beytullah’a yüzüm sürdüm
Iraktır Kabe yolları
Ne güzel Mekke illeri
Develer katar katarlar
Kum deryasına batarlar
Şeytanı taşa tutarlar
Medine’de üç gün Pazar
Hacılar armağan düzer
Melekler sevabın yazar
Emiri hac kafile başı
Uzun olsun ömür yaşı
Gitmesin akçesiz kişi
* * *
Arafat dağı da bir yüce dağdır
İnanın Muhammed ölmedi sağdır
Ravzasına vardım gülistan bağdır
Seni ziyarete geldim efendim
Bir feyiz almaya geldim efendim
Sana gelir iken beni görmüşler
Yolumun üstüne pusu kurmuşlar
Hain nefsim can evimden vurmuşlar
Bu nefsin elinden bıktım efendim
Seni ziyarete geldim efendim
Bir feyiz almaya geldim efendim
Sana gelirken yolum kuruldu
Çok ağladım gözüm yaşı sel oldu
Hain nefsim Şeytan ile bir oldu
Vurdu can evimden medet efendim
Seni ziyarete geldim efendim
Bir feyiz almaya geldim efendim
Çok nasihat ettin sözün tutmadık
Bize gösterilen yoldan gitmedik
Bülbül olup dost bağında ötmedik
Seni ziyarete geldim efendim
Bir feyiz almaya geldim efendim
* * *
Gani Mevlâm nasip etse
Varsam ağlayı ağlayı
Medine de Muhammed’i
Görsem ağlayı ağlayı
Delil yapışsa elime
Lebbeyk öğretse dilime
İhram bezini belime
Sarsam ağlayı ağlayı
Sana altın oluk sana
Varan canlar kılar tana
Kara donlu Kâbe sana
Varsam ağlayı ağlayı
Çevre yanı kesme kaya
El kaldırıp âmin diye
Arafat'taki vakfeye
Dursam ağlayı ağlayı
Hüccac döner yana yana
Ciğerim döndü büryana
Şol zemzemden kana kana
İçsem ağlayı ağlayı
Akıtırlar hayvan kanı
Esirgemez kimse canı
Şol meydanda koç kurbanı
Kessem ağlayı ağlayı
Derviş Yunus der can ile
Kul olmuşum iman ile
Dilim zikri Kur'an ile
Varsam ağlayı ağlayı.
* * *
Başım açık yalın ayak
Düştüm Kabe yollarına
Günahıma ağlayarak
Düştüm Kabe yollarına.
Dost ahbapla vedalaşıp
Nice sarp dağları aşıp
Halilullaha ulaşıp
Düştüm Kabe yollarına.
Musul, Bağdat ve Kerbela
Nurlar yağar her gün hâlâ
Hoştur deyip kaza bela
Düştüm Kabe yollarına.
Bazen açık bazen susuz
Bazen yorgun, ve uykusuz
Sabır isteyerek sonsuz
Düştüm Kabe yollarına.
Beytullah’ı görem diye
Taşına yüz sürem diye
Yoluna can verem diye
Düştüm Kabe yollarına.
* * *
Çıkıp hüccac ile gitmek,
Ne güzeldir, ne güzeldir
Yolunda canı terk etmek
Ne güzeldir, ne güzeldir
O yolların riyâzâtı
Eritir hep hatiatı
Visâlin haccı lezzâtı
Ne güzeldir ne güzeldir
O yolların muğeylânı
Âşıkların gülistânı
Hicazın yolu kârbânı
Ne güzeldir ne güzeldir
Medine şehrine varsam
Habibin Ravzasın görsem
Eşiğine yüzüm sürsem
Ne güzeldir ne güzeldir
Geçip ol yüce yerleri
Çıkarsak başa yolları
Görünse kabe illeri
Ne güzeldir ne güzeldir
Nebilerin nazargahı
Velilerin karargahı
Görürsem Kabetullah’ı
Ne güzeldir ne güzeldir
Niyazi’ye nasip olsa
Varıp maksudunu bulsa
Safa ve zevk ile dolsa
Ne güzeldir ne güzeldir
* * *
Ravzanın önünde büküldü belim
Sordular suali tutuldu dilim
Evvel böyle değildim doğruldu yolum
Yanıyor Allah’ım içimiz yanıyor
Bizi böyle görenler deli sanıyor
Ravza’nın önünde büyük çeşme
Çevirin önünü münkir içmesin
Rab’bim bizi bu sürüden seçmesin
Yanıyor Allah’ım içimiz yanıyor
Bizi böyle görenler deli sanıyor
Ravza’nın içinde nurdan direkler
Direklere müştak olmuş melekler
O esnada kabul olur dilekler
Yanıyor Allah’ım içimiz yanıyor
Bizi böyle görenler deli sanıyor
Akar gözüm yaşı döner bir sele
Bülbülün hasreti sadece güle
Aşktan anlamayan bizi ne bile
Yanıyor Allah’ım içimiz yanıyor
Bizi böyle görenler deli sanıyor
Açılıyor bu ravzanın kapısı
Nurlarla bezenmiş sanki yapısı
Aşktan anlar ihvanların hepsi
Yanıyor Allah’ım içimiz yanıyor
Bizi böyle görenler deli sanıyor.
* * *
Ravzaya bakmaya gözler mi doyar
Aşkın şarabını içen böyle mi yanar
Ebubekir Ömer Osman Ali de var
Açın şu ravzayı Habibim de var
Benim dertlerimin tabibi de var
Aç Muhammed ravzanı biz de varalım
Mübarek ravzana yüzler sürelim
Kimler yapmış bu ravzanın yapısın
Melekler açmış tavaf kapısını
Hacerül esvedin güzel kokusu
Ravzaya indim de ettim kıyamı
Ortaya saçmışlar gülü reyhanı
Günahtan kurtarır cümle alemi
Çıkardım dağlara Habibim derdim
Ben Allah’a arzuhalimi verdim
Çok şükür Mevlaya murada erdim
İçerim yanıyor gözlerim ağlar
Yüreğim tutuşur ciğerim yanar
Gözden nihan oldu o güzel yerler
Osman’a verdiler zinnureyn adı
Melekler eyledi gökte feryadı
Ben senin aşkından olmuşam şadı
Ravzanın içinde arifler durur
Günahım sorarsan defterler dolu
Mevlam göndermiş bu kadar kulu
* * *
Zikrullah gökleri geçer
Lahun tellerine göçer
Vuslat kapıların açar
Yanalım zikrullah ile
Ölelim zikrullah ile.
Zikrullah canlara candır
Hem dertlilere dermandır
Allah’tan bize ihsandır
Yanalım zikrullah ile
Ölelim zikrullah ile
Zikrullah elde sermaye
Hem yareli kalplere şifa
Ulaştırır ol Mevla’ya
Yanalım zikrullah ile
Ölelim zikrullah ile
Zikrullah Kur-an’ın sırrı
Sen sanma Kur-an’dan ayrı
Yok hidayet ondan gayri
Yanalım zikrullah ile
Ölelim zikrullah ile
Bilişelim görüşelim
Söyleşelim Allah ile
Allah ile Mevla ile
* * *
Dil beytini pak eden
Dervişi anka eden
Âlemi Lâhut’a giden
Mevla zikridir zikri
Zikirden halet olan
Aşinayı ruh olmaz
Ukbada devlet bulan
Mevla zikridir zikri
Terk ehline karışan
Hem zevkine erişen
Bahrî Ledünle görüşen
Mevla zikridir zikri
Aşıkların zikri Hu
Zikri Hu’dur fikri Hu
Vecde gelip diye Hu
Mevla zikridir zikri
Nureddin’i diri kılan
Tevhidle çeragı yanan
Bi hamdilillah tevfik olan
Mevla zikridir zikri
* * *
Canu dili pak eden
Mevla zikridir zikri
Aşk ile Pazar eden
Mevla zikridir zikri
Şeriattır kapısı
Tarikattır yapısı
Hakikattır binası
Mevla zikridir zikri
Düşmüşleri kaldıran
Aşk bahrine daldıran
Maksuduna erdiren
Mevla zikridir zikri
Erenlerin yolunu
Sürerler hep demini
Dervişlerin muini
Mevla zikridir zikri
Şeyh yedini kim tutar
Ref’i hicap ol eder
Canan iline gider
Mevla zikridir zikri
Veliyüddin sen sözün
Zikr ile pak et özün
Dostuna tutar yüzün
Mevla zikridir zikri
* * *
Hak’ka aşık olanlar
Zikrullah’tan kaçar mı?
Arif olan, cevherin
Boş yerlere saçar mı?
Gelsin marifet olan
Yoktur sözümde yalan
Emmareye kul olan
Hayrü şerri seçer mi?
Gerçek bu söz yarenler
Gördüm demez görenler
Keramete erenler
Gizli sırrın açar mı?
Sen bir koğuk selvisin
Hemen şöyle durursun
Sen bir palaz yavrusun
Kuş kanatsız uçar mı
Üftade yanıp tüter
Bülbüller gibi öter,
Dervişlere taş atan
Îmân ile göçer mi?
* * *
Daldım derin fikire,
Hamdeyledim şüküre
Aşk ile feyiz ile
Başlayalım zikire
Vur kalbe Allah desin
İnim inim inlesin
Kalbimin şu sesini
Cümle alem dinlesin
Kabenin örtüsü kara
Bülbülüm düştüm zara
Doktor tabib gerekmez
Bendeki başka yara
Kâbe’de yeşil yazı
Allah Muhammed sözü
Pirim aklıma düştü
İçimde ince sızı
Yürü Hak’kın yolundan
Tut mürşidin elinden
Aşık olan anlasın
Bizim şeyhin dilinden
Kalbimin içi cami
Pirim kaptan ben gemi
Bu dergah aşk dergahı
Semai dön Geylani
* * *
Dilhanesi pür nur olur,
Envarı zikrullah ile
İklimi dil mamur olur
Mimarı zikrullah ile
Her müşkil iş âsân olur
Derdi dile dermân olur
Canım içinde cân olur
Esrarı zikrullah ile
Gamgin gönüller şad olur
Dembesteler azad olur
Gümgeşteler irşad olur
Asar-ı zikrullah ile
Zikreyle Hak’kı her nefes
Allah bes, Bâki heves
Bes gayriden ümidi kes
Tekrarı zikrullah ile
Gör ehli halin fırkasın
Çaketti Ceyb-i hırkasın
Devreyle zikrin halkasın
Pergari zikrullah ile
Terket cihan arayışın
Nefsin gider alayışın
Bul canı dil asayışın
Efkarı zikrullah ile
Ahmet seni ikrar eder
Hem zikrin tekrar eder
İhlasını iş’ar eder.
Eş’arı zikrullah ile
* * *
Bu dünyaya verme gönül
Dünya sana kalır değil
Dünya seven dost katına
Yüz akıyla varır değil
Bu dünyanın muhabbeti
Şol ağulu bal gibidir
Ağusun bilen ol bala
Parmağını banar değil
Bu dünyanın zehri katı
Cana ere mazarratı
Zehrini bilmeyen bunun
Kendünü sakınır değil
Bu dünyayı derip yığma
Ahir koyup gitsen gerek
Koyup gideceğin sanan
Dünyayı devşirir değil
Âşıkların gönül kuşu
Düşmez dünya tuzağına
Gerçek eren bu dünyayı
Hiç muhale alır değil
Eşrefoğlu Rumi sen de
Eğer şaha mahrem isen
Himmetin gözüne kevneyn
Zerre denlü gelir değil
* * *
Bu dünyaya gelen canlar
Gedai bayı Sultanlar
Turab oldu bütün onlar
Gelin zikredelim Ya Hu
Bu dünyaya gelen gitmiş
Kamu varını terketmiş
Bu gün nöbet bize yetmiş
Gelin zikredelim Ya Hu
Bu dünya bir tımarhane
Gidenleri düşünsene
Gönül verme bu külhane
Gelin zikredelim Ya Hu
Meyil verme bu dünyaya
Ayal evlat ahibbaya
Düşersin sonra cezaya
Gelin zikredelim Ya Hu
Etme sivaya iltifat
Dilersen gamdan necat
Ver Muhammed’e salavat
Gelin zikredelim Ya Hu
Olma zahidi guşk ile
Koma masivayı dile
Mücadele et nefsinle
Gelin zikredelim Ya Hu
Bu simu zeri derme gel
İnkârı koy ikrara gel
Bülbül gibi gülzara gel
Gelin zikredelim Ya Hu
Elinde var iken fırsat
Zikri Huda’ya et dikkat
Tutup durmaz seni sıhhat
Gelin zikredelim Ya Hu
Zikre meşgul ol sen heman
Kalbe dolâ nuru iman
Zikri Huda et her zaman
Gelin zikredelim Ya Hu
(Hudai) Eyledi pendi
Çözüle kalplerin bendi
Huzuru kalble efendi
Gelin zikredelim Ya Hu
* * *
Bu dünya dari gaflettir, rahatı hep yalandır ha
Bilir misin ahir fani, vefasız bir cihandır ha.
Sivânın rengine hiç bakma, mevti daima zikret
Elinde var iken fırsat, gönlünü gel uyandır ha
Büyük söz söylemekten kıl ictinap yıkma gönül birden
Uyup nefse gönül yıkma, Âşıklara ziyandır ha
İtimadetme adudur sana bû nefs ile şeytân
Uyup bunlara hiç gitme yarı yolda koyandır ha
Görünür türlü ziynette, gözüne gerçi bu dünya
Bakıp nakşına aldanma, bakisi yok yalandır ha
Nakş-i dünyaya aldanan, bunun zevki daim sanır
Bilmezler tez geçer gölge gibi bir sayebandır ha
Hüdâ âşıkları hiç meyl-i ağyar eylemezler kim
Malumdur meyl-i ağyar eylemek daim yamandır ha
Devam et zikri yezdane sakın divane boş gezme
Haberdar ol ki erişti vakit ahir zamandır ha
Bilir misin duhul eden Hudai Cennet’e kimdir
Tutup emri ilahiyi kulağına koyandır ha
* * *
Biz dünyadan gider olduk
Kalanlara selam olsun
Bizim için hayır dua
Kılanlara selam olsun
Ecel büke belimizi
Söyletmeye dilimizi
Hasta iken halimizi
Soranlara selam olsun
Tenim ortaya açıla
Yakasız gömlek biçile
Bizi bir asan veçhile
Yuyanlara selam olsun
Dünya’ya gelenler gider
Hergiz gelmez yola gider
Bizim halimizden haber
Soranlara selam olsun
Selâ verin kastımıza
Gider olduk dostumuza
Namaz için üstümüze
Duranlara selâm olsun
Eceli gelenler gider
Hepsi gelmez yola gider
Bizim halimizden haber
Soranlara selâm olsun
Miskin Yunus söyler sözü
Yaş doludur iki gözü
Bilmeyen ne bilsin bizi
Bilenlere selam olsun
* * *
Geldi geçti ömrüm benim
Şol yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle gelir
Bir göz açıp yummuş gibi
İş bu söze Hak tanıktır
Bu can gövdeye konuktur
Bir gün ola çıka gide
Kafesten kuş uçmuş gibi
Miskin ademoğulları
Ekinlere benzer gider
Kimi biter kimi yiter
Yere tohum saçmış gibi
Bu Dünya’da bir nesneye
Yanar içim göynür özüm
Yiğit iken ölenlere
Gök ekini biçmiş gibi
Bir hastaya vardın ise
Bir içim su verdin ise
Yarın orda karşı gele
Hak şarabın içmiş gibi
Yunus Emre bu Dünya’da
İki kişi kalır derler
Meğer Hızır, İlyas ola
Ab-ı hayat içmiş gibi
* * *
Yalancı Dünya’ya konup göçenler
Ne söylerler, ne bir haber verirler
Üzerinde türlü otlar bitenler
Ne söylerler, ne bir haber verirler
Kimisinin biter üstünde otlar
Kiminin başında sıra serviler
Kimi masum, kimi güzel yiğitler
Ne söylerler, ne bir haber verirler
Toprağa karışmış nazik tenleri
Söylemeden kalmış tatlı dilleri
Gelin duadan unutman bunları
Ne söylerler, ne bir haber verirler
Yunus der ki gör takdirin işleri
Dökülmüştür kirpikleri kaşları
Başları ucunda hece taşları
Ne söylerler, ne bir haber verirler
* * *
Narı uşşağı hoş gör,
Atma taş ey zahida
Bir tecelli olsa kalbe,
İhtiyar elden gider
Parladıysa zikri Hak,
Aşıkların dilhanesin
Ah çeker seyha vurur,
Namusu ar elden gider
Cezbeyi Rahman gelir de,
Gaşyederse aklını
Sanki bir mecnun olur,
Namı vekar elden gider
Nigübet hakkında alem,
Ne söyler söylesin
Eylemez asla muhabbet,
İhtiyar elden gider
Cezbeyi Hak insi cin,
Amelinin hep efdalı
Ah ile terennüm ,
Bülbüle gülden gider
Maksadı Leyl-ü Nehar,
Almak rızasın Halık’ın
Haktan özge kalp evinde,
Her ne var elden gider
Zikri çok etse de eshabı,
Gulubi gasiye
Uğramaz aşk şehrine,
Ol başka bir yoldan gider
Varisi peygamberi,
Bir mürşide el vermeyen
Lal-ü zari görmeden,
O bir susuz çölden gider
Bu tarikat yolunu,
Baştan başa inkâr eden
Sağ cenahı terk eder,
Şeytanla soldan gider
Ey Rızayi feyzi nuri,
Ahmedi bu kalplere
Mürşidi kâmil mükemmel,
Piri makbulden gider.
* * *
Şem’a yanan pervaneler
Gelsün beraber yanalım
Aşka düşen divaneler
Gelsün beraber yanalım
Gelsin bir hoşça yanalım
Varın sorun şol bülbüle
Neden âşık olmuş güle
Anın için düşmüş dile
Gelsin beraber yanalım
Gelsin bir hoşça yanalım
Koca Zahit bizi taşlar
Akıtalım kanlı yaşlar
Hak tariktir deyin kardeşler
Gelsin beraber yanalım
Gelsin bir hoşça yanalım
Yanmaktır bizim kârımız
Terkedelim hep varımız
Pervaneler yaranımız
Gelsin beraber yanalım
Gelsin bir hoşça yanalım
Gel şehzadem gel sen de yan
Yaş yerine dökelim kan
Hak cemalin isteyen can
Gelsün beraber yanalım
Gelsin bir hoşça yanalım
* * *
Hak yoluna gidenlerin
Asa olsam ellerine
Her pir vasfın edenlerin
Kurban olsam dillerine
Torunuyuz bir dedenin
Tohumuyuz bir bedenin
Münkir ile cenk edenin
Silah olsam ellerine
Bir üstada olsam çırak
Bir olur da yakın ırak
Kemiklerim yapsam tarak
Dost zülfünün tellerine
Vücudumu kavursalar
Yönüm Hak’ka çevirseler
Harman edip savursalar
Muhabbetin yellerine
Yar yüzünde olsam zülfün
Dağlarında olsam sünbül
Dost bağında olsam bülbül
Şakıyıversem güllerine
Seyranı kaldır parmağın
Vaktidir Hak’ka durmağın
Deryaya akan ırmağın
Kadre olsam sellerine
* * *
Bakıp cemali yâre,
Çağırırım dost dost
Dil oldu pare pare,
Çağırırım dost dost
Aşkın ile dolmuşum,
Zühdümü yanılmışım
Mestü müdam olmuşum,
Çağırırım dost dost
Mescüdü meyhanede,
Hanede viranede
Kabe’de puthanede,
Çağırırım dost dost
Sular gibi çağ çağ,
Dolaşırım dağ dağ
Hayran bana sırr-u sağ,
Çağırırım dost dost
Dünya gamından geçip,
Yokluğa kanat açıp
Aşk ile daim uçup,
Çağırırım dost dost
Aradığım candadır,
Canda ve hem tendedir
Bilir iken bendedir,
Çağırırım dost dost
Gâh düşerim mutlaka,
Gah asıl ki mülhaka
Bakıp kamudan Hak’ka,
Çağırırım dost dost
Dolunmaz ol hal ü hat,
Minel ezel ta ebed
Onulmaz asla bu dert,
Çağırırım dost dost
Hep görünen dost yüzü,
Andan ayırmam gözü
Gitmez dilimden sözü,
Çağırırım dost dost
Derya olunca nefes,
Paralanınca kafes
Ta kesilince bu ses,
Çağırırım dost dost
Gökler gibi dönerim,
Gün gibi dolanırım
Devr ile elenirim,
Çağırırım dost dost
Ne yerdeyim ne gökte,
Ne mürdeyim ne zinde
Her zaman ve her yerde,
Çağırırım dost dost
Geldim ol dost ilinden,
Koka koka gülünden
Niyazi’nin dilinden,
Çağırırım dost dost
* * *
Bu aşk bir bahri ummandır
Buna haddi kenar olmaz
Delilim sırr-ı Kur’an’dır
Bunu bilende ar olmaz
Süre geldi ezeliden
Pirim Muhammed âliden
Şarabı lem yezaliden
İçenlere kanar olmaz
Eğer aşık isen yare
Sakın aldanma ağyare
Düş İbrahim gibi nare
Bu gülşende yanar olmaz
Kıyamazsan başa cana
Irak dur girme meydana
Bu meydanda nice başlar
Kesilir, hiç soran olmaz
Hak ile Hak olanlara
Kendi özün bilenlere
Dost yolunda ölenlere
Kan pahası dinar olmaz
Biz aşığız biz ölmeyiz
Çürüyüp toprak olmayız
Karanlıklarda kalmayız
Bize leyl ü nehâr olmaz
Bak şu Mansur’un işine
Halkı üşürmüş başına
Enel Hak’kın firaşına
Düşenlere tımar olmaz
İşte bu sırrı Kuran’dır
Küllü Men Aleyha Fan’dır
İki kapılı bir handır
Konan göçer karar olmaz
Seyfullah sözünde mesttir
Şeyhinden aldığı desttir
Divanara kalem pestir
Ne söylerse inan olmaz
* * *
Seni seven âşıkların
Gözü yaşı dinmez imiş
Seni maksud edinenler
Dünya ahret anmaz imiş
Gönlün sana verenlerin
Eli sana erenlerin
Gözü seni görenlerin
Devranları dönmez imiş
Ölmez imiş âşık canı
Hiç çürümez imiş teni
Aşk her kimi kıldı fani
Ana zeval ermez imiş
Aşkına düşen canların
Yoluna baş verenlerin
Aşka bülbül olanların
Kimse dilin bilmez imiş
Aşkın ile bilişenler
Senin ile buluşanlar
Sen maşuka erişenler
Ezel ebed ölmez imiş
Eşrefoğlu Rumi senin
Yansın aşk oduna canın
Aşk oduna yanmıyanın
Kalbi safi olmaz imiş
* * *
Aşkın odu ciğerimi
Yaka geldi yaka gider
Garip başım bu sevdayı
Çeke geldi çeke gider
Firkat kar etti canıma
Gelsin âşıklar yanıma
Aşk zencirin dost boynuna
Taka geldi taka gider
Bülbül eder zarü figan
Aşk oduna yandı bu can
Benim gönülcüğüm hemen
Hak’tan geldi Hak’ka gider
Arifler durur sözüne
Gayri görünmez gözüne
Eşrefoğlu yar yüzüne
Baka geldi baka gider
* * *
Ben yürürüm yane yane
Aşk boyadı beni kane
Ne âkılem ne divâne
Gel gör beni aşk neyledi
Gâh eserim yeller gibi
Gâh tozarım yollar gibi
Gâh akarım seller gibi
Gel gör beni aşk neyledi
Akar sulayın çağlarım
Dertli ciğerim dağlarım
Şeyhim anıben ağlarım
Gel gör beni aşk neyledi
Ya elim al kaldır beni
Ya vaslına erdir beni
Çok ağladım güldür beni
Gel gör beni aşk neyledi
Ben yürürüm ilden ile
Şeyh sorarım dilden dile
Gurbette hâlim kim bile
Gel gör beni aşk neyledi
Aşkın beni mest eyledi
Aldı gönlüm hast’eyledi
Öldürmeye kast eyledi
Gel gör beni aşk neyledi
Benzim sarı, gözlerim yaş
Bağrım yara çiğerim taş
Halim bilen dertli kardaş
Gel gör beni aşk neyledi
Mecnun oluben yürürüm
Ol yâri düşte görürüm
Uyanır melûl olurum
Gel gör beni aşk neyledi
Ben Yunus’u biçâreyim
Baştan aşağı yareyim
Dost elinden avareyim
Gel gör beni aşk neyledi
* * *
Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dün-ü günü
Bana seni gerek seni
Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seni
Aşkın âşıklar öldürür
Aşk denizine daldırır
Tecelli ile doldurur
Bana seni gerek seni
Aşkın şarabından içem
Mecnun olup yola düşem
Sensin dünü gün endişem,
Bana seni gerek seni
Sufilere sohbet gerek
Ahilere ahret gerek
Mecnunlara Leyla gerek
Bana seni gerek seni
Eğer beni öldüreler
Külüm göğe savuralar
Toprağım anda çağırır
Bana seni gerek seni
Cennet dedikleri ne ki
Bir kaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver onları
Bana seni gerek seni
Yunus durur benim adım
Gün geçtikce artar ödüm
İki cihanda maksudum
Bana seni gerek seni
* * *
Canı dilden hane kıldın akibet
Gönlümü virâne kıldın akibet
Ol cünün zincirini tahrik edip
Sen beni divane kıldın akibet
Aşkı bi pervaya mahrem eyledin
Akıldan bigane kıldın akibet
Dane-i naciz idim ben ziri hak
Daneyi yüz dane kıldın akibet
Dane iken bağı bostan eyledin
Haki pür kâşane kıldın akibet
Hamrî vahdetten içirdin tabime
Ruhumu pervane kıldın akibet
Sakiyi gülzarı cansın dembedem
Gönlümü meyhane kıldın akibet
Ey Fakirullah hakkı bendeni
Aşıkı ferzane kıldın akibet
* * *
Güzel âşık cevrimizi,
Çekemezsin demedim mi?
Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi?
Demedim mi, demedim mi?
Gönül sana söylemedim mi?
Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi?
Yemeyenler kalır naçar
Gözlerinden kanlar saçar
Bu bir demdir gelir geçer
Göremezsin demedim mi?
Bu dervişlik bir dilektir
Bilene büyük devlettir
Yensiz yakasız gömlektir
Giyemezsin demedim mi?
Çıkalım meydan yerine
Erelim Ali sırrına
Can-u başı Hak yoluna
Koyamazsın demedim mi?
Aşıklar harabât olur
Hak yanında kıymetl’olur
Muhabbet baldan tatl’olur
Doyamazsın demedim mi?
Pirsultan abdal şâhımız
Hak’ka ulaşır râhımız
Onik’imam katarımız
Uyamazsın demedim mi?
* * *
Gel gel yanalım,
Ateşi aşka
Şule verelim,
Ateşi aşka
Aşk ehli ölmez,
Yerde çürümez
Yanmayan bilmez,
Ateşi aşka
Ey padişahım,
Sensin Penah’ım
Affet günahım
Ateşi aşka
Varın verenler,
Hak’ka ererler
Yandım erenler,
Ateşi aşka
Varımdan geçtim
Hak’ka eriştim
Yandım tutuştum
Ateşi aşka
Evvel aldandım,
Pek kolay sandım
Kat be kat yandım,
Ateşi aşka
Narım yitirdim,
Dosta getirdim
Geçtim oturdum,
Ateşi aşka
Seyyid Nesimi,
Terkeyle resmi
Yandı bu cismim,
Ateşi aşka
* * *
Yanmaktan usanmazam,
Pervanemiyim bilmem
Hiç sonunu sormazam
Divane miyim bilmem
Kalbimde ocağım var,
Bu sinede dağım var;
Ateşte durağım var
Hep yane miyim bilmem
Her şamu seher zarım
Guş eylemez ol yârim
Bakmaz bana hünkârım,
Bigane miyim bilmem
Dil hane harab oldu,
Yıkıldı türab oldu
Her canibi bab oldu,
Virane miyim bilmem
Nuri demi dehşette
Bahri gamı firkatte
Fakir miyim hasrette
Dürdane miyim bilmem.
* * *
Ağla gözüm ağla gülmezem gayrı
Gönül dosta gider gelmezem gayrı
Ne gam bunda bana bin kere ölsem
Orda ölüm olmaz ölmezem gayrı
Yansın canım yansın aşkın oduna
Aksın kanlı yaşım silmezem gayrı
Göyündüm aşk ile ta kül olunca
Boyandım derdine, solmazam gayrı
Beni irşad eden mürşid-i kamil
Yeter bir el daha almazam gayrı
Varlığım yokluğa değişmişim ben
Bu gün cana başa kalmazam gayrı
Fenadan bakiye göç eder olduk
Yöneldim şol yola dönmezem gayrı
Muhabbet bahrinin gavvası oldum
Gerekmez Ceyhun’a dalmazam gayrı
Dilerim fazlından ayrılmıyasın
Tanrı’m senden özge sevmezem gayrı
Söyle aşık dilinden bunu Yunus
Eğer aşık isem ölmezem gayrı
* * *
Ben bu yolu bilmez idim
Aşk gönlüme düştü gider
Aşk elinden dertli yürek
Kaynaya ben taştı gider
Hani bizden önde olan
Kalmadı dünyaya gelen
Dünü gün ari taat kılan
Ol sıratı geçti gider
Nefsi doyunca yiyenler
Kana kana uyuyanlar
Dili gıybet söyleyenler
Cehenneme düştü gider
Aşk oduna yanmayanlar
Öleceğin sanmayanlar
Göz açıp uyanmayanlar
Şöyle gaflet bastı gider
Bu aşk bize bir düş idi
Hak müyesser kılmış idi
Derviş Yunus bir kuş idi
Halk içinde uçtu gider
* * *
Dinle sözümü sana derim özge edâdır
Derviş olana lâzım olan aşk-ı Hüdâ’dır
Aşıkın nesi var ise maşûka fedâdır
Semâ’ safâ câna şifa rûha gıdâdır
Aşk ile gelin eyleyelim zevk ü safayı
Zevk ile safalar sürelim Hu ile Hay’ı
Çalalım kudümü, edelim mazharü nayı
Semâ’ safâ câna şifa rûha gıdâdır
Ey sofu bizim sohbetimiz câna safâdır
Bir cur’amızı nûş ede gör derde devâdır
Hak ile ezeli ettiğimiz ahd ü vefâdır
Semâ’ safâ câna şifa rûha gıdâdır
Aşk ile gelin talib-i cûyende olalım
Zevk ile safalar sürelim zinda olalım
Hazret-i Mevlânâ’ya gelin bende olalım
Semâ’ safâ câna şifa rûha gıdâdır
* * *
Severim ben seni candan içeri,
Yolum vardır bu erkândan içeru
Şeriat tarikat yoldur varana
Hakikat marifet andan içeru
Beni bende demen ben bende değilim
Bir ben vardır bende benden içeru
Süleyman kuşdilin bilir dediler
Süleyman var Süleyman’dan içeru
Tecelliden nasib erdi kimine
Kiminin maksudu andan içeru
Senin aşkın beni benden alıptır
Ne şirin derd bu dermandan içeru
Derviş Yunus gözü tuş oldu sana,
Kapında kuldur sultandan içeru.
* * *
Gururlanma insanoğlu
Ölmemeye çaren mi var
Hazan görmüş bir gül gibi
Solmamaya çaren mi var
Hayat denen dolap döner
Bütün mahlûk olan biner
Yağı biten kandil söner
Sönmemeye çaren mi var
Hiç aldanma mala mülke
Gitmez isen doğru yola
Tatlı canın Azrail’e
Vermemeye çaren mi var
Hiç güvenme can dostuna
Uçuşurlar mal kastına
Çıkıp teneşir üstüne
Yatmamaya çaren mi var
Düşünmezsin hiç ölmeyi
Terk etmezsin hiç gülmeyi
Yakası yok ak gömleği
Giymemeye çaren mi var
Nerde ecdad nerde ata
Hak’ka karşı yapma hata
Tabut denen ağaç ata
Binmemeye çaren mi var
Daim yürür Hak izinde
Hak’kı söyler her sözünde
Dört kişinin omuzunda
Gitmemeye çaren mi var
Kalkacaktır gözden perde
Göreceksin yarın, nerde
Ev kazılmış kara yerde
Yatmamaya çaren mi var
Münker Nekir gelecektir
Rab’bin kimdir diyecektir
Mümin cevap verecektir
Vermemeye çaren mi var
* * *
Ey kardeş yolcuyuz hazırlansana,
Bu fani Dünya’dan göçeriz bir gün
Ölümden kurtuluş yoktur insana
Omuzlar üstünde geçeriz birgün
Duydun mu ecele çare bulana
Bu Dünya üstünde baki kalana
Hazırla kendine lazım olana
Elveda bayrağını açarız birgün
Azrail vadesi dolanı bilir
Davetsiz konuktur her eve gelir
Dostum ağlar düşmanım sevinir
İyiyi kötüyü seçeriz bir gün
Kazanla teneşir haberci olur
Ölümün etrafta çabuk duyulur
İpekler sırmalar hepsi soyulur
Beş arşın kefeni biçeriz bir gün.
Musalla dediğin bir mihenk taşı
Şahittir insana eşi yoldaşı
Akılsen kefeni başında taşı
Evladu iyalden kaçarız bir gün.
Bineğin tabuttur unutma sakın
Kapının önüne gelmesi yakın
Rızası olmazsa Cenabı Hak’kın
Âleme dehşetler saçarız bir gün.
Mezardır faninin en son durağı
İmanın nurudur onun çerağı
Melekler getirir bize burağı
Cenneti Ala’ya uçarız bir gün
Müminin makamı Cennetünna’im
Münkirin makamı Berzahul Cahim
Son nefes bizlere lûtfeder Rahim
Eceli bal gibi içeriz bir gün
Bu kara toprağa insandır maye
Ameli salihtir kabre sermaye
Varınca huzuru ferman fermaye
Hayırla şerleri ölçeriz bir gün
Ey Aşkı ölüme hazır ol her an
Rehberin Hak olsun düsturun Kuran
Nasılsa senin de gelecek sıran
Aklından çıkarma naçarız bir gün.
* * *
Ömür bahçesinin gülü solmadan,
Uyan gel gözlerim gafletten uyan
Ecel bize bir gün devran dönmeden
Uyan gel gözlerim gafletten uyan
Niçin gaflet ile mağrur olursun
Kervan göçer gider yolda kalırsın
Be vallahi sonra pişman olursun
Uyan gel gözlerim gafletten uyan
Kaba döşekte yatma döne döne
Mağrur olup uyuma kana kana
İletirler seni karanlık yere
Uyan gel gözlerim gafletten uyan
Derviş Yunus söyler sözü tutulmaz
Senin kumaşın bu yerde satılmaz
Böyle yatmak ile dosta gidilmez
Uyan gel gözlerim gafletten uyan
* * *
Bak şu Dünya’nın türlü türlü haline,
Hiç kimseler çare bulmaz ölüme
Ne gelir kuluna Allah’tan gelir
Sabredelim gönül elden ne gelir
Ne gelirse kuluna Allah’tan gelir
Anne dedikleri yürek yaresi
Evlat dedikleri ciğer paresi
Kardeş dedikleri gönül yaresi
Hiç bulunmaz bu ölümün çaresi
Sabredelim gönül elden ne gelir
Ne gelirse kuluna Allah’tan gelir
Ben dertliyim bana derman bulunmaz
Yüreğimden yarelerim onulmaz
Hak’tan gelene hiç çare bulunmaz
Sabredelim gönül elden ne gelir
Ne gelirse kuluna Allah’tan gelir
Benim işim ancak Hak’ka kalmıştır
Ciğerim kara kan ile dolmuştur
Eyüp Peygamberden miras kalmıştır
Sabredelim gönül elden ne gelir
Ne gelirse kuluna Allah’tan gelir
Derviş Yunus bunu böyle demiştir
Allah’tan gelene razı olmuştur
Mevla bir ismim Sabır’dır demiştir
Sabredelim gönül elden ne gelir
Ne gelirse kuluna Allah’tan gelir
* * *
Hor görmeyin toprağı, toprakta kimler yatar
Kani bunca evliya, yüzbin peygamber yatar
Cennet’te buğday yiyen, gaflet gömleğin giyen
Kabe’yi bünyad eden, Adem peygamber yatar.
Ol Tur Dağına çıkan, Mevla ile söyleşen
Binbir kelimat kılan, Musa Peygamber yatar
Ol şahin gibi duran, devlere hüküm kılan
Tahtını sel götüren, Süleyman Peygamber yatar
Ol bezirgana satılan, kuyuda tutsak olan
Yakup Peygamber oğlu, Yusuf’u Kenan yatar.
Arkasıyla kum çeken, Gözyaşıyla yoğuran
Kabe’ye bünyad kuran, Halil İbrahim yatar
Kurban için emrolan, emre itaat eden
İbrahim peygamber oğlu, İsmail kurban yatar.
Burak’a binip giden, yedi göğü seyreden
Varuben yari gören, Resul Muhammed yatar
Gündüz taam yemeyen, gece uykusu görmeyen
Ümmetini kayıran, Hazreti Muhammed yatar.
Dört kitabı okuyan, şeytanı hemen kovan
Sineleri dolu Kuran, Ebubekr, Ömer,Osman yatar
Sellasil şeyhini yıkan, kafiri od’a yakan
Zülfikarını çalan, Hazreti Ali yatar
Ali’nin nesilleri, Kur-an okur hem dilleri
Fatma ana oğulları, Hasan’la Hüseyin yatar
İğnesin denize atan, balıklara getirten
Tacı tahtı terk eden, İbrahim Ethem yatar
Çoktur Hak’kın has kulları, fikreylesen bunları
Zikreyleyen erenleri, bilsen ne sultanlar yatar
Gündüzleri saim olan, geceleri kaim olan
Evliyalar arifi, Beyazid Bestam yatar
Hakikat erenleri, göçtü dünyadan her biri
Konya’da Mevlana Hudavendigar yatar
Yunus sen de ölürsün, kara yere girersin
Mürşitlerin ulusu, Emrem sultan yatar
* * *
Bir garibsin şu dünyada,
Gülme gülme ağla gönül
Derdin dahi çoktur senin
Gülme gülme ağla gönül
Birgün ola ecel gele
Kullar kulluğunda kala
Cümle mahluk toprak ola
Gülme gülme ağla gönül
İşi gücü cevr-u cefa
Dünya kime kıldı vefa
Hani Muhammed Mustafa
Gülme gülme ağla gönül
Ebubekir sıddık veli
O’dur peygamberin yari
Hani Ömer, Osman, Ali
Gülme gülme ağla gönül
Onlar cihane geldiler
Hep gittiler kalmadılar
Gülmediler ağladılar
Gülme gülme ağla gönül
Aşık Yunus söyler sözü
Kanlı yaşlar döker gözü
Eğer yazın eğer gözün
Gülme gülme ağla gönül
* * *
Makamımız kuş misali
Daldan dala konabilir
İnsanoğlu yok misali
Birgün olur ölebilir
Dağlar taşlar kül misali
Birgün olur tozabilir
İnsanoğlu gül misali
Birgün olur solabilir
Hakikata eren erler
Mevlasını bulabilir
Kendini hakir görenler
Birgün yüce olabilir
Bu can sana emanettir
Birgün olur çıkabilir
Dünya malı bir ziynettir
Ancak amel kalabilir
Mağrur olma insanoğlu
Ölmemeye çaren mi var
Soğuk vurmuş bir gül gibi
Solmamaya çaren mi var
Hani ecdat hani ata
Hak’ka karşı etme hata
Tabut denen cansız ata
Binmemeye çaren mi var
* * *
Bu dünya bir kuru dava
Medine şehri bir ova
Büyük validemiz Havva
Gelin oldu dua ile
Yatıyorsun yüzü kara
Kalk derdine derman ara
İbrahim zevcesi Sara
Gelin oldu dua ile
Bu Dünya’ya geldin niye
Ömrün geçirme boş yere
Peygamber kızı Rukiye
Gelin oldu dua ile
Kâbe’nin örtüsü kara
Arafat bir yüce dağa
Peygamber kızı Fatıma
Gelin oldu dua ile
Çalış boş yere yatma
Düğününe haram katma
Ali’nin zevcesi Fatma
Gelin oldu dua ile
Çalgı haram dedi Ahmet
Çalanlara olsun hidayet
Peygambere ver salavat
Düğün olsun dua ile
* * *
Elveda ey mah-i taban elveda
Elveda ey mihr-i Yezdan elveda
Elveda ey afitab-ı şer’i din
Elveda ey mah-i taban elveda
Gündüzün bayram idi saimlere
Her geçen bir Kadr idi kaimlere
Nurdan bir tac idin alemlere
Elveda ey mah-i taban elveda
Leylet ül Kadr ü berat idin bize
Hem dahi savm ü salat idin bize
Nar-ı duzehten necat idin bize
Elveda ey mah-i taban elveda
Yılda bir kez şehri seyran eyledin
Kendüzin bu halka mihman eyledin
Sonra tavus gibi cevlan eyledin
Elveda ey mah-i taban elveda
Hazrete bizden şikayet eyleme
Aybımız çoktur hakaret eyleme
Eşrefoğlu’na melamet eyleme
Elveda ey mah-i taban elveda
* * *
Bu dervişlik yoluna
Sıdk ile gelen gelsin
Hak’tan özge ne ki var
Gönlünden silen gelsin
Dervişlik dedikleri
Nihayetsiz denizdir
Bu payansız denizin
Mevcini duyan gelsin
Dervişlik dedikleri
Bir tükenmez kan olur
Hass ü âmm kulu sultan
Bu kandan alan gelsin
Derviş dolu nur doğar
Her lahza göğe ağar
Ben diyem doğru haber
Canına kıyan gelsin
Dervişin gözü açık
Dün ü günü uyanık
Bu söze Tanrım tanık
Bakmadan gören gelsin
Dervişin kulağı sak
Hak’tan alır ol sebak
Deprenmeden dil dudak
Sözü işiten gelsin
Dervişin kolu uzun
Çıkarır münkir gözün
Şarktan garba düpdüzün
Sonmadık iren gelsin
Dervişler Hak’kın dostu
Canları ezel mesti
Aşk şem’ini yaktılar
Pervane olan gelsin
Bu Eşrefoğlu Rumi
Dervişliğe geleli
Nefsindendir çektiği
Nefsin öldüren gelsin
* * *
Ben dervişim diyene,
Bir ün edesim gelir
Tanıyuben şimdiden
Varup yetesim gelir
Sırat kıldan incedir
Kılıçtan keskincedir
Varıp anın üstüne
Evler yapasım gelir
Altında gayya vardır
İçi nâr ile pürdür
Varıp ol gölgelikte
Biraz yatasım gelir
Ta’n eylemen hocalar
Hatırınız hoş olsun
Varuben ol tamu’da
Biraz yanasım gelir
Ben günahımca yanam
Rahmet suyunda yunam
İki kanat takınam
Biraz uçasım gelir
Andan Cennet’e varam
Hak’kı Cennet’te görem
Hûri ile gılmanı
Bir bir koçasım gelir
Derviş Yunus bu sözü
Eğri büğrü söyleme
Seni sıygaya çeker
Bir Molla Kasım gelir
* * *
Ey gönül bir derde düş kim
Anda derman gizlidir
Gel karış bir Kadreye kim
Anda umman gizlidir.
Terkedip canı cihanı
Gey feraget cübbesin
Bu feraget cübbesinde
Sırrı sultan gizlidir
Deyme bir derviş hakire
Hor görüp hor bakma kim
Gönlünün her köşesinde
Arşı Rahman gizlidir
Nutka gelse canı dil
Bulur hayatı cavidan
Dervişin her bir sözünde
Abı hayat gizlidir
Gör bu Eşrefoğlu Rumi
Bahri aşkta neyledi
Canı başı terk edip
Canı cihanda gizlidir
* * *
Derviş olan aşık gerek
Yolunda hem sadık gerek
Bağrı anın yanık gerek
Can gözleri açık gerek
Alçaktan alçak yürüye
Toprak içinde çürüye
Aşk ateşinde eriye
Altın gibi sızmak gerek
Zikri Hak’ka meşgul ola
Yana yana ta kül ola
Her kim diler makbul ola
Tevhide boyanmak gerek
Eyvan kişi yol alamaz
Maksudunu tez bulamaz
Yok olmayan var olamaz
Varını dağıtmak gerek
Dervişlerin en alçağı
Buğday içinde burçağı
Bu Mısri gibi balçığı
Her bir ayak basmak gerek
* * *
İster idim Allah’ı,
Buldum ise ne oldu?
Ağlar idim dünü gün,
Güldüm ise ne oldu?
Erenler meclisinde,
Ben bir pare gül idim,
Açıldım, ele geldim,
Soldum ise ne oldu?
Danışmentle âlimin,
Medresede bulduğun,
Ben harabat içinde
Buldum ise ne oldu?
Erenler meydanında
Yuvarlanır top idim,
Padişah çevganında
Kaldım ise ne oldu?
İşit Yunus’u işit,
Yine derviş oldu o,
Erenler manasına
Daldım ise ne oldu?
* * *
Derman aradım derdime,
Derdim bana derman imiş,
Bürhan (tanık) aradım aslıma,
Aslım bana bürhan imiş!
Sağı solu gözler idim,
Dost yüzün görsem deyu,
Ben taşrada arar idim,
Ol can içinde Can imiş!
Öyle sanırdım, ayrıyem;
Dost ayrıdır, ben gayriyem
Benden görüp işiteni,
Bildim ol canan imiş!
Savm-u salat hac ile
Sanma biter zahid işin,
İnsan-ı Kamil olmaya,
Lazım olan İrfan imiş.
Kanden gelir yolun senin
Ya kande varır menzilin
Nerden gelip gittiğini
Anlamayan hayvan imiş
Mürşid gerektir bildire,
Hak’kı sana hakkel yakin
Mürşidi olmayanların
Bildikleri güman imiş
Her mürşide dil verme
Kim yolunu sarpa uğratır
Mürşidi, kâmil olanın
Yolu gayet âsân imiş.
İşit Niyazi’nin sözün,
Bir nesne örtmez Hak yüzün
Hak’tan açık bir nesne yok,
Gözsüzlere pinhan imiş.
* * *
Şu benim divane gönlüm,
Gene hubdan huba düştü,
Mah cemalin şulesinden,
Çalkalanıp göle düştü.
Ah ben nidem şeyhim nidem,
Yaralıyım kime gidem,
Ya halim kime arzedem.
Kiminin meskeni külhan,
Kimi derviş kimi sultan,
Kimi yar ile mihman,
Yine bana caba düştü.
Felek bir gün cana kıyar,
Bizi kabdan kaba koyar,
Kimi atlas libas giyer,
Şükür bize âbâ düştü.
İntizarım Hak kelama
Kâmilden gelen selama
Rüzgâr doldu Âleme
Bize bad-ı saba düştü
Kul Yusuf’um der bu demler,
Didemden akıttım nemler,
Benim çektiğim sitemler,
Dost’dan bize caba düştü.
* * *
Ey dervişler ey kardeşler,
Ne acep derdim var benim
Mecnun olmuş der görenler
Ne acep derdim var benim
Derviş olan ar eylemez
Âşık olan zar eylemez
Hekimler tımar eylemez
Ne acep derdim var benim
Deryanın mevci çağladı
Hasret yüreğim dağladı
Halimi görenler ağladı
Ne acep derdim var benim
Derdine düştüm Mevlâ’nın
Avaresiyim sevdânın
Mevci yanmaz deryanın
Ne acep derdim var benim
Derviş Yunus düştüm yine
Aşk derdine düştüm yine
Yardan ayrı düştüm yine
Ne acep derdim var benim
* * *
Taştın yine deli gönül
Sular gibi çağlar mısın?
Aktın yine kanlı yaşım
Yollarını bağlar mısın?
Nidem elim ermez yâre
Bulunmaz derdime çare
Oldum ilimden avare
Beni bunda eyler misin?
Yavı kıldım ben yoldaşı
Onulmaz bağrımın başı
Gözlerimin kanlı yaşı
Irmak olup çağlar mısın?
Ben toprak oldum yoluna
Sen aşırı gözetirsin
Şu karşıma göğüs geren
Taş bağırlı dağlar mısın?
Karlı dağların başında
Salkım salkım olan bulut
Saçın çözüp benim için
Yaşın yaşın ağlar mısın?
* * *
Noldu bu gönlüm, noldu bu gönlüm
Derdi gamınla doldu bu gönlüm
Yandı bu gönlüm, Yandı bu gönlüm
Yanmada derman buldu bu gönlüm
Yan ey gönül yan, Yan ey gönül yan
Yanma da oldu derdime derman
Pervane gibi, Pervane gibi
Şemine aşkın yandı bu gönlüm
Gerçi ki yandı, gerçeğe yandı
Rengine aşkın cümle boyandı
Kendi de buldu, Kendi de buldu
Matlabını hoş buldu bu gönlüm
Sevadı Azam, Sevadı Azam
Belki oluptur arşı muazzam
Meskeni canan, Meskeni canan
Olsa acep mi şimdi bu gönlüm
Seyribillahtır, seyribillahtır
Lemiallahtır fena fillahtır
Ainesinde, ayinesinde
Gerdi sivayı buldu bu gönlüm
El fakru fahri, El fakru fahri
Demedi mi ol alemler fahri
Fahri zikret, fahrimi zikret
Mahfi finada buldu bu gönlüm
Bayram’ım imdi, Bayram’ım imdi
Bayram ederler yar ile şimdi
Hamdu senalar, hamdu senalar
Yar ile bayram kıldı bu gönlüm
* * *
Uyan ey gözlerim gafletten uyan
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Azrail’in kastı canadır inan
Uyan ey gözlerim gafletten uyan
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Seherde uyanırlar cümle kuşlar
Dil’ü dillerince tesbihe başlar
Tevhid eyler dağlar, taşlar, ağaçlar
Uyan ey gözlerim gafletten uyan
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Semavatın kapuların açarlar
Müminlere rahmet suyun saçarlar
Seherde kalkana hülle biçerler
Uyan ey gözlerim gafletten uyan
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Bu dünya fanidir sakın aldanma
Mağrur olup tac-u tahta dayanma
Yedi iklim benim deyu güvenme
Uyan ey gözlerim gafletten uyan
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Benim, Murad kulun, suçumu affet
Suçum bağışlayub günahım ref’et
Resul’un sancağı dibinde haşret
Uyan ey gözlerim gafletten uyan
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
* * *
Varını yağma eden
Talibi yezdan olur
Canı cihandan geçen
Vasılı canan olur
Dermeye bu simuzeri
Cifeden olgıl beri
Rahi Huda leşkeri
Dünyada üryan olur
Ardına ağyarı at
Eyleme hiç iltifat
Geceyi gündüze kat
Sayı eden insan olur
Ko keseli gafleti
Eyleme fevt fırsatı
Zikre eden gayreti
Sahibi irfan olur
Zakiri Mevla sever
Zikre çalış ey puser
Gafil olan bi hüner
Sonra çok pişman olur
Gaflet ile bitmez iş
Durma birader çalış
Ehli suluke karış
Yol sana âsân olur
Aç gözünü uykudan
Rengine aşkın boyan
Gafilan oluben yatan
Yolda kalagan olur
Tut sözü Kuddusiya
Etme sözü ömrü heba
Zakiri sanma geda
Çünkü o sultan olur
* * *
Seher yeli erken eser,
Çok uyuma gaflet basar,
Seni ibadetten keser,
Uyan ağla seherlerde.
Seherde uyan da Hak seni sevsin,
Cenneti âlâdan hulleler gelsin,
Allah uyumaz da sen uyursun
Uyan ağla seherlerde.
Seherde silinir kalbin pası,
Sana da verilir sevabın hası,
Uyansana be hey asi,
Uyan ağla seherlerde.
Birgün olur şemin yanar,
Yanar şemin geri söner,
Horoz kadar yokmu hüner,
Uyan ağla seherlerde.
Doğru söyle sözüm hak mı?
Yoksa her sözden alçak mı?
Koyun kadar dilin yok mu?
Uyan ağla seherlerde.
* * *
Ah nice bir uyursun, uyanmaz mısın?
Göçtü kervan kaldık dağlar başında
Tellallar çağırır, inanmaz mısın?
Göçtü kervan kaldık dağlar başında
Emr-i Hak’ka göçeli hayli zamandır
Muhammed cümleye dindir imandır
Delilsiz gidilmez yollar yamandır
Göçtü kervan kaldık dağlar başında
Yunus sen bu dünyaya niye geldin?
Gece gündüz Hak’kı zikretsin diye.
Evliyaya uğramaz ise yolun
Göçtü kervan kaldık dağlar başında
* * *
Hak’tan inen şerbeti
İçtik Elhamdulillah
Şol kudret denizini
Geçtik Elhamdulillah
Şol karşıki dağları
Meşeleri bağları
Sağlık safalık ile
Geçtik Elhamdulillah
Kuru idik yaş olduk
Ayak idik baş olduk
Havalandık kuş olduk
Uçtuk Elhamdulillah
Vardığımız illere
Şol safa gönüllere
Halka Taptuk manisin
Saçtık Elhamdulillah
Beri gel barışalım
Yad isen bilişelim
Atımız eğerlendi
Eştik Elhamdulillah
Derildik pınar olduk
İrkildik ırmak olduk
Aktık denize daldık
Taştık Elhamdulillah
Taptuk’un tapusunda
Kul olduk kapusunda
Yunus miskin çiğ idik
Piştik Elhamdulillah
* * *
Işk ile Hak’ka giden suatı merdana bak
Yok iken bu alemi halkı icad eylemiş
Her birinde görünen esrarı mennana bak
Tut (Hudai)’nin sözün Hak’tır anı söyleten
Hak’kın verdiği aklile nutkunu edene bak
Sana aşık olan salik daim kapında saildir
Olursa her neye malik fedai Hak’ka gaildir
Bu dünyaya gelip gitmek acep sırrı ilahidir
Bu sırra mazhar olanlar tamamı mürşidi kamildir
(Vema halaktül cinne) ayetinde eyledi irsal
Bu ilme fehmeden zaten hakikat ehli akıldır
Ne kadar dersi hikmet aklı ola maaş ile okusa
Eflatun olsa hatta yine bir şahsi cahildir
Muhakkak alemin ilmi eder cehlini izale
Hûda rızasını tahsil eden ilmi amildir
Hevai nefsi gönülden silip daima zikreyle
* * *
(Hudai) Zakir olanlar visali Hak’ka naildir
Huda’yı sıdkı ile zikret kalbinde tutma bir garaz
Huzuru Hak’ka böyle git kalbinde tutma bir garaz
Böyle çalışırsan mutlak sana tecelli eder Hak
Basirdir bil Rabbi felak kalbinde tutma bir garaz
Hacca niyetle gidersin hindistan yolunu tutarsın
Nereye bilmem gidersin kalbinde tutma bir garaz
Doğru yola gider isen dünyayı terk eder isen
Hak’kı bulayım der isen kalbinde tutma bir garaz
Madem ki Hak’kı dilersin gayriyi dilden silersin
Daha gayrıyı neylersin kalbinde tutma bir garaz
Eğer Hak’ka âşık isen saliki muvafık isen
Sözünde ger sadık isen kalbinde tutma bir garaz
Doğru sana der (Hudai) eğer seversen Huda’yı
Bırakıp gel masivayı kalbinde tutma bir garaz
* * *
Rumda acemde söylenir adı
Yemen ellerinde Veysel Karani
Allah’ın, Habib’in, dostum dediği
Yemen ellerinde Veysel Karani
Anasından doğdu Dünya’ya geldi
Melekler altında kanadın yaydı
Resulün hırkasın tacını giydi
Yemen ellerinde Veysel Karani
Veys dedikleri sen misin ulu
Anadan doğar mı hiç böyle Veli
Dili Kur-an okur tac urur eli
Yemen ellerinde Veysel Karani
Erenler ününde kemer belinde
Ak nurdan beni var sağ elinde
Veys sultan derler Hak divanında
Yemen ellerinde Veysel Karani
Seher vakitlerde kalkar giderdi
Daima Allah’ı Tevhid ederdi
Adeti bu idi deve güderdi
Yemen ellerinde Veysel Karani
Asası var idi hurma dalından
Hırkası var idi deve yününden
Gözünü ayırmaz kabe yolundan
Yemen ellerinde Veysel Karani
Enbiyayı görmemiş idi
Gizli sırlarını anlamış idi
Ümmetine ol şefi’ demiş idi
Yemen ellerinde Veysel Karani
Yastığı taş idi döşeği postu
Cennetlik eylemek ümmeti kastı
Hak’kın sevgilisi Habib’in dostu
Yemen ellerinde Veysel Karani
Anasından destur aldı durmadı
Kabe yollarından gözün ayırmadı
Geldi Resulü evde bulmadı
Yemen ellerinde Veysel Karani
Enbiya mescitten evine geldi
Veys’in nurunu kapıda gördü
Sordu Fatımaya “Eve kim geldi?”
Yemen ellerinde Veysel Karani
Ömer Osman, Ali bir araya geldiler
Arayı arayı bir dağda buldular
El kaldırıp duasını aldılar
Yemen ellerinde Veysel Karani
Yunus bunda idi kendisi anda
Arzum kaldı benim yine ol yerde
Aslını sorarsan Karan köyünde
Yemen ellerinde Veysel Karani
Yunus eydür "gelin biz de varalım"
Ayağı tozuna yüzler sürelim
Hak nasib eylesin komşu olalım
Yemen ellerinde Veysel Karani
* * *
Seyrimde bir şehre vardım
Gördüm sarayı güldür gül
Sultanımın tacı tahtı
Bağı, duvarı güldür gül
Gül alırlar gül satarlar
Gülden terazi tutarlar
Gülü gül ile tartarlar
Çarşı pazarı güldür gül
Toprağı güldür, taşı gül
Kurusu güldür, yaşı gül
Has bahçesinin içinde
Servi çınarı güldür gül
Gülden değirmeni döner
Anı ile gül öğünür
Akar suyu döner çarkı
Bendi pınarı güldür gül
Ak gül ile kırmızı gül
Çift yetişmiş bir bahçede
Bakışırlar hâra karşı
Hârı, ezkâr-ı güldür gül
Gülden kurulmuş bir çadır
İçinde nimeti hazır
Kapıcısı İlyas Hızır
Nân-ı şarâb-ı güldür gül
Ümmü Sinan gel vasfeyle
Gül ile bülbül derdini
Yine bu garip bülbülün
Ah ü figanı güldür gül.
* * *
Evvel benem ahir benem,
Canlara can olan benem
Azıp yolda kalmışlara
Hazır medet eden benem
Bir karara tuttum karar
Benim sırrıma kim erer
Gözsüz beni nerde görer
Gönüllere giren benem
Kün deminde nazar eden
Bir nazarda Dünya düzen
Kudretinden han döşeyip
Aşka bünyad olan benem
Düz döşedim bu yerleri
Baskı kodum bu dağları
Sayvan gerdim bu gökleri
Yeri sonra düren benem
Halk içinde dirlik düzen
Dört kitabı doğru yazan
Ak üstüne kara dizen
Ol yazdığı Kur’an benem
Dost ile birliğe yeten
Buyruğu neyise tutan
Mülk eyleyip Dünya düzen
O bahçıvan hemen benem
Ben bu yere buyuracak
Yeryüzüne gün vuracak
Ulu deniz mevc urucak
Gemiye yol bulan benem
Diller damaklar şaşıran
Aşk kazanın taşıran
Hamza’yı Kaf’tan aşıran
O ağulu yılan benem
Yunus değil bunu diyen,
Kudret dilidir söyleyen
Kâfir olur inanmayan,
Evvel-âhir-heman benem
Bir niceye verdim emir
Devlet ile sürdü ömür
Yanan kömür kızan demir
Örse çekiç salan benem
Dahi acep âşıklara
İkraru din, iman oldum
Halkın gönlünde küfrile,
İslâm ile iman benem.
Hem bâtınem hem zâhirem,
Hem evvelem hem âhirem
Hem ben olum hem ol benem,
Hem ol kerim-i han benem.
Yoktur arada tercüman,
Andaki iş bana âyân
Oldur bana veren lisan,
Ol denize umman benem.
Geç tutarım illa kati
Ne er derim ne avreti
Çoktur azaplarım illa kati
Rüşvet almaz Sultan benem
Bu yeri-göğü yaratan,
Bu arş u kürsi durduran
Binbir adı vardı Yunus,
Ol sâhib-i Kur’ân benem.
* * *
Yan yüreğim yan,
Gör ki neler var
Bu halk içinde
Bize gülen var
Koy gülen gülsün
Hak bizi bilsin
Gafil ne bilsin
Bizi bilen var
Bu yol uzundur
Menzili çoktur
Geçidi yoktur
Derin sular var
Her kim merdane
Gelsin meydane
Kalmasın yane
Kimde hüner var
Yunus sen burda
Meydan isteme
Meydanlar içinde canım
Merdaneler var.
* * *
Sordum sarıçiçeğe,
Annen baban var mıdır?
Çiçek der derviş baba,
Annem babam topraktır.
(Hak Lâ İlahe İllallah.
Allah Lâ İlahe İllallah.)
Sordum sarıçiçeğe,
Evlat kardeş var mıdır?
Çiçek der derviş baba,
Evlat kardeş yapraktır.
Sordum sarıçiçeğe,
Niçin boynun eğridir?
Çiçek der derviş baba,
Özüm Hak’kâ doğrudur.
Sordum sarıçiçeğe,
Niçin benzin sarıdır?
Çiçek der derviş baba,
Ölüm bize yakındır.
Sordum sarıçiçeğe,
Size ölüm var mıdır?
Çiçek der derviş baba,
Ölümsüz yer var mıdır?
Sordum sarıçiçeğe,
Sen kimin ümmetisin?
Çiçek der derviş baba,
Muhammed ümmetiyim.
Sordum sarıçiçeğe,
Sen beni bilir misin?
Çiçek der derviş baba,
Sen Yunus değil misin?
* * *
Canını terk etmeden, Cananı arzularsın
Zünnarını kesmeden, imanı arzularsın
Şol uşacıklar gibi, binersin ağaç ata
Çevkan ile topun yok, meydanı arzularsın
Yetmiş yedi perde var, dostunu arzularsın
Yedisinden geçmeden, yakin arzularsın.
Otuzu gözdedürür, otuzu gönüldedir
Onu dahi bilmeden, görmek arzu kılarsın
Bilmedin sen seni, sadefte ne gevhersin
Mısır’a sultan iken, Kenan arzu kılarsın
Men arefe nefse, dersin, İlla değil dersin
Melaikten yukarı, seyran arzu kılarsın
Topuğuna çıkmadan, suyu deniz sanırsın
Sen katreyi geçmeden, ummanı arzularsın
Karıncalar gibi sen, ufak ufak yürürsün
Meleklerden ileri, seyranı arzularsın
Var Niyazi yürü, atma okun ileri
Derdiyle kul olmadan, Sultanı arzularsın.
Yunus düştün bu derde, Eyyüb’leyin sabreyle
Derde katlanmadan, derman arzu kılarsın.
* * *
Nâdânı terk etmeden, yârânı arzularsın,
Hayvanı sen geçmeden insanı arzularsın.
Men arefe nefse dersin, illa değil dersin
Nefsini sen bilmeden Sübhan’ı arzularsın.
Sen bu evin kapusun henüz bulup açmadan
İçindeki kenz-i bî-pâyânı arzularsın.
Taşra üfürmek ile yalınlanır mı ocak
Yönün Hak’ka dönmeden ihsanı arzularsın.
Dağlar gibi kuşatmış benlik günahı seni
Günahını bilmeden Gufranı arzularsın.
Sen şarabı içmeden serhoş-u mest olmadan
Nicesi Hak emrine fermanı arzularsın.
Cevzin yeşil kabını yemekle tad bulunmaz
Zâhir ile ey fakih Kur’an’ı arzularsın.
Gurbetliğe düşmeden mihnete satışmadan
Kebap olup pişmeden püryanı arzularsın.
Yabandasın evin yok, bir yanmış ocağın yok
Issız dağın başında mihmanı arzularsın.
Ben bağ ile bostanı gezdim hıyar bulmadım
Sen söğüt ağacından rummanı arzularsın.
Başsız kabak gibi bir tekerleme söz ile
Yunusleyin Niyazi irfanı arzularsın.
* * *
Tâc marifet tacıdır
Sanma gayri tâc ola,
Taklîd ile tok olan,
Hakikatte aç ola
Düşe düş olma sakın
Düşe aldanıp kalma
Hak’tan gayri ne vardır,
Tabire muhtaç ola
Sana âlem görünen
Hakikatte Allah’dır
Allah birdir vallahi
Sanma ki bir kaç ola
Bir ağactır bu âlem
Meyvesi olmuş âdem
Maksud olan meyvedir,
Sanma ki ağaç ola
Bu âdem meyvesinin
Çekirdeği özündür
Sonsuz bu âlem, âdem,
Bir anda târâc ola.
Bu sözlerin me’âli
Kişi kendin bilmekdir
Kendi kendin bilene
Hakikat miraç ola
Hak denilen özündür,
Özündeki sözündür
Gaybî özün bilene,
Rubûbiyet taç ola.
* * *
Gaflet ile Hak’kı buldum diyenler,
Er yarın Hak divanında bellolur.
Ahret tedarikin gördüm diyenler,
Er yarın Hak divanında bellolur.
Kiminin adı sofu, kiminin derviş;
Derviş isen kardeş, takvaya çalış
Gizlice yollardan sen Hak’ka eriş,
Er yarın Hak divanında bellolur.
Devletliyim deyü fakire gülme,
Gülüp gülüp kardeş, kem nazar kılma;
Ölüm vardır yahu, sen gafil olma;
Er yarın Hak divanında bellolur.
Âşık Yunus söyle, Gâlû beladan
Mucizatı Nebi’den mürüvveti Ali’den
Biz de böyle işitmişiz uludan
Er yarın Hak divanında bellolur
* * *
Aşık isen hak didarına
Yanma Cehennem narına
Yarın Hak’kın divanına
Elleri boş varılır mı?
Gelin Hak’kı zikredelim
Ölü kalbi diriltelim
Halkalara girmeyince
Baba hazret bulunur mu?
Akıt gözünden yaşı
Cuşa gelsin gönül kuşu
Tevhid ile varan kişi
Dergâhından kovulur mu?
Derviş oldum sana ne ettim?
Kapından mı uzak gittim
Sanma ki seni terk ettim
Pirimiz ol Abdulkadir
Şeyhimiz ol Hayri Baba
Elde sermayen hani ya?
Sıtkı seni kim tanıya
Mürit oldum Geylaniye
Acep künyem verildi mi?
İsmine deli takmazsan
Ciğerin aşka yakmazsan
Kötü ahlakı bırakmazsan
Yolda menzil alınır mı?
Halkada benzin solmazsa
Mürşidin Hayri olmazsa
Seherde gözler solmazsa
Kula cezbe verilir mi?
* * *
Allah ey der ya kullarım,
Gelin beri Mabud benim
Kamu alem benim kulum
Alemlere sultan benim
Hem Adil’em hem Mabud’am
Kamu yerlerde hazıram
Zalimlerden öc alıcı
Miskinlere arka benim
Geç tutarım illa kati
Ne er direm ne avradı
Çoktur azaplarım kati
Rüşvet almaz sultan benim
Yusuf ile Mısra varan
Teraziye altın koyan
Terazinin keffesine
Basa duran sultan benim
Bilmez miydin öleceğin
Ya katıma geleceğin
Çok günahlar kazanuben
Şöyle odlu olan benim
Yunus değil bunu diyen
Kudret dilidir söyleyen
Kafir olur inanmayan
Evvel ahir hemen benim.
* * *
Bizi kınamayın dostlar yarenler
Rüzgar esmeyince dal sallanır mı?
Küllü boş değildir aşka düşenler
Damla düşmeyince göl bulanır mı?
Öyle bir mecnunum Leylaya Billah
Okunur isminden evvel Bismillah
Tutuştu her yanım hasreten lillah
Allah’ı zikreden kul kınanır mı?
Celaliyi buldu kırklar yediler
Yol erkân gösterip hizmet verdiler
Haşre dek bu çarkı döndür dediler
Sormadım ki buna can dayanır mı?
* * *
Canan ilinin güllerinin
Bağı göründü aman aman
Dost iklimin lalesinin
Dağı göründü
Envarı Muhammed doğuben
Tuttu cihana aman aman
Şekkül kameri mucize
Parmağı göründü
Yakub’a bugün Yusuf’unun
Kokusu geldi aman aman
Eyyüb’e dahi sıhhatinin
Sağı göründü
Dil hastaların zahmine
Miha erişti aman aman
Varise hayat abının
Irmağı göründü
Kaygu gecesi geçti kamu
Kalmadı korku aman aman
Vuslat günü gündüzünün
Ağı göründü
Aşk ile bugün Şemsi dahi
Vecde erişti aman aman
Varise ana sevdiğinin
Çağı göründü
* * *
Mülki bekadan gelmişem
Fani cihanı neylerem
Ben dost cemalin görmüşem
Huri cihanı neylerem
Vahdet meyin cürasını
Maşuk elinden içmişem
Ben dost kokusunu almışam
Miski tatarı neylerem
İbrahim’in Cebrail’e
Hiç ihtiyacı kalmadı
Muhammed’im dosta giden
Ben tercümanı neylerim
İsa gibi Dünya koyup
Gökleri seyran eylerem
Musa’yı didar olmuşam
Ben len terani neylerem
İsmail’im Hak yoluna
Canımı kurban eylerem
Çünkü bu can kurban imiş
Koçu kurbanı neylerem
Eyyüp gibi maşukunun
Cevrin tahammül eylerem
Cerciş’leyin Hak yoluna
Çıkmayan canı neylerem
Derviş Yunus maşukuna
Vuslat bulunca mest olur
Ben şişeyi çaldım taşa
Arı namusu neylerem
* * *
Al eline kalemi,
Yaz Allah’ın adını
Şekerde bulamadım
Zikrullahın tadını
Hu Allah hemen Allah
Sende aşkım çok Allah
La ilahe illallah
Yeşil örtü başında
Hile yoktur işinde
Aşk ile Allah diyenler
Muhammed’i görür düşünde
Yeşil örtü bağlarım
Ben günahıma ağlarım
Muhammed Mustafa’nın
Şefaatini umarım
Devemin yükü üzüm
Mekke’nin yolu uzun
Muhammed Mustafa’nın
Sancağının altı bizim
Yüreğimde var sızı
Şeyhimin tatlı sözü
Arşı ala altında
Arasın bulsun bizi
* * *
Mevlam bize Cuma’yı ihsan eylemiş
Allah bize bu günü bayram eylemiş
Nurdan taçlarını giysinler demiş
Daima ararım rabbim nerdesin
Allah diyen kulların kalbindesin
Yandım yandım kül oldum Allah aşkından
Yandım yandım kül oldum Resul aşkından
Her Cuma günü müminler günü
Gafil olan kullar unutur bunu
Mümin olanlara ibadet günü
Beni benim nefsime bırakma Allah’ım
Günah defterime bakma Allah’ım
Nar-ı Cehennem’inde yakma Allah’ım
Aşk ile doldum bilmiyorum ne oldum
Yandım yandım kül oldum Allah aşkından
Yandım yandım kül oldum Resul aşkından
Gelin kardeşlerim namaz kılalım
Hak’kın huzuruna borçsuz varalım
Meleklerle beraber sohbet edelim
* * *
Adım adım ileri,
Beş alemden içeri,
On sekiz bin hicabı,
Geçtim bir dağ içinde.
Gözler gibi görmedim,
Söz gibi söyleşmedim.
Musi’leyin münacat,
Ettim bir dağ içinde.
Bir döşek döşemişler,
Nur ile bezemişler.
Dedim bu kimin ola,
Sordum bir dağ içinde.
Vardım ileri vardım,
Levh-i elime aldım,
Ayetlerin okudum.
Yazdım bir dağ içinde.
Açtım Mekke kapısın,
Duydum ol dost kokusun,
Erenlerin hepisin,
Gördüm bir dağ içinde
Yetmiş bin hicab geçtim,
Gizli perdeler açtım,
Ol dost ile buluştum,
Gördüm bir dağ içinde.
Gökler gibi gürledim,
Yeller gibi inledim,
Sular gibi çağladım,
Aktım bir dağ içinde.
Ayrılmadım pirimden,
Ayrılmadım şeyhimden,
Aşktan bir kadeh aldım,
İçtim bir dağ içinde.
Kalpten büyük dağ olmaz,
Ol Allah’a doyulmaz,
Sohbetine kanılmaz,
Erdim bir dağ içinde,
Yunus eyder gezerim,
Dost iledir pazarım,
Ol Allah’ın didarın,
Gördüm bir dağ içinde.
* * *
Be yarenler be kardeşler,
Ben neyleyim ben nideyim
Hak benim kulum değilsin
Der olursa ben nideyim
Zelil maktur ola başım
Güzümden döküle yaşım
Mahşer günü içim dışım
Od olursa ben nideyim
Gıybet dolu benim sözüm
Her dem zina eder gözüm
Yarın Hak katında yüzüm
Kara olursa ben nideyim
Fesat ile doldu içim
Sen bağışla mevlam suçum
Cehennem’de benim için
Yer olursa ben nideyim
Yunus söyler büyük derdim
Fesat içinde ben kaldım
Andan varacağım kabrim
Dar olursa ben nideyim
* * *
Namaz kılan mü’minlere
Cennet’in kokusu gelir
Zikreyleyen o dillere
Cennet’in kokusu gelir
Ariflere velilere,
Dervişlere ululara
Cihad eden müminlere
Cennet’in kokusu gelir
Hasret kaldım ehli dine
Onun için düştüm yola
Allah’ı arayan kula
Cennet’in kokusu gelir
Aksın gözlerimin yaşı
Derdi bile mermer taşı
İman ile ölse kişi
Cennet’in kokusu gelir
Talibi beni arama
Çare değilsin yarama
Allah’ı seven kuluna
Cennet’in kokusu gelir
Ey kardeşim bilirisen
Doğru yola gelirisen
Sen şeyhini bulurisen
Cennet’in kokusu gelir
* * *
Ben melamet hırkasını
Kendim giydim eğnime
Ar-ı namus şişesini
Taşa çaldım kime ne
Haydar Haydar taşa çaldım kime ne
Sofular haram demişler
Bu aşkın badesine
Ben doldurur ben içerim
Günah benim kime ne
Haydar Haydar günah benim kime ne
Gâh çıkarım gökyüzüne
Seyrederim âlemi
Gâh inerim yeryüzüne
Seyreder âlem beni
Haydar Haydar seyreder âlem beni
Gâh giderim medreseye
Ders okurum Hak için
Gâh giderim meygedeye
Dem çekerim aşk için
Haydar Haydar dem çekerim aşk için
Nesimi’yi sorsalar kim
Yar ile mutlu musun?
Mutlu olup olmayayım
Yarim benim kime ne?
Haydar Haydar o yar benim kime ne
* * *
Girdim kırklar meclisine
Gel beri Ya Hu dediler
Yanlarından yer verdiler
İşte şeyhin gör dediler
Yanlarından yer verdiler
İşte meydan dön dediler
Odasında nurdan lamba
Duvarları damga damga
Benim şeyhim Mehmet Baba
Allah Hu demeye geldim
Coşkun ırmak durulur mu?
Allah diyen yorulur mu?
Yaram Muhammed yarası
Buna çare bulunur mu?
Bahcede körpe kuzuyum
Kesilmeye ben razıyım
Göster Allah cemalini
Her cefaya ben razıyım.
* * *
Beni kundaklara sardın
Geceni gündüz eyledin
Ne tatlı ninni söylerdin
Benim güzel canım annem
Helal eyle helal eyle, annem hakkını helal eyle
Ana başta tac imiş, her derde ilaç imiş
Bir evlat pir olsa da, anaya muhtaç imiş
Beni büyütmekti derdin
İşte muradına erdin
Ne tatlı ninni söylerdin
Benim güzel canım annem
Başucuma gelenim sen
Gözyaşımı silenim sen
Dertlerime devasın sen
Benim güzel canım annem
Bana baktın nazlı nazlı
Hep okuttun hazlı hazlı
Allah senden olsun razı
Cennet hatunu ol anam
Kur-an’ı sen öğrettin bana
Minnettarım anam sana
Kevser şarabını melekler
İçirsinler kana kana
Allah’tan isterim elbet
Sana gelsin huri melek
Bana verdin bunca emek
Duacıyım anam sana
Hergün halimi sorardın
Duanı her an yapardın
Nur yüzüne hiç doymadım
Hasret kaldım anam sana
Hergün katlandın zahmete
Duanla erem rahmete
Böyle varılır Cennet’e
Kalbim nuru sultan anam
Anam ayrı kaldık candan
Yüreğimiz dolu gamdan
O nur yüzlü yanağından
Öpsem de doyamam anam
Allah’ım senden razı olsun
Kalbin sonsuz nurla dolsun
Mahşerde yüzün ak olsun
Duacıyım sana anam
* * *
Hak, şerleri hayr eyler,
Zannetme ki gayr eyler,
Ârif ânı seyr eyler,
Mevlâ görelim n'eyler,
N'eylerse, güzel eyler
Sen Hak’ka tevekkül kıl,
Tefvîz et ve râhat bul,
Sabreyle ve râzı ol,
Kalbin ana bend eyle,
Tedbîrini terk eyle,
Takdîrini derk eyle,
Hallâk u Rahîm oldur,
Rezzâk u Kerîm oldur,
Fa'âl ü Hakîm oldur,
Bir iş üstüne düşme,
Olduysa inâd etme,
Hak’tandır o, red etme,
Nâçâr kalacak yerde,
Nagâh açar, ol perde,
Derman eder ol derde,
Bil kâdî-yi'l hâcâtı,
Kıl ana münâcâtı,
Terk eyle mürâdâtı,
Hak’tandır bütün işler,
Boştur gam u teşvişler,
Ol, hikmetini işler,
Hep işleri fâyıktır,
Birbirine lâyıktır,
N'eylerse, muvâfıktır,
Her kuluna her ânda,
Geh kahr u geh ihsânda,
Her anda, o bir şânda,
Dilden gamı dûr eyle,
Rabbinle huzûr eyle,
Tefvîz-i umûr eyle,
Sen adli zulüm sanma,
Teslim ol nâra yanma,
Sabret, sakın usanma,
Deme şu niçin şöyle,
Bir nicedir ol öyle,
Bak sonuna, sabr eyle,
Hiç kimseye hor bakma,
İncitme, gönül yıkma,
Sen nefsine yan çıkma,
Mü'min işi, reng olmaz,
Âkıl huyu ceng olmaz,
Ârif dili teng olmaz,
Hoş sabr-ı cemîlimdir,
Takdîri kefîlimdir,
Allah ki vekîlimdir,
Her dilde O'nun adı,
Her canda O'nun yâdı,
Her kuladır imdâdı,
Geh mu'tî ü geh mânî',
Geh darr ü gehi nâfî',
Geh hâfid ü geh râfî'
Geh abdin eder ârif,
Geh emîn ü geh hâif,
Her kalbi odur sârif,
Geh kalbini boş eyler,
Geh hulkunu hoş eyler,
Geh aşkına tûş eyler,
Az ye, az uyu, az iç,
Ten mezbelesinden geç,
Dil gülşenine gel göç,
Bu nâs ile yorulma,
Nefsinle dahı kalma,
Kalbinden ırak olma,
Geçmişle geri kalma,
Müstakbele hem dalma,
Hâl ile dahî olma,
Her dem onu zikreyle,
Zeyrekliği koy şöyle,
Hayrân-ı Hak ol, söyle,
Gel hayrete dal bir yol,
Kendin unut O'nu bul,
Koy gafleti hâzır ol,
Her sözde nasîhat var,
Her nesnede zîynet var,
Her işte ganîmet var,
Bil elsine-i halkı,
Aklâm-ı Hak ey Hakkî
Öğren edeb ü hulku
Vallahi güzel etmiş,
Billahi güzel etmiş,
Tallahi güzel etmiş,
Allah görelim n'etmiş,
Netmişse güzel etmiş
* * *
Varsam bir âlime sorsam halimi
Acep Allah bize kulum diye mi?
Nefs elinden yanılmışım yolumu
Acep Allah bize kulum diye mi?
Yüzümü yerlere sürsem ağlasam
Günahlarıma da tövbe eylesem
Doğru yol kandedir diyerek sorsam
Acep Allah bize kulum diye mi?
Eyvah kendi özüme ben kıymışam
Günahım çok amellerim bilmişem
Kendi elimle cehenneme girmişem
Acep Allah bize kulum diye mi?
Yunus eder hele sen de varasın
Başa neler gelir onda göresin
Orada bilirim yüzün karasın
Acep Allah bize kulum diye mi?
* * *
Erler demine destur alalım
Parvaneye bak ibret alalım
Aşkın ateşine gel bir yanalım
Pervaneye bak ibret alalım
Dost dost dost dost
Devrane girip seyran edelim
Eyvah demeden Allah diyelim
La ilahe illallah, La ilahe illallah,
La ilahe illallah, Hu
Günler geceler durmaz geçiyor
Sermayen olan ömrün bitiyor
Bülbüllere bak efgan ediyor
Ey gonca açıl mevsim geçiyor
Dost dost dost dost
Ey yolcu biraz sen dinle beni
Kervan geçiyor sen kalma geri
Yusuf denilen dünya güzeli
Fethetti bugün kalbi seferi
Dost dost dost dost
Aşıksan eğer gel birleşelim.
Şeyhin izine yüzler sürelim.
Ta fecre kadar zikreyleyelim.
Feryad edelim efgan edelim.
Dost dost dost dost
Devrane girip seyran edelim
Eyvah demeden Allah diyelim
La ilahe illallah, La ilahe illallah,
La ilahe illallah, Hu
* * *
Süluk ahvalini salik,
Yola gidip gelenden sor,
Eğer dalgıç olam dersen,
Bu deryaya dalandan sor!
Tarikat sırrını sorma
Muhendisten, müderristen;
Hakikat ilmi dersini
Huda’sından alandan sor!
Bilmez ehli zahir zinhar
Ehli batının bildiğin
Sorar isen ayn-el yakin
Anı Hak’kı bilenden sor!..
Bu bir ilmi ledunni kim,
Bilen dimez, diyen bilmez,
Bilur arif bu ilmi kim,
Yürü anı menenden sor!
Bu Kuddusi’leyin cahil
Müdai çokturur zira,
Visalin tarzını, mürşid
Olup, vasıl olandan sor
* * *
Dolap niçin inilersin
Derdim vardır inilerim
Ben Mevlaya âşık oldum
Onun için inilerim
Benim adım dertli dolap
Suyum akar yalap yalap
Böyle emreylemiş Çalap
Derdim vardır inilerim
Beni bir dağda buldular
Kolum kanadım kırdılar
Dolaba layık gördüler
Derdim vardır inilerim
Dağdan kestiler hezenim
Bozuldu türlü düzenim
Ben bir usanmaz ozanım
Derdim vardır inilerim
Suyu alçaktan çekerim
Çıkar yüksekten dökerim
Görün ben neler çekerim
Derdim vardır inilerim
Yunus bunda gelen gülmez
Kişi muradına ermez
Bu fanide kimse kalmaz
Derdim vardır inilerim
* * *
Ümmete Hak anları kıldı imam
Her kim anlara ederse iktidâ
Anlar olmaz Lütf-i Hâlıktan cüdâ
Çün Muhammed bu dînin serveridir
Dinde Bûbekr de yâr-i Ğârıdır
Bil Ömer’dir bu dini ilân eden
Oldu Osman da Kur-an’ı cem eden
Her bir ilmin kapusu oldu Alî
Bâkî ashâb-ı kirâm oldu velî
Cümlesinden râzı olsun ol Muîn
Rahmetullâhi aleyhim ecmaîn
Kıl cemâlinle müşerref yâ Samed
Dilerim lütfeyleyesin ya Ahad
Cümle ihvanımla ya Rab şâdı kıl
Affedip isyanımız âzâdı kıl
Eyle cümlemize lütfunla tevfîk
Tevfîkın her hususta ola refîk
* * *
Et tevbe cürme iptidâ
Sana gele bûy-i Hudâ
Olma huzurundan cüda
Gelmez mi gör feyz-i Huda
Gel sükût iyle sıyâm et
Zikri Hudâ’ya kıyam et
Her an huzurda devam et
Gelmez mi gör feyz-i Hudâ
Ko bu dünyanın cengini
Bağla sivâdan kendini
Küşâdet kalbin bendini
Gelmez mi gör feyz-i Huda
Tarîk-ı Hak’ta kim gider
Feyz-i Huda’yı celbeder
Allah ana imdâd eder
Gelmez mi gör feyz-i Huda
Etme sivâya iltifat
Bulasın gamdan necat
Muhammed’e ver salavat
Gelmez mi gör feyz-i Huda
Bu aşk bir bahr-i a’zamdır
Huda’dan lütf-ü keremdir
Gir buna feyz-i etemdir
Gelmez mi gör feyz-i Huda
Uyma nefsin hevasına
Düşmeyesin belâsına
Gel gir aşkın deryasına
Gelmez mi gör feyz-i Huda
Hubb-i sivadan firar et
Zikr-i Huda’ya devam et
Huzur-i Hak’ta karar et
Gelmez mi gör feyz-i Huda
Terk eyle sît-u sedâyı
Bulmak dilersen Hudâ’yı
Dal bahr-i aşka Hudai
Gelmez mi gör feyz-i Hüdâ
* * *
Âlem-i aslını fikreyle ağla
Düş aşk-ı Hudâ’ya su gibi çağla
Günahına edip Tevbe gönülden
Yüreğin aşk ateşi ile dağla
Hak’ka giden yola çalış düşegör
Şerîatle âmil olup gide gör
Rihlet etmek için bir zâd edegör
Azizim şimdiden işini sağla
Cân-ü dilden Hudâ’yı zikret her an
Tahâretle rûz-ü şeb oku Kur-an
Dilin küşâd ede Hazret-i Yezdân
O kim şeytan yoludur anı bağla
Hüdâî eyledi ilticâ Allah
Etti affı için çok recâ Allah
Der ki muradımı ver yüce Allah
Sıbğ-ı Rahman ve ıtr-ı şâh ile yağla
* * *
Bu mâsivâdan el çeküp geldim kapına nihayet
Sana gelen doğru yolu göster bize et inâyet
Bir zelîl abd-i âcizim yüzüm siyah bîçâreyim
Nefsin elinden el-aman eylerim sana şikâyet
Çoktur deyû isyanımız ümidimizi kesmeyiz
Ey sâhib-i lütf-u kerem fazlın ile et siyanet
Bu nefs-i şûmun hîlesi çoktur heman yoldan sapar
Lütfu keremin görmeyip yaptığı cürm-ü cinayet
Ol Habîbin hürmetine cümlemizi affeyle sen
Nur-i zâtından Ahmed’i ey icadeden bidâyet
Tâ ezelî müştâkınam rü’yet-i dîdârın için
Der Hüdâî fazlın ile ver aşkını et hidayet
* * *
Sâlikâ eyle münâcât, de Huda'ya el-ğiyâs
İtiraf et cürmünü söyle Huda'ya el-ğiyâs
Bir fakîrem ey Hudâ ihsâne geldim etme red
Hem alîlem derdime dermâne geldim el-ğiyâs
Çok tefekkür eyledim hiç benden ednâ kimse yok
Mağfiret deryasına ğufrâne geldim el-ğiyâs
Ettiğim cürm-ü hatâlar verdi dehşet gönlüme
Her cihetle dertliyem dermâne geldim el-ğiyâs
Çok kabahat, yok ibâdet noliser halim acep
Böyle mahzun ağlayıp efğâne geldim el-ğiyâs
Derdime derman erişmez senden özge kimseden
Afv-ü mağfiret içün Subhâne geldim el-ğiyâs
Pîr-i fânî olmuşam yok takatim hiç kulluğa
Cezbe-i aşkını ver dîvâne geldim el-ğiyâs
Ömrüm âhir oldu çün cismimde takat kalmadı
Kimseden yok fâide ihsâne geldim el-ğiyâs
Okudum Kur'ân'daki "Lâ taknetû" âyetini
Kesmedim ümmidimi Yezdâne geldim el-ğiyâs
Sıdkile birliğini ikrar edip lisan ile
Kalb ile tasdik edip irfâne geldim el-ğiyâs
Cümle mü'min kardaşa âhir nefeste ver îman
Eyleme red kapına fermâne geldim el-ğiyâs
Bû Hüdâyî, lütf-u fazlın daima eyler talep
El açıp der el-emân sultâne geldim el-ğiyâs
* * *
Aşk-ı dildârîde yanmak dilersen bu fenadan geç
Tarîk-i Hak'ta zâkir ol bu şöhret-ü senadan geç
Sakın nefse uyup terk eyleme aşk yolunu
Bırak ğavğây-i cihanı bu fakr île ğinâdan geç
Sivâdan meylini kes sâbit ol rûz-ü şeb ağla
Ne lâzım âşıka köşk-ü saray-ü kâşaneden geç
Bu aşk bir bahr-i a'zamdır mevcine hiç nihayet yok
Hakikat mülküne azm et bu sakf ile binadan geç
Hüdâyî bahr-i aşka dal füyûzâtiyle dol her dem
Acep devrân-i cihandır gel bu mihnet-hâneden geç
* * *
Bil muhakkak âşıkan mâşûk ile olur ferah
Hücre-nişîn talebe ders ile olur ferah
Gözlerini ey püser aç bülbüle eyle nazar
Uçarak daldan dala güller ile olur ferah
Mürğâne gulgule düşmüş ötüşürler her zaman
Nâle ederler çimende aşk ile olur ferah
Tâlib-i dünyâ olanlar ehl-i Hak'tan ayrılır
Sîm-ü zeri cem edip isyan ile olur ferah
Meyledenler mâsivâya mevtini nisyân eder
Kuud-i fıraş eyleyip dinar ile olur ferah
Aşık-ı Hudâ olan cihan zînetin anlamaz
Hırka-i dervişi giyip zikr ile olur ferah
Âşık olan aşk ile maşukunu çok zikreder
Mâsivâyı terk edip dildâr ile olur ferah
Âşık isen sâlikâ zikr-i Hudâ et heman
Mâsivâyı terk eden huzur ile olur ferah
Gafleti koy Hüdâyî rûz-ü şeb zikreyle gel
Kalb-i âşık Hâlik-ı ekber ile olur ferah
* * *
Her seherde saçar Hak feyz eder "Oh!"
Kamu müznibânı tathîr eder oh
Günahkârân gelir fevc fevc kapına
Kamusun rahmetin temyiz eder oh
Âşık-ı cemâli olan sâlike
Açar nikahını rü'yet eder oh
Sararıp benzi solan bir âşıkı
Heman bülbül gibi şâdân eder oh
Ne in'âmdır ne hoş ihsan ya Rabbi
Senin feyzin beni bîhûd eder oh
Kemâl-i şevk ile mest etti el-Hak
Anı aşk kendine bende eder oh
Hüdâyî nâçize mahabbetinden
Ne hoş bir cür'a verdin mest eder oh
* * *
Perdeyi kaldır aradan alasın bir zevk-ı lezîz
Bak ne halk etmiş yaradan alasın bir zevk-ı lezîz
Düşmüşem aşk deryasına kesb-i safalar eylerem
Gel sen de gir ey zâhid alasın bir zevk-ı lezîz
Verme gel hiç siklet bana istimâ' etmem o pendi
Sen mekteb-i irfana gel alasın bir zevk-ı lezîz
Kalbini kibr-ü riyadan pâk eyle gel ey zâhidâ
Eyle devam tevhide sen alasın bir zevk-ı lezîz
Korkma seni reddeylemez şânı şanlardan uludur
Kapısında boynunu bük alasın bir zevk-ı lezîz
İhtilât etme nâs ile kalbinden mâsivâyı at
O kadar çok zİkreyle kim alasın bir zevk-ı lezîz
Hüdâyî der itiraf et cürmünü Rabb-ı kerîme
Yalvar dâim kapısında alasın bir zevk-ı lezîz
* * *
Sana âşık olan sâlik daim kapında sâildir
Olursa her neye mâlik fedây-i Hakk'a kaildir
Bu dünyâya gelip gitmek acîp sırr-ı İlâhîdir
Bu sırra mazhar olanlar tamam mürşid-i kâmildir
Vemâ halaktu'l-cinne" âyetinde eyledi muzmar
Bu ilmi fehm eden zaten hakikat ehl-i âkildir
Ne kadar ders-i hikmet akl-ı maaş ile okusa
Felâtun olsa hattâ o yine bir şahs-ı câhildir
Muhakkak âlimin ilmi eder cehlini izâle
Hudâ rızasını tahsil eden ilmiyle âmildir
Hevây-i nefsi gönülden silip daim zikreyle
Hüdâyî zâkir olanlar Vislâl-i Hakk'a naildir
* * *
Zâkir ol derûn-i dilden zahirde gel sesini kes
Râh-i Hakk'a olup salik gayri yola etme heves
Gecenin sülüsünde kalk taharet et nezâfetle
Huzur-i Hak'ta kaim ol çıkarma gayr içün bir ses
Gelirse zikr-i sultanî kamu a'zan olur zâkir
Cevârihin olur her biri o esnada bir ceres
Gönül ebvâbını seddet sakın hiç girmeye şeytân
Şuğl-i ağyar hiç gelip eylemeye bir mes
O kadar zikre çalış ki fena ola bu varlığın
Zuhur edicek o nefha bâd-i nesîmî gibi es
Yoktur icazetim dersen sana verdim icazet ben
Ruz-ü şeb tevhide çalış sana azîz yeter bu ders
Et rabıta Pîr-i A'zam Abdülkadir'e
İmdadına yetişe ansız sana ola destires
Hüdâyî'nin gelir feyzi bu derse devam ettikçe
Unutma ömrün oldukça çalış durma bu sana bes
* * *
Gel ey püser zikre çalış, devam et rûz-ü şeb alış
Terk eyle nefsin arzusun, izzet edip ruha barış
Komaz bu aşk seni geri, sen durma hiç geç ileri
Elbet bulursun dilberi nefsinle her dem et yarış
Kime kim aşk rehber olur, maksuduna nail olur
Âleme o sultân olur kalmaz noksanı bir karış
Hak’ka tevekkül edersen yolunu tutup gidersen
Daim anı zikredersen görmezsin dünyada darış
Hüdâyî gel tevekkül et rızâyı bulmağa sa'yet
Her dem huzûr-i Hak’ka git ana murâkıb ol sarış
* * *
Gel etme sırr-ı Hak’kı fâş, dahi kimseye atma taş
Bir gün gidersin dünyâdan, işin olur uhrâda yaş
Sakın dünyâya aldanma, bunu sana kalır sanma
Yoktur bakası inanma, ederse ger senî bir baş
Bir kimseyi incitme gel, hiç verme işine halel
Muhtaçlara gel tut bir el anlara daim yedir aş
Kimseye kemlik dileme, kibredip ağır söyleme
Düşeni azar eyleme hiçbir gönül yıkma adaş
Hüdâyî gel görme hakîr velev ki olsa bir esîr
Gerek kebîr gerek sağîr ednâ görüp oynatma kaş
* * *
Çıkar mâsivâyı dilden huzur-i Hudâ'ya var sus
Zikreyle cân-ü gönülden huzur-i Hudâ'ya var sus
Hudâ'dan gayri yoktur hiç, hakikatte dilâgâh ol
Gel hıfz-ı havâtır eyle, huzur-i Hudâ'ya var sus
Yani gir bekle kalbin kapısını girmeye ağyâr
Koma ağyârı hiç kalbe huzur-i Hudâ'ya var sus
Tecellî olsa ger sana, ya gelse sana bir nidâ
Meyletme sakın ana huzur-i Hudâ'ya var sus
Devam et huzura her dem ayırma kalbini bir dem
Git tâ müntehâya Dîdem huzur-i Hudâ'ya var sus
Hüdâyî'nin yolu budur Tutar isen eder zuhur
Olur tamam vücudun nur huzur-i Hudâ'ya var sus
* * *
Tâlib-i dîdâr-i Hudâ halk ile etmez ihtilât
Sâlik-i râh-i Kibriya halk ile etmez ihtilât
Hak’kı daim zâkir olan leyl-ü nehâr zâri kılan
Tâlib-i dîdârı olan halk ile etmez ihtilât
Râh-ı rızâyı gözeden sıdk ile Allah'a giden
Arzuy-i nefsi terk eden halk ile etmez ihtilât
Bir şeye salik darılmaz Şeyhin izinden ayrılmaz
Hiç bu dünyaya sarılmaz halk ile etmez ihtilât
Hayr-u şerrini ayıklar râh-i rızâda fâikler
Hudâ'yı seven âşıklar halk ile etmez ihtilât
Sen de sâlik ol Hüdâyî terk eyle gel bu dünyâyı
Candan sevenler Hudâ'yı halk ile etmez ihtilât
* * *
Fikrederek olmadın aslâ îkaz
Şükrederek olmadın aslâ îkaz
İhsân etmiş Hak sana bunca nîmet
Düşünerek olmadın aslâ îkaz
Bir katre sudan seni halk eyledi
İz'ân edip olmadın asla îkaz
Mümtâz etti akl-ü nutk ile seni
İm'ân edip olmadın aslâ îkaz
Hâb-ı gaflette nice bir yatasın
Zikrederek olmadın asla îkaz
Toplamadın aklını başına hiç
Dikkat edip olmadın asla îkaz
Gece gündüz ey Hüdâyî Hakkı sen
Tekbîr edip olmadın asla îkaz
* * *
Geç mâsivâdan azîzim eyle Hudâ'ya rücû
Sözümü tut iki gözüm eyle Hudâ'ya rücû
Dünyânın yoktur bakası bağlama gönül ana
Bağlayan gönül de âhir etti Hudâ'ya rücû
İtimadeyledi nice kimseler bu dünyaya
Görmedi vefa nihayet etti Hudâ'ya rücû
Var iken fırsat elinde sil gönülden gayriyi
Şevk ile gel cân-ü dilden eyle Hudâ'ya rücû
Mâsivâya meyledenler olmadılar pâyidar
Azîz oldu o kimse ki etti Hudâya rücû
Gel Hüdâyî sen de çek elin bu dünyadan neman
Varlığın mahveyleyip eyle Hudâ'ya rücû
* * *
Sâlik-i Hakk'a yakın ol, ehl-i dünyadan ırak
Yâr-i sâdıka karîn ol, ehl-i dünyadan ırak
Etme ehl-i gaflet ile iltifat hiç dünyada
İctinâb-ı gaflet et ol ehl-i nisyandan ırak
Ara bul kendine hâzik bir tabîb-i rûhânî
Ehl-i hâl iyle celîs ol ehl-i tuğyândan ırak
Hiç karışma kimseye gönlünü dahî yıkma sen
Dâima Hakk'ı zâkir ol nefs-ü şeytandan ırak
Kimseden bir nef yoktur düşme ardına heman
Ger murâdın Hak (ise) ol kevn-ü mekândan ırak
Hep seni Hak'tan geri kor ger uyar isen ana
Pendimi dinler isen ol ehl-i hüsrandan ırak
Ey Hüdâyî gel tut pendini eyle amel
Âşık-ı sâdık ile ol, ehl-i hevâdan ırak
* * *
Aç basiret gözünü hikmet-i Yezdâna bak
Gör neler halk eylemiş Hâlik-ı ekvâna bak
Sulbünde bil pederin bir katrecik su idin
Ne hub suret yaratmış san'at-i Subhâna bak
Cümle â'zânı düşün ibretle baştan başa
Ma'rifet kesbeyleyip hidmet-i Deyyâna bak
Hicâbı ref eyleyip aç gözünü zâhidâ
Adl ile mülk-i cisme hükmeden sultâna bak
Meyl-i sivâ eylemek hiç sana lâyık mıdır?
Zikr-i Hudâ'yı edip rahmet-i Rahmâna bak
Aşk kitabın çok okur ârif-i billâh olan
Mekteb-i irfâna gel okunan Kur'ân'a bak
On sekiz bin âlemi halk eden Hallâk O'dur
Kudrete nazar edip ibret al ummâna bak
Ayık ol aşksız Hudâ bulunur mu ey zâhid
Aşk ile Hakk'a giden sîret-i merdâna bak
Cümle halkı halk eden ol Hudây-i lem yezel
Ne hoş güzel yaratmış sûret-i insana bak
Yok iken bu âlemi halk-u icâdeylemiş
Her birinde görünen esrâr-i Mennân'a bak
Tut Hüdâyî'nin sözün Hak'tır anı söyleten
Hak verdiği akl ile nutk eden (insana) bak
* * *
Meyl edip bu mâsivâye yok yere çekme emek
Mâdâm ki yok bakası ana meyil ne demek
Ger tâlib-i dîdâr isen çek sivâdan elini
Vefası olmayana hiç ne lâzım meyl eylemek
Dâima zikr-i Hudâ'ya et devam huzur ile
Dal hüviyyet bahrine deryâdaki misl-i semek
Bir iyi fikr eyle ki sen yok iken Bârî Hudâ
Halk edip hıfz etmek içün de sana verdi emek
Rızkını da "Nahnu kasemnâ"da halk etti Hudâ
Anın içün gün begün sana gelir nân-ü nemek
Sen bunu böyle bilür iken Hüdâyî ne lâzım
Daima edip sana tekrarı bir bir söylemek
* * *
İlticâ ettim sana ben yâ Kerîm-ü Zülcelâl
Cürmümü affeyle yâ Rab çekmeyem asla melâl
Cürmüm anıp rûz-ü şeb istiğfar edip ağlarım
Mü'minem ya Rab beni hiç kılma sen ehl-i dalâl
Son nefeste tevhid olsun bana vird-i zebân
Mahv ede zenb-i vücudum ola yolunda hilâl
Kıl nedâmet cürmüne ol sıdk ile sabit heman
Şeyhini et râbıta gele sana feyz-i Zülâl
Her suretle ittika et cümle haramdan sakın
Ehl-i Hak’ka tîb olan eşyâ olur ancak helâl
İhtilât-ı nâs ile hiç etme ömrünü zâyi
Ruz-ü şeb virdin daim olsun senin İsm-i Celâl
Cân-ü dilden ey Hüdâyî mâsivâyı nefy edip
Tut huzur zikr-i Hudâ et olma ebkem gibi lâl
* * *
Hak’ka yalvar gece gündüz et efğân
Ede kalbin münevver nûr-i irfan
Seher vakti tazarru' et Hudâya
Tecellî kıla sana ulu Yezdân
Yatarken de huzur tut etme nisyân
Sana münkeşif ola sırr-ı Subhân
Eğip boynunu dergâhına iste
Verir maksudunu mu'tî-i ihsan
Günehkâr âsî mücrim bir kulunam
Bilirim hatâmı çok ettim isyan
Tecellî kıl bana Perverdigârım
Nûr-i aşkın dola kalbime her an
Hüdâyî kulunu affet İlâhî
Dahî ihvânımı Rahîm-ü Rahmân
* * *
Bir müznib-i günehkârım derdime dâd et yâ Ganî
Mahzun olan bu gönlümü fazlınla şâd et yâ Ganî
Cemî-i halkın matlabın sensin veren ey Pâdişâh
Aşkın ile mest eyleyip yolum küşâd et yâ Ganî
Aç basiret gözlerimi et nasîb imân-i kâmil
Bir pîr-i âciz olmuşam bana imdâd et yâ Ganî
Behâyimveş yiyip içmek uyumakla geçti ömrüm
Eyle bu gafletten ikaz beni irşâd et yâ Ganî
Dünyâda a'mâ olanlar uhrâda bulur mu emân
Mahrum eyleme bendeni bir kerre yâd et yâ Ganî
Mâsivâya meyi eyleyip eylemişem bî had günâh
Dilimde nûr-i îmânı rahmen ikad et yâ Ganî
Şâd ile handân eyleyip yâ Rab Hüdâyî kulunu
Nâr-i cehennemden emân verip âzâd et yâ Ganî
* * *
Bihamdillah tamam oldu divânım
Size armağanım olsun yaranım
Yazıldı çok nasâyih eyle iz'ân
Oku tamamiyle amel et her an
Şerîatle âmil olup gidesiz
Tarikatte Hakkı çok zikir edesiz
Huzur-i tâmmı bulup hakikatte
Baka billâha eriş ma'rifette
Bu üslûb üzre seyrini tamam et
Havâss-ı evliya silkine var git
Gûnâ gün tecellîlere erersin
Hakikat goncalarını derersin
Sakın sanma ki bunun yok vefası
Tükenmez hiç bunun zevk-ü sefası
Tecellîler kılar Allah'u azîm
Gelir bu devlet-i uzmâ azizim
Fırsat elde iken gel tevbe eyle
Hakk'a rücû' et arz-ı hâcet eyle
Tut bu nasihatimi eyle iz'ân
Hakkı zikreyle daim durma bir an
Hulûs-ı kalb ile istiğfar eyle
Günahlarını hem itiraf eyle
Tarikat usulünü ettim ayân
Okuyup amel ede kamu ihvân
Alalar lezzeti derûn-i dilden
Hakkı zâkir olalar hem gönülden
Unutmayın beni gözüm müridim
Budur sizden benim recam ümidim
Hüdâyî bu dîvânı tertib etti
Emânet eyledi ihvâna gitti
Dedi bir mürğ-i hakîm (1318) oldu tamam
Bu Dîvân-i Hüdâyî de vesselam
* * *
VASİYYETNÂME-İ HÜDÂYÎ (KUDDİSE SİRRU'L-ÂLÎ)
BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM
Besmele ile bed ettim İlâhî
Sana hamd-ü sena olsun kemâ hî
Salât île selâm olsun Resule
Hem olsun âline ve ashabına
Muhammed iki cihan serverîdir
Hem âhir zemanın peygamberidir
Resul-i Kibriyadır etme inkâr
Şefaat eyler ümmetine her bâr
"Ulemâu ümmetim" dedi ey can
"Eder ihya şerîatimi her an"
Beni aşk-ı Muhammed'den dür etme
Şerâb-ı Kevserinden mehcûr etme
Tarîk-i müstakime irşâd etti
Usûl-i dîni ikmal etti gitti
Anın vekilleri çoktur cihanda
İtikad et sakın kalma gümanda
Bu ümmetten nice evliya geldi
Nice ümmet bu yüzden ihya oldu
Ve lâkin bu yolun çoktur usulü
Tarîk-i eslemi Kadiri kolu
Dedi Ömer Hüdâyî ey erenler
Tarîkat-i Kadirîye girenler
Uslûl-i tarîka lâzım riâyet
Sâlikâne budur elzem beğâyet
Buyurmuş bize kalbimiz süruru
Pirimiz Ahmed Hindiyyi'l-Lahorî
Sülüs-i ehîrinde her gecenin
Uyanması lâzımdır zikredenin
Gecenin her sülüs-i ehîrinde
Huzur ile uyan uyku yerinde
Yakın olmağa Hak’ka niyyet eyle
Âdâb-u sünnet ile vudû eyle
Dilinde aşk ile tevhidi söyle
Abdesti bu suretle ikmal eyle
Hâlî bir yeri intihâb et ey cân
Orada zikr-ü fikrin olsun her an
O mahalle varıp seccâdeni ser
Namaza dur söyle Allahu ekber
Çıkar kalbinden mâsivâyı ey yar
Huzur-i Girdigâra yok olup var
On iki rek'at teheccüd namazı
Kıl andan sonra et Hakk'a niyazı
Eger mümkin olmaz ise teheccüd
İki rek'at kıl Hakk'a et teabbüd
Duâ et affını iste Hudâ'dan
Günahın mağfiret ede Yaradan
Bu da sana olmaz ise müyesser
Sakın terk edip olma hiç mükedder
Sabah namazından evvel ya sonra
Kıbleye karşı dur, olma avara
Namazda oturur gibi kuud et
Atıp mâsivâyı ruhen su'ûd et
De affet günahı Gafur Allah
Oku yigirmi beş defa estağfirullah
Bir Fatiha üç İhlâs üç salavât
Oku sıdkile dikkat et beğâyet
Pir Abdülkadir'in ruhuna bahşet
Hüdâyî'nin ruhuna sonra bahşet
Hüdâyî'nin hayalin kalbde nakşet
İki kaşı arasına nazar et
Anın ile diz bediz ol hem-nişîn
Gözle sıdkile kaşların arasın
İstimdâd et rûhâniyyetlerinden
Alasın feyzini himmetlerinden
Böylece nîm ya bir saat dur
Otur huzûr-i Şeyh'te etme kusur
Yani kalb gözüyle ol şeyhe nazır
Bulup cemalini kalbinde hazır
Cân-ü dilden nazar et hiç usanma
Bu nispetten usanıp geri kalma
Ederse aks sana şeyhin kemâli
Görürsün yüzünde nûr-i cemali
Sa'yet ki olasın seyrinde fânî
Hep eşyada göresin fail anı
Birinci mertebe bu râbıtadır
Bu sırra nail olmak ne atâdır
İkincisi fena fi'r-Resûl oldu
Üçüncüsü de fena fîllah oldu
Kim enâniyyetinden olsa halik
Bu üç mertebeye erer o sâlik
Eger fenâ müyesser olmaz ise
Ya'nî ki enaniyyet gitmez ise
Daha varlık dağını delemedin
Lî maallah sırrına eremedin
Bu kez ervahlarından iste imdâd
Kalbinde açıla dehlîz-i sedâd
Yürekten ah edüben huzur eyle
Estağfırullahelazîm söyle
Yarım saat kadar bu şuğl-i pâki
Edip icrâ yürekten eyle bâkî
Eger olur isen şeyhinde fânî
Tamam hali sana akseder ânî
Eger bu da müyesser olmaz ise
Enâniyyet şâibesi kalırsa
Bu kere "Allah Allah" deyu vird et
Dilinden hiç bırakma bunu zikret
Yatarken otururken kalkar iken
Cünüp ya abdestsiz olup gider iken
De Allah Allah her an durma zikret
Gönülden huzur-i Mevlâ'ya var git
Eger İhlâs ile devam edersen
Bu üslûb üzre zikredip gidersen
Açılır feyz kapısı nûr-i dîdem
Muradın hasıl olur gelse adem
Eger Hak var olup sen yok olursan
Seni fânî, Hak’kı mevcut bulursan
Yani umum vücudun zikrederse
Enâniyyet sönüp tamam giderse
Devam et ba'dehu tevhide her bar
Baka hasıl ola tâ sende ey yar
Karışma nâsa gaybet eyleme hiç
Bu dünya keşmekeşinden tamam geç
İlişme kimseye hem bedbin olma
Niçin bu böyle oldu deyu sorma
Yerincedir kamu işler seraser
Cenab-ı Hak’kın emridir biliser
Usulümüz budur ey tâlib-i Hak
Vâsıl-ı Hak olur sâliki mutlak
Sinnin tamam olup rüşde erersen
Ben öldükten sonra himmet dilersen
Ziyaret etmek içün kabrime gel
Otur sağ yanıma boş durma tembel
Eğip üstüne kalbin başın ey can
iki gözünü yumup eyle seyran
Gönül gözüyle sen beni görürsün
Hakikatten o dem dersin alırsın
Gelir feyz-i Hudâ mesrur olursun
Tecellî eyler Hak anı bulursun
Karışma kimseye uyma sözüne
Kabahati ara bul kendüzüne
Benim nûr-i aynim Sırrı Efendi
Beyan ettim sana nush ile pendi
Sana takdir edilmiştir ezelden
Hidâyetler Hudây-i lem yezelden
Nasîb oldu sana ilm-i ledünnî
Hak’ka eyle hamd-ü şükr-ü temenni
Sakın sen Sırrı, ifşây-ı sırr etme
Şerîatten çıkıp hârice gitme
Dehrî mezhebinden pek çok hazer et
Şeriât isrine tâbi olup git
Lisan ile bilinmez Hak taâlâ
Hatır-u hayale gelenden a'lâ
Visâl-i Hak lisana gelmez asla
Kelâm ile takrirden de Müberrâ
Eger telkin ile Hak bilineydi
Lâzımgelirdi Kur'ân söyleyeydi
Fezkurûnî ezkurkum buyurdu
Muhammed böyle cümleye duyurdu
Hakikat böyledir eyleme şüphe
Budur usul (gafil) olup harice gitme
Murâdın iste Hak'tan can-ü dilden
Hakikat râhına gir çıkma yoldan
Rahmet-i Hak’ka et ilticâ ey yar
Murâdın hasıl ola etme inkâr
Serây-i lî maallah'a erersin
Rânâ güllerini bir bir derersin
Yan aşk-ı Hak'la tâ ki yok olasın
Gide benlik tamam Hak’kı bulasın
Sana sırrımı verdim eyle iz'ân
Nasîb olur mu herkese bu ihsan
Çok râzı ola senden Hak taâlâ
Tecellîsiyle kılsın seni a'lâ
Kereminden sana eylesin ihsan
Dû cihanda olasın şâd-ü handan
Evliyânın havâssından olasın
Muhammed'e civâr olup kalasın
Gel ey Sırrî murâdımı ayân et
Sâlikâne tarîkimi beyan et
Eger bir tâlib-i Hak gelir ise
Vislâl-i Hakk'a râğib olur ise
Şerîatle âmil olup giderse
Salâtını tamam edâ ederse
Ta'rif et evrâd-ü usulü bir bir
Sana verdiğim gibi eyle takrir
Nevâhîden eylesin içtinâbı
Edip evâmiri icra kemâ hî
Bu suretle sana verdim icâzet
Tâlib-i Hak olana ver inâbet
Eger derse ki öyle şeyh bulunmaz
Her şeyhe güvenip ruhsat alınmaz
Nerede bulayım ben öyle zâtı
Çalışıp emriyle bulam necâtı
Hakk'ın visaline ey tâlib olan
Bir ehlini arayıp bulamayan
Hiç kimseyi muvafık görmez isen
Sen de cidden eger tâlib-i Hak'san
Sana kâfi gelir bu ta'rîfâtım
Yani risâledeki tertibâtım
Bu vech üzre sana verdim icâzet
Kabul et sen de çalış bul mücâzât
Görürsen eger bir ehl-i kemâli
Mürşid-i kâmil olan ehl-i hali
İtâat eyle emrine be-ğâyet
Olasın nâil-i feyz-i mükâfât
Ehl-i tarika da hiç dil uzatma
Kulağına ko bu sözleri atma
Hiç ayrılma tarîk-i müstakimden
Bulasın rızây-ı Hakkı tamam sen
Tutalım emrini ey ihvân-ı dîn
Bizden ola Hudâmız razı âmîn
Hüdâyî zikri böyle tertib etti
Vasiyyet eyledi ihvâna gitti
Bin üçyüz yigirmi tarihti zaman
Nasîhatnâme tamam oldu heman
Okuyanı dinleyeni yâzanı
Rahmetinle yarlığağıl yâ Ganî
* * *
Böyle mahmurum ki bilmem bade-i hamra nedir
Can nedir kendim neyim ibda ma inşa nedir
Taki medhuş olmuşam ben bilmezem uhra nedir
Böyle sermestim ki idrak itmezem dünya nedir
Ben kimim saki olan kimdir mey-i sahba nedir
Mürğ-ı ruha zülf-i leyladan yine dam isterim
Çeşm-i mestinden safa-yı kalb içün cam isterim
Bilmezem ben kamımı ger tab`ımı ram isterim
Gerçi canandan dil-i şeyda için kam isterim
Sorsa canan bilmezem kam-ı dil-i şeyda nedir
Aşktan müstezher eyler aşıka fikr-i visal
Fark kılmaz sadmet ü izz ü cemal ile celal
Aşık-ı şeydaya yeğdir lezzeti hicr ü visal
Vasldan çün aşıka müsteğni eyler bir hayal
Aşıka maşuktan herdem bu istiğna nedir
Vahdet içre kesret ü varlı gören arif değil
Lezzet-i cinan içün taat kılan arif değil
İlm-i hikmetle riyazatlı olan arif değil
Hikmet-i dünya vü mafiha bilen arif değil
Arif oldur bilmeye dünya vü mafiha nedir
‘Halisa’ sayd ü figanın dolduruptur alemi
Nale-i dilsuz-i zarın titretuptur alemi
Ateş-i ahın seraser yandırıptır alemi
Ah u efganın Fuzuli incutuptur alemi
Kerbela-yı aşkta hoşnud isen kavga nedir?
* * *
Aşk olub rûz-i ezelden sâkî peymânemiz
Âlemi kavgaya salmış na'râ-ı mestânemiz
Âlem-i candan şarâb-ı vasldan mest olmuşuz
Sırr-ı vahdetdir hemîşe bâde-yi meyhanemiz
Mazhar-ı nûr-i cemâlin kıbledir aşıklara
Ol cemâlin pertevinden ka'bedir puthânemiz
Matla'ı her zerreden tâbân olubdur âftâb
Aşk çeşmiyle temaşa eyleriz cemhânemiz
Rind ü rüsvây-ı kalender-meşreb olduk aşkdan
Alemi baştan başa tutmuş bizim efsânemiz
Şem' ü gül çünki mazharlardır ol canâneye
Gönlümüz bülbül olub canlar olub pervanemiz
Dâm-ı zülfün dâne-yi hâlin olub zincirimiz
Yoksa yokdur âlem-i dünyada âb u dânemiz
Nice yıllardır ki Hâlis hicriyle zulmetdedir
Şimdi feyz-i gavsden rûşen olub kaşanemiz
Bu kimdir şevketiyle rahş-ı nâr üzre suvar olmuş
Sanursun cilvesinden kim kıyamet aşikâr olmuş
Külahın kec koyub perçemlerin ruhsâra dağıtmış
Gül üzre sünbülistandan aceb bir nev-bahâr olmuş
Kaddi bir servdir kim gülşen-i hüsne safa vermiş
Ana erbâb-ı aşkın gözyaşından cûy-bâr olmuş
Alub meydân-ı hüsnü tuğ-i sancağ-ı melâhetle
Sîpâh-ı hûbîler üzre emîr-i nâmdâr olmuş
Seni Hâlis ne tenhâ sûz-i aşkın kalbi dağ etmiş
Bu ateş içre çok erbâb-ı himmet dağdâr olmuş
* * *
Sâlik-i mülk-i bekadır sâlikân-ı Kadirî
Târik-i kûy-i fenadır sâdikân-ı Kadirî
Cehd idüb ilm-i ilâhîden sebak-han oldular
Varisan-ı enbiyâdır sâlikân-ı Kadirî
Câme-i irfan ile tezyîn-i bâtın ettiler
Zâhir-i ehl-i kabadır sâlikân-ı Kadirî
Meclis-i işrâkıyandır halka-i ezkârları
Sırr-ı kalbe âşinâdır sâlikân-ı Kadirî
Eylemişler dillerin gencine-i gaybü'l-guyûb
Mahzen-i sırr-ı Hûda 'dır sâlikân-ı Kadirî
Çün fenafillah'dan seyr-i ilallah itmeğe
Rehrevân-ı Kibriya'dır sâlikân-ı Kadirî
Feyz-i irşâdiyle teshîr itmede talihleri
Gûyiya mûciz nümâdır sâlikân-ı Kadirî
Bûsitân-ı zikr-i cehri içredir nalişleri
Bülbül-i bağ-i (Rıza)'dır sâlikân-ı Kadiri
* * *
* * *
|
|